Kolektif – Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya (2021)

Kooperatifçilik, kapitalizmin yarattığı tahribatın üstesinden gelmenin en iyi alternatiflerindendir.

Bu önemli derleme de, konut, eğitim, gıda, enerji gibi pek çok alanda örgütlenen çeşitli kooperatiflerin Dünyada ve Türkiye’deki örneklerini ortaya koyuyor.

Kooperatifçilik hareketi tarihsel olarak geniş halk kesimlerinin, kapitalizmin yarattığı tahribat karşısında, zaman zaman imkânlarını, zaman zaman kaynaklarını, zaman zamansa üretim süreçlerini ortaklaştırma faaliyeti, tekellerin, aracıların, yoksulluğun karşısında ayakta kalma ve dayanışma mücadelesi oldu.

Bu anlamda kooperatiflerin bir ortaklaşma ve dayanışma pratiği olarak, küreselleşme sürecinin getirdiği yıkım ile birlikte, yeniden gündem gelmesi ve giderek daha fazla tartışılması şaşırtıcı değil.

‘Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışma’ya başlıklı bu çalışma da, konut, eğitim, gıda, enerji gibi pek çok alanda, toplumsal ihtiyaçlar alanında örgütlenen, yeni kamusallıklar inşa etmeye çalışan, katılımcı ve dayanışmacı ilkelerle organize edilen çeşitli kooperatiflerin Dünyada ve Türkiye’deki örneklerini ortaya koyuyor.

Şirket egemenliğinin, sosyal, ekonomik ve aynı zamanda ekolojik alanda yarattığı yıkıcı sonuçlar ve kriz gün geçtikçe derinleşirken, tarım ve gıda alanında olduğu kadar yaşamın diğer alanlarında da dayanışmacı ve katılımcı temelde işleyen örneklerin inşa ediliyor olması umut verici.

Dolayısıyla birbirleriyle eklemlenerek faaliyet gösteren şirket tipi sermaye formları, üretimden tüketime bütün sektörleri nasıl kontrol ediyorsa, kooperatiflerin de birbirleriyle dayanışmacı, katılımcı ilkelerle eklemlenerek birlik olmaları ve daha geniş ölçeklerde etkili olabilecekleri ağ ilişkileri ve kurumsal yapılar geliştirmeleri büyük bir gereklilik haline geldi.

Bu gereklilik kendini örgütleyebildiği oranda, şirketlerin distopik dünyasında eşitlikçi ve dayanışmacı ilkelerle kurulan yeni alternatifler kendisine gelişim gösterebileceği yeni alanlar bulacaktır.

Kitap, rekabetin karşısına dayanışmayı, parçalanmanın ve yabancılaşmanın karşısına kolektiviteyi, hiyerarşinin karşısında katılımcılığı ve eşitlikçi ilişkileri koyan bir yönetim anlayışıyla, üretimden tüketime bir süreci organize etmeyi hedefleyen bir “yeni”den bahsediyor.

Bu “yeni”, sistemin mağduru olan işçileri, kadınları, çiftçileri ve bütün ötekileştirilen kimlikleri temsil eden kurumların “birbirinin eki” olarak kendi sorunlarını bizzat kendisinin aşması ve özneleşmesi temelinde yeni ve alternatif bir kamusallığın inşasına işaret ediyor.

İşte kooperatifler bir dayanışma formu olarak, bu sürecin önemli parçalarından biridir.

Ancak kooperatiflerin kendi içlerinde eskinin kalıntılarını ve yeninin nüvelerini aynı oranda barındıran, şirket egemenliğine karşı olduğu kadar sistemin hastalıklarını da taşıyabilen çelişkili formlar olarak karşımıza çıktığı söylenebilir.

Bu anlamda eldeki çalışma, neoliberalizmin anti demokratik, adil olmayan yapısının ürettiği sosyal sorunlar karşısında, Dünyada ve Türkiye’de yeni gelişen kooperatifleşme deneyimlerini ele alan tartışmaları barındırması, emeğin ve doğanın sömürüsüne dayanan mevcut sistemi aşmaya çalışan bir perspektif sunması ve yeni kooperatifleşme hareketine, akademik alandan sağlam bir katkı sunmasıyla çok önemli.

Kitaba katkıda bulunan isimler: Ahmet Gire, Betül Yaprak Yorğun, Nilay Küme Yıldırım, Çağatay Edgücan Şahin, Ecem Evrensel, Emre İşeri, Göktürk Kalkan, Hatice Kurşuncu, Mehmet Cevat Yıldırım, Özal Çiçek ve Radiye Funda Karadeniz.

  • Künye: Kolektif – Şirketlerden Kooperatiflere, Rekabetten Dayanışmaya: Tartışmalar, Deneyimler, derleyen: Uygar D. Yıldırım ve F. Serkan Öngel, NotaBene Yayınları, siyaset, 328 sayfa, 2021

Kolektif – “Yeni Türkiye”ye Varan Yol (2018)

İlk baskısı 2014’te İngilizce yapılan bu kitap, 2002 yılında iktidara gelen AKP’nin iktisadi ve siyasi alanda hegemonya kurma sürecini kapsamlı bir şekilde irdeleyen makaleleri bir araya getiriyor.

Kitapta,

  • 1980 sonrası Türkiye’de otoriterizmin değişen biçimleri,
  • Neoliberal dönemde Türkiye’de devlet ve sermaye,
  • Yine bu dönemde Türk milliyetçilikleri arasında süren hegemonya mücadelesi,
  • AKP’nin Kürt politikası,
  • AKP iktidarında kent rantı ve kentlerin yıkımı,
  • Örgütlü işçi hareketinin sindirilmesi,
  • İslami burjuvazinin yükselişi,
  • AKP iktidarının aile, cinsellik ve toplumsal cinsiyete yansımaları,
  • Ve İslamcı hareket ile Kürt hareketi arasındaki ilişki gibi önemli konular irdeleniyor.

AKP’yi ele alan kitaplardaki temel sorunlardan biri, konuya daha çok devlet elitleri bağlamında yaklaşan, devlet merkezci bakışlarıdır diyebiliriz.

Bu kitabın en özgün katkısı ise, kapitalizmin dinamikleri, sınıfsal ve sosyo-politik güç ilişkileri ve devletin kurumsal mimarisini AKP incelemesine dâhil etmesi, başka bir deyişle AKP’nin elde ettiği politik gücü ve başarıyı neoliberal hegemonyanın inşası çerçevesinde ele alması.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, kitap ilk olarak 2014’te, İngilizce olarak yayınlandı.

Şunu da özellikle belirtmeliyiz: Bu kitapta makaleleri bulunan isimlerin önemli bir bölümü, son zamanlarda peş peşe çıkarılan KHK’larla işlerinden atıldı.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar şöyle: İsmet Akça, İrfan Aktan, U. Uraz Aydın, Ahmet Bekmen, Mehmet Sinan Birdal, Erbatur Çavuşoğlu, A. Ekber Doğan, M. Görkem Doğan, Yasin Durak, F. Serkan Öngel, Barış Alp Özden, Ece Öztan, Güven Gürkan Öztan, Julia Strutz ve Erdem Yörük.

  • Künye: Kolektif – “Yeni Türkiye”ye Varan Yol: Neoliberal Hegemonyanın İnşası, editör: İsmet Akça, Ahmet Bekmen ve Barış Alp Özden, çeviren: Kemal Deniz, İletişim Yayınları, siyaset, 376 sayfa