Des Fitzgerald, Nikolas Rose – Kentsel Beyin (2025)

Des Fitzgerald ve Nikolas Rose’un kaleme aldığı bu kitap, şehir yaşamının zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. Yazarlar, modern kentlerin yalnızca ekonomik ve sosyal yapıların değil, aynı zamanda psikolojik deneyimlerin de şekillendiği mekânlar olduğunu öne çıkarıyor. Kentleşme sürecinin insan zihnini nasıl dönüştürdüğünü anlamak için disiplinlerarası bir yaklaşım benimseyen eser, psikiyatri, nörobilim, sosyoloji ve kentsel çalışmalar arasında bir köprü kuruyor.

‘Kentsel Beyin: Dirimsel Kentte Akıl Sağlığı’ (‘The Urban Brain: Mental Health in the Vital City’), şehirlerin yoğunluğu, kalabalığı ve sürekli değişen yapısının bireylerde stres, kaygı ve depresyon risklerini nasıl artırdığını tartışıyor. Ancak mesele yalnızca olumsuzluklarla sınırlı kalmıyor; şehirlerin sunduğu kültürel çeşitlilik, sosyal bağlantılar ve yenilik potansiyeli de zihinsel sağlık için fırsatlar yaratıyor. Fitzgerald ve Rose, bu ikili yapıyı ele alarak kentin hem tehdit hem de imkân olduğunu gösteriyor.

Yazarlar, “kentsel beyin” kavramını ortaya koyarak, insan zihninin biyolojik bir yapı olmanın ötesinde sosyal ve mekânsal bağlamlarla şekillendiğini savunuyor. Beynin, kentin ritmi, gürültüsü, yoğunluğu ve ilişkisel ağlarıyla birlikte nasıl yeniden biçimlendiği titizlikle analiz ediliyor. Bu yaklaşım, ruh sağlığı politikalarının yalnızca klinik düzeyde değil, kentsel planlama ve sosyal yaşam stratejileriyle birlikte düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

‘Kentsel Beyin’, modern şehirlerde ruh sağlığına dair yeni bir bakış açısı sunarken, kentsel yaşamın zihinsel boyutunu anlamak isteyen okurlar için vazgeçilmez bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Des Fitzgerald, Nikolas Rose – Kentsel Beyin: Dirimsel Kentte Akıl Sağlığı, çeviren: Ercan Tugay Akı, Ayrıntı Yayınları, psikoloji, 368 sayfa, 2025

Nikolas Rose – Yaşamın Politikası (2024)

Tıp alanı yüzyıllar boyunca anormallikleri tedavi etmeyi amaçladı.

Bugün gelinen noktada ise normalliğin kendisi tıbbi değişikliklere açılmış durumda.

Bedenlerle ve zihinlerle ilgili yeni bir moleküler anlayışla, temel yaşam süreçlerini moleküller, hücreler ve genler düzeyinde manipüle etmek için yeni tekniklerle donatılmış olan tıp, şimdi gözünü insanın tüm yaşam süreçlerini değiştirmeye dikmiş görünüyor.

Elinizdeki eser de tıbbın, insan yaşamının ve biyo-teknolojinin yaygın bir biçimde politikleşmesine yol açan yaşam bilimleri ve biyo-tıptaki son gelişmeleri masaya yatırıyor.

Popüler bilimin abartılı sözlerinden ve sosyal bilimin karamsar çıkarımlarından kaçınan Nikolas Rose, genom bilimi, sinir bilimi, farmakoloji ve psiko-farmakolojideki gelişmeleri ve bunların ırksal politikaları, suçun denetlenme biçimlerini ve psikiyatriyi nasıl etkilediğini inceleyerek çağdaş moleküler biyopolitikayı tüm ayrıntılarıyla analiz ediyor.

Rose, biyotıbbın bir iyileştirme pratiğinden hayatın yönetimine nasıl dönüştüğünü, nasıl hastalıklardan çok hastalıklara yatkınlıkları tedavi etmeyi vurgular hale geldiğini, hasta anlayışımızdaki değişimi, yeni tıbbi aktivizm biçimlerinin ortaya çıkışını, biyo-sermayenin yükselişini ve biyo-iktidardaki dönüşümleri ele alıyor.

Bu gelişmelerin her biri olduğumuzu sandığımız ve olmak istediğimiz kişiler için hayati sonuçlar barındırdığından, elinizdeki okuma zengin bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Nikolas Rose – Yaşamın Politikası: 21. Yüzyılda Biyomedikal, İktidar ve Öznellik, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 464 sayfa, 2024