Jonathan Neale – Söndür Ateşi (2022)

Jonathan Neale bilim, teknoloji ve politikayı, fikirler ve gerçekçi tasarılar ile harmanlayıp herkesin anlayabileceği şekilde sunma konusunda sıra dışı yeteneklere sahip bir yazar.

Bu hünerini, Birleşik Krallık’taki sendikacılar, aktivistler ve siyasetçileri bir araya getiren Bir Milyon İklim İşi kampanyasında da sergilemişti.

Şimdi de ‘Söndür Ateşi’ adlı son kitabıyla tüm dünyaya sunuyor.

Neale, iklim adaleti aktivistleri için çok güçlü bir argüman ve sıkça başvurulabilecek bir kılavuz sunuyor.

Akıl yürütme şekli, fikirleri ve motivasyonunun etkileyici gücü bir araya gelince kusursuz bir çerçeve çıkıyor ortaya.

Pek çoğumuz için, yıllarca başucumuzda durmasını isteyeceğimiz bir kitap olacak.

  • Künye: Jonathan Neale – Söndür Ateşi: Yeşil Yeni Düzen ve Küresel İklim İstihdamı, çeviren: Tuna Emren, Z Yayınları, ekoloji, 432 sayfa, 2022

John Newsinger – Aktivistler için Rehber: Orwell (2021)

Orwell, Stalin’den pek hazzetmese de hayatı boyunca kendisini sosyalist olarak tanımladı.

John Newsinger da, yazarın kısa bir biyografisi eşliğinde Orwell’in devrimci tutumunun bize nasıl yol gösterebileceğini anlatıyor.

Orwell, en çok iki anti-Stalinist romanı, ‘Hayvan Çiftliği’ ve ‘1984’ ile bilinir.

Bu kitaplar Soğuk Savaş’ın siyasal ortamında sosyalizmin her biçimine karşı popüler bir uyarı olarak sunulsa da Orwell hayatı boyunca kendisini bir sosyalist olarak tanımlamıştı.

Orwell’in kitapları ve gazetecilik yazıları yoksullara ve işçilere yönelik duyduğu derin bağlılığı gösteriyor.

Büyük Buhran döneminde Kuzey İngiltere’deki yoksulluğu anlattığı ‘Wigan İskelesi Yolu’ndan, İngiltere ve Fransa’nın başkentlerindeki acımasız çalışma koşullarını resmettiği ‘Paris ve Londra’da Beş Parasız’a, Britanya İmparatorluğu’nun sömürgeci uygulamalarını ele aldığı ‘Burma Günleri’nden, İspanya İç Savaşı’nı tasvir ettiği ‘Katalonya’ya Selam’a, Orwell kendisini her zaman ezilenlerin yanında konumlandırdı.

Newsinger’ın bu kısa biyografisi, bir yandan İngiltere İşçi Partisi’nin temsil ettiği reformizmi diğer yandan Stalinizmin baskıcılığını reddederken “umut proleterlerde” diyen Orwell’i daha iyi tanımak isteyenleri onun hayatı ve fikirleriyle tanıştırıyor.

  • Künye: John Newsinger – Aktivistler için Rehber: George Orwell, çeviren: Onur Devrim Üçbaş, Z Yayınları, siyaset, 72 sayfa, 2021

Nick Dyer-Witheford – Siber Proletarya (2019)

O süslü adı “enformasyon devrimi”yle teknoloji, dünya için tam bir yıkımla sonuçlandı.

Kongo’daki altın madenleri, Çin’de işçileri ölümüne çalıştıran fabrikalar, viraneye dönmüş Detroit mahalleleri, bu büyük yıkımın yalnızca buz dağının sadece görünen kısmını oluşturuyor.

Nick Dyer-Witheford da, sınıf iktidarı ve bilgisayarlaşma üzerine sıkı bir analiz sunduğu ‘Siber Proletarya’da, teknoloji sayesinde büyük sınıfsal eşitsizliklerin ve kutuplaşmaların elitler lehine nasıl yumuşatıldığını ortaya koyuyor.

Yaygınlaşan online gözetim ve yoğunlaşan robotlaşmanın ardındaki sınıf tahakkümünü gözler önüne sermesiyle dikkat çeken ‘Siber Proletarya’, bunun yanı sıra, bilişim teknolojisinin radikal hareketlerde yarattığı imkânlara da bakıyor.

Çalışma, Silikon Vadisi’nin yaşadığımız dünyayı nasıl kökten dönüştürdüğüne ve özellikle bugünün enformasyon teknolojisinin muhalif bir siyaset yaratma konusunda ne gibi potansiyeller sunduğuna yakından bakmak için iyi fırsat.

  • Künye: Nick Dyer-Witheford – Siber Proletarya: Dijital Girdapta Küresel Emek, çeviren: Eylem N. Akçay, Z Yayınları, siyaset, 288 sayfa, 2019

Chris Bambery – Aktivistler için Rehber: Gramsci (2019)

Erken dönem İtalyan komünizminin en parlak simalarından olan Antonio Gramsci’nin bir Marksist olarak evriminde doğduğu ülkenin ve siyasî olgunluğa eriştiği şehrin çok büyük etkisi vardır.

Başka bir deyişle Gramsci, 1911 yılında üniversite eğitimi almak için gittiği Torino’dan bağımsız düşünülemez.

Bu dönemde Torino’da, tüm zamanların en mücadeleci işçi sınıflarından biri yaşıyordu ve bu durum, Gramsci’nin geleceğine tümüyle yön verecekti.

İşte Chris Bambery, Gramsci’nin hayatının dönüm noktalarını takip ederek onun kişisel, siyasi ve düşünsel serüvenini kapsamlı bir bakışla ortaya koyuyor.

Kısa olmakla birlikte özlü bir Gramsci biyografisi olarak okunabilecek metin, Gramsci’nin doğduğu Sardinya adasını, Torino günlerini, devrimci mücadeleye katılışını, entelektüel gelişiminin ana duraklarını, İtalyan Komünist Partisi’yle ilişkilerini, hapishane günlerini, hapishanede kaleme aldığı kült eseri ‘Hapishane Defterleri’nin yazılış sürecini ve bunun gibi, Gramsci’ye dair birçok aydınlatıcı bilgiyi okurlarına sunuyor.

Gramsci’nin mücadelesine ve mirasına daha yakından bakmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Chris Bambery – Aktivistler için Rehber: Gramsci, çeviren: Roni Margulies, Z Yayınları, siyaset, 64 sayfa, 2019

Chris Harman – Doğu’da Fırtına Koptu (2019)

1917-18’de üç büyük imparatorluk dört yıllık toptan savaşın yükü altında çöktüğünden bu yana, Elbe nehrinin doğusunda 1989’un son döneminde yaşananlara benzer bir politik kargaşaya tanık olunmadı.

1989 yılı sosyalist hareket için çok ama çok zor bir yıldı.

O yıl sosyalist hareketin ezici çoğunluğunun şaşkınlık dolu bakışları altında on binlerce insan “gerçekleşmiş sosyalizm ülkesi” Doğu Almanya’dan, çürüyen kapitalizmin ülkesi emperyalist Almanya’ya kaçmak için adeta birbirlerini ezerek tel örgüleri ve duvarları aşmaya başladılar.

Nihayet Batı’nın çürümüşlüğünden Doğu’yu koruyan Berlin Duvarı da bando, mızıka ve bayram havası içinde yıkıldı, parçalandı ve kapitalizmin ebedi zaferinin bir sembolü olarak küçük parçalara bölünüp parça parça satıldı.

Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Bulgaristan ve Romanya’yı yaklaşık 45 yıldır yöneten tek partili politik yapılar ekonomik kriz ve halk hareketinin baskısı altında yıkıldı.

Bu öyle şiddetliydi ki, bu ülkelerin dev komşusu SSCB de bu yıkıcı dalgadan kurtulamadı.

Ünlü İngiliz Marksist Chris Harman’ın, bu süreçten bir süre önce yayımladığı bu makalesi ise, hem Stalinist rejimleri derinlemesine bir sorgulamaya tabi tutmuştu hem de bu rejimlerin aşağıdan mücadele ile devrilip küresel kapitalizme entegre olacaklarını öngörmüştü.

Bu devletlerin çöküşü hakkında o dönem yazılmış en iyi analizlerden biri olan kitap, Berlin Duvarı’nın yıkılışına giden sürecin harika bir analizini sunuyor ve bunu yanı sıra, Gorbaçov’un o zaman pek bilinmeyen ve pek yüzeye çıkmamış hesaplarını da gözler önüne sermişti.

‘Doğu’da Fırtına Koptu’ uzun zamandır temin edilemiyordu.

Kitap şimdi, yeni baskısıyla raflardaki yerini aldı.

  • Künye: Chris Harman – Doğu’da Fırtına Koptu: Doğu Avrupa’da Stalinizmin Çöküşü, çeviren: Betül Dilan Genç, Z Yayınları, siyaset, 128 sayfa, 2019