Howard L. Kaye – Toplumsal ve Kültürel Kuramcı Olarak Freud (2024)

Bu kitap Freud’u bir tıp insanı olarak değil, her zaman olmayı arzuladığı bir toplumsal kuramcı ve filozof olarak ele alıyor ve onun çalışmalarını bu gözle okumaya dayanan yeni bir bakış açısı öneriyor.

Howard L. Kaye Freud’un nevrozlar üzerine yazdığı ilk denemelerden başlayıp rüyalar ve cinsellik üzerine yazılarından geçerek sanat, din ve kültürün dinamikleri hakkındaki geniş kapsamlı düşüncelerine varan çalışmalarını birbirine bağlayan ortak noktaları ortaya koyuyor.

Freud’un çalışmalarını harekete geçiren en temel konulara (kötülüğün doğası; dinin, ahlakın ve geleneğin kökenleri ve tetikte bekleyen barbarlığın yeniden dirilmesi tehdidi) geri dönen bu kitap, Freud’un toplumsal ve kültürel düşüncelerinin sistematik bir yeniden incelemesini sunuyor.

Bu niteliğiyle de toplumsal ve kültürel kuramcıların, felsefecilerin, entelektüel ve kültürel tarihçilerin, ayrıca psikanalizle ve kökenleriyle ilgilenen herkesin ilgisini çekecek bir çalışma.

Kitap, Freud’u bir toplumsal kuramcı olarak ayrıntılı ve bilimsel bir şekilde anlatıyor.

  • Künye: Howard L. Kaye – Toplumsal ve Kültürel Kuramcı Olarak Freud: İnsan Doğası ve Uygarlaşma Süreci Üzerine, çeviren: Hasan Can Utku, Minotor Kitap, psikanaliz, 448 sayfa, 2024

Rebecca Solnit – Orwell’in Gülleri (2024)

Rebecca Solnit, Orwell’in 1936’da diktiği güllerin hikâyesinden yola çıkarak onun hayatının gözden kaçan yönlerini irdeliyor.

Orwell’in yeryüzünden, havadan, nergislerden, kirpilerden, güllerden ve bahçıvanlıktan büyük keyif alabildiğini ve bu keyfin onun siyasi vizyonuna içkin olduğunu gösteriyor.

Solnit şaşırtıcı ve ezber bozan bağlantılar kurma konusundaki becerisiyle Orwell’i anlatırken, İngiltere’nin kömür madenlerinden İspanya İç Savaşı’na, Kolombiya’nın gül fabrikalarından yalanlar ve otoriteryanizm arasındaki ilişkileri analiz etmeye uzanan bir yolculuğa çıkarıyor bizleri.

Kitaptan bir alıntı:

“Yazarın biri 1936 baharında gül dikmişti … Bu güllerle ilgili yazıyı okuyalı otuz yıldan fazla olmuştu ama üzerine pek düşünmemiştim. Hepsi birer güldü, o kadar. Halbuki şimdi, uzun süre önce kabullendiğim, o bilinen Orwell ile ilgili yargılarımı ortadan kaldırıyor, daha derine ineyim diye aklımı çeliyorlardı. Orwell kimdi, biz kimdik, ölçülebilir somut bir sonucu olmayan keyif, güzellik ve zaman kavramları; adalet, hakikat, insan hakları ve dünyayı değiştirmek gibi meseleleri önemseyen birinin veya belki de herkesin hayatında nasıl da aynı şekilde yer ediyordu, bunları sorgulatıyorlardı.”

  • Künye: Rebecca Solnit – Orwell’in Gülleri, çeviren: S. Melis Baysal, Minotor Kitap, deneme, 320 sayfa, 2024

Stuart Jeffries – Büyük Uçurum Oteli (2024)

Yirminci yüzyılın en heybetli entelektüel hareketlerinden biri olan Frankfurt Okulu’nun tarihi hakkında harika bir çalışma.

1923 yılında bir grup entelektüel modern dünyanın işleyişini çözümlemek, kapitalist sistemin eleştirisini yapmak üzere Frankfurt’ta bir araya geldi.

Sonraları Frankfurt Okulu olarak anılacak Marksist Araştırma Enstitüsü kurulduğu andan itibaren reel siyasete mesafeli, siyasi mücadelelere karşı şüpheci bir tavır takındı.

Bu okulun ileri gelen üyeleri –Theodor Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Erich Fromm, Friedrich Pollock, Franz Neumann ve Jürgen Habermas– faşizmin habisliğini ve ka­pitalizmin batı toplumlarının içini oyan, çökerten etkilerini irdelemek ve eleştirmek konusunda ustaydılar ve sadece düşünme biçimimizi değil, tartışmaya değer gördüğümüz konu başlıklarını da değiştirdiler.

Frankfurt Okulu’nda ortaya konan fikirler ve yürütülen tartışmalar her şeye rağmen önemini hep korudu.

Kapitalizm ve faşizmin kendisini güncellediği, toplumun sosyal medya ve tüketim çılgınlığına mahkûm olduğu, makineleştiği çağımızın karanlığını çözümleme yolunda Frankfurt Okulu düşünürlerinin hâlâ söyleyecek sözleri var.

Stuart Jeffries’in ifadesiyle “Onların şişeye koydukları mesajı açıp okumanın vakti geldi artık.”

  • Künye: Stuart Jeffries – Büyük Uçurum Oteli: Frankfurt Okulu’ndan Yaşam Öyküleri, çeviren: Banu Karakaş, Minotor Kitap, felsefe, 504 sayfa, 2024

Ernst Kris, Otto Kurz – Sanatçı İmgesinin Oluşumu (2024)

Estetiğin psikolojisi ve sanatsal yaratımla ilgilenen herkes bu kitabı okumalı.

Ernst Kris ile Otto Kurz, dünya çapındaki kültürlerdeki sanatçı efsanesi ile Gombrich’in bir giriş makalesinde sanatçı için “belirli değişmez özellikler” olarak adlandırdığı şeyler arasındaki bağlantıları inceliyor.

Kitap eski ve modern, Doğu ve Batı sanatçılar hakkındaki çeşitli efsaneleri ve tutumları bir araya getiriyor ve sanatsal yaratıma yönelik tutumlara dair sağlam bilgiler veriyor.

‘Sanatçı İmgesinin Oluşumu’ psikolojiye, sanat tarihi ve tarihine, estetiğe, biyografiye, mit ve büyüye etki edecek ve pek çok alanda geniş bir kitlenin ilgisini çekecek bir çalışma.

  • Künye: Ernst Kris, Otto Kurz – Sanatçı İmgesinin Oluşumu: Efsane, Mit ve Büyü, çeviren: Sabri Gürses, Minotor Kitap, sanat, 160 sayfa, 2024

Manon Garcia – İtaat Etme (2024)

En bağımsız, en feminist kadınlar bile erkeklerin fethedici bakışlarını üzerlerinde görmeyi sevdiklerini, kendilerini partnerlerinin kollarına bırakmayı arzuladıklarını veya günlük ev işlerini güya daha tatmin edici başka faaliyetlere tercih ettiklerini büyük bir şaşkınlıkla fark ederler.

Peki, bu arzular ve tercihler bağımsızlıklarıyla çelişir mi?

Kendilerinden önce gelen, asırların feminist hareketine bir ihanet midir bu durum?

“İlk adımı” erkeklerin atmasını bekleyip yine de cinsiyet eşitliği talep edebilir miyiz?

Manon Garcia, ‘İtaat Etme: Kadınlık Üzerine Bir İnceleme’ kitabında, kadınların erkeklere teslimiyet hâlini inceliyor.

Kadınların deneyimlerini biçimlendiren cinsiyetler hiyerarşisinin yapılanmasını ezber bozan bir tarzla irdeliyor.

Yaşadığımız “kadınsı kafa karışıklıklarını” felsefeyle ve bilhassa Simone de Beauvoir’ın felsefesiyle ele alıyor.

“… Kadın olmak, belirli bir ekonomik, toplumsal ve siyasi durumda bulunmaktır. Bu durum, kadınların ona göre davranması gereken ve ona göre yargılandığı bir dizi kuralı ifade eder. Kadın olmak, ‘gerçek’ bir kadın olmak, bu normlara uymayı gerektirir. Tıpkı bir aletin işlevini yerine getirmediğinde doğasının sorgulanması gibi, kendi davranışı ile toplumsal olarak kendisine dayatılan davranış arasında mesafe varsa kadının da kadınlığı sorgulanır. Peki o hâlde, toplumda kadına dayatılan davranış nedir? Teslimiyet.”

  • Künye: Manon Garcia – İtaat Etme: Kadınlık Üzerine Bir İnceleme, çeviren: Ayşen Sarı, Minotor Kitap, feminizm, 200 sayfa, 2024

Kolektif – Psikomitoloji (2024)

Öncesi hiçlikti.

Sonra, varlık peyda oldu.

Canlandı bir zaman; günü geldi ayaklandı, insan oldu.

Söylenmeye başladı.

Kendini ve dünyasını anlamak için öyküler uydurdu, anlatmaya koyuldu.

Masallar anlattı, mitler yarattı, destanlar söyledi.

Şüphesiz inandı.

Tutkulu ideolojilere kapıldı.

Yazı yazdı, sayı saydı, kuram kurdu.

Baktı, düşündü, felsefe yaptı.

Varlığın ardındaki mutlak hiçliği, sözün gerisindeki derin sessizliği fark ettiği vakit ise her şeyden kuşkuya düştü.

Mehmet Bilgin Saydam’ın, özgün bir yorumlamayla, bireysel ve kolektif öykülerin çatı disiplini olarak tanımladığı psikomitoloji işte bu kuşkuyu rehber edinir.

Masalların, mitlerin, destanların, halk öykülerinin, türlü inanç ve felsefi görüşlerin, ideolojilerin ve bilimsel kuramların, varlık ve eylem bilgisinden yoksun insan tarafından, bu epistemolojik yoksunluğu ikame etmek üzere çoğu kez farkında olunmaksızın kurgulanan öyküler olduğunu varsayar.

Bu kurgusal öyküleri psikodinamik/psikokültürel perspektiften yorumlamak suretiyle, insan bilincinin ve ruhsallığının içyüzünü açığa çıkarmaya, yapısını, işleyişini ve gelişimini anlamaya çalışır.

İstanbul Psikomitoloji Çalışma Grubu (İPM) etkinliği kapsamında İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. M. Bilgin Saydam’la birlikte 2015 yılından bu yana düzenlenen “HER ŞEY HİKÂYE!” başlıklı seminer dizisinde mitolojiden dine, sanattan felsefeye, ideolojiden bilime dek insanın tüm kültürel hayat bilgisini kapsayan disiplinleri kendine has “öykü”lerine yer veriliyor.

İşte bu kitap, söz konusu seminerin metinlerini barındırıyor.

  • Künye: Kolektif – Psikomitoloji: İnsanı Öykülerinde Aramak 1, editör: M. Bilgin Saydam, Hakan Kızıltan, Minotor Kitap, mitoloji, 248 sayfa, 2024

Rebecca Solnit – Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar (2024)

Rebecca Solnit ‘Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar’ kitabında kadim bir hikâyeyi incelikli ve bir o kadar da öfkesini kuşanmış üslubuyla anlatıyor bizlere.

Hayatın birçok alanında kadınların nasıl susturulduğunu, ezildiğini, taciz ve tecavüze uğradığını, öldürüldüğünü gerçek hikâyeler üzerinden aktarırken bu karanlık tabloyu üreten sistem çarklarını gözler önüne seriyor.

Solnit sarsıcı gerçekleri ortaya koymakla yetinmiyor, kadınların güven içinde yaşayabildiği, eşit, özgür bir dünya hayalini gerçek kılma yolunda umut da veriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Kadının adı sessizlik. Erkeğinki iktidar. Kadının adı yoksulluk. Erkeğinki zenginlik. ‘Kadının’ diyoruz da, ona ait olan bir şey var mı gerçekten? Erkek ise her şeyin kendisine ait olduğunu iddia ediyor, kadın da dahil. İzin almadan ve bir bedel ödemek zorunda kalmadan kadına sahip olabileceğine inanıyor. Bu çok eski bir hikâye, yine de son yıllarda hikâyenin sonu değişmeye başladı… Ezber bozuldukça, değişmez sanılan düşünce kalıpları temelden sarsılıyor.”

  • Künye: Rebecca Solnit – Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar, çeviren: Asude Küçük, Minotor Kitap, kadın, 136 sayfa, 2024

Sara Ahmed – Oyunbozan Feministin El Kitabı (2024)

Cinsiyetçi, hakaretamiz şakalara gülmeyi ret mi ediyorsunuz?

Köşenizde sessiz bir kabullenişle oturmak yerine ses mi yükseltiyorsunuz?

Otoriteye tepki gösterdiğinizde, karşılık verdiğinizde, cinsiyetçilik, ırkçılık gibi kelimeler kullandığınızda ortam geriliyor mu?

Bu sorulara cevabınız evetse, siz de bir oyunbozan feminist olabilirsiniz.

Ve bu kitap sizin için yazıldı.

Sara Ahmet’in bu ateşli manifestosu feministlerin, sosyal aktivistlerin başucu kitabı olmaya aday.

Kitap, verilen mücadelenin çoğu zaman zorlu da olsa, bir o kadar önemli olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Oyunu bozmak bir dünya yaratma projesidir. Neyi gösterdiğimiz (kültür eleştirmeni olarak oyunbozan feminist), nasıl bildiğimiz (filozof olarak oyunbozan feminist), ne yarattığımız (şair olarak oyunbozan feminist), neyi yıktığımızdır (aktivist olarak oyunbozan feminist).”

  • Künye: Sara Ahmed – Oyunbozan Feministin El Kitabı: Hayatta Kalmak ve Dünyayı Dönüştürmek İçin, çeviren: Beyza Sumer Aydaş, Minotor Kitap, feminizm, 320 sayfa, 2024

Werner Jaeger – İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi (2024)

Werner Jaeger, Parmenides, Herakleitos, Empedokles gibi karanlık ve zor düşünürlerin metinlerini ayrıntılı bir şekilde yorumlarken, Tanrı düşüncesinin Yunan felsefesinde en başından itibaren oynadığı belirleyici rolün altını çiziyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Burada, Yunan felsefi düşüncesinde teolojinin başlangıcının izini sürmek istiyorum…Tanrı ve tanrısallık meselesinin, erken dönem doğa filozoflarının düşüncesinde, genellikle kabul etmeye hazır olduğumuzdan çok daha geniş bir yer işgal ettiğini göreceğiz… Pozitivizm çağı ve onu temsil eden felsefe tarihçileri, bu ilk dönem düşünürlerinin sırasıyla ampirik ve bilimsel karakterlerini vurguladılar. Sokrates öncesi filozofların modernliğini kanıtlama hevesiyle, bu kitapta doğal teolojinin kökeni perspektifi içinde ilgilendiğimiz yönlerini çoğu zaman önemsizleştirdiler. Halbuki bu, bizzat Antik Çağ düşünürlerinin bu filozofları görme biçimidir.”

  • Künye: Werner Jaeger – İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi, çeviren: Güneş Ayas, Minotor Kitap, felsefe, 344 sayfa, 2024

Arend Lijphart – Demokrasi Modelleri (2024)

Arend Lijphart karşılaştırmalı siyaset, anayasa hukuku ve seçim sistemleri konusunda bir başvuru eseri olan ‘Demokrasi Modelleri’nde, dünya çapındaki demokratik kurumların geniş ve derin bir analizini sunuyor.

1945’ten 2010’a uzanan dönemdeki otuz altı demokrasiyi titizlikle inceleyen Lijphart, hangi tür demokrasinin nasıl işlediğine dair önemli sonuçları ortaya koyuyor.

  • Künye: Arend Lijphart – Demokrasi Modelleri: Otuz Altı Ülkede Yönetim Biçimleri ve Performansları, çeviren: Güneş Ayas, Utku Umut Bulsun, Minotor Kitap, siyaset, 408 sayfa, 2024