En iyi zamanlarımızı yalnızken yaşayabiliriz.
Oysa yalnızlık, ona maruz kalanlar için ciddi bir sorun olabilir. Zira çoğu insan için yalnızlık, onların yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkilemektedir.
Ayrıca böyle durumlarda, utanç dediğimiz duygu da işin içine girer.
Bu kitabın yazarı Lars Svendsen ise, yalnızlığı, kendi başına olma (solitude) şeklinde tarif ediyor.
Öte yandan yazara göre, adı ister yalnızlık veya solitude olsun, bu durum kendimiz ve dünyadaki yerimiz hakkında önemli şeyler söyler.
Kitap, yalnızlığın tam olarak ne olduğunu, kimlere tesir ettiğini, yalnızlık hissinin neden doğduğunu, neden kolayca geçmeyip sonra da kaybolduğunu ve hem bireyler hem de toplum olarak yalnızlıkla nasıl ilişkilenebileceğimizi inceliyor.
“Hiç yalnızlık duymamış bir kişi büyük olasılıkla duygusal bir eksiklik ya da kusurdan mustariptir.” diyen Svendsen, yalnızlığı ele alırken felsefe ile deneysel bilimleri harmanlıyor.
Kitapta,
- Psikoloji ve sosyal bilimlerde yalnızlık,
- Duyguların doğasına dair tartışmalar,
- Yalnızlık deneyimini tetikleyen etkenler,
- Yalnızlık ile güven, arkadaşlık ve sevgi arasındaki ilişki,
- Modern birey ve yalnızlık,
- Yalnızlığın olumlu biçimi olarak kendi başınalık,
- Yalnızlığımızla baş edebilmek için her birimize düşen bireysel sorumluluklar,
- Ve bunun gibi konular tartışılıyor.
Svendsen’in modern bireyin yalnızlığıyla ilgili burada dillendirdiği tezi de dikkat çekici.
Yazar, modern toplumun ana sorunun çok fazla yalnız olmamız değil, aksine yeterince tek başına kalmamamız olduğunu savunuyor.
- Künye: Lars Fredrik Händler Svendsen – Yalnızlığın Felsefesi, çeviren: Murat Erşen, Redingot Kitap, felsefe, 213 sayfa, 2018

