Nelson Mandela – Özgürlüğe Giden Uzun Yol (2025)

Nelson Mandela’nın, mücadelenin ve bir halkın zaferinin hikâyesi.

Nelson Mandela’nın otobiyografisi, yalnızca bir yaşam öyküsü değil, aynı zamanda Güney Afrika’nın sömürgecilikten demokrasiye geçişinin vicdani bir kaydı olarak öne çıkıyor. Mandela, çocukluk yıllarından başlayarak özgürlük mücadelesine uzanan uzun yolculuğunu, kişisel deneyimleriyle tarihsel olayları iç içe anlatarak aktarıyor. Kırsal Transkei’deki geleneksel yaşamın huzurundan, apartheid rejiminin acımasız gerçekliğine uzanan bu hikâye, bir bireyin kendi adalet anlayışını halkının özgürlük talebiyle nasıl birleştirdiğini gösteriyor.

Mandela, genç bir hukuk öğrencisiyken ırk ayrımcılığına karşı örgütlenmenin önemini fark ediyor. Afrika Ulusal Kongresi’ndeki (ANC) mücadelesi, zamanla pasif direnişten silahlı mücadeleye evriliyor. 27 yıl süren hapis dönemi, kitabın duygusal ve ahlaki merkezini oluşturuyor. Robben Adası’ndaki mahkûmiyet, Mandela’yı kırmıyor; aksine, sabır, dayanışma ve uzlaşma değerlerini derinleştiriyor. Hapishane, onun için bir direniş okuluna dönüşüyor.

Kitabın gücü, Mandela’nın öfkeyi değil, empatiyi seçen bir lider olarak kendini ve düşmanlarını anlamaya çalışmasında yatıyor. Özgürlük fikrini sadece siyasal bir hedef değil, insani bir sorumluluk olarak tanımlıyor. Apartheid rejiminin çöküşüyle birlikte Mandela, intikam yerine barışı tercih ediyor ve “herkes için özgürlük” ilkesine bağlı kalıyor.

‘Özgürlüğe Giden Uzun Yol’ (‘Long Walk to Freedom’), bir halkın kurtuluş mücadelesini kişisel bir iç yolculukla birleştiren güçlü bir tanıklık sunuyor. Mandela, özgürlüğün nihai bir varış değil, her kuşakta yeniden yürünmesi gereken bir yol olduğunu hatırlatıyor.

  • Künye: Nelson Mandela – Özgürlüğe Giden Uzun Yol, çeviren: Osman İşçi, Alfa Yayınları, otobiyografi, 680 sayfa, 2025

Adrian McKinty – Soğuk Toprak (2018)

Biri yol kenarındaki hurda bir arabanın içine bırakılmış bir ceset.

İkincisi bir müzik öğretmeni, evinde alnından vurulmuş halde bulunmuş.

Üçüncüsü, genç bir kadın, ormanda bir ağaca asılı halde bulunmuş. Cinayetten ziyade bir intihar vakasını andırıyor.

‘Soğuk Toprak’, IRA ile İngiliz devleti arasındaki çatışmanın yoğun şekilde yaşandığı 1980’lerin başındaki İrlanda’da geçen sağlam bir roman.

İrlandalı yeni kuşak polisiye yazarlarının önde gelen kalemlerinden Adrian McKinty, ilk bakışta bir seri katilin işlediği izlenimi veren, fakat daha sonra ucu “çok önemli” kişilere ve yapılanmalara uzanan gizemli cinayetleri hikâye ediyor.

Başkahramanımız Dedektif Sean Duffy, ilk başlarda birbiriyle ilgisizmiş gibi görünen bu gizemli cinayetlerin izini sürmeye başlar.

Bir süre sonra Duffy, olayların göründüğü gibi olmadığını, siyasetin ve toplumun çürüdüğü bu dönemde, söz konusu cinayetlerin arkasında çok daha büyük yapılanların olduğuna dair güçlü ipuçlarına ulaşır.

Duffy, yaşamını tehlikeye atma pahasına bu cinayetlerin ardındaki gizemleri aydınlatmaya koyulur.

‘Soğuk Toprak’, ritmi her sayfada yükselen, sağlam bir polisiye.

  • Künye: Adrian McKinty – Soğuk Toprak, çeviren: İbrahim Yıldız ve Osman İşçi, Dipnot Yayınları, roman, 384 sayfa, 2018