Mark Tushnet – Otoriter Anayasacılık (2020)

Özellikle son yıllarda dünyanın dört bir tarafında ülkeler hızla otoriter hale dönüştü.

Peki, otoriter ülkelerdeki anayasalcılık nasıl işler?

Amerika’da anayasa hukuku alanında önde gelen otoritelerden olan Mark Tushnet’in bu kitabı, otoriter anayasalcılık üzerine dört dörtlük bir analiz.

Çalışması için Singapur’u örnek vaka olarak inceleyen Tushnet, otoriter ülkelerde anayasalcılığın ve mahkemelerin tanımlarının nasıl işlediğini eleştirel bir gözle tartışıyor.

Tushnet, otoriter anayasacılığın özelliklerini tanımladığı gibi, yüksek düzeyli sürekli etnik çatışmalar gibi belirli sosyal ve siyasi sorunları olan ülkelerde anayasacılığın normatif yapısının nasıl dönüştüğünü de ortaya koyuyor.

Kitap, bugün dünyanın dört bir tarafında hızla otoriter hâle dönüşen ülkelerin analizine önemli katkı sunmasıyla da dikkat çekiyor.

  • Künye: Mark Tushnet – Otoriter Anayasacılık, çeviren: İzzet Eroğlu ve Hasan Erikli, Astana Yayınları, hukuk, 154 sayfa, 2020

Siegfried Lenz – Almanca Dersi (2012)

  • ALMANCA DERSİ, Siegfried Lenz, çeviren: Ayşe Sarısayın, Everest Yayınları, roman, 479 sayfa

 

Çağdaş Alman edebiyatının önemli temsilcilerinden Siegfried Lenz ‘Almanca Dersi’nde, ölçüsüz itaat etmenin, görev duygusunu abartmanın varabileceği tehlikeli durakları anlatıyor. Hikâye, romanın başkahramanı Siggi Jepsen’e, Almanca dersinde verilen “görev tutkusu” konulu bir kompozisyon ödevi ve Jepsen’in bu kompozisyonu yazmadığı için cezalandırılmasıyla başlar. Kahramanımızın yazmama gerekçesi, babasının kişiğilinde gözlemlediği gibi, “görev tutkusu”nun bir kompozisyona sığamayacak denli geniş, karmaşık olduğu gerçeğidir. Zira, Naziler için çalışmış babası, aldığı talimatları hiç sorgulamadan, itaatkar bir biçimde yerine getirmiştir.