J. Rendel Harris ve Helen B. Harris – Ermeni Mektupları (2009)

İki yazarlı ‘Ermeni Mektupları’, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Anadolu’da, Türklerce Ermenilere yönelik şiddet hareketlerini gözlemleyen 37 mektubu bir araya getiriyor.

Rendel Harris ve eşi Helen Harris, 1896-1897 yılları arasında tanık oldukları şiddet hareketlerini, bu şiddetin kendilerinde uyandırdığı ruhsal, ahlâki ve maddi tepkileri, İngiltere’deki yakınlarına rapor ederler.

Daha sonra mektuplar, İngiliz bir yayınevi tarafından kitaplaştırılacak ve Avrupa’nın dikkatini, Ermenilerin yaşadıkları mağduriyete yöneltecekti.

Osmanlı’nın son döneminde olup bitenlere dair önemli ayrıntılar sunan mektuplar, birer tarihi belge niteliğinde.

  • Künye: J. Rendel Harris ve Helen B. Harris – Ermeni Mektupları, çeviren: Ömer Öztürk, Yaba Yayınları, mektup, 160 sayfa

Jean-Baptiste Chabot – Asur Edebiyatı (2009)

Jean-Baptiste Chabot ‘Asur Edebiyatı’nda, başkentleri Edessa (Urfa) olan Asurların Aramice yazılmış edebiyatlarını inceliyor, bu dilin trajik ölümünün izini sürüyor.

Chabot bunu, Aramice yazılmış kutsal olmayan ilk edebi metinlerden, bu dilin edebi bir dil olarak kaybolmaya başladığı zamanlara uzanarak yapıyor.

İlk ürünlerine bakıldığında, Asur edebiyatının yetkin bir düşünce ve kültür düzeyine sahip olduğunu söyleyen Chabot, buna örnek olarak da Aramice’nin çok tanrılı dinlerden günümüze kalan kısa kitabelerini ve ilk Hıristiyan Asur eserlerini gösteriyor.

Yazar, Asur edebiyatının altın çağını yaşadığı dönemleri ve ortadan kalkmasının öyküsünü sunuyor.

  • Künye: Jean-Baptiste Chabot – Asur Edebiyatı, çeviren: Vedii İlmen, Yaba Yayınları, inceleme, 160 sayfa

Aydın Aydemir – Nâzım (2008)

Nâzım Hikmet’in eserleri, neredeyse yeryüzünün bütün dillerine çevrilmiş.

Ayrıca tüm dünyada, kendisi hakkında kitaplar yazılıyor, açık oturumlar ve konferanslar gibi etkinlikler düzenleniyor.

İşte, Aydemir’in bu nitelikli çalışmasında Nâzım Hikmet, sadece bir şair ve bir politik aktör olarak değil, çocukluğundan ölümüne uzanan hayat hikâyesiyle anlatılıyor.

Aydın Aydemir’in, ilk baskısı 1970’te yapılan ‘Nâzım’ı, yayımlandığı dönem bir yana, günümüzde de Nazım Hikmet’e dair en kapsamlı kaynaklardan biri olmasıyla dikkat çekiyor.

Nâzım Hikmet’in kardeşi Samiye Hanım’ın bilgi ve belgeleriyle kitabını kuran Aydemir, şairin doludizgin hayat hikâyesini, soyağacından başlayıp ölümüne değin izliyor.

  • Künye: Aydın Aydemir – Nâzım, Yaba Yayınları, biyografi, 463 sayfa

Rafael de Nogales – Osmanlı Ordusunda Dört Yıl (2008)

  • OSMANLI ORDUSUNDA DÖRT YIL, Rafael de Nogales, çeviren: Vedii İlmen, Yaba Yayınları, anı, 301 sayfa

Tam adıyla Rafael de Nogales Mendez, 1914 yılında, V. Mehmed’in 1. Dünya Savaşı’na katılan Osmanlı ordusunda savaşmak üzere Sofya’dan İstanbul’a hareket etti. Nogales’in, 1924 yılında Buenos Aires’te bir Alman yayınevinde basılan bu kitabı da, kendisinin Osmanlı ordusunda bulunduğu 1915-1919 arasındaki anılarından oluşuyor. Nogales’in anılarının eksiksiz Türkçe’ye çevrilmesiyle önem arz eden kitap, yazarının mizahi üslubu, güçlü dili ve en çok da sıra dışı deneyimleriyle dikkat çekiyor. Dönem hakkında en çok başvurulan kaynaklardan biri olan anılar, Nogales’in yaşadığı maceralar kadar, birkaçına tanık olduğu Ermeni kıyımlarına dair gözlemleriyle de öne çıkıyor.

Hakkı Özkan – Grevden Sonra (2007)

  • GREVDEN SONRA, Hakkı Özkan, Yaba Yayınları, roman, 296 sayfa

grevden-sonra

Hakkı Özkan’ın duru ve sıcak bir Türkçeyle kaleme aldığı ‘Grevden Sonrası’nın ilk baskısı, 1976 yılında Milliyet Yayınları tarafından yapılmıştı. Roman, grevci önderliği yapan ve bu nedenle işsiz kalan Nuri isimli bir basımevi emekçisinin hikâyesini anlatıyor. Grev önderliği sonucu işinden olan Nuri, sonradan başka bir işe girecektir. Fakat hiçbir eyleme katılmak istememesine karşın, koşulların ve çevresinin zorlamasıyla, yine benzer bir duruma itilir. 1999 yılında aramızdan ayrılan Özkan’ın kendisi de yıllarca basın işçisi olarak çalışmıştı. Roman özellikle, bir dönemin basın-yayın merkezi olan Cağaloğlu ve Babıali’ye dair yetkin ve ayrıntılı tasvirleriyle öne çıkıyor.

Gün Zileli – Komün (2007)

KOMÜN, Gün Zileli, Yaba Yayınları, roman, 224 sayfa

komun

Gün Zileli’nin ‘Komün’ü, ‘Geleceğe İlişkin Bir Politik Alegori’ alt başlığını taşıyor. Roman, hayali bir devrimin gerçekleştiği 2046 yılı Türkiye’sini kurguluyor. 2024 yılında Türkiye’de “İkinci Cumhuriyet” ilan edilmiş ve Türkiye, ‘Dersim-Zaza Eyaleti’, ‘Konya Özerk Eyaleti’, ‘Trakya-Rumeli Eyaleti’nden oluşan federatif bir yapıya geçmiş ve bu eyaletlerde komünal yönetimler kurulmuştur. Tarih 2046’yı gösterdiğinde ise, İstanbul 8. bölgede bir araya gelen devrim komününde işler daha da karışık bir hal alır. Devrimciler, Komün’ü eski heybetine kavuşturmaya çalışırlarken, yeni bir sorun baş göstermiştir. Zira seçme ve seçilme hakkının fraksiyon üyelerine yasaklanması, her şeyi daha da zorlaştırmıştır.

İhsan Çetin – Midyat’ta Etnik Gruplar (2007)

  • MİDYAT’TA ETNİK GRUPLAR, İhsan Çetin, Yaba Yayınları, sosyoloji, 184 sayfa

midyatta-etnik-gruplar

‘Midyat’ta Etnik Gruplar’, İhsan Çetin’in bu bölgenin kültürel ve sosyolojik yapısına dair araştırmalarından oluşuyor. Kürtler, Mhalmiler (Araplar), Süryaniler, Yezidiler ve Becırmaniler (Seyyidler) kitapta incelenen başlıca etnik ve kültürel gruplar. Kitap esas olarak, Çetin’in, uygulamalı saha araştırmalarına dayanan, ‘Kent Kültürü Zenginliğinde Etnik Farklılıklar: Midyat Örneği’ isimli yüksek lisans tezinin yeniden gözden geçirilmesinden oluşuyor. Çalışmada, çok kültürlü bir yapıya sahip olan Midyat’ta bulunan etnik gruplar arasındaki sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkiler, kentleşme süreci çerçevesinden inceleniyor. Kitap, Türkiye’deki etnisite araştırmalarına iyi bir örnek.

Aziz Aydın Doğan – Yiğıkili Zülküf (2013)

  • YİĞIKİLİ ZÜLKÜF, Aziz Aydın Doğan, Yaba Yayınları, roman, 391 sayfa

YIGIKILI

Aziz Aydın Doğan ‘Yiğıkili Zülküf’te, Türkiye’nin yakın tarihinden bir halk kahramanının maceralı hayatını anlatıyor. 1968’de bir kavgaya karıştıktan sonra henüz otuz dört yaşındayken öldürülen Yiğikili Zülküf, Elazığ’ın namlı kabadayılarındandı. Erken yaşlarında şehrin eğlence mekânlarının en meşhur siması haline gelen Zülküf, korkusuzluğuyla olduğu kadar yoksullara yaptığı yardımlarla da halk tarafından benimsenmişti. Doğan romanında, Türkiye’nin yakın dönem tarihinden kimi önemli olayları fon alarak, Zülküf’ün yaşadığı dönemi, isyankar kişiliğini, zorlu bir dünyada cesaretiyle öne çıkışını ve ölümünün ardındaki nedenleri anlatıyor.