Charles Alexandre de Challaye – Kırım Savaşı Öncesinde Osmanlı Ordusu (2018)

Yaklaşık üç yıl sürmüş Kırım Savaşı, Osmanlı ile Rusya arasında başlamış olsa da, daha sonra Avrupa ülkelerinin de dâhil olduğu büyük bir savaşa dönüştü.

Dolayısıyla bu savaş, yalnızca Osmanlı tarihinde değil, Avrupa tarihinde de çok büyük öneme sahip.

O dönem Erzurum’da Fransız konsolosu olarak görev yapan Charles Alexandre de Challaye’ın bu önemli kitabı da, savaş öncesinde Osmanlı ordusunun ne durumda olduğu hakkında çok değerli ve ilgi çekici ayrıntılar barındıran bir kaynak.

Challaye, Osmanlı-Rus ilişkilerinin kesildiği Haziran 1853’ten itibaren Osmanlı ordusunun Kırım Savaşı’ndaki merkezi olarak belirlenen Erzurum’daki gelişmeleri adım adım izlemiş ve daha sonra bunları Fransız makamlarına rapor etmişti.

Raporda, Osmanlı ordusunun yerleşik olduğu kamplar, ordunun durumu, savaş gücü ve ordunun Ruslara nasıl karşı koyabileceği konuları ayrıntılı şekilde yer alıyor.

Kitap, hem Osmanlı ordusunun durumunu kapsamlı bir şekilde ortaya koyması hem de Osmanlı ordusunda yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra askeri modernleşme anlamında nelerin gerçekleştirildiğini gözler önüne sermesiyle çok önemli.

  • Künye: Charles Alexandre de Challaye – Kırım Savaşı Öncesinde Osmanlı Ordusu: Organizasyon ve Savaş Gücü, çeviren: Özgür Yılmaz, Kronik Kitap, tarih, 160 sayfa, 2018

Ebu Dülef – İran Seyahatnamesi (2018)

Seyyah, edebiyatçı ve doğabilimci Ebu Dülef’in bu seyahatnamesi, 10. yüzyıl İran’ı hakkında çok yönlü, altın değerinde bir kaynak.

Tam adıyla Ebu Dülef Mis’ar bin Mühelhil el-Hazrecî Yenbuî olan kitabın yazarı, Samanoğulları döneminde yaptığı bu yolculuğunda, İran coğrafyasını, tarihini, madenlerini, şifalı bitkilerini, adetlerini, toplumsal yaşamını, kültürünü ve bu özgün ülkeye dair daha pek çok konuyu kapsamlı bir şekilde anlatıyor.

Seyahatname, dönemin İran’ına dair gizemleri araladığı gibi, bir süre sonra bu bölgede kurulacak Selçuklu hâkimiyeti hakkında da çok önemli ipuçları sunuyor.

Kitabın bulunma serüveni de ilginç.

Ünlü tarihçimiz Zeki Velidi Togan ile Abdülkadir İnan, 1922 yılında Horasan topraklarına doğru yola çıkarlar ve seyahat esnasında, bu önemli eseri bulurlar.

Türkçeye ilk kez çevrilen kitap, çevirmeni Serdar Gündoğdu tarafından dönemin önemli seyahatnameleriyle karşılaştırılmış, ayrıca ilave notlarla zenginleşmiş.

  • Künye: Ebu Dülef – İran Seyahatnamesi: 10. Yüzyılda Kafkasya’dan Fars Körfezi’ne Yolculuk (953-955), çeviren: Serdar Gündoğdu, Kronik Kitap, seyahatname, 144 sayfa

Simeon Trayçev Radev – Galatasaray Mekteb-i Sultanisi (2018)

Galatasaray Lisesi, eski adıyla Mekteb-i Sultani, Osmanlı’dan bugüne Türkiye’nin çağdaş eğitim geleneğinin en önemli taşıyıcılarından biri olageldi.

Simeon Trayçev Radev’in anılarından oluşan bu kitabı ise, hem bu önemli okulun tarihi hem dönemin atmosferi ve hem de Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde yaşananlar hakkında harika bir kaynak.

On dokuzuncu yüzyıl boyunca İstanbul ve çevresinde cemaat oluşturan, Radev’in de üyesi olduğu Osmanlı tebaası Bulgarların tarihini anlatarak açılan kitap, bağımsız Bulgar Kilisesi’nin kuruluşu ve

İstanbul’a gönderilen Bulgar gençlerinin eğitimlerine yönelik çalışmalarla ilerliyor.

Kitabın devamında ise,

  • Galatasaray Lisesi’nde nasıl bir eğitim verildiği,
  • Mektebin hocalarının kimlerden oluştuğu,
  • Okulun uluslararası bir okul olmayı başarmasının altındaki etkenler,
  • Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e Galatasaray Lisesi eğitim ve öğretiminde değişiklikler olup olmadığı,
  • Ve lisede nehari (gündüzlüler) ve leyli (yatılılar) öğrenciler arasındaki farkların neler olduğu gibi konular ele alınıyor.

Kitap bu ve benzeri konuları aydınlatırken, dönemin İstiklal Caddesi’ndeki, Cadde-i Kebir’deki yaşam hakkında zengin bir fotoğraf da çekiyor.

  • Künye: Simeon Trayçev Radev – Galatasaray Mekteb-i Sultanisi: Resneli Bulgar Bir Talebenin Hatıraları, 1879-1898, açıklama, çeviri ve notlar: Georgi P. Kostandov, Kronik Kitap, anı, 160 sayfa, 2018

George Stitt – Son Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa Anlatıyor (2018)

Şerif Ali Haydar Paşa, Osmanlı’nın tayin ettiği son Mekke emiriydi.

Daha da ilginci, Arap isyanını başlatan Şerif Hüseyin Paşa, Şerif Ali Haydar Paşa’nın uzaktan kuzeniydi.

Bilindiği gibi Şerif Ali Haydar Paşa, Arap isyanı zamanlarında birçok kuzeninin aksine Osmanlı’ya sadık kalmış, ayrıca bizzat Fahreddin Paşa’nın yanında Medine’de Şerif Hüseyin ve adamlarına karşı mücadele etmişti.

İşte bu kitap, Arapların bağımsızlık savaşında yaşananlar başta olmak üzere, paşanın tanık olduğu önemli gelişmeleri ilk elden sunmasıyla çok değerli bir kaynak.

Abdülaziz döneminde doğmuş paşa, bu anılarında da görüleceği gibi, II. Abdülhamid zamanında şehzadelerle birlikte saray mektebine gitmiş ve hanedan yaşamına, ayrıca birçok konakta bulunmasıyla da dönemin İstanbul yaşamına yakından tanık olmuş.

Kitapta,

  • 1908 Devrimi, 31 Mart Vak’ası ve Birinci Dünya Savaşı esnasındaki İttihatçıların faaliyetleri,
  • Mithat Paşa’nın sürgün edilmesi,
  • Abdülhamid’in ıslahatları,
  • Vahdeddin’in ülkeyi terk edişi,
  • Osmanlı’nın Arap bölgeleri konusunda yürüttüğü politikalar,
  • Arap isyanının başlama sebepleri,
  • Arabistan’ın Osmanlı’nın elinden çıkma nedenleri,
  • Cumhuriyet idaresinin Arabistan’a karşı nasıl bir tavır takındığı,
  • Saltanat ve hilafetin kaldırılışı,
  • İbn-i Suud’un ve Vehhabilerin Mekke ve Medine’yi ele geçirme süreçleri,
  • Ve bunun gibi birçok tarihi olay anlatılıyor.

Künye: George Stitt – Son Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa Anlatıyor: Osmanlı Arabistan’ı Nasıl Kaybetti?, çeviren: Yusuf Selman İnanç, Kronik Kitap, tarih, 336 sayfa, 2018

Jona Lendering – Büyük İskender (2018)

Büyük İskender, 11 Haziran 323 tarihinde Babil’de öldüğünde henüz 33 yaşındaydı, fakat ardında, gerçek anlamda bir dünya imparatorluğu bırakmış, antik dünyanın ve belki de tarihin gelmiş geçmiş en büyük askeri lideriydi.

Antikçağ Yunan hikâyelerinden, Babil hükümdarlık kayıtlarından, İran kökenli belgelerden yararlanan bu kitap ise, en kapsamlı Büyük İskender biyografilerinden biri olmaya aday.

Tarihçi Jona Lendering, uzun soluklu araştırmalarının ürünü olan kitabında,

  • Büyük İskender’in doğduğu Makedonya İmparatorluğu’nu,
  • Babası Philippos’u,
  • Yetiştiği çevreyi,
  • Hocalarını,
  • Aldığı siyasi ve askeri eğitimi,
  • Liderlik yeteneklerini,
  • Devlet yönetimine getirdiği yenilikleri,
  • Kazandığı büyük başarıların altındaki etkenleri,
  • Ve en büyük siyasi ve askeri hatalarını kapsamlı bir şekilde irdeliyor.

Lendering’in çalışması, Büyük İskender’in kişiliği, savaştığı ordular, başka devletlerle ilişkileri, kısacası bu önemli tarihi aktöre dair bilinmesi gereken pek çok önemli ayrıntıyı bizimle paylaşıyor.

  • Künye: Jona Lendering – Büyük İskender, çeviren: Burak Sengir, Kronik Kitap, biyografi, 456 sayfa, 2018

Martin Ford – Robotların Yükselişi (2018)

Makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla pek çok insanın nasıl işlerini kaybettiği konusunda bilgi ve deneyim sahibi olsak da, yapay zekânın bu anlamda yaratacağı sonuçları tam anlamıyla idrak ettiğimiz söylenemez.

Yapay zekâ, şimdilerde bize daha ziyade keyifli ve eğlenceli yönleriyle görünse de, aslında uygulamaya geçildiğinde, birçok kişiyi işinden edecek bir tehlike olarak karşımızda duruyor.

Hem de, öyle küçümsenecek bir tehlike değildir bu.

Martin Ford da ‘Robotların Yükselişi’nde, yapay zekânın istihdam alanlarını insansızlaştırması sonucunda muazzam bir işsizlik ve eşitsizlik dalgası riskiyle karşı karşıya olduğumuzu, daha da kötüsü, bizzat tüketici ekonomisinin çökebileceğini belirtiyor.

Ford’da göre, teknoloji bugün öylesine korkutucu bir boyut almıştır ki, artık yüksek eğitim ve maharet gerektiren işler dahi yapay zekânın tehdidi altındadır.

Yazar, bilgi teknolojisi sayesinde bazı şeyler ucuzlasa da, yapay zekânın, yani teknolojinin ilerlemesi nedeniyle mavi ve beyaz yakalı işlerin buharlaşacağını, orta sınıf ailelerin büyük bir krize savrulacağını söylüyor.

Ford’un kitabı, korkutucu gerçekler anlatıyor, fakat aynı zamanda, gelecekte bugünkünden de korkunç eşitsizlikler ve ekonomik güvensizlikle boğuşmamamız için neler yapılabileceğini de irdeliyor.

  • Künye: Martin Ford – Robotların Yükselişi: Yapay Zekâ ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi, çeviren: Cem Duran, Kronik Kitap, inceleme, 336 sayfa, 2018

Erwin Bartmann – Vatan ve Führer İçin (2018)

Hitler’in seçkin Muhafız Birliği’nde yer almış Erwin Bartmann’ın anıları, Nazi Almanya’sında yaşananlara içerden tanıklık etmesiyle çok önemli bir tarihi belge.

Bartmann anılarında,

  • Henüz genç bir okul çocuğuyken Nazilerin propagandalarından nasıl etkilendiğini,
  • Alman ırkının üstünlüğü safsatasının halk arasında akıl almaz biçimde nasıl karşılık bulduğunu,
  • 17 yaşındayken Berlin’deki Lichterfelde kışlasına gönüllü olarak adım atışını,
  • 1941 yazının sonlarında Sovyet Cephesi’nde savaşmaya gidişini,
  • Kursk-Prohorovka Muharebesi sırasında yaralanarak geri hizmete çekilmesini,
  • Daha sonra Almanya’da Eğitim ve İkmal taburunda makineli tüfek eğitmeni olarak görevlendirilmesini,
  • Kızıl Ordu saldırıları karşısında Alman mevzilerinin bir bir çöküşünü,
  • Ve Hitler Almanya’sının sonunun hızla gelişini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

Bartmann’ın kitabı, yalnızca bu tarihi olaylara dair tanıklığıyla değil, aynı zamanda harika bir dönem tasviri yapmasıyla da benzeri hatıratlardan ayrılıyor.

Politika ve askeri stratejiye boğulmamasıyla öne çıkan kitap; açlık, yorgunluk, çamur ve yağan mermilerle boğuşan askerlerin, kimi yerde roman tadı veren gerçekçi hikâyelerini sunmasıyla oldukça ilginç.

  • Künye: Erwin Bartmann – Vatan ve Führer İçin: 1. SS Panter Tümeni’nden Bir Askerin Anıları, çeviren: Selçuk Uygur, Kronik Kitap, anı, 320 sayfa, 2018

Fahir Armaoğlu – Türk-Amerikan İlişkileri (1919-1997) (2017)

Tarihte kimi zaman inişli çıkışlı seyir izlediği zamanlar olsa da, Türk-Amerikan ilişkileri son dönemde tanık olduğumuz kadar bozulmamıştı.

Fahir Armaoğlu’nun kaleme aldığı bu kitap da, söz konusu ilişkinin tarihsel gelişimini izlemek için çok iyi bir rehber.

1919-1997 zaman aralığında iki ülke arasındaki alışverişi ayrıntılı bir bakışla izleyen eldeki çalışmada,

  • Sèvres, Lozan, Ermeni sorunu, Kıbrıs meselesi gibi temel konuların Türk-Amerikan ilişkilerine yansıması,
  • Atatürk-Roosevelt arasındaki yazışmalar,
  • Diplomatik anekdotlar,
  • Harbord Misyonu,
  • Ve 27 Mayıs olayı gibi, bu ilişkileri büyük ölçüde etkilemiş ilginç ve önemli olaylar ele alınıyor.

Kitabın en büyük katkısı ise, Armaoğlu’nun bu analizden yola çıkarak Türkiye-ABD ilişkilerinin alacağı biçimler hakkında öngörüler sunması.

  • Künye: Fahir Armaoğlu – Türk-Amerikan İlişkileri (1919-1997), Kronik Kitap, tarih, 264 sayfa, 2017

Halil İnalcık – Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler (2017)

Söz konusu Osmanlı olunca, hakikatle yalanı ayırt etmek kimi zaman zorlaşabiliyor.

Bunun tek nedeni, yalnızca bu tarihin sonraki tarihçiler tarafından yanlış aktarımı değil, bizzat Osmanlı tarihine dair temel kaynaklarda birçok olayın abartılması ve bu olaylarda rol almış aktörlerin efsaneleştirilmesidir.

Halil İnalcık da bu kitabında, şimdiye değin Osmanlı tarihine dair doğru bildiğimiz pek çok bilginin aslında birer efsane olduğunu gözler önüne seriyor.

  • Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde Rumlarla olan irtibat,
  • İzmir’i fethedip Bizans’ı ürküten Türk komutanı Çaka Bey,
  • Ertuğrul Gazi’nin gerçek hikâyesi,
  • Çelebi Mehmed’in iktidar yolu,
  • İstanbul kuşatmasındaki kritik üç gün,
  • İstanbul’un fethi,
  • Boğazların 800 yıllık tarihi ve İstanbul,
  • Sultan II. Osman’ın katli,
  • İç savaş döneminin en merak edilen aktörü Kösem Sultan,
  • Sultan I. İbrahim’in katli,
  • Osmanlıların Avrupa’da Protestanlığın yayılmasındaki rolü…

Halil İnalcık bu ve bunun gibi özel olarak araştırdığı tam 18 olayı irdeleyerek, bize Osmanlı’ya dair gerçekler ve yanılgılarla yüzleşmeye davet ediyor.

  • Künye: Halil İnalcık – Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler, Kronik Kitap, tarih, 272 sayfa, 2017

 

Önder Kaya – İmparatorluktan Cumhuriyete Azınlıklar (2017)

Özellikle 19. yüzyılda Batı’da ortaya çıkan milliyetçilik rüzgârlarıyla birlikte Osmanlı’da da azınlıklar önemli bir sorun olarak kendini göstermeye başladı.

Bu soruna çözüm olarak Tanzimat döneminde bazı düzenlemeler yapılmış olsa da, sorun hem Osmanlı’da hem de Cumhuriyet dönemlerinde etkisi azalmak yerine daha da büyüyerek devam etti.

Önder Kaya bu önemli çalışmasında, azınlıklar sorununu Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte irdeliyor.

İslam hukukunda gayrimüslimlerin nasıl tanımlandığını ele alarak başlayan kitap,

  • İlk Türk-İslam devletlerinde azınlıkların durumu,
  • Osmanlı İmparatorluğu’nda azınlıklar konusunda yaşanan karmaşa ve çözüm girişimleri,
  • Erzurum ve Sivas kongreleriyle Amasya görüşmelerinde azınlıklar sorunu,
  • Misak-ı Milli ve Lozan Barış Konferansı’nda azınlıkların durumu,
  • Osmanlı’da başlayıp Cumhuriyetle devam eden azınlık sorununun bugüne yansımaları,
  • Ve buna benzer önemli konular irdeleniyor.

Pek bilinmeyen ayrıntılar ve ilginç anekdotlarla zenginleşmiş kitap, halen tam anlamıyla aşıldı diyemeyeceğimiz azınlıklar konusunun geçmişi ve bugününü kavramak daha birebir.

  • Künye: Önder Kaya – İmparatorluktan Cumhuriyete Azınlıklar, Kronik Kitap, tarih, 296 sayfa, 2017