SSCB Bilimler Akademisi – Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi (2024)

Jön Türklerden başlayarak 1967’ye kadar uzanan bir zaman dilimini kapsayan bu çalışma, SSCB Bilimler Akademisi mensubu bilim insanlarının kaleminden Türkiye’nin tarihsel sürecini inceliyor.

‘Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi’, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelerine, dış politikasına ve toplumsal mücadelelerine dair panoramayı gözler önüne seriyor.

Eserde, Jön Türklerin iktidara gelmesi ve Birinci Dünya Savaşı’ndan, Kurtuluş Savaşı’na; bağımsızlığın pekiştirilme çabalarından, Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı’na; savaş sonrası yeniden yapılanmadan Demokrat Parti yönetimine ve 1960 Darbesi sonrası sosyoekonomik gelişmelere kadar olan dönem ele alınıyor.

Her biri farklı uzmanlar tarafından kaleme alınmış bölümlerden oluşan kitap, olayların Sovyet bakış açısıyla analiz edilmesiyle bizlere farklı bir perspektif sunuyor.

Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi, Türkiye’nin tarihini anlamak ve Sovyetlerin bu süreçteki gözlemlerini öğrenmek isteyenler için değerli bir kaynak. Eser, yalnızca tarih meraklıları için değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanında çalışanlar için de önemli bir başvuru niteliği taşıyor.

  • Künye: SSCB Bilimler Akademisi – Sovyetlerin Gözünden Türkiye Tarihi (1908-1967), çeviren: Mahir Ulaş Yeşil, Yar Yayınları, tarih, 478 sayfa, 2024

A. Mişin – Burjuva Demokrasisi (2023)

Burjuva demokrasisinin çelişkilerle dolu olduğu olgusu akıldan uzak tutulmamalıdır.

Marksizm burjuva demokrasisinin iki yönünü birbirinden ayırır.

Bir tarafta, orta çağın siyasal baskısıyla karşılaştırıldığında tarihsel olarak ilerici yönü; öte taraftan, sınıfsal sınırları ve biçimciliği vardır.

Demokrasiyi denetimi altında tutan tekelci burjuvazi, halkı yavaş yavaş demokrasiden arta kalmış olandan da yoksun bırakır.

Bugün seçmenin iradesini yanıltmanın, ya da ortadan kaldırmanın araçları, ideolojik baskı ve seçim sistemine hile karıştırılmasıdır.

Burjuva demokrasisinde, devlet iktidarı, egemen sınıfın çoğunluğunun iradesini ifade eder.

Bu çoğunluk, bir bütün olarak halkın iradesi gibi gösterilmek istenir.

Bu yanılgı kapitalist ülkelerde yaygınlık kazanmıştır.

Çünkü, yetişkin nüfusun çoğunluğunun seçim sürecine katılması, seçimde kazanan burjuva partisinin seçmenlerin çoğunluğundan bir hükümet kurma yetkisi aldığı izlenimini yaratır.

Egemen sınıfın büyük propaganda mekanizması, halkın kafasına bu yanılgıyı ekmek ve sürdürmekle meşguldür.

Aslında hiçbir kapitalist ülke, seçmene temsilcilerini gerçekten seçme fırsatı tanımaz.

Çünkü, her şeyden önce, seçmene ancak birkaç yılda bir kere başvurulur ve o zaman bile seçmen, kendisinin belirlemediği adaylar için oy kullanır.

Hükümetin asıl işi, hiçbir seçmenin birey olarak söz sahibi olmadığı kurumlarda yürütülür.

  • Künye: A. Mişin – Teoride ve Pratikte Burjuva Demokrasisi, çeviren: Mahir Ulaş Yeşil, Yar Yayınları, siyaset, 102 sayfa, 2023