Jo Boaler – Konumuz Matematik (2021)

Matematik eğitimindeki yeni yaklaşımlar ve bu yaklaşımların sınıfta nasıl uygulanacağı hakkında çok iyi bir rehber.

‘Konumuz Matematik’, öğretmenlerin olduğu kadar ebeveynlerin de ilgisini çekecek nitelikte.

“Çocuğumun en iyi matematik eğitimini almasını istiyorum”

“Çocuğumun matematik dersinden çok başarılı olmasını istiyorum,” gibi cümleleri neredeyse her veli kurmuştur.

  • “En iyi” matematik eğitimi nedir?”
  • “Böyle bir eğitim mümkün müdür?”
  • “Matematikte nasıl ‘başarılı’ olunur?”
  • “Matematik öğretmenlerinin derslerde yaklaşımları nasıl olmalıdır?”
  • “Her eğitim-öğretim yaklaşımı her çocuk için uygun mudur?”

Bütün bu sorular matematik eğitimi deyince hepimizin aklına gelen sorulardan bazıları…

Boaler, bilimsel araştırmalarına dayandırdığı bu kitabında matematik eğitimindeki yeni yaklaşımlardan ve bu yaklaşımların sınıflarda nasıl etkisi olabileceğinden bahsediyor.

Kitap bu yönüyle öğretmenlere ve velilere ve onların matematik eğitimi anlayışına yeni bir bakış açısı kazandıracak türden.

  • Künye: Jo Boaler – Konumuz Matematik, çeviren: Boğaç Karçıka, Ezgi Kantarcı Oğuz, Merve Atasay Sunay ve Emrah Sercan Yılmaz, Nika Yayınevi, eğitim, 265 sayfa, 2021

Benno Teschke – Uluslararası Tarihsel Sosyoloji (2021)

Uluslararası İlişkilere politik Marksizm perspektifinden bakan çok iyi bir çalışma.

Benno Teschke, Uluslararası İlişkiler teorisinde egemen olan rasyonalizm, yapısalcılık ve pozitivizme alternatif bir uluslararası tarihsel sosyolojinin ana hatlarını çiziyor.

‘Uluslararası Tarihsel Sosyoloji’, Politik Marksizmin Uluslararası İlişkiler disiplinindeki kilit öncülerinden Benno Teschke’nin Uluslararası Tarihsel Sosyoloji (UTS) ile ilgili görüşlerini içeriyor.

Marksist UTS, Dünya Sistemleri Perspektifi, neo-Gramscici Uluslararası Politik Ekonomi, Amsterdam Okulu, Politik Marksizm, neo-Leninizm ve Post-Kolonyal Teoriyi de içeren çeşitli ve zengin geleneklerden beslenir.

Politik Marksizm görüşünden yola çıkan Teschke de, ana akım Uluslararası İlişkiler teorisinde hâkim olan rasyonalizm, yapısalcılık ve pozitivizme alternatif bir UTS’nin ana hatlarını çiziyor.

Teschke yaklaşımını Marksizmin hümanist fail bazlı yorumlarıyla bilimselci yapısalcı yorumları arasındaki tartışmanın eksenine yerleştirerek, toplumsal mülkiyet ilişkilerine dayanan fail bazlı bir Marksist UTS’nin temel savlarını savunuyor.

Teschke’nin asıl hedefi ise Justin Rosenberg tarafından Uluslararası İlişkilere uygulanan Eşitsiz ve Birleşik Gelişme (EBG) Teorisinin yapısalcı görüşler.

Faruk Yalvaç ise, bu kitap için kaleme aldığı giriş yazısında, Marksizmin eleştirel gerçekçi bir yorumundan yola çıkarak, Teschke’nin görüşlerinin temelini oluşturan ve Marx’ın erken çalışmalarıyla geç çalışmaları arasındaki farka dayanan “hümanist” ve “bilimsel” Marksizmin ayrımının hatalı olduğunu belirtiyor.

Yalvaç, Marx’ın ne tamamen hümanist ne de tamamen yapısalcı olduğunu, fakat iki unsurun da bir arada bulunduğu bir toplumsal teori geliştirdiğini ve Marksist bir UTS’nin bu temellerde geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

  • Künye: Benno Teschke – Uluslararası Tarihsel Sosyoloji, çeviren: Oğulcan Köksal, Nika Yayınevi, sosyoloji, 128 sayfa, 2021

Menderes Çınar – Siyasal Bir Sorun Olarak İslamcılık (2021)

Siyasal İslamcılığın nasıl bir çıkmaz olduğunu görmek için Türkiye’nin son 20 yılına bakmak dahi yeter de artar.

Menderes Çınar, 40 yıl önceki Milli Görüş hareketinden bugüne uzanarak siyasal İslamcılığın demokrasiye ve siyasete indirdiği ağır darbeleri gözler önüne seriyor.

Çınar’ın çalışması, siyasetin konjonktür, mekan ve ajan üçlüsünün eklemlenmesi ile yarattığı ivmeyi 40 yıl öncesine giden Milli Görüş hareketinden başlatarak son

19 yılın siyasal ve sosyal evrenini tamamen kaplayan İslamcı bir siyaset özelinde tartışıyor.

Çınar, son dönem iktidarlarının siyasete indirdiği ağır yaralayıcı darbelerin ülke insanında yarattığı umutsuzluğu da yas tutmadan, açıklayıcı ve umut verici bir tartışmayla ele alıyor.

  • Künye: Menderes Çınar – Siyasal Bir Sorun Olarak İslamcılık: AKP’nin 20 Yılı, Nika Yayınevi, siyaset, 264 sayfa, 2021

Funda Çoban – Dostoyevski Politikasının Sorunları (2021)

Dostoyevski edebiyatını siyasal sosyoloji bağlamında yeniden yorumlayan özgün bir inceleme.

Funda Çoban, Aristotelesçi politikadan Bahtinyen karnavaleske uzanarak Dostoyevskiyan dünyaya yakından bakıyor.

‘Dostoyevski Politikasının Sorunları’, Platon’un sempozyumundan Aristotelesçi politika ve Bahtinyen karnavaleske; kapitalizm, modernite, ilerleme sarmalından isyan ve ütopyaya; cinsellik söyleminden keşişler, soytarılar ve budalalara Dostoyevskiyan bir yolculuğa davet ediyor.

Çalışma, yazarın Raskolnikov, Nastasya Filippovna, Ivan Karamazov, Yeraltı Adamı, Gruşenka, Prens Mişkin, Stavrogin ve daha nice karakterin oluşturduğu dünyalar içinden geçerek modern sorunları yeni bir bakışla okuyor.

“İlle de dekadans” diyordu Dostoyevski’nin Yeraltı Adamı.

Dekadans çağında edebiyat ve siyasetin yaratıcı yıkımına atfen, eser hem Dostoyevski severleri hem de siyaset sosyolojisi ve tarihle ilgilenen okurlar için önemli bir kaynak.

Kitaptan bir alıntı:

“Fransızların dediği gibi her şey mistik olarak başlar, politik olarak sona erer. Bunu doğrularcasına gizemli bir tutkuyla bağlı olduğum sanatçı dostu Dostoyevski’den yola çıkıp felsefeye, siyaset bilimine, edebiyat eleştirisine ve sosyolojiye gönül vermiş olanlara sesleniyorum. İncelemeyi bitirdikten sonra elinize (yeniden) bir Dostoyevski eseri almaya heves duymanızsa en büyük temennim. Çünkü Dostoyevski tüm karanlığı ve ışıltısı ile kaldırıldığı kitap rafından bize bakmaya devam ediyor.”

  • Künye: Funda Çoban – Dostoyevski Politikasının Sorunları, Nika Yayınevi, inceleme, 384 sayfa, 2021

Howard S. Becker – Kanıt (2021)

Sosyal bilim araştırmalarının nasıl yapılması gerektiği konusunda eşsiz bir kaynak.

Howard Becker’in uzun yıllarını emeklerinin ürünü olan bu kitabı, bir araştırma yapma ve anlama kılavuzu olduğu kadar, gündelik hayatımızın hakikatini aramada bize rehberlik edecek türden bir eser.

“Hakikat sonrası” bir çağda yaşadığımıza dair pervasız iddiaların yükselişi ve bunların yalnızca bilimi değil aynı zamanda demokrasiyi ve ortak insanlığımızı itibardan düşürmesi karşısında kitabın zamanlaması tek kelimeyle muhteşem.

‘Kanıt’, sosyal bilim araştırmasının nasıl yapılması gerektiğine dair incelikli bir değerlendirme ve Becker burada, veri toplarken ve bu veriyi kanıta dönüştürürken yöntemin pratik yönlerine dair düşünmenin önemini gösteriyor.

Çalışma, sahte haberlerin ve aşı karşıtı retoriğin hâkim olduğu günümüz dünyasında bu ve benzeri konular hakkında nasıl düşünmemiz gerektiğini gösteren, tam da bu dönemde çıkmasıyla çok önemli.

Becker’e göre, sosyal bilimciler, verilerinin, öne sürdükleri fikirleri için kanıt olarak ne kadar kullanışlı oldukları konusundaki soruları yeterince ciddiye almamaktadırlar.

‘Kanıt’, pek çok örnekten yola çıkarak, hiçbir veri toplama yönteminin tümüyle güvenilir bir bilgi üretmeyeceğini, bu nedenle araştırma işinin büyük bir kısmının hatalardan kurtulmak olduğunu güçlü bir şekilde vurguluyor.

Okurlar Becker’in bu son kılavuz kitabının her türden sosyal bilimci için kullanışlı bir araç sunduğunu görecekler.

  • Künye: Howard S. Becker – Kanıt, çeviren: Şerife Geniş, Nika Yayınevi, sosyoloji, 368 sayfa, 2021

Kolektif – Kavramsal Ritimler (2021)

Edebiyat ile felsefe arasında sıkı bir ilişki vardır.

Bu nitelikli derleme de, filozofların kullandıkları kavramları merkeze alarak, filozofların edebiyata yönelik tutumlarını ve kendi düşünceleriyle edebiyat arasında nasıl bağ kurduklarını aydınlatıyor.

Felsefe edebiyatın yerini alamaz; edebiyat da felsefenin yerini tutamaz.

Edebiyat bir şey yapar, etkileri vardır; bazı sonuçlar doğurur, felsefe bu sonuçların ne olduğunu, böylelikle edebiyatın ne olduğunu anlamak ve açıklamak ister.

Fakat aslında bu, felsefenin daima önünde duran zor bir meseledir.

Zira edebiyatın sonsuz evreninde hep keşfedilecek başka yollar, anlaşılmayı bekleyen başka sonuçlar var olacaktır.

İnsana dair kavranabilir ve hissedilebilir olanı arayan bu iki faaliyet arasındaki bağlar, her zaman kavramların gücüyle eleştirel bir biçimde tartışılmayı bekleyecektir.

Elinizdeki derlemede, edebiyat ile felsefe arasındaki ilişkiler filozofların edebiyata yaklaşırken kullandıkları kavramlar merkeze alınarak tartışmaya açılmaktadır.

Derlemede bir araya getirilen metinler, filozofların edebiyata yönelik tutumlarının ne olduğunu, kendi düşünceleriyle edebiyat arasında nasıl bir bağ kurduklarını ve bu bağın genel olarak felsefe ile edebiyata yönelik kavrayışları ya da kabulleri ne şekilde değiştirdiğini göstermektedir.

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Ömer Küçük, Sercan Çalcı, Burcu Canar, Hakan Yücefer, P. Burcu Yalım, Emre Koyuncu, Mustafa Demirtaş, Uğur Ermez, Özgür Taburoğlu, Zeliha Dişçi ve Yüce Aydoğan.

  • Künye: Kolektif – Kavramsal Ritimler, editör: Mustafa Demirtaş, Nika Yayınevi, inceleme, 316 sayfa, 2021

Kolektif – Vazgeç(me)mek (2021)

Türkiye’nin siyasi durumu, hepimizi vazgeçmek ya da vazgeçmemek, direnmek ya da kabullenmek arasında bir tercih yapmaya zorluyor.

Siyasal tarihi bir duygular tarihi olarak okuyan bu derleme, vazgeç(me)meyi doğuran siyasi ve kültürel iklimi derinlemesine analiz ediyor.

Vazgeçme – vazgeçmeme hâl ve pratiklerinin güncel ve tarihsel örneklerine, tercihleri doğuran koşullara, bunların ortaya çıkma biçimlerine ışık tutulan derleme, bu iç içe geçmiş ve bazen biri diğerinin yerine geçebilen ikili yönelimin çok katmanlı boyutlarının değerlendirildiği makalelerden oluşuyor.

Konu edilen tercihlerin nedenleri olduğu kadar bunları doğuran ortam ve koşulların da değerlendirildiği metin boyunca kolektif eylemden siyasal davranışın kültürel arka planını oluşturan geleneklere, yaygın kültürel eğilimlerden kişiye özel tutumlara kadar vazgeçme-vazgeçmeme süreçleri farklı deneyimler üzerinden inceleniyor.

Siyasal tarihin bir duygular tarihi olarak da okunabileceğinin, çoğunlukla kurumsal yüzleri öne çıksa da öfkenin, mücadele ve umudun, korkunun, neşenin ve iyimserliğin bu tarihin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden hareket eden makalelerde vazgeçme ve vazgeçmenin nasıl ve nerelerde mümkün olduğu, bu iki tercihin temel dinamikleri ve kırılma anları tartışılıyor.

Kadim bir mesele olan vazgeçme ve vazgeçmeme hallerinin çok katmanlı ve çoğunlukla karmaşık dinamikleri incelenirken, metinlerin arka planında direnmenin, dayanışmanın ve özgürlük alanları açma mücadelesinin bitmediği inancı yer alıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Yücel Demirer, Deniz Parlak, Füsun Üstel, İlkay Özküralpli, Evin Sevgi Baran, Geran Özdeş Çelik, Gökçe Zeybek Kabakcı, Kadir Dede, Burcu Karakaş, Çiğdem Toker, İrfan Aktan, Aksu Bora, Behçet Çelik, Gaye Boralıoğlu, Mehtap Ceyran, Didem Dayı, Meral Camcı, Mine Gencel Bek, Özlem Şendeniz ve Nilgün Toker.

  • Künye: Kolektif – Vazgeç(me)mek, derleyen: Yücel Demirer ve Deniz Parlak, Nika Yayınevi, siyaset, 220 sayfa, 2021

Kadir Dede – Edebiyatın Ulusu Ulusun Edebiyatı (2021)

Cumhuriyetin ilk yıllarında yayımlanmış romanların ulus inşasında ne gibi roller üstlendiği hakkında nitelikli bir inceleme.

Kadir Dede, romanın modernleşme ve milliyetçilikle olan karmaşık ilişkisini aydınlatıyor.

‘Edebiyatın Ulusu, Ulusun Edebiyatı’, Ziya Gökalp’in betimlemesinden aldığı ilhamla 1923-1938 yılları arasında yayımlanmış romanların Türk ulusunun inşası doğrultusunda yüklendiği rolleri bir yandan ulus inşasına dair kuramsal tartışmalar diğer yandan romanın modernleşme ve milliyetçilikle olan karmaşık ilişkisi ışığında ele alıyor.

Bir “hayali cemaat” olarak Türk ulusunun yaygınlaşmasında, bireyler için kurgulanan bir kimliğin okura ulaşmasında ve milliyetçiliğe ilişkin fikirlerin kitleselleşmesinde pay sahibi olan eserleri aynı zamanda edebi olan politiktir iddiasının dayanakları olarak tartışıyor.

Dede, romanlarda yer bulan “biz” ve “öteki” kategorilerine kim ya da ne olduğunu bilmeyen bir kitleye “Türk” olduğunu göstermenin bir aracı olarak yaklaşırken, metinlerin nihai olarak ulus inşa süreçlerinin kritik ancak gölgede kalan bir boyutuna katkı sağladığını; bir hakikat etkisi yaratacak bir biçimde ulusun kökenini oluşturan “hikâye”yi vücuda getirdiğini ortaya koyuyor.

  • Künye: Kadir Dede – Edebiyatın Ulusu Ulusun Edebiyatı: Erken Cumhuriyet Döneminde Ulus İnşası ve Roman, Nika Yayınevi, inceleme, 320 sayfa, 2021

Kolektif – Salgın Halleri (2021)

‘Salgın Halleri’, Covid-19’un ortaya çıkardığı çok katmanlı eşitsizliklerin harika bir dökümü.

Derlemede, pandeminin gündelik hayatın dönüşümündeki etkilerinden eğitim üzerinde yarattığı kırılganlıklara ve işçi sınıfı üzerindeki derinleşen eşitsizliklere kadar pek çok konu tartışılıyor.

Covid-19, hızlı bulaş riski, yayılma kapasitesi ve dirençli varyantları sebebiyle tüm dünyayı kısa sürede etkisi altına aldı.

Bu beklenmedik ve endişe verici gelişme, küresel ticaret ve ulaşım ağlarındaki yoğunluk, siyasal öngörüsüzlük, sağlık hizmetleri ve altyapısındaki yetersizlikler gibi faktörlerin eklenmesiyle toplumsal hayatın her alanında giderek derinleşen bir krize dönüştü.

Sadece dünyanın her köşesinden milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine yol açmadı.

Küresel ölçekte yaşanan istihdam kaybı, olağanüstü hâl kapsamında uygulanan sokağa çıkma yasağı, seyahat engeli gibi kısıtlamalar ve aksayan eğitim faaliyetleri milyarlarca insanın hayatına ket vurdu.

Hal böyleyken, salgını kontrol altına alabilmenin yollarını araştırmak kamu sağlığı açısından ne kadar önemliyse, salgının sosyo-politik ve ekonomik alandaki tezahürlerini sorgulamak da bu süreçte ortaya çıkan ve pekişen toplumsal eşitsizlikleri anlamak açısından o kadar önemli.

‘Salgın Halleri’, salgının bir anda ve tüm çıplaklığıyla ortaya saçtığı bu çok katmanlı eşitsizlikleri mercek altına almasıyla önemli.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ebru Kayaalp Jurich, İbrahim Burhan Işık, Mehmet Barış Kuymulu, Onur Bilginer, Bahar Aykan, Duygu Hatıpoğlu Aydın, Aksu Akçaoğlu, Can Özen, Yeşim Mutlu, Zafer Ganioğlu, Önder Küçükural, Etrit Shkreli, Hatice Yaprak Civelek, Gökten Doğangün ve Canan Balan.

  • Künye: Kolektif – Salgın Halleri: Covid-19 ve Toplumsal Eşitsizlikler, derleyen: Bahar Aykan ve Onur Bilginer, Nika Yayınevi, siyaset, 480 sayfa, 2021

Aziz Şeker – Kadın Roman Kahramanları (2021)

Erkek egemenliği her alanda olduğu gibi edebiyatta da baskındır.

Pek çok roman, daha çok erkek kahramanlarıyla öne çıkar.

Öte yandan, az da olsa sıra dışı kadın roman kahramanlar da vardır.

İşte Aziz Şeker de bu çalışmasında, kadın roman kahramanlarını toplumsal cinsiyet ve edebiyat sosyolojisi bağlamında inceliyor.

Burada karşımıza, Dostoyevski’nin Sonya’sından Tolstoy’un Anna’sına ve Dolli’sine, Stendhal’in Madam de Rênal’inden Vedat Türkali’nin Nermin’ine, Halide Edip’in Rabia’sından Fakir Baykurt’un Irazca’sına ve Flaubert’in Emma’sına pek çok kadın roman kahramanı çıkıyor.

  • Künye: Aziz Şeker – Kadın Roman Kahramanları: Toplumsal Cinsiyet, Edebiyat Sosyolojisi ve Roman Okumaları, Nika Yayınevi, inceleme, 196 sayfa, 2021