Elizabeth Kolbert – Beyaz Bir Gökyüzü Altında (2025)

Pulitzer ödüllü yazar Elizabeth Kolbert’in bu kitabı, insanlığın doğa üzerindeki etkilerini tersine çevirmeye çalışırken aslında doğayı yeniden tasarladığı paradoksal bir dönemi anlatıyor. 2021’de yayımlanan kitap, üç bölümde ilerliyor: İlk bölüm mühendislik müdahaleleriyle nehirlerin yönünü değiştirmenin ekolojik bedellerini, ikinci bölüm nesli tükenen canlıları genetik müdahaleyle kurtarma çabalarını, son bölüm ise, kitabın başlığındaki “beyaz gökyüzü”yle, gezegenin iklim mühendisliğiyle soğutulabileceği bir geleceğe işaret ederken, iklim mühendisliğinin yarattığı etik ve çevresel gerilimleri inceliyor. Kolbert, Chicago Nehri’nin ters çevrilmesinden Avustralya’daki “süper mercan” deneylerine, İzlanda’daki karbon yakalama tesislerinden güneş ışığını yansıtma projelerine kadar çok sayıda örnek üzerinden modern bilimin ikili doğasını gözler önüne seriyor.

Yazarın temel savı, insanlığın artık “doğayı koruma” aşamasını geride bıraktığı ve şimdi “doğayı tamir etme” çabasıyla yeni bir çağa girdiği yönünde. Ancak bu tamir, çoğu zaman yeni hataların tohumlarını ekiyor. Kolbert, bilimsel çözümlerin umut verici olduğu kadar riskli de olduğunu gösteriyor; doğayı kontrol etme hırsının, gezegeni geri döndürülemez biçimde insan yapımı bir sisteme dönüştürebileceği uyarısında bulunuyor. “Beyaz gökyüzü” imgesi, güneş ışığını azaltma fikrinin sembolü olarak, insanın gezegenin iklimini tasarlama arzusunu temsil ediyor.

‘Beyaz Bir Gökyüzü Altında: Dünyayı Geç Olmadan Kurtarabilir miyiz?’ (‘Under a White Sky: The Nature of the Future’), çevre yazını içinde hem eleştirel hem uyarıcı bir yere sahip. Kolbert, teknolojik ilerlemeyi ne romantize ediyor ne de bütünüyle reddediyor; asıl soruyu şu şekilde soruyor: “İnsanın doğayı yeniden yaparken kendini de dönüştürme gücü nerede durmalı?” Bu soruyla kitap, geleceğin doğasını değil, doğanın geleceğini tartışıyor.

  • Künye: Elizabeth Kolbert – Beyaz Bir Gökyüzü Altında: Dünyayı Geç Olmadan Kurtarabilir miyiz?, çeviren: Hasan Can Utku, Minotor Kitap, ekoloji, 256 sayfa, 2025

Jérôme Baschet – Kapitalizm Ne Zaman Başlar? (2024)

‘Kapitalizm Ne Zaman Başlar?’

Soru açıksa da tarihçiler arasında bir fikir birliği yok: Bazıları ortaya çıkışını iki yüzyıl, diğerleri beş ya da sekiz yüzyıl, hatta birkaç bin yıl olarak öncesine tarihlendiriyor.

Dikkate alınması gereken faktörlerin niteliği ya da daha da şaşırtıcısı, kapitalizmin tanımı konusunda da bir fikir birliği yok.

Jérôme Baschet, kapitalizmi salt ticari ve parasal uygulamalardan ayırmak için koyduğu titiz kriterlerle, birçok klasik tarihsel modeli sorguluyor ve feodalizmden kapitalizme geçişte yer alan güçlerin karmaşıklığını araştırıyor.

Ortaçağ toplumunun iç dinamiklerini inceleyen, bir yandan Avrupamerkezci önyargıları reddederken diğer yandan Avrupa’nın özgün taraflarını vurgulayan Baschet’ye göre Avrupamerkezci olmayan bir tarih anlayışı, Avrupa’nın dünya tarihindeki rolünü doğru bir şekilde anlamayı gerektiriyor.

Süreksiz bir bakış açısını savunan Baschet, geçişin doğrusal, önceden belirlenmiş bir gelişme değil, insanlık ve gezegen tarihinde radikal bir kırılma olduğunu, bunun ise tam anlamıyla öneminin mevcut iklim ve ekolojik kriz bağlamında çıktığını vurguluyor.

Baschet, merkeze aldığı “ne zaman?”, “nasıl?” ve “ne?” sorularıyla tartışmanın odağını belirleyerek kapitalizmin tarihsel süreç içindeki oluşumunu derinlemesine inceliyor.

Ekonominin özerkleştiği, sınırsız büyüme mantığının olumlanarak egemenlik sürdüğü bir dünya şeklinde kendini gösteren kapitalizmin sonuçlarını bugün yaşıyoruz.

  • Künye: Jérôme Baschet – Kapitalizm Ne Zaman Başlar?: Feodal Toplumdan Ekonomi Dünyasına, çeviren: Hasan Can Utku, Monografi Yayınları, tarih, 120 sayfa, 2024

Boris Cyrulnik – Duygu Yoksunu Kırk Harami (2024)

Boris Cyrulnik bu kitabında en sevdiği temalara geri dönüyor: çocukluk, sevgi dolu ve güven verici figürlere bağlanmanın hayati önemi ve bağımsız olmak için kendini onlardan özgürleştirme ihtiyacı.

  • Kediler, filler ya da Neandertaller nasıl yaşıyor ve dünyayı nasıl deneyimliyor?
  • Erkek ya da kız olmak ne anlama geliyor?

Cyrulnik, hayvanları ile insanları karşılaştırarak eşsiz bilgi birikimi ve klinik deneyimiyle dünyanın şiddetini ve savaşın köklerini hissedip anlamamıza yardımcı oluyor.

Kırk Haramiler hırsız doğmadılar; hırsız oldular.

Duygusal yoksunluk yaşayan çocukların şiddet yanlısı yetişkinlere dönüşme riski vardır.

Yaratıcılığın kaynağı olan insan konuşması aynı zamanda inanç savaşlarının dehşetini de doğurur.

Cyrulnik, dünyadaki şiddeti ve savaşın kökenlerini hissetmemizi ve anlamamızı sağlıyor.

İnsan ruhu ve hayvan dünyalarına dair ortak araştırmasını sürdüren Cyrulnik, burada bize hikâye anlatıcının ve bilge adamın arkasında bir bilgini keşfettiğimiz ustaca bir çalışma sunuyor.

  • Künye: Boris Cyrulnik – Duygu Yoksunu Kırk Harami: Hayvan Dalaşları, İnsan Savaşları, çeviren: Hasan Can Utku, Monografi Yayınları, psikoloji, 208 sayfa, 2024

Howard L. Kaye – Toplumsal ve Kültürel Kuramcı Olarak Freud (2024)

Bu kitap Freud’u bir tıp insanı olarak değil, her zaman olmayı arzuladığı bir toplumsal kuramcı ve filozof olarak ele alıyor ve onun çalışmalarını bu gözle okumaya dayanan yeni bir bakış açısı öneriyor.

Howard L. Kaye Freud’un nevrozlar üzerine yazdığı ilk denemelerden başlayıp rüyalar ve cinsellik üzerine yazılarından geçerek sanat, din ve kültürün dinamikleri hakkındaki geniş kapsamlı düşüncelerine varan çalışmalarını birbirine bağlayan ortak noktaları ortaya koyuyor.

Freud’un çalışmalarını harekete geçiren en temel konulara (kötülüğün doğası; dinin, ahlakın ve geleneğin kökenleri ve tetikte bekleyen barbarlığın yeniden dirilmesi tehdidi) geri dönen bu kitap, Freud’un toplumsal ve kültürel düşüncelerinin sistematik bir yeniden incelemesini sunuyor.

Bu niteliğiyle de toplumsal ve kültürel kuramcıların, felsefecilerin, entelektüel ve kültürel tarihçilerin, ayrıca psikanalizle ve kökenleriyle ilgilenen herkesin ilgisini çekecek bir çalışma.

Kitap, Freud’u bir toplumsal kuramcı olarak ayrıntılı ve bilimsel bir şekilde anlatıyor.

  • Künye: Howard L. Kaye – Toplumsal ve Kültürel Kuramcı Olarak Freud: İnsan Doğası ve Uygarlaşma Süreci Üzerine, çeviren: Hasan Can Utku, Minotor Kitap, psikanaliz, 448 sayfa, 2024

Boris Cyrulnik – Çirkin Ördek Yavruları (2023)

Travmaya maruz kalan kimi çocuklar nasıl oluyor da her şeye rağmen dayanıklılık geliştirebiliyor, hatta bu travmatik deneyimlerini güç ve yaratıcılık kaynaklarına dönüştürebiliyor?

Çetin sınavların ardından yaşama tutunmayı nasıl başarıyorlar?

Nörobiyoloji ve psikoloji uzmanlığından yararlanan Cyrulnik; Maria Callas, Barbara ve Georges Brassens gibi ünlü isimlerin hikâyeleri aracılığıyla, zorluklarla karşılaşan kişilerin bu deneyimlerini nasıl bir güç ve büyüme kaynağı olarak kullanabileceğini ve kendi yaralarını nasıl dayanıklılık kaynaklarına dönüştürebileceğini gösteriyor.

İster zorluklarla karşılaşmış ya da travmayla mücadele etmiş olun ister yalnızca insan ruhunu anlamak ve yaralarını güce dönüştürmek isteyin; duygusal bağların ve duyguları ifade etmenin önemine odaklanan ‘Çirkin Ördek Yavruları’, herkesin mutlaka okuması gereken bir yol haritası.

  • Künye: Boris Cyrulnik – Çirkin Ördek Yavruları, çeviren: Hasan Can Utku, Monografi Yayınları, psikoloji, 216 sayfa, 2023

Boris Cyrulnik – Şahane Bir Mutsuzluk (2023)

Zorluklar karşısında hayatta kalma, uyum sağlama ve hatta gelişme kapasitesi olarak tanımlanan dayanıklılık üzerine eşsiz bir kitap.

Fransız nörolog, psikiyatrist, psikanalist, davranış bilimci Boris Cyrulnik, yaralarımızın nasıl üstesinden geldiğimizi irdeliyor.

İnsanın başına gelen her türlü felaketin onda büyük bir dönüşüm yarattığı fikrinden yola çıkarak dayanıklılık kavramını anlamaya odaklanan Cyrulnik, ‘Şahane Bir Mutsuzluk’ta ruhsal dayanıklılık üzerine eğiliyor.

Cyrulnik insanların savaş, kıtlık veya istismar gibi ezici deneyimlerle nasıl başa çıktığını, ruhu en büyük yaraları almış olanların, içlerinde nasıl yepyeni bir yaşam felsefesi geliştirdiğini; saldırganı daha iyi anlamaya çalışıp ardından, da benliklerinin sağlıklı kısmını keşfetmeye nasıl yol aldığını kendi danışanlarından örneklerle tartışıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Yaralarınızı ne yapacaksınız? Onlara boyun eğerek, yardımınıza koşanların vicdanlarını rahatlatacak bir kurban kariyeri mi yapacaksınız? Size saldıranlarda ya da yardım etmeyi reddedenlerde suçluluk uyandırmak üzere acılarınızı ortaya dökerek öç mü alacaksınız? Trajedinizi güç elde etme aracı olarak kullanacak bir ideolojinin hizmetine mi gireceksiniz? Bir gülümsemenin maskesi ardına saklanıp da gizlice acı mı çekeceksiniz? Yoksa yaralarınızla savaşıp her şeye karşın insan olmayı başarabilmek için kişiliğinizin sağlıklı yanını güçlendirmeye mi çalışacaksınız?”

  • Künye: Boris Cyrulnik – Şahane Bir Mutsuzluk, çeviren: Hasan Can Utku, Monografi Yayınları, psikoloji, 200 sayfa, 2023

Simone de Beauvoir – J. P. Sartre ile Söyleşiler (2023)

Simone de Beauvoir soruyor, Jean-Paul Sartre cevaplıyor.

Bu kitap, hareketli ve canlı bir dönemin düşünce dünyasından pek çok ayrıntı sunduğu gibi, bu efsanevi çiftin kendilerine ve çevrelerine dair ne düşündükleri hakkında önemli ipuçları veriyor.

Kitaptaki söyleşiler 1974 yazında Roma’da, sonbaharda Paris’te gerçekleştirilmiş.

Simone de Beauvoir, bu söyleşilerle ilgili şunları söylüyor:

“Sartre zaman zaman yorgun oluyor, bana düzgün yanıt veremiyordu; kimi zamansa ben esin bulamayarak sudan sorular soruyordum.

Gözüme gereksiz görünen konuşmaları metinden çıkardım.

Geri kalanını ise kronolojik sıraya az çok uygun kalmaya çalışarak temalara göre sınıflandırdım ve kolay okunabilir hale getirmeye uğraştım.

Bilindiği üzere, bir kayıt cihazının sakladığı sözler düzgün biçimde yazılmış bir anlatıya pek yaklaşamıyor.

Ancak konuştuklarımızı yazı diline uygun şekilde baştan yazmak da istemedim, doğallığını korumayı tercih ettim.”

  • Künye: Simone de Beauvoir – J. P. Sartre ile Söyleşiler: Ağustos-Eylül 1974, çeviren: Hasan Can Utku, Everest Yayınları, söyleşi, 472 sayfa, 2023