Özgür Taburoğlu – Tekil ve Çoğul (2025)

Semiyotik, hayatın her alanında – toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik ve sanatsal – görünmez bir ağ gibi işliyor. Bu ağ, uzak zaman ve mekânların sakinlerini yan yana getirirken, bazen de bağları koparıyor. Bağlantılar, ilişkiler ve ayrışmalar; tıpkı evrenin yapısındaki kararsızlıklar gibi, farklı olay ve nesneler üzerinden okunuyor. Semiyotik hem kuramsal hem pratik bir alan olarak, yalnızca farklı nesneleri değil, tekil ve çoğul varlıkların da bağ kurma koşullarını tanımlıyor. Bu bağlar basitçe yan yana gelişlerden ibaret olmayıp, belirsizlikler içinde yeni imkânlara kapı aralıyor.

Özgür Taburoğlu bu kitabında, Donna Haraway’in figürlerinden Jakob von Uexküll’ün biyosemiyotiğine, Merleau-Ponty’nin düşünce çemberlerinden Achille Mbembe’nin brütalist mimari okumalarına uzanan geniş bir yelpazede, anlamın izini sürüyor. Düz ontolojideki güç mücadelelerinden Montessori pedagojisinin işçi sınıfı çocuklarıyla ilişkisine, çağın sonunu işaret eden korku atmosferinden şiddet tekniklerine, öznesiz tarih anlayışından popüler kültürdeki aktarım ilişkilerine kadar çok farklı alanlar, semiyotik merceğinden yeniden yorumlanıyor.

Bu yaklaşım, tesadüf ile zorunluluk arasındaki karşılaşmaları, bilincin ve bilinçdışının ortak paydalarını, yeryüzünün ve evrenin paydaşlarını anlamak için kullanılıyor. ‘Tekil ve Çoğul’, semiyotiğin yalnızca anlam çözümleme aracı değil, aynı zamanda varoluş biçimlerini yeniden kuran bir ilişki zemini olduğunu ortaya koyuyor.

  • Künye: Özgür Taburoğlu – Tekil ve Çoğul: Semiyotik Bağlantılar, Akademim Yayıncılık, felsefe, 184 sayfa, 2025