Alain Abelhauser – Sonsuz Şüphe (2025)

Alain Abelhauser’ın bu kitabı, obsesif kişilik yapısını ve obsesif nevrozun temel dinamiklerini psikanalitik bir bakış açısıyla ele alıyor. ‘Sonsuz Şüphe: 40 Derste Obsesyonel’ (‘Un doute infini: L’obsessionel en 40 leçons’), 40 ders şeklinde düzenlenmiş kısa ama yoğun bölümlerden oluşuyor ve bu biçim, obsesyonun bitmeyen tekrar ve sorgulama yapısını da yansıtıyor.

Abelhauser, obsesif öznenin dünyayı kavrayışında sürekli bir şüphe, karar verememe ve erteleme hâlinin merkezde olduğunu vurguluyor. Karar almak yerine sonsuz ihtimaller arasında sıkışan obsesif, hem kendi arzularını hem de başkalarıyla kurduğu ilişkileri sürekli olarak sorguluyor. Bu nedenle yaşamında kesinlikten çok belirsizlik, netlikten çok kuşku egemen oluyor.

Kitapta ayrıca obsesif yapının gündelik yaşamdaki tezahürleri inceleniyor: takıntılı düzenlilik, kontrol ihtiyacı, tekrar eden davranışlar ve ahlaki ikilemler. Abelhauser, bu durumun yalnızca bireysel bir sorun değil, aynı zamanda modern toplumlarda karar verme süreçlerine ve sorumluluk anlayışına dair derin bir sorgulamayı da tetiklediğini öne sürüyor.

 

Sonuçta yazar, obsesyonu patolojik bir durum olarak indirgemek yerine, insani deneyimin ve düşüncenin sınırlarını açığa çıkaran bir yapı olarak ele alıyor. ‘Sonsuz Şüphe’, psikanalize meraklı okurlar için obsesif ruh hâlinin karmaşıklığını anlaşılır, çarpıcı ve düşündürücü bir dille sunuyor.

  • Künye: Alain Abelhauser – Sonsuz Şüphe: 40 Derste Obsesyonel, çeviren: Özgür Öğütcen, Ceren Korulsan, Axis Yayınları, psikanaliz, 288 sayfa, 2025

Kolektif – Sınırların Ötesinde Lacan (2023)

Daha Lacan hayattayken bile, öğretisi etrafında dünyada bir hareket yaratılmıştı.

Bu hareket o günden bugüne büyüyerek yayılmaya devam etti.

Ve bu söylemin yayılması sadece canlı olmakla kalmadı, aynı zamanda psikanalizdeki yönelim için belirleyici hale de geldi.

Bugün dünyanın pek çok ülkesinde Lacancı hareket başat psikanalitik yaklaşımı temsil ediyor.

Lacancılık dışındaki psikanalitik anlayışlarda belirgin bir gerileme yaşanırken Lacancı düşünce psikanaliz dışındaki alanları etkilemeye devam ediyor.

Film okumalarından felsefeye, radikal politikadan özne tartışmalarına, edebiyat eleştirisinden feminizme kadar bir dizi alanda Lacancı psikanalize göndermeler yapılıyor.

Bu yaşayan, canlı bir teori ve pratiğe işaret ediyor.

Türkiye de bu gelişmelerin dışında kalmadı, burada da Lacancı psikanalize dair güçlü bir ilginin olduğunu söyleyebiliriz.

Bu kitap işte bunu gösteriyor.

Yazarlar aktarımın etkisiyle ve Lacan’la karşılaşmalarının bir sonucu olarak farklı ülkelerde kendileri için temelde neyin değiştiğine tanıklık ediyorlar.

Bize Japonya’dan Arjantin’e, Çin’den Türkiye’ye, Kolombiya’dan İtalya’ya kadar Lacan’ın dünya çapındaki etkisini kavrayabileceğimiz bir panorama sunuyorlar.

Kitaptan alıntılar:

‘Sınırların ötesinde Lacan’ tabii ki psikanaliz hakkında bir meseledir, fakat aynı zamanda dillerle ilgili bir meseledir, yerleşik politik sistemlerle ve aynı zamanda politik, sosyal sarsıntılar veya savaşlar ve savaşları çıkaran diktatörlerle her zaman bağlantı halinde olan diller tarihine dair bir meselesidir de. Bu yüzden bu, bir farklılıklar meselesidir, teorik külliyatın ve çeşitli pratiklerin farklı bir okumasıdır: Çin’de analiz, örneğin ABD’de, İsrail’de ya da Polonya’daki gibi yapılmıyor. İşte bu yüzden bu kitabın ortaya koymayı amaçladığı sorulardan biri de şu: Lacan’ın öğretisini temel alan bu ortak zeminden yola çıkan dünyadaki güncel pratikler nelerdir? Örneğin Fransa’daki gibi Lacan’ın mevcudiyetiyle, Lacan’ın sadece kitaplar üzerinden bilindiği ülkelerdeki durumu karşılaştırdığımızda nasıl farklılıklar görebiliriz? Ortak payda olarak ne ortaya çıkarılabilir ve farklılık anlamında neler elde edilebilir?

“Lacan psikanalizi değiştirdi, bu konuda ısrarcıyız, psikanalizin sonunu ve ayrıca sonlarını değiştirdi. Onun öğretisi tedavi pratiğini dönüştürdü, analitik kliniğe yeni bir biçim kazandırdı ve aynı zamanda sınırları aştı: Bu kitap buna tanıklık ediyor. Bugün kimse onun Freud’u yeniden okuduğundan, aynı zamanda analitik deneyimi dönüştüren güçlü önerilerde bulunduğundan, tam yirmi beş yıl boyunca Lacancı bir analiz uygulaması var ettiğinden şüphe duyamaz: Ben, a nesnesini, analitik eylemi, passe’ı (geçiş çalışması) ve gerçeği [le réel] vurgulayacağım örneğin. Bu pratik Lacan’ın metinlerine ve bunlara aktarımı olanların çabalarına dayanmaktadır. Ayrıca onun teorik önerilerinin gücüne ve sağlamlığına ve bu düşünceyi ulusal sınırların ötesine taşımayı seçenlerin çabalarına dayanmaktadır. Bu kişiler bilinçdışıyla kendi deneyimleri onları kendi içsel sınırlarından kurtardıktan sonra bu noktaya gelmişlerdir. Bütün bunlar, işler kişi olarak Lacan’la doğrudan bir ilişkinin ötesine geçtiğinde ortaya çıkmıştır.

“Bilinmeyene doğru gitmeyi kabul etmek, kendini bulmak için dışarıya gitmek, işte analize girişteki vaat budur. Analizin sonuna gelecek olursak, her kim ki arzusunu bu yola koyarsa bu deneyimi sınırların ötesine götürebilir. Bu kitabı eline alıp şöyle bir sayfalarını karıştıran veya okuyan herkes Lacan’ın öğretisinin olağanüstü yayılımını, Freud’dan sonra tekrar okuduğu kavramların genişleyen kapsamını ve kendisinin oluşturduklarını ve icat ettiklerini tartabilecektir. Dikkate değer yapıtı, analizin geleceği ve hatta bunun da ötesinde kendi alanının dışındaki alanlar açısından önemli gelişmelerin yaşanmasına olanak sağladı: Bilimle, aynı zamanda, felsefe, mantık, matematik, din ve edebiyatla sürdürdüğü sürekli diyalog buna örnek verilebilir.”

  • Künye: Kolektif – Sınırların Ötesinde Lacan, editör: Albert Nguyên, çeviren: Özgür Öğütcen, Ceren Korulsan, Axis Yayınları, psikanaliz, 208 sayfa, 2023

Antonio Quinet – Şehrin Deli Efendileri (2023)

Bu kitabın amacı her şeyden önce Lacancı psikanalizin temel kavramlarından yola çıkarak klasik psikiyatri tarafından tanımlanmış ve Freud tarafından benimsenmiş olan psikozun iki klinik tipini, yani şizofreni ve paranoyayı ele almak.

Kitapta, ortak paydaları Ötekinin alanından (dilin, bilinçdışının alanından) Babanın-Adı’nın men edilmesi olan bu klinik oluşumlar ele alınıyor.

Psikozun bu temel mekanizması, yani Babanın-Adı’nın men edilmesi, Lacan tarafından 1950’li yılların sonunda tanımlanmıştı ve psikiyatri kliniği için olduğu kadar psikanaliz kliniği için de temel bir referans ve nirengi noktası olmaya devam ediyor.

  • Künye: Antonio Quinet – Şehrin Deli Efendileri, çeviren: Ceren Korulsan, Axis Yayınları, psikanaliz, 210 sayfa, 2023