Robin Wall Kimmerer – Kutsal Otu Örmek (2025)

Robin Wall Kimmerer’ın bu kitabı, botanik bilimiyle yerli bilgeliğini aynı potada eriten, doğayla ilişkimizi hem zihinsel hem de duygusal düzeyde yeniden kuran etkileyici bir ekoloji anlatısı sunuyor. İlk kez 2013’te yayımlanan bu eser, modern çevre yazınının en güçlü başvuru kaynaklarından biri hâline geldi.

Potawatomi halkının bir üyesi olan Kimmerer, bitkileri yalnızca biyolojik organizmalar olarak değil, öğretmenler, yol göstericiler ve ilişki kurduğumuz varlıklar olarak görüyor. Bilimsel eğitiminden gelen analitik bakışı, yerli kozmolojisinin dünyayı armağanlar ağı olarak gören perspektifiyle birleştirerek okura hem kanıta dayalı hem de ruhu besleyen bir düşünme biçimi sunuyor. Bu yaklaşım, çevreyi “kaynak” olarak gören modern anlayışla keskin bir karşıtlık oluşturuyor ve ekolojik krizin derin nedenlerinin ilişkisizlik, kopuş ve karşılıklılık eksikliği olduğunu hatırlatıyor.

‘Kutsal Otu Örmek: Kadim Bilgelik, Bilimsel Bilgi ve Bitkilerin Öğretileri’ (‘Braiding Sweetgrass: Indigenous Wisdom, Scientific Knowledge and the Teachings of Plants’); Kaplumbağa Adası’nın (Kuzey Amerika kıtasının yerli yaratılış anlatısı) mitlerinden Kimmerer’ın kendi anneliğine, bitkilerle kurduğu kişisel bağlardan günümüz ekolojik tehditlerine kadar uzanan çok katmanlı bir hikâye anlatıyor. Burada temel bir fikir öne çıkıyor: Yaşayan dünyanın diğer sakinleriyle karşılıklı bir ilişki kurmadan gerçek bir ekolojik farkındalık geliştiremeyiz. Bitkilerin ve hayvanların “dilini duymayı” öğrenmek, toprağın cömertliğini anlamanın ve ona karşı sorumluluk geliştirebilmenin ön koşulu.

‘Kutsal Otu Örmek’, bilimle maneviyatı, kişisel deneyimle toplumsal eleştiriyi, ekolojik kaygıyla şükranı bir araya getiren son derece özgün bir çalışma. Hem çevre felsefesi hem de yerli ekobilgisi açısından önemli bir başvuru kaynağı olarak kabul ediliyor; doğaya dair bilgiyi yalnızca akılla değil, ilişki ve karşılıklılıkla kurmayı hatırlattığı için modern ekoloji tartışmalarında benzersiz bir yer tutuyor.

  • Künye: Robin Wall Kimmerer – Kutsal Otu Örmek: Kadim Bilgelik, Bilimsel Bilgi ve Bitkilerin Öğretileri, çeviren: Ayşe Başcı, Kolektif Kitap, ekoloji, 528 sayfa, 2025

Robin Wall Kimmerer – Bitkilerin Ruhu (2022)

Doğa düşmanlarının pervasızca arttığı bir dönemde yaşıyoruz.

Botanikçi Robin Wall Kimmerer, modern bilimle yerlilerin kadim öğretilerini buluşturarak canlılarla olan ilişkimizin neden karşılıklı olması gerektiğini gösteriyor.

Dünyanın evimiz olduğunu unuttuk.

Kimmerer, Potawatomi halkının bir üyesi ve bir botanikçi olarak doğayla birden fazla dilde konuşabilen bir araştırmacı: Bir yandan çocukluğundan itibaren bitki ve hayvanlarla kurduğu ilişki ona doğanın en eski öğretmenimiz olduğunu göstermiş, öbür yandan ise botanik eğitimi ona bütünün parçalarını görmeyi öğretmiş.

Halkının öğretilerini ve bilimin sesini kendinde birleştiren Kimmerer, ‘Bitkilerin Ruhu’nda bu iki farklı bilgi merceğinden bakarak edindiği tecrübeleri bir araya getiriyor ve canlıların dünyasıyla kurduğumuz ilişkinin karşılıklı olması gerektiğini hatırlatıyor.

Çünkü ancak diğer canlıların dillerini anlayabildiğimiz zaman dünyanın cömertliğini anlayabilir, bu cömertliğe karşılık kendi hediyelerimizi vermeyi öğrenebiliriz.

Gezegenimizin sesini duymak bizim sorumluluğumuz…

Kanıtlara dayalı, objektif bir bilim anlayışının, yerlilerin kadim öğretileriyle nasıl zenginleşebileceğini gösteren kitap, boylu mazıların, yabani çileklerin, yağmurun eksik olmadığı ormanların, mis gibi kokan kutsal ot dolu çayırların manzarasını sunuyor.

  • Künye: Robin Wall Kimmerer – Bitkilerin Ruhu: Modern Bilimden Kadim Bilgiye Şifa, çeviren: Ayşe Başcı, Mundi Kitap, doğabilim, 424 sayfa, 2022

Kolektif – Suları Nasıl Tükettik? (2010)

İnsanoğlu, gezegendeki tüm kaynaklarla birlikte suları da acımasızca ve hesapsızca sömürüyor, tüketiyor.

Beş yazarın ortak çabasıyla ortaya çıkan ‘Suları Nasıl Tükettik?’, tehlike altında olan nehirlerin, göllerin, sulak alanların ve diğer tatlı su ekosistemlerinin nasıl korunabileceğine odaklanıyor.

Su ekosistemleri, su ve balık sunmanın yanı sıra, mevsimlik sel sularını depoluyor, sellerden kaynaklanan hazarı azaltıyorlar.

Yeraltı su kaynaklarını yeniden doldurarak, kurak dönemler için su depoluyorlar.

Yazarlar, suyun ve dolayısıyla insanlığın içinde bulunduğu büyük tehdidi saptayarak güncel örnekler eşliğinde, su kaynaklarının korunması için insanlığın ne yapması gerektiğini adım adım anlatıyorlar.

  • Künye: Sandra Postel, Michelle Allsopp, Richard Page, Paul Johnston ve David Santillo – Suları Nasıl Tükettik?, çeviren: Ayşe Başcı, İş Kültür Yayınları, ekoloji, 234 sayfa

S. S. Taylor – Adamyutan Kanyonu’ndaki Hazine (2014)

Dünyanın çoraklaştığı, doğal kaynakların tükendiği bir zamanda, bilinmeyen toprakların keşfine çıkan Zander, Kit ve MK kardeşlerin maceraları.

Kahramanlarımız hem ellerindeki zorlu haritanın şifrelerini çözmeli hem de onların peşine düşmüş baş belası devlet casuslarına paçayı kaptırmamalıdır.

  • Künye: S. S. Taylor – Adamyutan Kanyonu’ndaki Hazine, çeviren: Ayşe Başcı, Kelime Yayınları