Ivan T. Berend – 20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi (2025)

Ivan T. Berend’in ‘20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi’ (‘An Economic History of Twentieth-Century Europe’) Avrupa’nın yirminci yüzyıldaki ekonomik gelişimini kapsamlı bir şekilde ele alan bir eser. Genişletilmiş baskısıyla yeniden raflardaki yerini alan bu kitabında Berend, yüzyılın başından sonuna kadar Avrupa ekonomisini şekillendiren önemli olayları, eğilimleri ve yapısal değişimleri inceler. Kitap, Avrupa ekonomisinin iki dünya savaşı, Büyük Buhran, Soğuk Savaş ve Avrupa entegrasyonu gibi önemli olaylardan nasıl etkilendiğini analiz eder.

Berend, yirminci yüzyıl Avrupa ekonomisini üç ana döneme ayırır: 1900-1945, iki dünya savaşı ve Büyük Buhran’ın damgasını vurduğu bir dönemdir. Berend, bu dönemde Avrupa ekonomisinin nasıl çöktüğünü ve yeniden inşa edildiğini inceler. 1945-1973, “Altın Çağ” olarak da bilinen, Avrupa ekonomisinin hızlı bir şekilde büyüdüğü ve refahın arttığı bir dönemdir. Berend, bu büyümenin nedenlerini ve sonuçlarını analiz eder. 1973-2000, petrol krizleri, stagflasyon ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi gibi olayların yaşandığı bir dönemdir. Berend, bu dönemde Avrupa ekonomisinin nasıl yavaşladığını ve yeniden yapılandığını inceler.

Kitapta ele alınan bazı önemli temalar şunlardır: Avrupa ekonomisinin küreselleşme, teknolojik değişim ve demografik değişim gibi uzun vadeli eğilimlerden nasıl etkilendiği. Avrupa ekonomisinin farklı bölgeleri arasındaki (Batı, Doğu, Kuzey ve Güney) farklılıklar ve benzerlikler. Avrupa ekonomisinin devlet müdahalesi, piyasa mekanizmaları ve sosyal politikalar gibi farklı kurumsal düzenlemelerden nasıl etkilendiği. Avrupa ekonomisinin çevre, enerji ve eşitsizlik gibi önemli sorunlarla nasıl başa çıktığı.

Berend, Avrupa ekonomisinin yirminci yüzyıldaki karmaşık ve dinamik gelişimini anlamak için zengin bir tarihsel bakış açısı sunuyor. Kitap, Avrupa ekonomisinin geleceği hakkında düşünmek için de değerli bir çerçeve sunuyor.

  • Künye: Ivan T. Berend – 20. Yüzyıl Avrupa İktisat Tarihi, çeviren: Serpil Çağlayan, İş Kültür Yayınları, iktisat, 392 sayfa, 2025

Elizabeth L. Eisenstein – Erken Modern Avrupa’da Matbaa Devrimi (2025)

Elizabeth L. Eisenstein’ın ‘Erken Modern Avrupa’da Matbaa Devrimi’ (‘The Printing Revolution in Early Modern Europe’) adlı eseri, matbaanın icadının ve yaygınlaşmasının erken modern Avrupa üzerindeki dönüştürücü etkilerini inceleyen çığır açan bir çalışmadır. Eisenstein, matbaanın sadece bilgi yayımını hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda düşünce biçimlerini, toplumsal yapıları ve kültürel kurumları da derinden etkilediğini savunur.

Kitapta, matbaanın icadından önce Avrupa’da el yazması kültürü ve bilginin yayılma biçimleri ayrıntılı olarak ele alınır. Eisenstein, matbaanın ortaya çıkışıyla birlikte bilginin daha hızlı, daha doğru ve daha geniş kitlelere ulaşılabilir hale geldiğini vurgular. Bu durum, Rönesans, Reformasyon ve Bilim Devrimi gibi önemli kültürel ve entelektüel hareketlerin gelişiminde kritik bir rol oynamıştır.

Eisenstein, matbaanın sadece bilgi yayımını değil, aynı zamanda bilginin örgütlenme biçimini de değiştirdiğini belirtir. Matbaa sayesinde kitaplar daha standart hale gelmiş, bilginin depolanması ve erişimi kolaylaşmıştır. Bu durum, bilimsel araştırmaların, felsefi tartışmaların ve edebi eserlerin yaygınlaşmasına ve daha geniş kitleler tarafından erişilebilir olmasına yol açmıştır.

Kitapta, matbaanın toplumsal etkileri de ayrıntılı olarak incelenir. Eisenstein, matbaanın okuryazarlık oranlarını artırdığını, yeni iletişim biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olduğunu ve toplumsal katılımı teşvik ettiğini savunur. Matbaa, aynı zamanda siyasi ve dini propaganda için de etkili bir araç haline gelmiş, bu da toplumsal ve siyasi değişimlere katkıda bulunmuştur.

Eisenstein, matbaanın erken modern Avrupa’sında yarattığı değişimi “iletişim devrimi” olarak adlandırır. Bu devrim, bilginin yayılma biçimini, düşünce yapısını ve toplumsal etkileşimi derinden etkileyerek modern dünyanın temellerini atmıştır. Kitap, matbaanın sadece teknolojik bir yenilik olmadığını, aynı zamanda kültürel, entelektüel ve toplumsal bir dönüşümün tetikleyicisi olduğunu gösterir.

Özetle ‘Erken Modern Avrupa’da Matbaa Devrimi’, matbaanın tarihsel önemini ve etkilerini anlamak için temel bir eserdir. Eisenstein’ın kapsamlı araştırması ve derinlikli analizi, matbaanın modern dünyayı nasıl şekillendirdiğine dair önemli içgörü sunar. Kitap, tarih, iletişim, kültür ve sosyal bilimler alanlarında çalışanlar için değerli bir kaynak niteliği taşır.

  • Künye: Elizabeth L. Eisenstein – Erken Modern Avrupa’da Matbaa Devrimi, çeviren: Hamit Çalışkan, İş Kültür Yayınları, tarih, 320 sayfa, 2025

Gerald Martin – Gabriel García Márquez (2025)

Gerald Martin’in kaleme aldığı ‘Gabriel García Márquez’ (‘Gabriel García Márquez: A Life’) adlı eser, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazarın hayatını ve edebi yolculuğunu detaylı bir şekilde ele alıyor. 1927’de Kolombiya’da doğan ve 2014’te Meksika’da hayata veda eden Gabriel García Márquez, Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.

Kitap, Márquez’in çocukluğundan başlayarak, gazetecilik yıllarını, edebi kariyerinin yükselişini, siyasi görüşlerini ve özel hayatını okuyuculara aktarıyor. Yazarın ailesiyle olan ilişkileri, arkadaşlıkları, aşkları ve hayal kırıklıkları, eserlerinde de izlerini bulduğu önemli olaylar olarak öne çıkıyor.

Márquez’in en bilinen eseri olan ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ın yazılma süreci, yazarın bu romanla olan özel bağı ve eserin dünya çapında yankı uyandırması kitapta geniş bir şekilde yer alıyor. Ayrıca ‘Kolera Günlerinde Aşk’, ‘Başkan Babamızın Sonbaharı’ gibi diğer önemli eserlerinin de yazılma aşamaları ve temaları hakkında bilgiler sunuluyor.

Kitap, Márquez’in sadece bir yazar olarak değil, aynı zamanda bir gazeteci, bir aktivist ve bir entelektüel olarak da portresini çiziyor. Yazarın Latin Amerika’daki siyasi çalkantılara karşı duruşu, Küba Devrimi’ne olan desteği ve ülkesi Kolombiya’daki çatışmalara yönelik eleştirileri kitapta önemli bir yer tutuyor.

Gerald Martin, Márquez’in hayatını anlatırken, yazarın kişisel özelliklerini, tutkularını, korkularını ve zaaflarını da gözler önüne seriyor. Márquez’in arkadaş canlısı, esprili ve sıcakkanlı kişiliği, ailesine olan düşkünlüğü ve edebiyata olan tutkusu kitapta vurgulanan özelliklerinden bazıları.

Kitap, yazarın hayatına ve eserlerine dair kapsamlı bir bakış sunarken, Latin Amerika edebiyatının ve siyasi tarihinin de önemli bir dönemine ışık tutuyor. Kitap, Márquez’in edebi dehasını ve kültürel mirasını anlamak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Gerald Martin – Gabriel García Márquez, çeviren: Zeynep Alpar, İş Kültür Yayınları, biyografi, 720 sayfa, 2025

Julian Cribb – Gezegeni Nasıl Düzeltiriz? (2025)

Julian Cribb’in bu kitabı, insanlık ve gezegenimiz için ciddi bir tehdit oluşturan birçok sorunu ele alıyor. Kitap, gelecekte karşılaşabileceğimiz on büyük tehdidi sıralayarak, bu tehditlerin üstesinden gelmek için bireysel ve toplumsal düzeyde neler yapılabileceğini tartışıyor.

Küresel Tehditler: İklim değişikliği, ekosistemlerin bozulması, nükleer tehdit, salgın hastalıklar, gıda kıtlığı gibi insanlık için varoluşsal tehditler detaylı bir şekilde inceleniyor.

  • Çözüm Odaklı Yaklaşım: Her bir tehdit için olası çözümler ve bu çözümlerin nasıl uygulanabileceği konusunda somut öneriler sunuluyor.
  • Bireysel ve Toplumsal Sorumluluk: Kitap, bireylerin, toplulukların, şirketlerin ve devletlerin bu sorunlara çözüm bulmak için nasıl birlikte çalışabileceğini vurguluyor.
  • Umut ve İyimserlik: Dünyanın karşı karşıya olduğu sorunların ciddiyetine rağmen, kitap geleceğe dair umut verici bir bakış açısı sunuyor ve insanlığın bu zorlukları aşabileceğine inanıyor.

Kitapta Ele Alınan Bazı Önemli Konular:

  • Ekosistemlerin Bozulması: Ormansızlaşma, biyoçeşitliliğin azalması ve kirlilik gibi sorunlar ve bu sorunların çözüm yolları.
  • İklim Değişikliği: Küresel ısınmanın etkileri, fosil yakıtlardan vazgeçme ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş gibi konular.
  • Nükleer Tehdit: Nükleer silahların yayılması, nükleer kazalar ve nükleer atıklar gibi riskler ve bu risklerin azaltılması için atılabilecek adımlar.
  • Salgın Hastalıklar: Pandemilerin ortaya çıkması ve yayılması, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve yeni hastalıklara karşı aşı geliştirme gibi konular.
  • Gıda Kıtlığı: Nüfus artışı, iklim değişikliği ve tarım alanlarının azalması nedeniyle ortaya çıkan gıda güvenliği sorunu ve bu sorunun çözümü için sürdürülebilir tarım uygulamaları.

Sonuç olarak kitap, dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlara karşı duyarlı olan herkes için önemli bir kaynak. Kitap, hem sorunların ciddiyetini gösteriyor hem de çözüm önerileri sunarak okuyucuyu harekete geçmeye teşvik ediyor.

  • Künye: Julian Cribb – Gezegeni Nasıl Düzeltiriz?: 21. Yüzyılda Sağ Kalmak İçin Tavsiyeler, çeviren: Barış Gönülşen, İş Kültür Yayınları, ekoloji, 192 sayfa, 2025

Carter Vaughn Findley – Osmanlı İmparatorluğu’nda Hukuk ve Devlet (2025)

Carter V. Findley, bu çalışmasında Aydınlanma Çağı’nda Batı dünyasının İslam ve Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki anlayışını derinlemesine inceliyor. Özellikle İsveçli diplomat ve yazar Ignatius Mouradgea d’Ohsson’un, Osmanlı İmparatorluğu hakkında yazdığı kapsamlı eser olan ‘Tableau général de l’Empire othoman’ (‘Osmanlı İmparatorluğu’nun Genel Tablosu’) adlı esere odaklanıyor.

Kitap, d’Ohsson’un hayatını, Osmanlı İmparatorluğu’nda geçirdiği yılları ve bu dönemde edindiği bilgileri detaylı bir şekilde ele alıyor. Yazarın, Osmanlı İmparatorluğu hakkında yazdığı anıtsal eserin Avrupa’da büyük yankı uyandırmasını ve Aydınlanma dönemi düşünürleri üzerindeki etkisini inceleniyor.

Findley, Aydınlanma Çağı’nda Avrupa’da İslam ve Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki genel algının nasıl şekillendiğini ve d’Ohsson’un bu algının oluşumunda ne gibi bir rol oynadığını araştırıyor.

Kitap, d’Ohsson’un eserinin sadece bir seyahatname veya tarih kitabı olmadığını, aynı zamanda bir kültürel köprü görevi gördüğünü vurguluyor. D’Ohsson, Batı dünyasına Osmanlı İmparatorluğu’nu daha doğru ve kapsamlı bir şekilde tanıtan önemli bir kaynak olmuştur.

Sonuç olarak, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Hukuk ve Devlet’ adlı kitap, Aydınlanma Çağı’nda İslam ve Osmanlı İmparatorluğu üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri. Kitap, hem tarihçiler hem de bu konuya ilgi duyan herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Carter Vaughn Findley – Osmanlı İmparatorluğu’nda Hukuk ve Devlet: Avrupa’yı Aydınlatan Adam Mouradgea d’Ohsson, çeviren: Tansel Demirel, İş Kültür Yayınları, tarih, 432 sayfa, 2025

Nader Sohrabi – Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da Devrim ve Meşrutiyet (2025)

Nader Sohrabi’nin ‘Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da Devrim ve Meşrutiyet’ adlı eseri, 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da yaşanan siyasi ve sosyal dönüşümleri, özellikle de devrim ve meşrutiyet kavramlarını merkeze alarak inceler. Sohrabi, bu iki devletin benzer tarihsel süreçlerden geçmesine rağmen, farklı sonuçlara ulaşmasının nedenlerini araştırır.

Kitap, Osmanlı İmparatorluğu’nun Tanzimat Fermanı ile başlayan modernleşme çabalarını ve bu süreçte yaşanan iç çatışmaları detaylı bir şekilde analiz eder. İran’da ise, Batılılaşma hareketlerinin ve meşrutiyet mücadelesinin Osmanlı’ya göre farklı bir seyir izlediğini gösterir. Sohrabi, her iki devlette de yaşanan devrim ve anayasa girişimlerinin başarısız olmasının nedenlerini, Batılılaşma anlayışlarındaki farklılıklar, toplumsal yapılar ve dış güçlerin etkileri gibi çeşitli faktörlere bağlar.

Yazar, bu iki devletin deneyimlerinin, modernleşme sürecindeki zorlukları ve engelleri anlamak için önemli bir kıyaslama noktası olduğunu vurgular. Kitap, sadece tarihsel bir inceleme olmaktan öte, günümüzde de devam eden siyasi ve sosyal dönüşümlerin anlaşılmasına katkı sağlayan önemli bir çalışma olarak öne çıkar.

Kitabın temel noktaları:

  • Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da 19. ve 20. yüzyıllarda yaşanan siyasi ve sosyal dönüşümler
  • Devrim ve anayasacılık kavramlarının bu iki devletteki yeri ve etkileri
  • Batılılaşma süreçlerindeki farklılıklar ve sonuçları
  • Toplumsal yapıların siyasi dönüşümler üzerindeki etkisi
  • Dış güçlerin rolü

Sonuç olarak bu eser, Osmanlı ve İran’ın modernleşme süreçlerini karşılaştırmalı bir perspektifte ele alarak, bu iki önemli devletin tarihsel deneyimlerinin günümüz dünyası için önemli dersler içerdiğini gösteriyor.

  • Künye: Nader Sohrabi – Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da Devrim ve Meşrutiyet, çeviren: Ülke Evrim Uysal, İş Kültür Yayınları, tarih, 535 sayfa, 2025

Frédéric Lenoir – Bilgelik (2025)

Bu kitap, günümüz insanının giderek artan karmaşıklık ve belirsizlik içinde aradığı bilgelik kavramını derinlemesine inceliyor. Kitap, farklı kültürlerden ve dönemlerden bilge kişilerin ve filozofların düşüncelerini bir araya getirerek, bilgeliğin ne olduğu, nasıl elde edileceği ve modern dünyada nasıl uygulanabileceği sorularına cevap arıyor.

Kitapta Ele Alınan Başlıca Konular:

Bilgeliğin Tanımı: Lenoir, bilgeliği sadece bilgi birikimi olarak değil, aynı zamanda yaşam deneyimi, içsel huzur ve başkalarına karşı empati gibi çok boyutlu bir kavram olarak tanımlıyor.

Farklı Kültürlerde Bilgelik: Antik Yunan filozoflarından Doğu felsefesine, farklı kültürlerde bilgeliğin nasıl algılandığı ve ifade edildiği inceleniyor.

Modern Dünyada Bilgeliğe İhtiyaç: Günümüzün hızlı ve karmaşık yaşamında bilgeliğin neden daha da önemli hale geldiği ve modern insanın hangi zorluklarla karşılaştığı ele alınıyor.

Bilgeliğe Ulaşmanın Yolları: Meditasyon, felsefe, sanat, doğa ile iç içe olma gibi bilgeliğe ulaşmada kullanılan farklı yöntemler ve teknikler inceleniyor.

Bilgeliğin Günlük Hayatta Uygulamaları: Bilgeliği günlük hayata nasıl entegre edeceğimiz, daha iyi kararlar almak, daha mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmek için bilgeliğin nasıl kullanılacağı gibi konulara değiniliyor.

Lenoir’ın amacı, okuyuculara bilgeliğin ne olduğu, nasıl elde edileceği ve günlük hayatta nasıl uygulanacağı konusunda kapsamlı bir rehber sunmak. Kitap, karmaşık dünyada kaybolmuş hisseden insanlara, iç huzur, anlam ve mutluluk arayışlarında yol göstermeyi amaçlıyor.

  • Künye: Frédéric Lenoir – Arayanlar İçin Açıklamalı Bilgelik, çeviren: Yusuf Yıldırım, İş Kültür Yayınları, inceleme, 96 sayfa, 2025

Slavoj Žižek – Uyanmak İçin Çok Geç (2025)

Slavoj Žižek’in ‘Uyanmak İçin Çok Geç’ adlı eseri, günümüzün en acil sorunlarından biri olan iklim krizi ve bu krizin tetiklediği diğer sorunlar üzerine derinlemesine bir inceleme sunuyor.

Žižek, bu kitabında sadece bir uyarıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda mevcut durumu analiz ederek geleceğe dair çarpıcı öngörülerde bulunuyor ve olası çözüm yollarını tartışıyor.

Kitabın Ana Temaları:

Küresel İklim Krizi: Žižek, iklim krizinin sadece çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal sistemlerimizi derinden etkileyen bir varoluşsal tehdit olduğunu vurguluyor.

Kapitalizm ve İklim Krizi: Yazar, kapitalizmin aşırı tüketim ve büyüme odaklı yapısının iklim krizinin temel nedenlerinden biri olduğunu savunuyor.

Siyaset ve İklim Krizi: Žižek, mevcut siyasi sistemlerin iklim krizine karşı yeterince etkili olmadığını ve yeni bir siyasi düşünceye ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Gelecek ve Umut: Yazar, geleceğin belirsiz olduğunu ve umudun kaybolduğunu hissetsek de radikal bir dönüşümün hala mümkün olduğunu savunuyor.

Kitabın Temel Argümanları:

İklim krizi, sadece bir çevresel sorun değil, aynı zamanda toplumların ve bireylerin yaşamlarını derinden etkileyen bir medeniyet krizi.

Kapitalizm, sınırsız büyüme ve tüketim üzerine kurulu olduğu için iklim krizinin temel nedenlerinden biri.

Mevcut siyasi sistemler, iklim krizinin ciddiyetini anlamakta ve buna karşı etkili önlemler almakta yetersiz kalıyor.

İklim krizini aşmak için radikal bir dönüşüm gerekiyor ve bu dönüşüm, sadece teknolojik çözümlerle değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasi bir dönüşümle mümkün.

Gelecek belirsiz olsa da umudu kaybetmemeliyiz ve radikal bir değişim için mücadele etmeliyiz.

Žižek, ‘Uyanmak İçin Çok Geç’ kitabında, iklim krizi konusunu felsefi, siyasi ve sosyolojik bir perspektifle ele alarak bu konuya yeni bir bakış açısı getiriyor. Yazarın provokatif ve çarpıcı üslubu, okuru düşünmeye ve mevcut durumu sorgulamaya teşvik ediyor. Kitap, hem akademik çevreler hem de iklim krizi konusunda duyarlı olan geniş kitleler tarafından ilgiyle okunuyor.

  • Künye: Slavoj Žižek – Uyanmak İçin Çok Geç: Gelecek Yoksa Bizi Ne Bekliyor?, çeviren: Barış Gönülşen, İş Kültür Yayınları, siyaset, 160 sayfa, 2025

Ahmet Erdem Tozoğlu – Demiryolu ve Kent (2024)

On dokuzuncu yüzyılda Babıali’nin Rumeli’ye ilişkin önceliklerinden biri liman şehirleri ile iç merkezleri birbirine bağlayacak ve bunları Dersaadet’e ulaştıracak bir demiryolu ağının kurulmasıydı.

Demiryollarının Osmanlı şehirlerine varışı, Balkanlarda modernite deneyimini canlandırdığı gibi, bu şehirlerin ve şehirlilerin kendileri dışındaki dünyaya ekonomik ve sosyal ağlar üzerinden entegre olabilmelerini kolaylaştırdı.

Demiryolları yalnızca şehirleri bağlamakla kalmadı, aynı zamanda Osmanlı coğrafyasının sosyal, ekonomik ve mekânsal dokusunu da kökten değiştirdi.

Ahmet Erdem Tozoğlu’nun ‘Demiryolu ve Kent’ adlı bu çalışması, okurlarını Osmanlı Balkan şehirlerinin iç içe geçmiş hikâyelerine ve İstanbul’dan başlayarak Balkanlara uzanan demiryolu ağının şehirler üzerindeki etkileyici serüvenine tanıklık etmeye çağırıyor.

İstanbul’dan Selanik’e, Manastır’dan Edirne ve Dedeağaç’a kadar uzanan bu modernleşme ve dönüşüm yolculuğunda, arşiv belgeleri, edebi eserler ve göz alıcı görsellerle zenginleştirilmiş bir anlatı yer alıyor.

Kitapta, Türkiye’de bugüne kadar daha çok ekonomik, siyasi ve askeri açılardan ele alınan demiryolları tarihine dair sosyal ve kültürel bir perspektif sunuluyor.

  • Künye: Ahmet Erdem Tozoğlu – Demiryolu ve Kent: 19. Yüzyılda Osmanlı Balkan Şehirlerinin Mekânsal Değişimi, İş Kültür Yayınları, tarih, 368 sayfa, 2024

Pablo Servigne, Raphaël Stevens – Her Şey Nasıl Çökebilir? (2024)

Toplumun, bildiğimiz haliyle uygarlığın hatta daha kötüsü biyosferin muhtemel çöküşünü Avrupa’da halkın gündemine taşıyan ve ilk kez 2015’te yayımlanan bu kitap son elli yıldır dünya genelinde etkisini artıran politik ekoloji hareketi içinde en çok tartışılan metinlerinden biri haline geldi.

Pablo Servigne ve Raphaël Stevens bugünkü nesillerin yaşam süresi içinde gerçekleşmesini olası gördükleri çöküşün (veya çöküşlerin) ardındaki dinamikleri ortaya seriyor ve 2020’de sözlüklere de giren “kolapsoloji” (çöküşbilim) adını verdikleri bu son derece rahatsız edici konuya disiplinlerarası bir giriş sunuyorlar.

Kitap, tamamıyla pesimist bir tablo çizmek yerine, mevcut durumu daha iyi anlamamız ve geleceğe yönelik daha bilinçli kararlar almamız için bir fırsat sunuyor.

  • Künye: Pablo Servigne, Raphaël Stevens – Her Şey Nasıl Çökebilir?: Şimdiki Nesiller İçin Çöküşbilim Elkitabı, çeviren: Alara Çakmakçı, İş Kültür Yayınları, ekoloji, 224 sayfa, 2024