Didier Eribon – Reims’e Dönüş (2025)

Didier Eribon’un ‘Reims’e Dönüş’ (‘Retour à Reims’) adlı kitabı, yazarın yıllar sonra doğduğu şehre, Reims’a dönmesiyle başlayan kişisel bir sosyolojik inceleme. Eribon, bu dönüşle birlikte, ailesinin ve özellikle işçi sınıfı kökenli babasının hayatına dair unutulmuş ya da görmezden gelinmiş anıları yeniden ziyaret eder. Kitap, sadece bireysel bir geçmişe dönüş hikayesi değil, aynı zamanda sınıf, cinsiyet, cinsel yönelim ve siyaset gibi sosyolojik kavramlar üzerinden Fransız toplumunun derinlemesine bir analizidir. Eribon, kendi kişisel deneyimleri aracılığıyla, işçi sınıfının yaşadığı sosyal ve ekonomik değişimleri, sol siyasetin dönüşümünü ve homofobinin toplumsal kökenlerini sorgular.

Eribon, Reims’a dönüşüyle birlikte, ailesinin yaşamındaki sessizlikleri ve bastırılmış duyguları fark eder. Özellikle babasıyla olan ilişkisi, sınıf farklılıkları ve siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle mesafeli ve karmaşıktır. Yazar, babasının komünist geçmişini ve zamanla bu ideolojiden uzaklaşmasını, işçi sınıfının yaşadığı hayal kırıklıklarını ve sağ popülizme yönelişini anlamaya çalışır. Bu süreçte, kendi entelektüel kimliği ile ailesinin işçi sınıfı kökenleri arasındaki gerilimi de dürüstçe ele alır. Eribon, üniversite eğitimi alarak ailesinden farklı bir sosyal dünyaya adım atmasının, ailesiyle olan bağlarını nasıl etkilediğini ve bu durumun kendisinde yarattığı yabancılaşma hissini sorgular.

Kitap, sadece ailesinin hikayesi üzerinden değil, aynı zamanda Eribon’un kendi cinsel yönelimini keşfetme ve kabullenme süreci üzerinden de toplumsal normları ve homofobiyi eleştirir. Yazar, eşcinsel kimliğini ailesinden uzun süre saklamak zorunda kalmasının, toplumsal baskının ve aile içi beklentilerin bir sonucu olduğunu ifade eder. Reims’a dönüşü, bu geçmişle yüzleşmesine ve kendi kimliğini daha bütünlüklü bir şekilde anlamasına yardımcı olur. Eribon, kişisel deneyimleri aracılığıyla, homofobinin sadece bireysel bir önyargı olmadığını, aynı zamanda toplumsal yapılar ve söylemler tarafından nasıl üretildiğini ve sürdürüldüğünü gösterir.

‘Reims’e Dönüş’, kişisel olanın politik olduğunu bir kez daha kanıtlayan etkileyici bir eserdir. Eribon, kendi hayat hikayesi üzerinden, Fransız toplumunun sınıf, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi temel meselelerini derinlemesine analiz ederken, okuyucuyu da kendi toplumsal konumunu ve önyargılarını sorgulamaya davet eder. Kitap, sosyolojik düşünce ile kişisel anlatıyı ustaca birleştirerek, hem akademik çevrelerde hem de geniş okuyucu kitlesi tarafından büyük ilgi gördü.

  • Künye: Didier Eribon – Reims’e Dönüş, çeviren: Şule Çiltaş, Tellekt Kitap, sosyoloji, 192 sayfa, 2025

Pierre Broué – Almanya’da Devrim (2021)

1917’den 1923’e kadar, devrimcilerin Almanyası’nda mücadele, sokak savaşlarıyla, barikat saldırılarıyla yürüdü.

Fakat aynı zamanda ve özellikle fabrikalarda, madenlerde, halk evlerinde, sendikalarda ve partilerde, mitinglerde ve komite toplantılarında, politik-ekonomik grevlerde, sokak gösterilerinde, fikir savaşlarında, kuramsal tartışmalarda kendini gösterdi.

Daha önce ‘İspanya’da Devrim ve İç Savaş‘ adında çok önemli bir yapıtına da yer verdiğimiz Pierre Broué’nun bu eşsiz çalışması da, Almanya’daki işçi sınıfının bağrındaki bu kıyasıya kavgayı başından sonuna değin izliyor.

Tam 869 sayfalık bu oylumlu kitap, o dönemde Alman devrimcilerinin “solculuk” ile “oportünizm”, “bağnazlık” ile “revizyonizm”, “aktivizm” ile “eylemsizlik” arasında geleceğe doğru giden zorlu yollarının kapsamlı bir dökümünü yapıyor, Rus yoldaşlarının başarılı deneyimlerinden de yola çıkarak kendi ülkelerinde iktidarın işçi sınıfı tarafından ele geçirilmesini sağlama almanın yollarını keşfetme çabasını ele alıyor.

  • Künye: Pierre Broué – Almanya’da Devrim 1917-1923, çeviren: Şule Çiltaş, Ayrıntı Yayınları, tarih, 896 sayfa, 2021

Louise Michel – Komün (2015)

Öğretmen, anarşist-militan ve feminist Louise Michel’in, içinde aktif olarak yer aldığı Paris Komünü’ne dair tanıklığı, burada.

Paris Komünü, Fransa’da iki buçuk ay gibi kısa bir süre iktidarda kalmasına rağmen hem sosyalizm tarihinde hem de genel olarak dünya tarihinde büyük iz bıraktı.

Michel, Paris Komünü’nü, “Bir dünyanın molozları üzerinde son saatinde doğan başka bir dünya” olarak tanımlıyor.

Komün’ün ilk günlerinde Versailles’ın saldırıları, Komün ordusu bünyesinde görev almış kadınlar, devrimci dalganın taşraya yayılışı ve sarayın devrimcilere yönelik kıyımı konularında bir başucu kitabı.

Kitaptan iki alıntı:

“Gece nöbetlerimizde özgürlük için mücadeleden bahsetmeyi seviyorduk, şimdi de yeni bir germinal beklentisi içinde #Komün günlerinden ve 71 kıyımından yükselen şafağa kadar, bir yüzyıldan fazla gibi gelen yirmi beş yıldan bahsedeceğiz.”

“Mademki özgürlük için atan her yüreğin yalnızca biraz kurşuna hakkı var, ben de kendi payımı istiyorum.”

Louise Michel hakkında bir çalışma arayanlar Mary Talbot’ın ‘Kızıl Azize’ kitabına da bakabilir.

  • Künye: Louise Michel – Komün, çeviren: Şule Çiltaş, Ayrıntı Yayınları

Kolektif – Ermeni Halkının Tarihi (2015)

Ermeni halkının ilk çağlardan 20. yüzyıla uzanan trajik tarihinin dönüm noktalarını geniş bir çerçevede ele alan yazılardan bir seçki.

Ermeni dilinden Hıristiyanlık öncesi Ermenistan’a, Bizans İmparatorluğu’nda Ermenilerden Haçlılar dönemindeki Ermenistan’a, Ermeni Rönesansından Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni soykırımına pek çok konuyu irdeleyen bir başvuru kitabı.

  • Künye: Kolektif – Ermeni Halkının Tarihi, derleyen: Gerard Dedeyan, çeviren: Şule Çiltaş, Ayrıntı Yayınları, tarih, 528 sayfa