“Eğer biri derse ki, ‘Hiçbir suçumun farkında değilim, dolayısıyla pişman olacak hiçbir şeyim yok’, bu kişi ya bir tanrıdır ya da bir hayvan. Eğer bu kişi bir insan ise suçun doğasına dair henüz hiçbir şeyi kavrayamamıştır.”
Utanma, hınç, aşk ve sempati duygusu gibi temel insani duygular üzerine yaptığı fenomenolojik çalışmalarla bildiğimiz Max Scheler, temel bir insan edimi olarak pişmanlığı çok yönlü bir bakışla ele alıyor.
Scheler, fenomenolojik yöntemin temel ilkelerine sadık kalarak ve daha da önemlisi pişmanlığı psikolojize etmeden ona insan deneyiminin sonsuz çeşitliliğinde ortaya çıktığı biçimleriyle bakıyor.
Scheler’in felsefi antropolojisi insanı anlarken bilimsel bulguları kullanır fakat bu bulgularda ortaya çıkarılamayan deneyimsel içeriği kendi deneyimine yönelerek keşfetmeye çalışır.
Yazara göre, pişmanlık bir zayıflık ve mağlubiyet değil, aksine bireyin kimliği ve ahlaki gelişimi için zorunludur.
Kitaptan birkaç alıntı:
“Barış geldiğinde,” der Nietzsche, “savaşçı kendiyle savaşmaya başlar.”
“Seni pişman edene gözlerini kapadıkça, gelişimini ketleyen zincirlere daha da çok bağlanmaktasın.”
“Pişmanlık ahlaki bir tazelenmedir.”
“Suçun en gizemli işleyiş biçimlerinden biri kendini gizlemesidir.”
- Künye: Max Scheler – Pişmanlık ve Yeniden Doğuş, çeviren: Sinan Oruç, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 48 sayfa, 2020