Türkleştirme ve mülksüzleştirme politikası yerel bürokrasi, eşraf ve halk işbirliği içinde nasıl gerçekleştirildi?
İlkay Öz, Edirne’nin altmış yıllık tarihini, gayrimüslimlere yönelik mülksüzleştirme süreci ekseninde irdeleyerek bu soruya çarpıcı yanıtlar veriyor.
Bu amaçla yerel gazeteler ve tapu kayıtlarında derinlemesine bir soruşturma yürüten yazar, ulus-devlet inşa sürecinde yerel bürokrasi, eşraf ve halk işbirliği ve aynı zamanda aracılığıyla gerçekleştirilen devletin gayrimüslimlere yönelik yereldeki politikalarını inceliyor.
Kitap, Türkiye’de milli iktisat politikasının birincil gayelerinden olan burjuva ve küçük burjuva sınıflarının oluşturulabilmesi için ihtiyaç duyulan ilkel birikimin ekonomi dışı zor yöntemleriyle, gayrimüslimlerin mülksüzleştirilmesi yoluyla gerçekleştiğini ortaya koymasıyla dikkat çekiyor.
Öz’e göre, özellikle Balkan Savaşları’ndan sonra belirginleşen milliyetçi paradigma, kurtuluşu milli iktisat ve homojenleştirme politikalarında buldu.
Bu politikalar gayrimüslim azınlık ve özellikle Hıristiyan karşıtı bir hal aldı ve bu tarihten Cumhuriyetin ilanına kadar olan süreçte Ermeni ve Rum halkları “tehcir”, “katliam”, “mübadele” gibi metotlarla tasfiye edildiler ve mülksüzleştirildiler.
Böylece Müslüman-Türkler de ilkel birikimlerini bu iki Hıristiyan halk üzerinden gerçekleştirdi.
- Künye: İlkay Öz – Mülksüzleştirme ve Türkleştirme: Edirne Örneği, İletişim Yayınları, tarih, 264 sayfa, 2020

