Ümit Kurt – Kanun ve Nizam Dairesinde (2023)

‘Kanun ve Nizam Dairesinde’, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi seçkinlerinden Mustafa Reşat Mimaroğlu’nun portresi üzerinden Medz Yeğern’in bürokratik ve idari veçhesine odaklanıyor.

Devasa bir kitlesel şiddetin altyapısını, zeminini ve iklimini hazırlayan bir fail kategorisinin, kanun ve nizam dairesinde iş gören bürokrat ve teknokrat figürlerin izini sürerek, devlet mekanizmasının Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sürekliliğini ortaya koyuyor.

Ümit Kurt, devlet destekli kitlesel şiddete doğrudan ve/veya dolaylı yollarla iştirak eden seçkinlerin ve sıradan aktörlerin hangi ölçekte ve motivasyonla bu iştiraki gerçekleştirdiğini anlama ve açıklama girişimini sürdürüyor.

Hamit Bozarslan’ın sunuşuyla açılan kitap, her şeyden önce Ermeni soykırımı dahil artık hiçbir şeyi konuşmayan ve tartışmayan bir ülkede hafızanın canlı tutulmasının ve yenilenmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

  • Künye: Ümit Kurt – Kanun ve Nizam Dairesinde: Soykırım Teknokratı Mustafa Reşat Mimaroğlu’nun İzinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devlet Mekanizması, Aras Yayıncılık, tarih, 256 sayfa, 2023

Masis Kürkçügil – Bir Başka Tarih Mümkün müydü? (2023)

“Tehcir miydi, soykırım mıydı?” Yoksa 1915, yine yaygın resmi görüşün ileri sürdüğü gibi, bir “mukatele”den mi ibaretti?

Yanlış bir hayatı doğru yaşamanın güçlüğünü akla getiriyor bu sorular: Gecikmiş bir soruya, kaybedilmiş bir imkâna sadece tarihe değil bugüne de ışık verecek bir bağlam kazandırmak da aynı ölçüde zor.

Masis Kürkçügil’in “Ermeni meselesi”yle ilgili yazılarını, söyleşilerini ve değinilerini bir araya getiren bu kitap, bu zor işe girişiyor.

Sadece 1915’e değil, 1908’de Ermeniler açısından kaybedilmiş inkılabın şifrelerine ve “unutulmak istenmiş” bir tarihe odaklanıyor.

Geçmişe bugün yaşayanları da özgürleştirecek soruyu yöneltiyor: “Bir başka tarih mümkün müydü?”

Tarihe Marksist bir bakış açısıyla yaklaşan, yıllardır sosyalist devrimci siyasetin içinden gelen Kürkçügil’in yazıları, geçmişin bu büyük olaylar dizgesine ışık tutuyor.

Kürkçügil, Ermeni siyasi partileri Hınçaklar ve Taşnakların tarihsel serüvenlerini, Taşnakların İttihat ve Terakki ile ilişkilerini, 1908’de İttihatçılarla Ermeni örgütleri arasında kurulan ittifakın birkaç yıl içinde nasıl berhava olduğunu analiz ediyor.

Ermeni meselesini Paramaz’dan Manuşyan’a, Rakovski’den Rosa Luxemburg’a, Armen Garo’dan Hagop Babigyan’a, Talat Paşa’dan Cemal Paşa’ya ve nihayet Hrant Dink’e uzanan geniş bir tarihsellikte ve perspektifte irdeliyor.

  • Künye: Masis Kürkçügil – Bir Başka Tarih Mümkün müydü?: Ermeni Meselesi Üzerine Yazılar, Ayrıntı Yayınları, tarih, 208 sayfa, 2023

Yervant Odyan – Lanetli Yıllar (2022)

Özünde bir halkın yok edilmesini amaç edinen 1915 tehcirinden çok az insan sağ kurtulabildi.

Bunlardan biri olan yazar ve gazeteci Yervant Odyan, bizzat tanık olduklarından hareketle, sürgünlerin yaşadıklarını kayda geçiyor.

1915’te Ermenilerin Halep, Musul ve Der Zor’a “zorunlu” sürgünü için çıkarılan ve “Tehcir Kanunu” olarak bilinen geçici kanun, esas olarak büyük bir halk kitlesinin imha kararıydı.

Halkın geri kalanı için olduğu gibi Ermeni entelektüeller için de bu dönem, tehcirin ilk günlerinden başlayarak büyük bir yıkımı ve pek çokları için kaçınılmaz ölümü getirdi.

Bu insanların sadece küçük bir kısmı çöllerden sağ kurtulabildi.

Ermenicenin Hagop Baronyan’la birlikte en ünlü hiciv yazarlarından biri olarak tanınan Odyan da sürgünü ve ölümün soğuk yüzünü görüp sağ kalanlar arasındaydı.

İstanbullu bir yazar, yayıncı ve gazeteci olan Odyan, soykırımın türlü aşamalarını bizzat, hem de üç buçuk yıl gibi uzun bir süre boyunca, tüm şiddetiyle deneyimlemiştir.

1919’da sürgünden döndükten sonra tefrika halinde yayımladığı ‘Lanetli Yıllar’, Ermeni halkının yaşadıklarına ve imha politikalarına birebir tanık olmuş bir yazarın, yalın, çıplak anlatısıdır.

Sürgün zulmünü Odyan’ın kendine has üslubu ve bakış açısıyla yansıtan bu çalışma, sunuş yazısında Krikor Beledian’ın da belirttiği üzere soykırım hatıratı yazınının çok önemli bir parçasıdır.

Sınırsız bir şiddet sarmalının ve katliamların karanlık gölgesi altında sürgünlerin yaşadıklarını anlattığı gibi, hayatta kalmak için türlü yöntemlere başvuranları, ölüme direnmenin yollarını, çoğu yozlaşmış resmi görevlilerin ve resmi kurumların tutumlarını, nihayetinde bütün yönleriyle şiddet ve katliam mekanizmasını mercek altına alıyor.

  • Künye: Yervant Odyan – Lanetli Yıllar: İstanbul’dan Der Zor’a Sürgün ve Geri Dönüş Hikâyem 1914-1919, çeviren: Sirvart Malhasyan ve Kevork Taşkıran, Aras Yayıncılık, anı, 384 sayfa, 2022

Kolektif – Arapların 1915’i (2021)

Ermeni soykırımının Arap coğrafyasındaki seyrine ve sonrasına dair çok zengin bir tartışma.

‘Arapların 1915’i’, Ermeniler için bir son durak olarak görülen ve bu yüzden de derinlikli bir analize tabi tutulmayan bu geniş coğrafyayı, soykırımın üzerinde cereyan ettiği ana sahalardan biri olarak ele alıyor.

Aynı zamanda kitap, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Arap vilayetlerinde olan biteni bilmeden, soykırım sürecini bütün boyutlarıyla anlamanın imkansızlığını ortaya koyuyor.

Bu açıdan bakıldığında ‘Arapların 1915’i’, sadece soykırım literatüründe değil, geç Osmanlı tarihçiliğinde de hayli ihmal edilmiş bir alana dair önemli katkılar yapıyor.

Kitapta,

  • Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap vilayetlerine tehcir edilen Ermenilerin karşılaştıkları politikalar,
  • Ermeni soykırım anlatılarında her daim karşımıza çıkan çölün aynı zamanda bir hayatta kalma aracı olabilmesi,
  • Soykırımın bugüne değin süren etkileri,
  • Arapların soykırım karsısındaki tutumları,
  • Soykırımda basın-yayın organlarının etkisi,
  • Ve zorla evlendirilen Ermeni kadınların ve yetim çocukların kurtuluşu ve kurtulamayışı gibi önemli konular tartışılıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Yiğit Akın, Hamit Bozarslan, Nora Arissian, Emre Can Dağlıoğlu, Samuel Dolbee, Anna Aleksanyan, Narine Margaryan, Keith David Watenpaugh, Victoria Abrahamyan, Şule Can ve Rashid Khalidi.

  • Künye: Kolektif – Arapların 1915’i: Soykırım, Kimlik, Coğrafya, derleyen: Emre Can Dağlıoğlu, İletişim Yayınları, inceleme, 284 sayfa, 2021

Ayhan Aktar – Ermeni Evine Figan Kuruldu (2020)

 

“İşte yıkdırdılar barakamızı

Dingleyen olmadı efğanımızı

Bulamaz iken ekmegimizi

Bir daha kırdılar dallarımızı.”

‘Ermeni Evine Figan Kuruldu’, 1915’te Ermenilerin yaşadıklarını şu ana kadar üzerinde hiç çalışılmamış bir pencereden ele alıyor.

Ayhan Aktar, Anadolu Ermenilerinin yaşadığı tehcir, sürgün, toplu şiddet ve kitlesel katliamların etkilerini, halk sanatçıları tarafından söylenmiş destanlarda izliyor.

Kitapta, soykırımdan sağ kalan ve Halep yöresinde hayata tutunan âşıkların Ermeni harfleriyle Türkçe olarak basılmış destanları yer alıyor.

Bu destanların asıl önemi, hem yazarlarının 1915 ve sonrasında birey olarak deneyimlerini, hem de farklı yönleriyle soykırım-sonrası yaşantının temel meselelerini ortaya koymaları.

Destanlar bir anlamda sağ kalanların hikâyesini, uğradıkları ayrımcılığı, tehcir sonrasında yeni bir hayat kurmaya çalışırlarken neler yaşadıklarını anlatırken, bir yandan da onların başlarına gelenleri hangi ruh halleriyle karşıladıklarını, dünyayı ve çevrelerinde olan bitenleri nasıl algıladıklarını gösteriyor.

Kitapta yer alan bazı destanlar ölümcül tehcir yürüyüşünü, bazıları Antep, Urfa, Maraş gibi şehirlerde daha sonra yaşanan çatışmaları anlatırken, kimileri de Ermenilere yeni bir yurt olan Halep’teki yaşamın zorluklarını ya da modernleşen hayatla birlikte gelen moda ve dans gibi “acayiplikler” etrafında yaşanan toplumsal gerilimleri ele alıyor.

Aktar, tüm bu malzemeyi ve ilgili arka planı usta işi bir tarihçilikle bir mücevher gibi işleyerek sunuyor.

  • Künye: Ayhan Aktar – Ermeni Evine Figan Kuruldu: 1915 Destanları ve Halep, Aras Yayıncılık, tarih, 264 sayfa, 2020

Janet Klein – Hamidiye Alayları (2020)

 

Hamidiye Hafif Süvari Alayları seçme Kürt aşiretlerinden oluşturulan düzensiz milis güçleriydi. Alaylar 1890’da Sultan II. Abdülhamid ve mutemet sır ortakları Şakir ve Müşir (Mehmed) Zeki paşalar tarafından oluşturuldu.

Janet Klein de, yeni bir baskıyla raflardaki yerini alan bu nitelikli çalışmasında, Ermeni soykırımında önemli roller üstlenmiş ve bilhassa bu nedenle tartışma konusu olagelmiş Hamidiye Alayları’nı güç, periferi ve performans arasında bağlantı kurarak ayrıntılı bir bakışla irdeliyor.

Klein çalışmasında, Osmanlı’nın Kürt aşiretleri içinde Hamidiye Hafif Süvari Alayları’nı oluşturmaya başladığı dönemi, II. Abdülhamid ile Jön Türkler zamanında Hamidiye Alayları’nın nasıl roller üstlendiğini irdeliyor.

Kitabı dikkat çekici kılan bir husus da, bölgenin tamamını olduğu kadar uluslararası düzeyde Osmanlı politikalarının yörüngesini şekillendirmede de rol oynamış Hamidiye Alayları’nın mirasını da çok yönlü bir bakışla ortaya koyması.

  • Künye: Janet Klein – Hamidiye Alayları: İmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, çeviren: Renan Akman, İletişim Yayınları, tarih, 335 sayfa, 2020

Gülçiçek Günel Tekin – Kara Kefen (2010)

Gülçiçek Günel Tekin, ilgi çekici çalışması ‘Kara Kefen’de, Müslümanlaştırılan Ermeni kadınların hikâyelerini anlatıyor.

Karma köklere sahip kadınların yaşadığı travmayı, yakın tarihin tozlu raflarından çıkarıp önümüze koyan Tekin, bu anlatımlar aracılığıyla, 1915 olaylarının öncesi ve sonrasında yaşananları ve bunun günümüze ulaşan izlerini kaleme getiriyor.

Şirin Hanım’a annesi Varter Tumacanyan tarafından söylenenler; 1915 olayları yaşandığında çocuk yaşta olan Melek Hanım’ın, konuya dair daha sonra çocuğu Nazlı’ya anlattıkları ve Fahriye Hanım’a, olaylar meydana gelirken Erzurum Hınıs’ta bulunan annesinin söyledikleri, kitapta yer alan trajik hikâyelerden birkaçı.

  • Künye: Gülçiçek Günel Tekin – Kara Kefen, Belge Yayınları, anlatı, 160 sayfa

Ahmet İnsel ve Michel Marian – Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog (2010)

‘Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog’, İttihat ve Terakki yönetiminin yaptıklarını soykırım olarak tanımlayan Michel Marian ile bunu insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak niteleyen Ahmet İnsel’in diyaloğundan oluşuyor.

Marian ve İnsel, ailelerinin hikâyelerini birbirine anlatıyor.

Bu hikâyeler aslında, imparatorluğun iki zıt ucunda yaşayan ve 20. yüzyıl başlangıcının hummaları ve karışıklıklarının ortasında kalmış, biri Ermeni diğeri Türk iki ailenin yaşadığı gerçekler olmalarıyla dikkat çekiyor.

Kitap, bu topraklarda yakın tarihte yaşanmış en büyük insanlık dramlarından biriyle yüzleşmeye, acıları paylaşmaya davet ediyor.

  • Künye: Ahmet İnsel ve Michel Marian – Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog, yayına hazırlayan: Ariane Bonzon, İletişim Yayınları, siyaset, 165 sayfa

Hülya Adak – Halide Edib ve Siyasal Şiddet (2016)

Halide Edip Adıvar’a “siyasal şiddet”, “Ermeni kırımı” ve “diktatörlük” gibi netameli konular üzerinden yaklaşan, ezber bozan bir çalışma.

Hülya Adak, hem Adıvar’ın bu konuları eserlerinde ele alışını tarihsel ve eleştirel bir perspektifle irdeliyor hem de bunları Hannah Arendt’in fikirleriyle feminist politika bağlamında tartışıyor.

  • Künye: Hülya Adak – Halide Edib ve Siyasal Şiddet, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, inceleme, 208 sayfa, 2016

Kolektif – Yüz Yıl Sonra Ermeni Soykırımı (2016)

Ermeni soykırımı üzerine bir asırlık araştırmayı mercek altına alan ve bunu yaparken 20. yüzyılın ürünü olan bir soykırımlar ve kitlesel şiddet eylemleri çağını sorgulayan bir kitap.

Çalışma, Ermeni Soykırımı Araştırmaları Uluslararası Bilim Konseyi (CSI) tarafından düzenlenen bir kolokyuma dayanıyor.

  • Künye: Kolektif – Yüz Yıl Sonra Ermeni Soykırımı, çeviren: Melike Işık Durmaz ve Ümran Küçükislamoğlu, İletişim Yayınları