Anna D’Errico – Mükemmel Duyu (2024)

Koku alma, diğer duyularımızın yanında “üvey” evlat muamelesi görür.

Gündelik rutinler açısından düşünürsek, örneğin görmemenin daha büyük engeller çıkaracağı açıktır kuşkusuz, fakat pandemi zamanlarından hatırlanacağı gibi koku duyusunun kaybı diğer pek çok problemin yanında ciddi bir sorundu ama o kadar da önemsenmedi.

Nörobilimci Anna D’Errico’nun ‘Mükemmel Duyu’su bir yandan burnun üvey evlatlık statüsünü fiziksel yapısını titizlikle ortaya koyarak tartışıyor.

Öte yandan burnun hatıralarla iç içeliğine, tat ile bağına, sözgelimi kızarmış ekmek kokusunun kişiyi anılarda çıkardığı yolculuğa, o kokuyu bir mekân veya olayla eşleştirmeye değiniyor.

Kokunun toplumsal rolünü de hesaba katıyor.

Kötü ve hoş kokulara ilgi duyan, kokuları neden duyduğumuzu merak eden, koku bilimiyle ilk defa karşılaşan, belki de bir tutku ya da bir heves nedeniyle öncesinde bu bilimle tanışmış ve daha fazlasını öğrenmek isteyen herkese hitap eden bir inceleme.

Kitaptan bir alıntı:

“Silinip gitmiş ve en kötü muameleye maruz kalmış olan bu duyumuzun nasıl ve hangi nedenle aynı zamanda en mahrem ve en vahşi duyu olduğunu anlamak için burnumuz ve koku zekâmızın yeteneklerini kateden keşif dolu bir yolculuk yapmayı öneriyorum size. Amaç, örneğin bir koku aldığımızda neler olduğuna dair genel bir bakış açısı sunmak ve son yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz birtakım gerçekleri basit şekilde açıklamaktır.”

  • Künye: Anna D’Errico – Mükemmel Duyu: Burnunuzu Asla Küçümsemeyin, çeviren: Nilay Kanarya, İletişim Yayınları, bilim, 239 sayfa, 2024

Nikolay Vasilyeviç Gogol – Üç Hikâye (2018)

İlk olarak 1945 yılında yayınlanmış, aradan geçen zaman diliminde güzelliğini katlayarak devam ettirmiş Gogol’ün üç ünlü öyküsü, yeni bir baskıyla raflardaki yerini aldı.

Bu öyküleri bizim için ayrıca güzel kılan bir husus ise, çevirmenlerinin Tercüme Bürosu’nun emektar çevirmeni Erol Güney ile büyük şairimiz Orhan Veli olması.

Öykülerin ilki, “25 Mart’ta Petersburg’da son derece tuhaf bir hadise oldu” cümlesiyle açılan ve absürd öykücülüğün aşılamayan yapıtlarından ‘Burun’.

İkincisi ise, bir süvari alayının gelişiyle alt üst olan bir kasabada geçen ‘Fayton’.

Sonuncu öykü ise, daha önce ‘Palto’ adıyla defalarca Türkçeye çevrilmiş ve bize edebiyat tarihinin en özgün karakteri olan Akakiy Akakiyeviç’in trajikomik dünyasında geçenleri anlatan ‘Kaput’.

  • Künye: Nikolay Vasilyeviç Gogol – Üç Hikâye, çeviren: Orhan Veli ve Erol Güney, Yapı Kredi Yayınları, öykü, 80 sayfa