Jean-Paul Roux – Ortaçağ Seyyahları (2025)

Jean-Paul Roux’nun bu kitabı, Avrupa’nın Orta Çağ’da dünyayı nasıl keşfettiğini ve bu sürecin kültürel bir devrim niteliği taşıdığını anlatıyor. ‘Ortaçağ Seyyahları’ (‘Les explorateurs au Moyen Age’), dönemin Avrupa’sının, İslam dünyası dışında başka bir yaşam veya medeniyet olabileceğine dair sınırlı bir algısı olduğunu belirtiyor. Ancak Cengiz Han ve haleflerinin kurduğu Moğol İmparatorluğu’nun Asya’yı, Doğu Avrupa bozkırlarından Pasifik’e kadar birleştirmesiyle bu durum kökten değişir. Bu büyük imparatorluk, Avrupalıların Orta Asya, Hindistan ve Çin gibi uzak medeniyetlerle doğrudan temasa geçmesine ve hatta Müslüman topraklarının kalbine nüfuz etmesine olanak tanır.

Kitap, bu keşif hareketine katılan yüzlerce din adamı, elçi, tüccar ve maceraperestin hikâyelerine odaklanıyor. Bu cesur insanlar, Asya’nın büyük kara ve deniz yollarında sayısız zorlukla karşılaşmışlardır. Örneğin, 13. yüzyılın ortalarında bilinmeyen ve vahşi Tataristan’a doğru yola çıkan Giovanni da Pian del Carpine’nin geri döndüğünde nasıl bir kahraman gibi karşılandığı anlatılır. Onu takiben William of Rubruck’un seyahatinden modern bir etnologunkine benzer titiz bir anlatımla geri döndüğü belirtilir.

Roux, en bilinen gezginlerden Marco Polo’nun yanı sıra, Faslı İbn Battuta gibi başka önemli seyyahların da bu döneme damga vurduğunu vurguluyor. Kitap, Asyalıların da bu dönemde Avrupa’ya geldiklerini, böylece eski dünyanın yavaş yavaş daha tutarlı bir sistem oluşturmaya başladığını gösteriyor. Bir asırdan fazla süren ve Moğol İmparatorluğu’nun çöküşüyle sona eren bu muazzam keşif hareketinden günümüze, seyyahların anıları ve onların inançlarını, cesaretlerini, saflıklarını, gururlarını veya basitliklerini yansıtan önemli kitaplar kalmıştır.

Bu seyahatnameler, gezginlerin katlandığı acıları ve yolculukların tehlikelerini detaylandırır. Aynı zamanda, Avrupalıların artık gidemediği uzak diyarların hem gerçekçi hem de masalsı bir tablosunu çizer. Jean-Paul Roux, bu eseriyle, Orta Çağ’da yaşanan bu keşiflerin sadece coğrafi bir genişleme değil, aynı zamanda Avrupa’nın dünya algısında ve kültürel kimliğinde yarattığı derin dönüşümü gözler önüne seriyor. Kitap, Orta Çağ insanının dünyayı anlama çabasına ve bilinmeyene karşı duyduğu meraka ışık tutuyor.

  • Künye: Jean-Paul Roux – Ortaçağ Seyyahları, çeviren: Hakan Meral, Doğu Batı Yayınları, tarih, 357 sayfa, 2025

Suat Karaman – İbn Battûta’ya Göre 14. Yüzyılda Anadolu (2015)

Anadolu coğrafyasını ele alan seyyahlardan biri de, 1333 yılında buraya gelerek bölgenin pek çok şehrini gezen meşhur seyyah İbn Battûta’ydı.

Karaman, Battûta’nın seyahatnamesinde, Anadolu’nun sosyal ve kültürel hayatına, ilim adamları ve ilim mekânlarına, mezhepler ve tarikatlarına, iktisadi faaliyetlerine dair ayrıntıları aydınlatıyor.

  • Künye: Suat Karaman – İbn Battûta’ya Göre 14. Yüzyılda Anadolu, Kozmos Yayınları

David Waines – İbn Battûta’nın Destansı Seyahati (2012)

  • İBN BATTÛTA’NIN DESTANSI SEYAHATİ, David Waines, çeviren: Ebru Kılıç, Alfa Yayınları, tarih, 288 sayfa

 

David Waines bu kitabında, 14. yüzyıl gezginlerinden İbn Battûta’nın hayatına ve yaptığı seyahatlere odaklanıyor. İbn Battûta, uzun yıllar süren yolculuklarında, Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Anadolu, Bizans, Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve Endülüs gibi coğrafyaları gezmiş ve o ünlü seyahatnamesinde, bu coğrafyaların doğal özelliklerini, devlet ve toplum yapılarını, inanç ve adetlerini anlatmıştı. Waines’in çalışması, söz konusu seyahatleri adım adım izliyor; ayrıca İbn Battûta’nın seyahatnamesinde yer alan misafir ve misafirperverliğe, kutsal yerlere, evliyalara ve mucizelere dair hikâyelere yer veriyor.