Susan Magsamen, Ivy Ross – Sanat Kafası (2025)

Ivy Ross ve Susan Magsamen, sanatın insan beyni ve sağlığı üzerindeki derin etkilerini inceleyen bir eserdir. ‘Sanat Kafası: Sanat Beyni Nasıl Dönüştürür?’ (‘Your Brain on Art: How the Arts Transform Us’), nörobilim, psikoloji ve sanat terapisi alanlarındaki araştırmaları bir araya getirerek, sanatın insan zihnini ve bedenini nasıl dönüştürdüğünü açıklıyor.

Kitap, sanatın sadece estetik bir deneyim olmadığını, aynı zamanda nörolojik ve psikolojik süreçleri de etkilediğini savunuyor. Ross ve Magsamen, sanatın stresi azaltma, duygusal iyilik halini artırma, yaratıcılığı teşvik etme ve hatta fiziksel sağlığı iyileştirme gibi çeşitli faydaları olduğunu öne sürüyorlar. Kitapta, müze ziyaretleri, müzik dinleme, dans etme, resim yapma ve hatta doğada vakit geçirme gibi farklı sanatsal aktivitelerin beyin üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde ele alınıyor.

Yazarlar, sanatın insan beynindeki nöroplastisiteyi (beynin değişme ve yeniden yapılanma yeteneği) artırdığını ve bu sayede öğrenme, hafıza ve problem çözme becerilerinin geliştiğini belirtiyorlar. Ayrıca, sanatın duygusal düzenlemeyi desteklediğini, empatiyi artırdığını ve sosyal bağlantıları güçlendirdiğini de vurguluyorlar. Kitapta, sanatın farklı yaş grupları ve sağlık durumları üzerindeki etkileri de inceleniyor. Özellikle, sanatın yaşlılarda bilişsel gerilemeyi yavaşlatma, çocuklarda yaratıcılığı ve özgüveni artırma ve kronik hastalıklarda ağrıyı ve stresi azaltma gibi faydaları üzerinde duruluyor.

‘Sanat Kafası’, sanatın insan yaşamındaki önemini ve potansiyelini vurgulayan bir eser. Kitap, sanatın sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de olumlu etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Ross ve Magsamen, sanatın sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler gibi farklı alanlarda daha yaygın bir şekilde kullanılması gerektiğini savunuyorlar.

  • Künye: Susan Magsamen, Ivy Ross – Sanat Kafası: Sanat Beyni Nasıl Dönüştürür?, çeviren: Ayşe Nalan Uysal, Okuyanus Yayınları, bilim, 396 sayfa, 2025

Neville Symington – Akıl Sağlığının Örüntüsü (2025)

Neville Symington’ın ‘Akıl Sağlığının Örüntüsü’ (‘A Pattern of Madness’) adlı eseri, deliliğin doğasını ve insan ruhundaki yerini inceleyen derinlemesine bir çalışma. Symington, deliliği sadece bir hastalık veya bozukluk olarak değil, aynı zamanda insan deneyiminin temel bir yönü olarak ele alır. Ona göre delilik, insan ruhunun derinliklerinde var olan ve yaratıcılık, tutku ve özgünlük gibi olumlu niteliklerle de bağlantılı olabilen bir potansiyeldir.

Kitap, deliliğin farklı biçimlerini ve bu biçimlerin insan yaşamındaki anlamlarını inceliyor. Symington, deliliğin sadece bireysel bir deneyim olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir olgu olduğunu da vurguluyor. Ona göre, delilik, toplumun normlarına meydan okuyan ve statükoyu sorgulayan bir güç olarak da işlev görebilir.

Symington, deliliğin insan ruhundaki yerini anlamak için psikanaliz, felsefe, edebiyat ve mitoloji gibi farklı disiplinlerden yararlanıyor. Kitap, deliliğin sadece bir hastalık olmadığını, aynı zamanda insan deneyiminin temel bir yönü olduğunu savunuyor. Symington, deliliğin insan ruhundaki potansiyelini anlamak için, onunla yüzleşmek ve onu kucaklamak gerektiğini ve deliliğin insan ruhundaki potansiyelini anlamak için, onunla yüzleşmek, onu kucaklamak gerektiğini öne sürüyor.

  • Künye: Neville Symington – Akıl Sağlığının Örüntüsü, çeviren: Elif Kayurtar, Okuyanus Yayınları, psikoloji, 304 sayfa, 2025

Donald Kalsched – Travmanın İç Dünyası (2025)

Donald Kalsched, Jungcu psikoloji perspektifinden yola çıkarak, travmanın bireyin iç dünyasında yarattığı etkileri derinlemesine inceleyen önemli bir psikologdur. ‘Travmanın İç Dünyası’ adlı eseri, bu alandaki en kapsamlı çalışmalardan biri olarak kabul edilir.

Kalsched, travmanın sadece bir olay değil, aynı zamanda bireyin iç dünyasında derin izler bırakan bir süreç olduğunu vurgular. Travmanın, bireyin kimlik algısı, ilişkileri ve yaşam amacı üzerindeki uzun vadeli etkilerini inceler.

Travmaya karşı gelişen savunma mekanizmalarının, bireyin iç dünyasında nasıl bir yapı oluşturduğunu ve bu yapıların hem koruyucu hem de sınırlayıcı olabileceğini açıklar. Jung’un arketip teorisi üzerinden, travmanın bireyin ruhsal bütünlüğünü nasıl etkilediğini inceler.

Kalsched, travmadan iyileşmenin sadece semptomların giderilmesi değil, aynı zamanda bireyin iç dünyasındaki yaraların onarılması olduğunu vurgular. İyileşme sürecinde rüyaların, sembollerin ve mitolojinin önemini belirtir.

Travmanın bireyin ruhsal bütünlüğünü nasıl bozduğunu ve bu bütünlüğün yeniden kurulmasının önemini vurgular.

Sonuç olarak, ‘Travmanın İç Dünyası’ kitabı, travma deneyiminin karmaşıklığına ve derinliğine dair önemli bir bakış açısı sunar. Kitap, hem terapistler hem de travma deneyimi yaşayan bireyler için değerli bir kaynak niteliğindedir.

  • Künye: Donald Kalsched – Travmanın İç Dünyası: Ruhun Arketipsel Savunmaları, çeviren: Eda Ilgım Biçici, Okuyanus Yayınları, psikanaliz, 436 sayfa, 2025

Patrick J. Casement – Yolda Öğrenmek (2025)

Patrick J. Casement ‘Yolda Öğrenmek’ adlı kitabında, kendi terapötik deneyimlerini ve öğrenme süreçlerini samimi bir şekilde paylaşarak, psikanalizin dinamik ve gelişimsel bir alan olduğunu vurgular.

Kitapta, Casement, klasik psikanalitik tekniklerin yanı sıra, daha deneysel ve kişisel yaklaşımların önemini de vurgular. Terapi sürecinde, hem terapistin hem de hastanın sürekli bir öğrenme içinde olduğunu ve bu öğrenmenin karşılıklı bir etkileşimle gerçekleştiğini belirtir.

Kitabın ana temaları:

Terapinin Dinamik Doğası: Casement, terapinin statik bir süreç olmadığını, sürekli değişen ve gelişen bir etkileşim olduğunu vurgular. Terapistin de tıpkı hasta gibi öğrenen ve büyüyen bir birey olduğunu belirtir.

Hastanın Önemli Rolü: Casement, terapide hastanın aktif rolünü vurgular. Hastanın kendi deneyimlerini ve duygularını keşfetmesi ve anlamlandırması için terapistin ona rehberlik etmesi gerektiğini savunur.

Terapistin Sürekli Öğrenmesi: Casement, terapistlerin de sürekli öğrenmesi gerektiğini ve kendilerini geliştirmeleri gerektiğini vurgular. Kendi deneyimlerini ve hatalarını paylaşarak, diğer terapistlere de ilham verir.

Terapideki İnsanlık Hali: Casement, terapinin sadece teknik bir süreç olmadığını, aynı zamanda insan ilişkileri ve duygusal bağlar üzerine kurulu bir süreç olduğunu belirtir. Terapistin de bir insan olduğu ve kendi duygularını ve deneyimlerini terapi sürecine yansıtabileceğini kabul eder.

Casement, psikanalizi daha insancıl ve dinamik bir hale getiriyor, terapistlere, kendi deneyimlerini ve duygularını terapide kullanma konusunda cesaret veriyor.

Hastaların terapide daha aktif bir rol oynayabileceklerini gösteren kitap, psikanaliz alanında çalışanlar ve terapi sürecinde ilgi duyan herkes için önemli bir kaynak niteliğinde. Casement’in samimi ve içten yaklaşımı, psikanalizin daha insancıl ve anlaşılır bir hale gelmesine katkıda bulunur.

  • Künye: Patrick J. Casement – Yolda Öğrenmek: Psikanaliz ve Psikoterapi Üzerine Düşünceler, çeviren: Elif Kayurtar, Okuyanus Yayınları, psikanaliz, 300 sayfa, 2025

W. Keith Campbell, Carolyn Crist – Yeni Narsisizm Bilimi (2024)

Narsisizm, günümüzde giderek artan bir kişilik özelliği haline geldi.

Bu kitap, narsisizmin karmaşık yapısını ve etkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.

Kitap, narsisizmi siyah-beyaz bir durum olarak değil, bir spektrum olarak ele alıyor.

Herkesin belirli derecede narsisistik eğilimleri olduğu belirtiliyor.

Kitap, narsisizmi iki ana tipe ayırıyor: Kendini beğenmiş, kibirli ve kendini önemli gören “büyüleyici narsisizm” ve aşırı hassas, onay ihtiyacı duyan ve kendini değersiz hisseden “hassas narsisizm”.

Narsisizm, ilişkileri, kariyeri ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Empati kurma, kendini tanıma ve başkalarıyla iletişim kurma konusunda zorluklara yol açabilir.

Kitap, sosyal medya ve kendini övme kültürü gibi kültürel ve toplumsal faktörlerin narsisizmin artışına katkıda bulunduğunu öne sürüyor.

Yazarlar, hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerde narsisistik kişilerle nasıl başa çıkılacağına dair pratik öneriler sunuyor.

Ayrıca, narsisistik eğilimleri olan kişilerin kendilerini daha iyi anlamaları ve başkalarıyla ilişkilerini geliştirmeleri için stratejiler sunuyor.

Kitap, narsisizm hakkında yaygın olan yanlış anlamaları gidererek, bu konuda daha derinlemesine bir anlayış sunuyor.

Hem narsisistik kişiler hem de onlarla etkileşimde bulunanlar için faydalı bir kaynak.

Özetle, bu kitap narsisizmi, sadece bir etiket değil, karmaşık bir psikolojik durum olarak ele alıyor ve bu durumun modern yaşam üzerindeki etkilerini inceliyor.

Kitap, hem narsisizmin kökenlerini hem de onunla başa çıkma yollarını anlamak isteyenler için değerli bir kaynak.

  • Künye: W. Keith Campbell, Carolyn Crist – Yeni Narsisizm Bilimi: Güncel, Kapsamlı, Anlaşılır, çeviren: Sibel Eraltan, Okuyanus Yayınları, psikoloji, 358 sayfa, 2024

Slavoj Žižek – Deli Dünya (2024)

Slovoj Žižek’in bahsettiği “Deli Dünya” psikiyatrik bir delilikten ziyade, toplumların küresel kapitalist sistemdeki koordinatlarını ve yönünü teşhis etme kabiliyetini yitirdiği bir delilikle malul.

Sağ ve sol ayrımının siyasal yapılardaki belirleyici niteliğini kaybettiği bir zamanda üzerimize çullanmış onca kriz ve beladan nasıl sağ çıkabiliriz sorusu ise, bu koleksiyonun tematik çatısını oluşturuyor.

Son birkaç senede çeşitli yayınlarda yer bulmuş bu yazılar, onun teorik satırlarındaki opaklıktan çekinenler için de isabetli bir başlangıç noktası niteliğinde.

  • Künye: Slavoj Žižek – Deli Dünya: Savaş, Filmler ve Seks, çeviren: Fırat Çakkalkurt, Okuyanus Yayınları, inceleme, 188 sayfa, 2024

Salman Akhtar, Henri Parens – Yalan Söylemek ve Aldatmak (2024)

  • Yalan nedir?
  • İnsanlar neden yalan söyler?
  • Bir insanda gerçekleri tahrip etme refleksi nereden zuhur eder?

Pamuklara sarılası bu ciltte, bir grup psikanalistin bu çetrefilli insan sabitine farklı veçhelerden geliştirdiği incelemeler bulunuyor.

Çocukların yalan söyleme kapasitesinin nasıl oluştuğu, bir ailenin çocuğunun ahlaki gelişimine nasıl tesir ettiği gibi konuların yanı sıra; yetişkinlerin ilişkilerini istila etmiş envai çeşit aldatmacanın kökenine, yalanın patolojik ve kriminal bir hüviyet kazandığı arazilere kadar uzanan, zengin ve bol ufuklu bir çalışma bu.

Yalanla terapi odasında, evinin salonunda yahut kafasının içinde güreşenlere…

  • Künye: Salman Akhtar, Henri Parens – Yalan Söylemek ve Aldatmak: Sahtekârlık ve Aldatmanın Psikolojik ve Sosyokültürel Yönleri, çeviren: Sibel Eraltan, Okuyanus Yayınları, psikoloji, 264 sayfa, 2024

Jacqueline B. Toner – Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin? (2024)

Teknolojinin hızla geliştiği ve dijital medya kullanımının giderek daha küçük yaş gruplarındaki çocuklar arasında yaygınlaştığı günümüzde anne ve babaların, çocuklarının medya kullanımını sürekli denetlemeye çalışmaları oldukça yorucu hatta belki de imkânsız bir çaba olabilir.

Tam da bu sebeple günümüzün en önemli ihtiyaçlarından biri olan medya okuryazarlığı konusunda çocukları bilgilendirmek, yetişkinler için yeni ve önemli bir sorumluluk olarak ön plana çıkmaktadır.

Medya okuryazarlığı ihtiyaç duyulan bilgiye radyo, televizyon, gazete, sosyal medya gibi kaynaklardan nasıl erişilebileceğini bilme, erişilen bilginin niteliğini değerlendirebilme ve son olarak bu bilgileri sentezleyebilme becerisine sahip olabilmektir.

Doktor Jacqueline B. Toner tarafından yazılmış ve Amerikan Psikoloji Derneği onaylı ‘Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin?’ medya okuryazarlığı konusunda yetişkinlere oldukça değerli bilgiler sunarken çocuklar için başucu kitabı niteliğinde bir rehber olma özelliği taşıyor.

Tüm çocuk ve gençlere kavrayabilmesi güç olan diğer bir taraftan da yaşamın kaçınılmaz bir parçası olan korkutucu, üzücü hatta şok edici haberler karşısında nasıl bir tutum benimseyebilecekleri üzerine yol gösterirken onları haberleri objektif yorumlayabilme ve zor durumlarda bile soğukkanlı kalabilme konusunda da cesaretlendiriyor.

Her şeyden önemlisi yaşanan tüm zorlayıcı gelişmelere rağmen dünyayı sakin ve güvenli bir yer olarak algılayabilmelerine yardımcı oluyor.

Tüm bu bilgileri etkileşimli sayfalarının içinde yer alan egzersizler aracılığıyla çocuklara sunuyor; böylelikle önemli bir konuyu deneyimleyerek öğrenmeleri için onlara alan açıyor.

Ebeveyn ve Bakımverenler İçin Sunuş bölümünde ise, çocukları medya kullanımı konusunda nasıl bilinçlendirebileceğimiz ve olumsuz haberlerden onları nasıl koruyabileceğimiz hakkında oldukça değerli ve bilimsel bilgiler paylaşıyor.

‘Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin?’, medya kullanımı üzerine sunduğu kısa ve etkileşimli dersler sayesinde korkutucu haberler karşısında hissedilmesi olası duygular hakkında bilgiler sunuyor ve içeriğinde yer alan egzersizler aracılığıyla bu zor duygularla baş etmenin yollarını deneyimletiyor.

Kitap çocuklara gözlemlerini not edebilecekleri alanlar açarak onları araştırmacı olmaya teşvik ediyor.

Kamera açısından haberlerin sunuluş biçimine kadar tüm detayların izleyicileri nasıl etkileyebileceğiyle ilgili önemli bir farkındalık oluşturarak, bilginin duygular üzerindeki rahatlatıcı gücünü ön plana çıkarıyor.

  • Künye: Jacqueline B. Toner – Haberler Seni Korkuttuğunda Ne Yapabilirsin?: Medya Okuryazarlığı ve Haberleri Yorumlamak Üzerine, çeviren: Duygu Bolut, Okuyanus Yayınları, medya, 88 sayfa, 2024

Victoria Shepherd – Yürüyen Ceset Sendromu (2024)

“Ben aslında ölüyüm” demeye başlayan 19. yüzyıl İngilteresi kadınları, kemiklerinin camdan yapıldığını düşünen ve hareket etmekten korkar olan orta çağ Fransa kralı, Waterloo savaşının ardından akıl hastanelerinde pıtrak gibi çoğalan sahte Napoleon’lar…

Uzun yıllar BBC’ye radyo programları hazırlamış araştırmacı Victoria Shepherd, eski zamanlardan bu yana görünüp kaybolmuş ilginç hezeyanların üzerindeki sır perdesini aralıyor.

Akıl sağlığı tarihinin tuhaf kaprislerinin gülünç tesadüflerden çok daha fazlası olduğuna ışık tutuyor.

Yaygın delüzyonların esasında toplumların kaygılarına ve travmalarına açılan bir pencere olduğunu ustalıkla öykülüyor.

  • Künye: Victoria Shepherd – Yürüyen Ceset Sendromu: Hezeyanlar Tarihi, çeviren: Elif Zeynep Yıldırım, Okuyanus Yayınları, tarih, 404 sayfa, 2024

Claudio Naranjo – Karakter ve Nevroz (2024)

Enneagram kişilik tiplerini modern psikiyatrinin ışığıyla inşa eden Claudio Naranjo, Enneagram hususunda verdiği en kapsamlı çalışma olarak kabul edilen bu eserinde karakter gelişimi ve psikolojik rahatsızlıkların kesişimine derinlemesine bir bakış vadediyor.

Psikiyatri alanındaki uzmanlığından ve spiritüel geleneklerden aldığı güçle, karakter özelliklerimizin diğer psikolojik sınıflandırmalarla olan ilişkisine ve bu durumun dünya görüşümüzü ve başkalarıyla etkileşimlerimizi nasıl şekillendirebileceğine açıklık getiriyor.

Enneagram’ın dokuz kişilik tipini literatürden örneklerle tartışarak her bir tipin biricikliğine, güçlü ve zayıf yönlerine dair kapsamlı bir kavrayış sunuyor.

‘Karakter ve Nevroz’ bir kaynak kitabı olmakla yetinmeyen, aynı zamanda içsel bir el feneri işlevi gören bir eser.

  • Künye: Claudio Naranjo – Karakter ve Nevroz: Bütünleştirici Bakış Açısı ile Psikiyatrist Gözünden Enneagram, çeviren: Ömer Yanartaş, Okuyanus Yayınları, psikiyatri, 432 sayfa, 2024