Michel Foucault’dan bilgi ile özgürlük arasında mecburi bir ilişki olduğu varsayımı üzerine usta işi bir sorgulama.
Foucault ile Hollandalı filozof Fons Elders arasında, Foucault’nun yaşamında politik faaliyetlerin yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmişti.
Bilgi ile özgürlük arasında mecburi bir ilişki olduğu varsayımına göre, bilgi özgürlüğü, özgürlük de bilgiyi getirecektir.
Başka bir deyişle, ne kadar çok bilirsek o kadar çok özgür oluruz yahut tersi.
Bu varsayım en olgunlaşmış haliyle, aklın evrensel bilgi ve mutlak özgürlük ile tamamlanmasını bir ideal olarak konumlandırır.
Foucault ise, delilik temasından hareketle, “Deliliği anlamak için ilk önce kimin ya da neyin dışlandığına bakmak gerekir.” diyor ve buradan yola çıkarak şu varsayımda bulunuyor: Bilgimizin evrenselliği dışlamalar, yasaklamalar, inkârlar, reddedişler pahasına; gerçeklik açısından bir tür zalimlik pahasına kazanılmıştır.
Başka bir deyişle Foucault, evrensel bilginin bedelinin bir zulüm kısır döngüsü olduğunu savunuyor.
Düşünür bunun yanı sıra çarpıcı bir öneride de bulunuyor:
Şayet özgürlük istiyorsak, evrensel bilginin peşine düştüğümüz, asla tatmin edici olamayacak ve şiddet içeren bir arayışa kalkışmak yerine evrensel bilgi idealini “terk etmeliyiz.”
- Künye: Michel Foucault – Özgürlük ve Bilgi, söyleşi: Fons Elders, çeviren: Utku Özmakas, Sel Yayıncılık, felsefe, 120 sayfa, 2021

