Paul Fauconnet ve Marcel Mauss – Sosyoloji Yazıları (2020)

Sosyolojinin hangi aşamalardan geçerek bir bilim haline geldiği konusunda çok değerli bir çalışma.

İkisi de Fransız sosyoloji ekolünün ilk temsilcilerinden olan Marcel Mauss ve Paul Fauconnet, Fransa’da sosyolojinin adım adım bilim haline gelirken hangi konuları işlediğini, uyguladığı yöntemleri ve bölümlemeleri sunuyor.

Sosyolojinin bugünkü konumuna gelmesi konusunda tarihsel değeri olan bu çalışma, aynı zamanda antropoloji ve diğer bilimlerle kurulan ilişkileri örneklendirmesiyle de önemli.

  • Künye: Paul Fauconnet ve Marcel Mauss – Sosyoloji Yazıları, çeviren: Zuhal Karagöz, Pinhan Yayıncılık, sosyoloji, 128 sayfa, 2020

 

Kolektif – Tanıdık ve Yeni (2021)

Nietzsche felsefesi, yaşadığımız çağın sorunlarına nasıl yanıt verebilir?

Bu nitelikli derleme, akışkan ve çağının ötesine uzanan Nietzsche kavramlarını, tam da zamanımızın değişen pratikleriyle ilişkilendirerek yorumlamasıyla çok önemli.

Nietzsche felsefesinde sıklıkla karşımıza çıkan “ebedi dönüş”, “amor fati”, “üstinsan”, “güç istenci”, “dekadans” ve “nihilizm” kavramlarını enine boyuna tartışan ve bu kavramları tarih yazımı, hafıza, birey, kimlik, ahlak ve felsefe gibi konularla ilişkilendiren yazarlar, aynı zamanda Nietzsche’nin düşünceleri arasında farklı yorumları ve çatışan tezleri de tartışmaya açıyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: Werner Stegmaier, Nazile Kalaycı, Zeynep Talay Turner, Barış Parkan, E. Murat Çelik, Sengün M. Acar Keskin ve Necdet Yıldız.

  • Künye: Kolektif – Tanıdık ve Yeni: Nietzsche’de Aşırılık, Yaşam, Kendilik, editör: Toros Güneş Esgün ve Gülben Salman, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 136 sayfa, 2021

Donald Black – Hukukun Hareket Tarzı (2020)

Bugün hukuk sosyolojisinde önemli bir yerde duran Saf Sosyoloji’nin (Pure Sociology) kurucusu Donald Black, yaklaşımını hukuk, sosyoloji, antropoloji ve psikoloji disiplinlerinin kesiştiği yerde kurmuştu.

Black’in kuramı Türkiyeli okurla ilk kez bu kitapla buluşuyor.

Black’in çalıştığı hukuk kuramını yansıtması bakımından büyük önem taşıyan bu çalışma, hukukun sosyal alandaki görünümleriyle ilgili çok sayıda önerme içeriyor.

Burada bilimsel bir hukuk teorisi kurmaya girişen Black, hukukun nasıl işlediğini ve hareket ettiğini gösteriyor; bunun yanı sıra, hukukun niceliğinin nasıl değiştiği sorusunun yanıtını arıyor.

Hukuki çeşitliliğin geniş yapısını ortaya koyan kitap, okurunu, neyin yasadışı olarak tanımlandığı, kimin polisi çağırdığı veya dava açtığı, kimin mahkemeyi kazandığı, kimin temyize gittiği veya bozma aldığı, kimin hangi usulü işlettiği ve sosyal yaşamda hukukun ne derece var olduğu konularında derinlemesine düşünmeye davet ediyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Kanunların evrensel ruhu, tüm ülkelerde, zayıfa karşı güçlünün lehinedir ve malı olmayana karşı malı olanın hizmetindedir. Bu sorun kaçınılmazdır ve istisnası yoktur.”

  • Künye: Donald Black – Hukukun Hareket Tarzı, çeviren: Hasan Basri Çifci, Pinhan Yayıncılık, hukuk, 176 sayfa, 2020

Christian Wolff – Genel Felsefe (2020)

Felsefe nasıl icra edilir?

Felsefe yaparken nelere dikkat edilmesi gerekir?

1679-1754 yılları arasında yaşamış ve Leibniz ile Kant arası dönemdeki en büyük Alman filozofu olarak bilinen Christian Wolff, felsefe yapmanın esaslarını açıklıyor.

Wolff, iyi bir felsefeye giriş kitabı olarak okunabilecek çalışmasında ilkin, “nedenlerin bilgisi” olarak gördüğü felsefeyi önce “olguların bilgisi” dediği tarih ve “niceliklerin bilgisi” dediği matematikten ayırıyor.

Düşünür, felsefenin bu bilgi türleriyle ilişkisini gösterdikten sonra da onun sınırlarını ve dallarını belirliyor.

Bu tasniften sonra da Wolff, felsefenin nasıl icra edilmesi gerektiğini, felsefe yaparken dikkat edilmesi gerekenleri, felsefede doğru yöntemin ne olduğunu, filozofun kullanması gereken üslubu ve felsefe yapma özgürlüğünün önemini irdeliyor.

Özellikle felsefenin kısımlarına ilişkin tasnifi hâlâ geçerliğini koruyan ve ontolojinin isim babası kabul edilen Wolff’ün bu çalışması, felsefeye yeni başlayanlar kadar alanın uzmanlarının da yararlanacağı bir eser.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Felsefe ince sözden değil, hakikatten tat alır.”

“Filozof, iletmek için yazar -ne hatip gibi ikna etmek için, ne de şair gibi hoşnut etmek için. Filozofun tek amacı, ileri sürdüğü hakikati bilinir kılmaktır. Çünkü o, hakikat aşkıyla cezp olanlara yazar.”

“Felsefi yönteme göre felsefe geliştirmeyenler, yalnızca diğer yazarların sözlerinden hareketle bir bulamaç yaparlar. Başkalarının söylediklerini yeni bir ışıkla aydınlatmadıkları gibi, daha da karartırlar.”

“Bir ispatı hiçbir zaman seçik bir şekilde anlamayanlar, hakiki mantıktan ya da mantığı uygulama alışkanlığından yoksun olanlar, yargılarını aklın sunduğu delile değil de, türlü türlü dış etmenlere dayandırırlar. Dolayısıyla, rızaları iradeye dayanır ve bu nedenle çelişkinin her iki tarafına da kayıtsızdır. Bugün şevkle savunduklarının aksini yarın aynı coşkuyla savunduklarını görürsünüz.”

“İnsan bilmediği iyiyi arayamaz, bilmediği kötüden de kaçamaz.”

  • Künye: Christian Wolff – Genel Felsefe, çeviren: M. Mağsum Gökyüz, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 104 sayfa, 2020

 

Søren Kierkegaard – İtirazlara Cevaben (2020)

Platon’un en ünlü diyaloglarından biri olan ‘Symposion (Şölen)’, aşk ve ahlak üzerine kült bir metindir.

Søren Kierkegaard’ın ‘İtirazlara Cevaben’ adlı bu kitabı ise, ‘Symposion’un mizahi uyarlaması.

Kierkegaard’ın bir içki masasında geçen metni, katılımcıların kadına ve evliliğe ilişkin sert yargılar ortaya koymalarıyla açılır ve böylece devam eder.

Kitabın ikinci bölümünde ise, Yargıç Vilhelm adındaki karakter söz almaya başlar ve ifade edilen yargılara yanıt vererek bunları birer birer çürütmeye koyuluyor.

Kitap aynı zamanda, Kierkegaard’ın 1845 yılında yayımlanmış olan ‘Stadier paa Livets Vej (Hayat Yolundaki Merhaleler)’ adlı eserinin ikinci bölümünü oluşturuyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Bir kadının tüm sevimliliğini erkeği ikna etmek için tükettiğini görmek ne azaptır.”

“Sevdalanışın en yüce ifadesi, sevenin kendisini sevdiğinin karşısında bir hiç gibi hissetmesidir, ve bu karşılıklıdır, zira kendini bir şey gibi hissetmek sevdaya ters düşer.”

“Dediği şeye kendi de inanmayan bir rahibi dinlemek iğrençtir ama, makamına rağmen inanç sahibi olmayan bir evli erkek görmek daha da iğrençtir, ve daha da bir sarsıcıdır.”

“Kırık sevda bir insana yeterlidir ama onu koparıp atacak olan, sevenin kendisi olacaksa, o vakit bunun yükü onun elinde iki tarafı keskin kılıç gibidir, sapı yoktur, ama yine de onu sımsıkı tutmak zorundadır; o vakit bu hareket haysiyet yönünden de aynen duygudaşlık yönünden olduğundaki kadar derin acı verir.”

  • Künye: Søren Kierkegaard – İtirazlara Cevaben: Evlilik Üzerine Muhtelif Gözlemler (Bir Kocanın Kaleminden), çeviren: Nur Beier, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 112 sayfa, 2020

Kolektif – Klinik Felsefe (2020)

‘Klinik Felsefe’, psikoterapi ile felsefe arasında köprüler kuran, alanında uzman isimlerin katkıda bulunduğu bir çalışma.

Aslında eski çağlarda felsefe, insanın ruhsal sağlığıyla da yakından ilgileniyordu.

Fakat ruh sağlığımız ile ilgili tasarruf hakkı Orta Çağda din adamlarına ve daha sonra da, özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren de psikoloji ve psikoterapiye geçmeye başladı.

İşte bu derleme, psikoterapi ile felsefe arasındaki derin tarihsel bağı çok yönlü bir bakışla ortaya koyduğu gibi, bu bağın günümüzde insan ruhunun içinde bulunduğu bunalıma nasıl yanıt verebileceğini de tartışıyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: Alper Hasanoğlu, Bergen Coşkun, Chryssi Sidiripoulu, Çiğdem Dürüşken, Halûk Sunat, Kemal Sayar, M. Bilgin Saydam, Özlem Bayoğlu, Kwm (Bill) Fuldord ve Giovanni Stangellini.

  • Künye: Kolektif – Klinik Felsefe, editör: Alper Hasanoğlu ve Özlem Bayoğlu, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 184 sayfa, 2020

Harold J. Berman – Hukuk ve Devrim (2020)

 

Batı hukuk geleneğinin sosyal, siyasi ve dini temelleri üzerine muhteşem bir çalışma.

Hukuk kuramcısı ve tarihçisi Harold Berman’ın tam 800 sayfalık bu kitabını benzerlerinden ayıran husus, genellikle modern öncesi döneme ait olduğu düşünülen modern niteliklere atıfta bulunması.

Örneğin Berman, genellikle feodalizm çağı olarak adlandırılan dönemin baskın feodal niteliğini reddediyor ve feodal hukuk ile malikâne hukukunu ticaret hukukunun, kent hukukunun ve krallık hukukunun zıddı olarak değil tamamlayıcısı olarak ele alıyor.

Batı tarihinin geleneksel dönemselleştirmesine itiraz eden ve Batı uygarlığının tarihini tek tek milletlerin tarihi olarak ele almaktansa bir bütün olarak değerlendiren çalışmayı, Batı hukuk geleneği ile ilgilenen herkesin muhakkak okuması gerekiyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Hem Yunan hem de İslam sistemleri Batı Avrupa sistemlerinden daha zengin, daha güçlü ve entelektüel olarak daha karmaşıktır. Batı, Bizans’ın fakir akrabasıdır”

“Kilise’nin tarım uygarlığına tam uyan çileci ideali, onun; önlenemez ve hatta boyun eğmeye zorunlu olduğu ancak asla uzlaşmadığı toplumsal değişimlere şüpheyle yaklaşmasına neden olmuştur.”

“Papalık Devrimi Batı hukuk geleneğini doğuran toptan bir alt üst oluştur.”

“Bir tiranı öldürmek sadece yasal değil, doğru ve adildir de.

Her kim ki, kılıç kuşanırsa kılıçla yok edilmeyi hak eder. Böylece ona kimin kendi küstahlığıyla kılıcı gasp ettiği ve kimin kılıç kullanma yetkisini Tanrı’dan almadığı öğretilir.”

“Kilise’nin yargı yetkisi, bütün büyük Avrupalı ulusal devrimlerin başlıca saldırı nesnelerinden birisiydi; on altıncı yüzyıldaki Alman Reformu’nda, on yedinci yüzyıldaki İngiliz Devrimi, on sekizinci yüzyıldaki Fransız Devrimi ve yirminci yüzyıldaki Rus Devrimi’nde.”

  • Künye: Harold J. Berman – Hukuk ve Devrim: Batı Hukuk Geleneğinin Oluşumu, çeviren: Kıvılcım Turanlı, Pinhan Yayıncılık, hukuk, 800 sayfa, 2020

Roger Cotterrell – Hukuk Sosyolojisi (2020)

Hukuk sosyolojisi alanına geniş bir giriş yapmak isteyenler, bu kitabı kaçırmasın.

Roger Cotterrell’in, hukukun sosyolojik bakımdan çalışılmasına genel bir giriş olarak tasarladığı kitabı, sadece günümüzde Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da bulunan sanayileşmiş toplumlardaki, yani klasik sosyal teorisyenlerin on dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başında ‘modern toplum’ diye adlandırdıklarının ardılı olan toplumlardaki hukukla ilgili teorik ve ampirik araştırmalar oluşturuyor.

Kitap böylece, Batı toplumlarındaki çağdaş hukuka farklı bir bakış açısı sunarken, bu alanla ilgili literatürün incelenebileceği geniş bir analitik çerçeve de sağlıyor.

Cotterrell’in çalışması, hukuk üzerine ampirik çalışmaların yoğunlaşmaya başladığı yirminci yüzyılın sonunda hazırlanmakla birlikte, hukuk sosyolojisi’nin yirmi birinci yüzyıldaki yol haritasına ilişkin sağlam bir temel sunmasıyla çok önemli.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Yasalar yoksulu öğütür, zenginler yasayı buyurur”

“Devlet hiçbir biçimde cebir uygulamayacak olsa bile, toplumun parçalanmayacağından makul biçimde emin olunabilir.”

“Yasalar sıklıkla etkisizdirler, neredeyse doğar doğmaz lüzumsuzluğa mahkûmdurlar; yasakoyucunun ihtirasları ve uygun hazırlık araştırması, iletişim, rıza ve icra mekanizması gibi etkin bir yasa için gerekli hususların yetersizliği onları buna yazgılı kılar.”

  • Künye: Roger Cotterrell – Hukuk Sosyolojisi, çeviren: Saim Üye, Pinhan Yayıncılık, hukuk, 496 sayfa, 2020

Max Scheler – Pişmanlık ve Yeniden Doğuş (2020)

“Eğer biri derse ki, ‘Hiçbir suçumun farkında değilim, dolayısıyla pişman olacak hiçbir şeyim yok’, bu kişi ya bir tanrıdır ya da bir hayvan. Eğer bu kişi bir insan ise suçun doğasına dair henüz hiçbir şeyi kavrayamamıştır.”

Utanma, hınç, aşk ve sempati duygusu gibi temel insani duygular üzerine yaptığı fenomenolojik çalışmalarla bildiğimiz Max Scheler, temel bir insan edimi olarak pişmanlığı çok yönlü bir bakışla ele alıyor.

Scheler, fenomenolojik yöntemin temel ilkelerine sadık kalarak ve daha da önemlisi pişmanlığı psikolojize etmeden ona insan deneyiminin sonsuz çeşitliliğinde ortaya çıktığı biçimleriyle bakıyor.

Scheler’in felsefi antropolojisi insanı anlarken bilimsel bulguları kullanır fakat bu bulgularda ortaya çıkarılamayan deneyimsel içeriği kendi deneyimine yönelerek keşfetmeye çalışır.

Yazara göre, pişmanlık bir zayıflık ve mağlubiyet değil, aksine bireyin kimliği ve ahlaki gelişimi için zorunludur.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Barış geldiğinde,” der Nietzsche, “savaşçı kendiyle savaşmaya başlar.”

“Seni pişman edene gözlerini kapadıkça, gelişimini ketleyen zincirlere daha da çok bağlanmaktasın.”

“Pişmanlık ahlaki bir tazelenmedir.”

“Suçun en gizemli işleyiş biçimlerinden biri kendini gizlemesidir.”

  • Künye: Max Scheler – Pişmanlık ve Yeniden Doğuş, çeviren: Sinan Oruç, Pinhan Yayıncılık, felsefe, 48 sayfa, 2020

Kolektif – Sosyoloji Sözlüğü (2020)

600’den fazla madde içeren sağlam bir sosyoloji sözlüğü.

Avrupa’nın yanı sıra Amerika gelenekleri ve yaklaşımlarını barındırmasıyla da dikkat çeken çalışma, sosyoloji alanından maddeler, ekoller, kuramlar, kuramcılar ve alandaki belli başlı tartışmaları barındırıyor.

Dünyanın farklı coğrafyalarından, alanında uzman akademisyenlerin katkıda bulunduğu çalışma, sosyolojinin klasik konuları kadar kültürel değişim, genetik, küreselleşme, haberleşme teknolojileri, yeni savaşlar ve terörizm gibi, alanın ilgilendiği görece yeni konuları da açıklıyor.

Öğrenciler ve akademisyenlerin yanı sıra, sosyolojiye ilgi duyan her okurun muhakkak edinmesi gereken bir çalışma.

  • Künye: Kolektif – Sosyoloji Sözlüğü, editör: Bryan S. Turner, çeviren: Y. Gurur Sev, Pinhan Yayıncılık, sosyoloji, 1016 sayfa, 2020