John Bagnell Bury – Özgür Düşüncenin Kısa Tarihi (2024)

Düşünce ve ifade özgürlüğü, sorgulayan beyinler için yaşamsal önemdedir.

Ancak tarihte (ve ne yazık ki günümüzde de) geleneksel ya da dinsel kabullerin dışında kalan bağımsız düşüncelerin aforoz edildiğini ve büyük baskılara maruz kaldığını görüyoruz.

Doğanın ve toplumun akla ve bilime dayalı bir eleştirel anlayışla ele alınması, insan zihninin dogmaların prangalarından kurtulması ancak Aydınlanma Çağı’yla birlikte hız kazanmış, bu uğurda çaba harcayan insanların çoğu kez hayatlarını tehlikeye atarak verdikleri mücadeleler yüzyıllar sürmüştür.

John Bagnell Bury, elinizdeki kitapta, antik çağlardan 20. yüzyılın başlarına kadar, aklın hakikat arayışını özlü bir şekilde anlatıyor.

Okuru eski Yunan’da felsefi sorgulamanın şaşırtıcı parlaklığından Ortaçağ’da dini otoritenin özgür düşünceye nefes aldırmamasına, oradan Rönesans’ta Yunan ve Roma felsefesinin yeniden keşfine ve son olarak Aydınlanma ve bilimsel devrim çağlarında akılcılığın ilerlemesine götürüyor. Ayrıca, bağımsız düşünceyi savunan ve çağdaş Batı kültürünün temelini atan birçok önemli kişinin eserlerinin anlam ve önemini küçük değinilerle ortaya koyuyor.

  • Künye: John Bagnell Bury – Özgür Düşüncenin Kısa Tarihi, çeviren: İbrahim Yıldız, Dipnot Yayınları, siyaset, 200 sayfa, 2024

Kolektif – Yaşını Gösteren Kadınlar (2024)

Mektuplardan oluşan bu kitapta, feminist hareketten gelen kadınlar yaşlılık konusu üzerine söz alıyorlar.

Kadınlar, kendi yaşlılıklarını ve yaşlanma deneyimlerini, yaşlılıkla ilgili korkularını, yaşlılıkla ilgili çarpıtılmış düşünceleri irdeleyip yaşlılığın feminist bir mesele olduğunu görünür kılıyorlar.

Kitap, açtığı bu tartışma başlığı bağlamında ufuk açıcı bir eser niteliğinde.

Kitaptan bir alıntı:

“Tartışacak, konuşacak çok şey var çünkü patriyarka, gençliğimizdekilere ek olarak, farklı ezme, sömürü biçimleriyle yaşlandığımızda da peşimizde. Kapitalizm ise yıkıcılığını daha derinden hissettiriyor, ayrımcılığı had safhada yaşatıyor bize. Tahakküm farklı biçimleriyle geliyor, şiddetin başka yüzlerini de görüyoruz ‘yaşlanan’ kadınlar olarak.

Yaşadıklarımızı, gözlemlerimizi değerlendirirken sorularımız çeşitlendi. Feminist bakışımız bizi, olumsuz anlamlar yüklenen yaşlılık düşüncesinden uzak tutmaya yetiyor mu? Farklı kuşaktan feministler bir aradayken yaşlı ayrımcılığı hissediyor muyuz? Genç kadınların olumlu, güçlü bir yaşlılık fikriyle yaşlanması için yaşçılık, yaş ilişkileri konusunda farkındalık yaratmak için neler yapabiliriz?”

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Zeynep Esmeray, Zekiye Karaca Boz, Zehra Çınar, Yasemin Özgün, Ülkü Özakın, Şöhret Baltaş, Şener, Sebahat Tuncel, Özgür Can Sunata, Nilüfer Yılmaz, Necla Akgökçe, Nazlı Azapçı, Mehtap Doğan, Latife Demirci Kahya, İmge Meral Yaman, İdil Soyseçkin, Hülya Üstün, Hatice Erbay, Handan Koç, Gülseren Pusatlıoğlu, Gülsen Ülker, Fatma Nevin Vargün, Fatma Bayram, Evun Sevgi Okumuş, Evren Paydak, Esra Koç, Dilek Alıcıoğlu Cömert, Cevahir Özgüler, Bilgen Tümen, Beril Eyüboğlu, Aysel Kılıç, Aynur Demirdirek, Aksu Bora.

  • Künye: Kolektif – Yaşını Gösteren Kadınlar: Yaşlanmanın Feminist Deneyimi, hazırlayan: Hülya Üstün, Hatice Erbay, Gülsen Ülker, Dilek Alıcıoğlu Cömert, Bilgen Tümen, Aynur Demirdirek, Dipnot Yayınları, feminizm, 200 sayfa, 2024

Hernando Calvo Ospina – Latin Amerika’nın Güzel İsyancıları (2024)

Bu kitapta ülkelerinin, kıtalarının özgürleşmesi mücadelesine damgalarını vurmuş olan otuz üç savaşçı kadının hikayelerini anlatıyor Hernando Calvo Ospina.

İçinde bulunduğumuz coğrafyada da yabancısı olmadığımız kadın mücadelesine, kadınların mücadelelerine benzer örnekleri Latin Amerika’dan derliyor.

Kitap, sömürgecilerin Latin Amerika’ya ayak bastıkları 1492 yılından başlayarak 2000’li yılların ortalarına kadar geçen süre boyunca işbirlikçi diktatörlüklerin adlarını resmi tarihlerinden silmeye çalıştıkları kadın savaşçıların örnek yaşamlarını gözler önüne getiriyor.

Kimileri tanıdığımız, kimileri ise adlarını hiç duymadığımız bu savaşçıların serüvenlerinde okuru gezintiye çıkarıyor.

Her biri nefes kesen hikayeler ve hayranlık uyandıran kadınlar.

  • Künye: Hernando Calvo Ospina – Latin Amerika’nın Güzel İsyancıları, çeviren: Merih Cemal Taymaz, Dipnot Yayınları, inceleme, 232 sayfa, 2024

Kolektif – Aleviler (2024)

  • Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu, Alevilik açısından, sosyo-kültürel alanın bağlaşığı mıdır, yoksa Alevi dinselliğinin deneyimlenme biçimleriyle ilişkili midir?
  • Gerek kentleşme, gerekse en geniş anlamıyla modernleşmeyle baş etme konusunda Alevilerin büyük yükünü kadınlar çektiği halde, Aleviliğin kurucu mitik anlatılarında kadınlar ve dişil unsurlar başta geldiği halde Alevilerde kadın emeğinin görünmez kılınmasını, eril/erkek sözün kadını susturmasını nasıl açıklamak gerekir?
  • Alevi hareketi içindeki eril ve heteronormatif söylemlerle/pratiklerle yüzleşmenin zamanı gelmedi mi?
  • Bu yüzleşmeden kaçınıldığı ölçüde Alevi hareketinin bütün yüzeylerine yayılan erilleşmenin Aleviliğin her düzeyini de istila etmeye başladığına ilişkin tehlike çanları çoktandır çalmıyor mu?

Bu çalışma, kendisi de ezilen bir topluluk olan Alevilerin, Türkiye toplumundaki eşitsizlik ve tahakküm ilişkilerinin üretimindeki rolünü tartışıyor.

Çuvaldızı çoğunlukla Alevilere batıran kitaptaki yazılar, Alevileri eşitsizliği üreten toplumun bir parçası olarak ele alıyor; Alevi hareketi içindeki etnik kimlik, inanç, yaş, dil, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık örneklerini  irdeleyerek okurunu Aleviliğin kurucu eşitlikçi yapısının eril söylem tarafından aşındırılmasıyla, yalnızca cinsiyetçilik bağlamında değil, her tür negatif ayrımcılığa ve eşitsizlikçiliğe kapının ardına kadar açılmakta olduğunu fark etmeye çağırıyor.

Alevilerin, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri sebebiyle ayrıştırılan kesimlerle bir araya gelerek her türlü ayrımcılığa karşı ortak bir cephe kurmasının zeminini araştıran kitap; her tür negatif ayrımcılığa karşı, doğrudan bedenleri siyasal mücadelenin en önemli alanlarından biri olarak işaret ederken toplumsal bir bilinç geliştirmek yolunda alçakgönüllü bir eser niteliğinde.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Gültan Kışanak, Eser Köker, Fatmagül Berktay, Cemal Salman, Nimet Altıntaş, Dicle Paşa, Ali Yıldırım, Remzi Altunpolat, Dilek Kızıldağ Soileau, Mehtap Tosun, Hişyar Özsoy, Ali Duran Topuz, Halise Karaaslan Şanlı, İlkay Kara, Çiğdem Boz, Ayhan Yalçınkaya, Çilem Küçükkeleş.

  • Künye: Kolektif – Aleviler: Din, Beden Cinsiyet Neşeden Kedere, derleyen: Çilem Küçükkeleş, Ayhan Yalçınkaya, Dipnot Yayınları, inceleme, 312 sayfa, 2024

Sedat Ulugana – İhsan Nuri Paşa’nın Anıları (2023)

Bu kitap, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinin askeri, siyasi ve sosyal süreçlerine doğrudan tanıklık etmiş, Kürt tarihinin çok önemli bir kesitinde belirleyici roller üstlenmiş olan İhsan Nuri Paşa’nın anılarını ilk kez gün ışığına çıkarıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın farklı cephelerinde bizzat bulunmuş olan İhsan Nuri Paşa’nın Balkan Savaşları’ndan Ağrı İsyanı’na değin uzanan serüveni Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu modern tarihlerinin de bir izleğidir adeta.

Okur, onun anılarında, Mustafa Kemal Atatürk’ten Mele Mustafa Barzani’ye, Abdurahman Qasimlo’den Mustafa Suphi’ye kadar dönemin birçok önemli karakterini İhsan Nuri’nin tanıklığıyla yeniden değerlendirme imkânı edinecek, büyük savaşlara şahitlik eden o çağda Kürtlerin kazanım ve kayıplarını da tespit etme olanağını bulacaktır.

İhsan Nuri Paşa’nın anıları, raporları, mektupları ile, yine ilk kez bu kitapta yayımlanan, Ağrı dağındaki isyan karargâhı ile Hoybun merkez teşkilatı arasında gerçekleşen yazışmalar Kürt tarihinin çok az bilinen bir sayfasına ışık tutuyor.

Kürt tarihyazımının yönünü etkileyecek olan bu rapor ve yazışmalar bu kitabı temel bir kaynak haline getiriyor.

  • Künye: Sedat Ulugana – İhsan Nuri Paşa’nın Anıları: Ağrı İsyanı Raporları, Dipnot Yayınları, 408 sayfa, 2023

Kolektif – Kürtler ve Cumhuriyet (2023)

Türkiye’nin bir ulus-devlet formunda süregelen yüz-yıllık oluşum serüvenine yönelik yürütülen her tartışmada, katmanlı yapılara sahip iki pozisyonun esaslı roller üstlendikleri söylenebilir: Kürtlerin Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin Kürtleri.

Altı çizilen bu pozisyonlar, birbiriyle iç içe geçen farklı düzeylerde birçok karşılaşmanın başlangıç zeminleri olarak da görülebilir.

Bir yanıyla şiddet, inkâr ve asimilasyon gibi varlığı nesne kategorisine indirgeyen stratejilerin öne çıktığı gözlemlenirken; diğer yanıyla direniş, kolektif hafıza ve özerklik\bağımsızlık gibi özne olmaya çağrı yapan kurucu pratikler göze çarpıyor.

Peki, bu pozisyonların özgünlüklerini ve aralarındaki etkileşimlerin yan-sımalarını sorgulayabilmek nasıl mümkün olabilir?

‘Kürtler ve Cumhuriyet’, farklı akademik disiplinlerden ve araştırma metotlarından faydalanarak bahse konu olan bu pozisyonları bütünlüklü bir şekilde ele alarak, özellikle Kürt Çalışmaları alanı ile diyalog halinde olan ve başarılı araştırmalara imza atmış 100 farklı sesi bir araya getiren kapsamlı bir derleme kitap çalışması.

Bu çalışma, okuruna Kürtler ve Cumhuriyet arasındaki ilişkisellikleri belirli temalar ya da olgular üzerinden analiz edebilmeyi sağlarken, olası en geniş perspektifle resmin bütününe dair bir kanaatin oluşmasına katkı sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Kürtler ve Cumhuriyet, derleyen: Ayhan Işık, Gülay Kılıçaslan, Behzat Hiroğlu, Kübra Sağır, Çağrı Kurt, Dipnot Yayınları, siyaset, 1016 sayfa, 2023

Kolektif – Affetmenin Politikası (2023)

Elinizdeki kitap affetmenin, bağışlamanın imkânı ya da imkânsızlığını tartışıyor.

Affetmeyi, bağışlamayı, özür dilemeyi, helalleşmeyi, siyasal bağışlamayı, bağışlamanın kederini, politik af ve politik özür dilemeyi, genel af ve özel affı, onarıcı adaleti, hukuki af düzenlemelerini, politik bir enstrüman olarak affı, modern siyasetle af ilişkisini, yas tutmayı, geçmişle yüzleşmeyi, yaralarımızı, yaşamı savunmayı, oyunbozanlığı, sükûtu, uzlaşmayı, direniş imkânlarını, umudun ve hıncın birlikteliğini çeşitli veçheleriyle, kavramsal ya da öznel olarak, tarihsel süreçler içinde masaya yatırıyor.

“Bağışlamanın unutmak olmadığını,” bağışlamanın “ısmarlama unutuşa” hizmet ettiğini, “kötülülüğün” de bağışlama kadar güçlü olduğunu, “cezalandırılamaz olanın bağışlanamayacağını, bağışlanamaz olduğu düşünülenin de cezalandırılamaz olduğunu”, “bağışlamakla özgürlük arasındaki ilişkiyi”, “hınç etiğini”, “felaketi tanıklığın değil edebiyatın anlatabileceğini”, “yaralarımızı” “yaralanabilirliğimizi ve bunun temelinde kurulan yaşamın dönüşümüne dair imkânların peşine düşen bir zeminde kurulan sorumluluğumuzu” derinlemesine irdeliyor.

Feryal Saygılıgil’in derlediği kitaba Sevilay Çelenk, Ali Çakmak, Fatmagül Berktay, Nesrin Uçarlar, Tanıl Bora, Umut Tümay Arslan, Cansu Muratoğlu, Hülya Dinçer, İlkay Özküralpli, Işıl Çoklar Okutkan, Nimet Altıntaş, Hatice Çoban Keneş, Kayuş Çalıkman Gavrilof, Sibel Kır ve Sare Öztürk katkıda bulunmuş.

  • Künye: Kolektif – Affetmenin Politikası, derleyen: Feryal Saygılıgil, Dipnot Yayınları, siyaset, 384 sayfa, 2023

Kolektif – Bir Büyük Dönüşümden Kesitler (2023)

Ülkesinde yeri olmadığını düşünen, ülkesini artık sevmeyen, tanıyamayan ve hatta ülkesine artık katlanamayan insanların sayısı, Türkiye’de çok can yakıcı bir biçimde deneyimlense de, dünyanın pek çok yerinde hızla artıyor.

Bu kitlesel yabancılaşmanın hem sebeplerinden hem de semptomlarından biri, anaakım partilerin üzerinde anlaştıkları temel değer ve kuralları ifade eden siyasi merkezin çok sayıda ülkede çarpıcı bir çöküş içinde olması.

Aşırı sağ birçok ülkede hem boşalan merkezi dolduruyor hem de hâlihazırda zaten var olan azınlık, göçmen, kadın ve eşcinsel düşmanlıklarının üzerinde yükseliyor.

Elinizdeki kitap Türkiye’deki ve dünyadaki çoklu ve eşzamanlı kriz, çalkantı ve belirsizlikleri, düşüş ve yükselişleri, çöküş ve inşaları, umut ve umutsuzlukları, güçlenme ve güçsüzleşmeleri büyük tehditler ve fırsatlar barındıran bir Büyük Dönüşüm olarak görüyor ve bu dönüşümün çeşitli veçhelerini farklı sol perspektiflerle anlamaya ve analiz etmeye çalışıyor.

Türkiye ve dünyadaki büyük dönüşümü küresel bir çerçeve ve duyarlılıkla ele alan kitaptaki yazılar, Cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle yapılan değerlendirmelere önemli bir katkı niteliğinde.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Alev Özkazanç, Barış Ünlü, Bülent Batuman, Bülent Eken, Delal Aydın, Egemen Özbek, Esra Sarıoğlu, Faruk Alpkaya, Kaan Ağartan, Selahattin Demirtaş, Şükrü Argın.

  • Künye: Kolektif – Bir Büyük Dönüşümden Kesitler: Dünya ve Türkiye, derleyen: Barış Ünlü, Bülent Eken, Dipnot Yayınları, siyaset, 320 sayfa, 2023

Cengiz Güneş – Türkiye’de Kürt Ulusal Hareketi (2023)

“Kürt Sorunu” Türkiye’nin güncel siyasi hayatının tartışmasız düğüm noktasını oluşturuyor.

Her cenahtan farklı seslerin yarattığı gürültü ortasında meselenin kökenine dair şu soru, kaba cepheleşme yüzünden, gözden kaçırılıyor: Kürt hareketi neden ve nasıl oluştu?

Cengiz Güneş’in çalışması, bu hareketin tarihsel gelişimini Kürt kaynaklarına dayanarak, Kürt hareketi ile Türk sosyalist hareketi arasındaki gerilim ve yakınlaşma noktalarını inceleyerek ve sonunda protestodan direnişe dönüşen söylemin ulusal hareket içerisinde nasıl cisimleştiğine odaklanarak sarih şekilde çözümlüyor.

Güneş’in, Kürt hareketinin “ulusal kurtuluş” ve “demokratik” diye nitelediği iki temel söyleminin nasıl oluşup şekillendiği ve bugüne ulaştığını tarihsel süreç içerisinde sergilediği elinizdeki çalışma, Türkiye’nin siyasi hayatındaki en yakıcı probleme ilişkin gerçekçi bir tablo sunuyor.

Cengiz Güneş bu kitabında Kürt hareketinin tarihini ve direniş söyleminin oluşumunu akademik açıdan tartışmakla kalmıyor; aynı zamanda bu söylemin kurulmasında müzik, televizyon, kültürel etkinlikler, Newroz kutlamaları gibi olayların ve iletişim kanallarının nasıl önemli bir paya sahip olduğunu da gözler önüne seriyor.

  • Künye: Cengiz Güneş – Türkiye’de Kürt Ulusal Hareketi: Direnişin Söylemi, çeviren: Eflâ-Barış Yıldırım, Dipnot Yayınları, siyaset, 360 sayfa, 2023

Mustafa Kemal Coşkun – Sınıfın Duyguları (2023)

İşçilerin, ister işyerinde, ister sokakta, isterse gündelik hayatta ekmek talebinin yanında aslında aynı zamanda özgürlük, onur, saygı ve insan olarak tanınma talebinin yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu çalışma işçilerin hem işyerinde, hem de gündelik hayatta haysiyet, değer ve saygı görme, “insan yerine konma” gibi taleplerine, karşıt sınıflardan insanlara karşı utanç, kızgınlık, hınç, öfke, kıskançlık, korku, kaygı, üzüntü, kin gibi duygularına, sırf işçi olmaktan kaynaklanan duygularına odaklanıyor.

  • İnsanlar, işçi olmaktan ötürü yaşadıkları deneyimlerle nasıl bir öz-değer duygusu inşa etmektedir?
  • Bu deneyimlerin kendilerinde yarattığı duygular nelerdir?
  • En genel olarak bir öfke ve hınçtan bahsedilebilir mi?
  • Gerek çalışmaya ve çalıştıkları işe gerekse diğer insanlara karşı ne tür bir yabancılaşma süreci deneyimlemektedir bu insanlar?
  • Sömürülen işçileri kapitalizmin yapısal çelişkilerinden kaynaklanan duyguları üzerinden, örneğin hınç ve öfke aracılığıyla örgütlemek ve mücadele içerisine sokmak nasıl mümkün olabilir?

Mustafa Kemal Coşkun kitabında bunun gibi sorulara cevap veriyor.

  • Künye: Mustafa Kemal Coşkun – Sınıfın Duyguları: İşçiler, Duyguları ve Sınıf Mücadelesi, Dipnot Yayınları, siyaset, 192 sayfa, 2023