Guillaume Martin – İstanbul’a Seyahat (2007)

  • İSTANBUL’A SEYAHAT, Guillaume Martin, çeviren: İsmail Yerguz, İstiklal Kitabevi, seyahat, 172 sayfa

istanbula-seyahat

‘İstanbul’a Seyahat’, rahip Guillaume Martin’in, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde geçirdiği yaklaşık üç aylık bir sürece dair gözlemlerinden oluşuyor. 1794 yılının ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Martin, aynı yılın Kasım ayında ayrılarak, bağlı bulunduğu Fransa’ya geçmişti. Martin, oldukça mütevazı ve titiz bir üslupla, burada geçirdiği zamanları anlatıyor. Şehrin yüksek tepelerinden sık sık Marmara’yı izleyerek ona hayran kalan Martin’e en çok acı verense, İstanbul’un yangınlarla kül olan alanları ile her yıl çok sayıda insanın canını alan veba tehlikesi.

Zoran Zivkovic – İmkânsız Karşılaşmalar (2007)

  • İMKÂNSIZ KARŞILAŞMALAR, Zoran Zivkovic, çeviren: Serpil Çağlayan, İstiklal Kitabevi, öykü, 104 sayfa

imkansiz-karsilasmalar

‘Armağan Zamanlar’ ve ‘Başka Zaman Kütüphaneleri’, Zoran Zivkovic’in Türkçe’de daha önce yayınlanmış kitapları. Zivkovic’in ‘İmkânsız Karşılaşmalar’ı ise, yazarın altı öyküsünü bir araya getiriyor. Buradaki ‘Pencere’ isimli birinci öykü, ölümden sonra yaşanan tuhaf bir karşılaşmaya; ‘Koni’, on yıl sonra kendi kendisiyle karşılaşan birinin anlamsız ve imkânsız öyküsüne; ‘Kitapçı’, bir kitapevinde umutsuzca sıradan bir bilimkurgu hikâyesini arayan bir ziyaretçinin başından geçenlere; ‘Tren’, bir insanın Tanrı’yla trende gerçekleşen beklenmedik karşılaşmasına; ‘Günah Çıkarma Kabini’, bir kilisede Şeytan’la bir insanın karşılaşmasına ve son öykü olan ‘Atölye’ de, ölmek üzere olan bir yazarın kendisine armağan olarak imkânsız bir kitap getiren kahramanıyla tanışmasına yer veriyor.

Aubry de Motraye – La Motraye Seyahatnamesi (2007)

  • LA MOTRAYE SEYAHATNAMESİ, Aubry de Motraye, çeviren: Nedim Demirtaş, İstiklal Kitabevi, seyahatname, 532 sayfa

la-motraye-seyahatnamesi

Fransız Huguenotlarından olan ve 1674 yılında doğan Aubry de Motraye, hayatının neredeyse yarısını yolculuklarla geçirdi. 1696’dan itibaren yaptığı yolculuklarını kaleme alan Motraye, 1723 yılından itibaren bu yazılarını kitaplaştırmaya başladı. Kendisinin bu kitabı da, önce Katolikliğin merkezi Roma’ya, oradan da Osmanlı İmparatorluğu’na yaptığı seyahate dayanıyor. Motreye’nin Osmanlı ülkesinde kaldığı ve olayları aktardığı dönem, 17. yüzyıl gibi, Osmanlı tarihinin en ilginç dönemlerinden biridir. Yazar, dönemin tüm karmaşasını yüklenmiş; Celali ayaklanmalarıyla, Yeniçeri isyanları ve saray entrikalarıyla Osmanlı’ya dair izlenimlerini anlatıyor.

Hamid Skif – Tehlike Coğrafyası (2007)

  • TEHLİKE COĞRAFYASI, Hamid Skif, çeviren: İsmail Yerguz, İstiklal Kitabevi, roman, 156 sayfa

 

‘Tehlike Coğrafyası’nın yazarı Hamid Skif, aynı zamanda şair de. 1951 yılında Cezayir’in Oran kentinde doğan Skif, Cezayir hapishanelerinde yaşanan işkence ve kötü muamele üzerine yazılar yazdı. Fundamentalistlerin bombalı saldırısı sonucu ailesiyle birlikte ülkesinden kaçmak zorunda kalan Skif, Hamburg’a yerleşti. Skif’in bu romanı, kimlik belgesi olmayan bir adamın aylarca bir hizmetçi odasında yaşamasını hikâye ediyor. Odasının çatı penceresinden insanları izleyen bu sürgün anlatıcı, sıklıkla geçmişini hatırlarken, öte yandan da okuyucuyu sürgünler, mülteciler gibi, “yasadışı” yaşamak zorunda kalmış olanların hayatı üzerine düşünmeye çağırıyor.

Pınar Selek – Maskeler, Süvariler, Gacılar (2007)

  • MASKELER, SÜVARİLER, GACILAR, Pınar Selek, İstiklal Kitabevi, sosyoloji, 287 sayfa

Pınar Selek’in ‘Maskeler, Süvariler, Gacılar’ isimli bu kitabı, ‘Ülker Sokak: Bir Altkültürün Dışlanma Mekanı’ altbaşlığını taşıyor. Selek bu çalışmasında, 1996 tarihinde, İstanbul’da düzenlenen HABITAT II’nin hemen öncesindeki günlerde, Cihangir’deki Ülker Sokak’ta travestilere ve transseksüellere karşı uygulanan şiddeti anlatıyor. Selek, şiddetin beraberinde köklü sorgulamalar getirmesi gerektiğini belirterek, kitabının böylesi bir sorgulamayı amaçladığını söylüyor. Şiddetin önemli bir sorun olduğu Türkiye’de, Selek’in çalışması bize dair acı ama gerçek hikâyeler anlatıyor. Hatırlanacağı gibi kitap, 2003 yılında yayımlanmış ve o zamanlar oldukça ilgi görmüştü.

Ray Hammond – Yokoluş (2007)

  • YOKOLUŞ, Ray Hammond, çeviren: Bilal Çölgeçen, İstiklal Kitabevi, roman, 480 sayfa

Ray Hammond, üniversiteler, şirketler ve hükümet için toplumsal ve iş dünyasının eğilimleri üzerine konferanslar veren bir gelecekbilimci. Dolayısıyla kendisinin bu romanı, mesleğinden edindiği deneyimlere dayanan bir gelecek tasavvur ediyor. Roman, 2055 yılındaki dünyanın, karşı karşıya kalacağı büyük bir ekolojik felaketi hikâye ediyor. ABD’nin tüm eyaletleri, Yeni Zelanda, Kanada, Ortadoğu, Arnavutluk, Yunanistan ve tüm Akdeniz çevresi yerle bir olurken, gelişmiş ülkeler, okyanuslardaki dev hurda gemilerde yaşamaya mecbur edilmiş yoksul insanları topraklarına almaya yanaşmaz. Hammond bu kurgusuyla okuyucuyu, dünyayı bekleyen olası bir felaketi düşünmeye çağırıyor.

Calixthe Beyala – Kocanızı Afrika Usülü Nasıl Pişirirsiniz? (2006)

  • KOCANIZI AFRİKA USÜLÜ NASIL PİŞİRİRSİNİZ?, Calixthe Beyala, çeviren: Sevgi Tamgüç, İstiklal Kitabevi, öykü, 152 sayfa

‘Kocanızı Afrika Usülü Nasıl Pişirirsiniz?’, kocası tarafından sürekli aldatılan Parisli Aissatou’nun başından geçenlere dayanan uzun bir öykü. Aissatou’nun kocasını geri kazanmak için elindeki tek silahı ise, biraz trajik olsa bile yaptığı birbirinden güzel yemeklerdir. ‘Bir erkek nasıl baştan çıkarılmalı ve onu nasıl elde tutmalı?’ sorusunun cevabı, Aissatou’nun yaptığı taze ananaslı yengeç ya da hindistancevizi kremalı langust’ta yatıyormuş. Öykünün ilginç yönlerinden biri de, “Boynuzlarım ormanda ağaç dallarına takılmadan geçmemi olanaksızlaştıracak kadar dal budak sardı.” diyen Aissatou’nun öyküsüne paralel olarak verilen çok sayıdaki yemek tarifi. Beyala’nın, Fransız Akademisi’nin roman ödülüne değer görüldügünü de belirtelim.