Hilmi Köksal Alişanoğlu – Netekim! 12 Eylül’de Geldiler (2010)

Hilmi Köksal Alişanoğlu, ilk baskısı 2005’te yapılan ‘Netekim! 12 Eylül’le Geldiler’de, darbe sonrası dönemde yaşadığı trajikomik olayları okurlarıyla paylaşıyor.

Alişanoğlu, 1980’in mart ayında İstanbul Sarıyer’ de bir gecekonduda sol örgüt üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alındı.

Kendisi cezaevindeyken 12 Eylül darbesi gerçekleşti. İşkence gören Alişanoğlu, idamla yargılandı.

Yazar, bu süreçte yaşadıklarını mizahi bir dille elimizdeki kitabında kaleme getiriyor.

Darbenin gadrine uğrayanların anlatımları, genel olarak trajik bir üslup taşır. Alişanoğlu’nun tanıklığını farklı ve özgün kılan başlıca husus ise, “acıyı bal eylemesi”dir diyebiliriz.

  • Künye: Hilmi Köksal Alişanoğlu – Netekim! 12 Eylül’de Geldiler, Apollon Yayıncılık, anı, 312 sayfa

Helmut Krausser – Eros (2010)

Helmut Krausser ‘Eros’ romanında, başkahramanı Alexander von Brücken’in hayatı üzerinden, Almanya’nın trajik yakın tarihinin izini sürüyor.

Ülkenin en zengin iş adamlarından yaşlı ve hasta Alexander von Brücken, ardında bıraktığı uzun yılların ardından ölümü beklemektedir.

Brücken, bir yazarla anlaşıp, hayatını yazmasını ve ölümünden sonra biyografisinin yayımlanmasını ister.

İşe koyulan yazar, Brücken’in Nazi Almanya’sında yaşadığı tutkulu aşktan, ülkenin 70’li yıllardaki komünist örgütlenmelerine ve dönemin ünlü istihbarat örgütü Stasi’ye uzanır.

Roman, okurunu, Brücken’in inişli çıkışlı hayatı ekseninde, Almanya’nın gerilimli yakın tarihine davet ediyor.

  • Künye: Helmut Krausser – Eros, çeviren: Danyal Nacarlı, Apollon Yayıncılık, roman, 280 sayfa

Zorz Sari – Odessa’dan Mektup (2009)

Yunanistanlı yazar Zorz Sari ‘Odessa’dan Mektup Var’da, bir gencin mektupları aracılığıyla Birinci Dünya Savaşı’nı, aşkı, özlemi, İstanbul’u ve Heybeliada’yı anlatıyor.

Savaş sırasında, ailesinden uzakta Odessa’da yaşayan Yunanlı genç Hristoforos, eşi Eliza’ya aşk mektupları yazar.

Odessa’daki yaşamını, çocuğuna duyduğu özlemi ve eşine karşı hissettiği aşkı anlatan genç adam, bir araya gelecekleri günü bekleyerek, mektupları hiçbir zaman postaya vermez.

Bu esnada başka bir kadınla da aşk yaşayan genç adam, yeni aşkıyla eşi arasında bocalayacak; doğup büyüdüğü ve yaşadığı Odessa’nın bombardımana uğramasıyla da, düşünemeyeceği acılarla yüz yüze gelecektir.

  • Künye: Zorz Sari – Odessa’dan Mektup, çeviren: Suat Baran, Apollon Yayıncılık, roman, 152 sayfa

Tomás Eloy Martínez – Araf (2011)

  • ARAF, Tomás Eloy Martínez, çeviren: Barış Yıldırım, Apollon Yayıncılık, roman, 230 sayfa

 

Tomás Eloy Martínez, 70’li yıllardan günümüze uzanan bir kurgu üzerine inşa ettiği ‘Araf’ta, Güney Amerika’yı ezen faşist şiddet makinesinin hikâyesini, iç içe geçmiş trajik öyküler yoluyla anlatıyor. Roman, 1976 yılında Arjantin’de, Simón Cardoso’nun askerler tarafından gözaltına alınmasıyla açılır. Cardoso’dan bir daha haber alınamaz. Fakat otuz yıl sonra Cardoso’nun karısı Emilia, Amerika New Jersey’deki bir barda, kaybettiği kocasının sesini duyar. Bu ses, hem gerçek hem de acı veren bir yanılsama olabilir ve kulağına gelen sesin izini süren Emilia da, hayatları kendisinin yaşadıklarıyla kesişen farklı karakterlere ulaşacaktır.

Selçuk Polat – 78: Sokak Özgür Fakat Kanlıydı (2011)

  • 78: SOKAK ÖZGÜR FAKAT KANLIYDI, Selçuk Polat, Apollon Yayıncılık, anı, 368 sayfa

Selçuk Polat, 68 kuşağından bir isim. Neredeyse 68’in tüm işgal ve boykotlarında ve anti-faşist eylemlerinde bulunan Polat, THKP-C’nin kuruluşunda da yer aldı. Elimizdeki kitap ise, Polat’ın bu döneme dair anılarından hareketle, 1974 affıyla cezaevlerinden çıkan 68’lilerin 78 kuşağını ortaya çıkarması sürecini anlatıyor. Kendisi de 1972-74 dönemini cezaevinde geçiren Polat, hapishaneden çıktıktan sonra devrimci hareketin örgütlenmesine girişmişti. Bu girişim, daha sonra büyük bedeller ödeyecek olan 78 kuşağının yaratılmasıyla sonuçlandı. Kitap, bu sürecin ayrıntılarının yanı sıra, sol örgütlerdeki çelişkiler ve ayrışmaları da işliyor.

Cevat Karahasan – Gece Meclisi (2010)

  • GECE MECLİSİ, Cevat Karahasan, çeviren: Ayalp Talun İnce, Apollon Yayıncılık, roman, 223 sayfa

Günümüz Boşnak edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Cevat Karahasan ‘Gece Meclisi’nde, dünyası öfkeye kurban edilen baş kahramanı Dr. Simon’un, şiddetle hesaplaşmasını hikâye ediyor. Uzun yıllar sonra ülkesi Bosna’ya geri dönen Simon, kendini nefretin, şiddetin ve öfkenin kol gezdiği bir dünyanın göbeğinde bulur. Öte yandan, Simon’un buraya gelişinin ertesinde, dört cinayet işlenmiş ve kendisinden, yani “Batı’dan gelen yabancı”dan şüphelenilmeye başlanmıştır. Bu esnada ortaya çıkan Sufi dervişi Enver ise, Simon’un iç dünyasının gizemlerini keşfetmesine; ülkesindeki acımasız savaşla ve şiddetle hesaplaşmasına vesile olacaktır.