Gönül Demez – Değişen Erkek İmgesi (2024)

Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumun aynasıdır.

Değişen zamanlarda, farklı kültürlerde ve sosyal yapılarda bu roller de farklı şekillerde tanımlanır ve değerlendirilir.

Özellikle kadınlık ve erkeklik kavramları, tarih boyunca toplumsal normların ve beklentilerin en çok şekillendiği alanlardan biri oldu.

1980’lerden itibaren feminist hareketin güçlenmesiyle birlikte, erkekliğin de sorgulanmaya başlanması kaçınılmaz oldu.

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu tartışmalar sanal ortama taşındı ve daha geniş kitlelere ulaştı.

Sosyal medya platformları, erkeklik imgelerinin nasıl şekillendiği, hangi söylemlerin kullanıldığı ve bu söylemlerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine nasıl katkıda bulunduğu konusunda önemli ipuçları sunuyor.

Bu çalışma, internet ortamında erkek kimliğini merkeze alan cinsiyetçi söylemleri inceleyerek, toplumsal cinsiyet rollerindeki dönüşümleri ele alıyor.

  • Künye: Gönül Demez – Değişen Erkek İmgesi: Kabadayıdan Sanal Delikanlıya, Sarmal Kitabevi, inceleme, 208 sayfa, 2024

Daniel Garrison Brinton – Nagualizm (2024)

‘Nagualizm’ terimi, Daniel Garrison Brinton tarafından Yerli Amerikan halklarının inanç sistemlerindeki belirli bir konsepti tanımlamak için kullanılmıştır.

Bu kitap, Brinton’ın derinlemesine araştırmalarıyla ortaya koyduğu gibi, Nagualizm, insanın hayvana ve hayvanın da insana dönüşebileceğine dair bir inanış sistemidir.

Bu dönüşüm, sadece fiziksel bir değişim değil, aynı zamanda ruhani bir yolculuk olarak görülür.

Nagualizm’e göre, her insanın bir veya daha fazla hayvan ruhuyla bağlantısı vardır. Bu hayvan ruhları, kişinin kişiliğinin, yeteneklerinin ve hatta kaderinin bir parçasıdır. İnsanlar, ritüeller ve şamanik uygulamalar aracılığıyla bu hayvan ruhlarıyla iletişim kurar ve onların güçlerinden yararlanırlar.

Nagualizm’in merkezinde yer alan dönüşüm kavramı, şamanik uygulamalar ile yakından ilişkilidir. Şamanlar, özel ritüeller ve trans halindeyken, hayvan ruhlarına dönüşerek farklı boyutlara seyahat edebilir ve bilgiye ulaşabilirler.

Nagualizm, insanın doğayla derin bir bağ içinde olduğunu ve tüm canlıların birbiriyle bağlantılı olduğunu vurgular. Hayvanlar, sadece fiziksel varlıklar değil, aynı zamanda ruhani güçlerin taşıyıcıları olarak görülür.

Brinton, kitabında çeşitli Yerli Amerikan kabilelerinin Nagualizm’e dair inançlarını ve uygulamalarını detaylı bir şekilde inceler. Bu sayede, farklı kültürlerdeki ortak noktaları ve farklılıkları ortaya koyar.

Nagualizm, Yerli Amerikan kültürlerinin zenginliğini ve karmaşıklığını anlamak için önemli bir anahtar sunar. Aynı zamanda, modern dünyada doğa ile yeniden bağ kurma arayışında olanlar için de ilham verici bir konu olabilir.

  • Künye: Daniel Garrison Brinton – Nagualizm: Yerli Amerikan Halk Kültürü ve Tarihi, çeviren: Billur C. Yılmazyiğit, Sarmal Kitabevi, antropoloji, 91 sayfa, 2024

Seydi Çelik – “Milli Güvenlik” Algısı Kıskacında Türkiye (2024)

Kuşkusuz farklı siyasal, sosyal ve kültürel yapılara sahip birçok ülke, iç hukuk metinlerinde “Milli Güvenlik” kavramına yer veriyor.

Hatta bu kavram ulusalüstü belgelerde de özgürlükleri sınırlandırma ölçütü olarak yer buluyor.

Bir sınırlandırma ölçütü olarak Milli Güvenlik kavramının, günümüze kadar geçen süreçte siyasal, sosyal ve ekonomik alanda etkileri büyük oldu.

Türkiye’deki asker ve sivil bürokrasinin ve çoğu kez bu algıdan yararlanmaya çalışan hükümetlerin de bütün demokratik hak talebi ve özgürlük sorunlarını bu kavramın penceresinden değerlendirme gayreti, demokrasinin gelişimini engelledi.

Toplumdaki demokratik yönde seyreden siyasal ve sosyal hareketler bu kavramın ezici gölgesinde filiz vermeye çalıştı, ancak demokrasinin çok seslilik ve yönetime katılma gibi ilkeleriyle birlikte milli güvenlik algısına kurban verildi.

Devletler kendilerine özgü sosyo-ekonomik, siyasal, kültürel ve tarihsel özelliklerine göre şekillenir.

Türkiye’de milli güvenlik kavramının ortaya çıkışını Milli Güvenlik Kurulu’nun kurulduğu yıl olan 1960 yılına tarihleme eğilimi vardır.

Oysa Türkiye’de iç ve dış güvenlik tehdidi açısından olağanüstü dönemlerin varlığı, böylesi bir milli güvenlik algısını ortaya çıkarmıştır ki bu algının tarihi Osmanlının son dönemlerine kadar götürülebilir.

Osmanlı Devleti’nin son zamanları da dahil olmak üzere sürekli bir “beka” korkusu içinde uygulamaya sokulan olağanüstü tedbirler, ilan edilen sıkıyönetimler ve oluşturulan olağanüstü kurumların varlığıyla ülke adeta bir “milli güvenlik devleti” karakterine bürünmüştü.

Osmanlının son dönemlerinde yaşanan savaşların ve özellikle dünya savaşlarının yarattığı travmanın etkisiyle, cumhuriyet kurucuları olan asker-sivil elit için de beka algısı adeta kronik hale geldi.

Yeni kurulan cumhuriyetin kabul ettiği milli marşın “korkma” diye başlaması, şairin tesadüfi bir seçimi olmayıp, bütün bu beka korkusunun bir tezahürü olarak yorumlanmalı.

Bu korkuların elbette gerçeklere yaslanan temelleri vardır.

Ancak anayasal düzene geçildiği andan itibaren insan haklarına dayalı, sosyal bir hukuk devletini kurmaya yönelmiş her demokratik talebin boğulması için de bu “beka” aparatına başvurulmasının rasyonel olmaktan çok, ekonomi-politikten kaynaklanan bir siyasi tercih olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

  • Künye: Seydi Çelik – “Milli Güvenlik” Algısı Kıskacında Türkiye: Cumhuriyete “Milli Güvenlik Devleti” Karakteri Veren Enstrümanlara Bakış, Sarmal Kitabevi, siyaset, 352 sayfa, 2024

Zuhal Hazar – Leibniz’den Yapay Zekâya (2023)

Yapay zekâ, Leibniz’in evrensel dil hayalini hayata geçirebilir mi?

Zuhal Hazar, programlama dilleriyle yazılmış programların ve yapay zekâ sistemlerinin evrenselliklerine dair iddiaları tartışarak bu soruya yanıt arıyor.

Yazar, kitabının ilk bölümünde Leibniz’in evrensel dil yaklaşımını ayrıntılı bir şekilde açıklıyor.

Özellikle matematikçilerin ilgisini çekecek ikinci bölümde, kümeler teorisinden matematiğin tarihi ve bunalımlarına, bu bunalımların sonuçlarına kadar pek çok konu ele alınıyor.

Bilgisayar bilimcilerinin ilgisini çekecek üçüncü ve son bölüm ise, programlama dillerinin altında yatan felsefi ve matematiksel mantığın kökenlerini ve bunların mühendislik ile birleştiği noktaları açıklıyor.

  • Künye: Zuhal Hazar – Leibniz’den Yapay Zekâya: Evrensel Dil Arayışı, Sarmal Kitabevi, felsefe, 428 sayfa, 2023