Hülya Soyşekerci – Okuma Yolculukları (2010)

Deneme, kitap tanıtımı, inceleme ve eleştiri çalışmalarıyla bildiğimiz Hülya Soyşekerci ‘Okuma Yolculukları’nda, geçmişten günümüze pek çok yazarın eserine yönelik çözümleyici eleştiriler geliştirmeye çalışıyor.

Üç bölümden oluşan kitabın İçdeniz bölümünde, Türkiye edebiyatıyla yolculuğuna başlayan Soyşekerci, Sait Faik’ten Yusuf Atılgan’a, Füruzan’dan Ayfer Tunç’a farklı kalemlerin eserlerini inceliyor.

Metinlerini eleştirel deneme olarak tanımlayan yazar, kitabın ikinci bölümü Buluşmalar’da, yerli ve yabancı yazarların temas ettikleri noktaları irdeliyor.

Yazar, kitabının son bölümü Başka Kıyılar’da ise, dünya yazınının önemli eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyor.

  • Künye: Hülya Soyşekerci – Okuma Yolculukları, Pupa Yayınları, eleştiri, 253 sayfa

Ingo Schulze – Adam ile Evelyn (2009)

Alman yazar Ingo Schulze imzalı ‘Adam ile Evelyn’, farklı ruhlara sahip karakterleri üzerinden, birbiriyle kıyasıya çatışan dünyaları resmediyor.

1989 yazının Doğu Avrupa’sında başlayan romanın başkahramanları, terzilik yapan Adam ile sevgilisi Evelyn’dir.

Adam, Demir Perde’nin ardından hayatından şikâyet etmeden yaşarken, Evelyn ise üniversite eğitimi almak için perdenin arkasını görmek istemektedir.

Günün birinde Evelyn, Adam’ı bir müşterisiyle uygunsuz vaziyette yakaladıktan sonra, ilişkisini keserek, iki arkadaşıyla Macaristan’a doğru bir yolculuğa çıkar.

Roman, üç arkadaşı takip eden Adam’ın, yabancısı olduğu bir dünyada başına gelen trajikomik olayları hikâye ediyor.

  • Künye: Ingo Schulze – Adam ile Evelyn, çeviren: Ayça Sabuncuoğlu, Pupa Yayınları, roman, 320 sayfa

Fadhil al-Azzawi – Hücre (2009)

Iraklı edebiyatçı Fadhil al-Azzawi, siyasi gerilim türündeki romanı ‘Hücre’de, başkahramanı Aziz Mahmud Sayid’in bir hücreye düşmesini ve burada tanık olduğu olayları hikâye ediyor.

Sayid, hiç hesapta olmadığı halde, kendini hapishanede bulur.

Hapishanenin politik suçluların yer aldığı bölümünde tutulan Sayid, burada örgüt liderleri ve entelektüel tutuklularla tanışarak hiç alışık olmadığı bir dünyaya adım atar.

Sayid’in, işkence ve hücreyle tanışması da, bu döneme denk gelir.

Fakat daha kötü günler, gelmekte gecikmeyecektir.

Zira hapishane yönetimi ona, işlemediği bir suçu üstlenmesi için baskı yapacaktır.

Sayid, suçu kabul etmekle, işkenceye maruz kalmak arasında seçim yapmak zorundadır.

  • Künye: Fadhil al-Azzawi – Hücre, çeviren: Gökhan Soyşekerci, Pupa Yayınları, roman, 110

Bengü Ela – Dogu’m (2009)

Bengü Ela ‘Doğu’m’da, görev için Doğu’nun ücra bir bölgesine giden Azra isimli karakterinin, hem buradaki dünyayı hem de aşkı keşfedişini hikâye ediyor.

Öğretmen olarak Doğu’da bir yere atanan Azra, bu farklı coğrafyaya ve kültüre ilk başlarda alışmakta zorlanır.

Fakat kısa bir süre sonra, Doğu’nun mistik, masalsı yönlerinin keşfedecek Azra, bu coğrafyayla daha farklı bir iletişime girmeye başlar.

Burada karşısına çıkan Yüzbaşı Tufan ile büyük bir aşk yaşayan Azra, aynı zamanda, kadınların erkek egemen bir dünyada yaşamasını ve çatışmaların beraberinde getirdiği büyük sıkıntıları da sorgulamaya başlayacaktır.

Bengü Ela romanında, Azra’nın ve bu coğrafyadaki insanların trajedisini anlatıyor.

  • Künye: Bengü Ela – Dogu’m, Pupa Yayınları, roman, 165 sayfa

Serap Gökalp – Kulak Misafiri (2009)

‘Astak Kum Saatinde Akarken’, öyküleri ödüller kazanmış Serap Gökalp’in ilk kitabıydı.

Gökalp’in, öyküsünü zenginleştirmeye devam ettiği ‘Kulak Misafiri’ isimli elimizdeki kitabı ise, yazarın on sekiz eserini bir araya getiriyor.

Bu öykülerde, kentlerde yitip giden insanlar, kadın erkek ilişkilerindeki güzellikler ve çıkmazlar, taşranın kendine has zamanı ve duygusu gibi temalar okurun karşısına çıkıyor.

Gökalp’in öykülerini özgün kılan yönlerden birinin de, farklı karakterlerin dünyaları arasında kurduğu köprülerdir diyebiliriz.

Zira yazar, bir öyküsünde başvurduğu çağrışımları, konusu ve karakterleri farklı başka bir öyküsünde, yeniden okurun karşısına çıkarıyor.

  • Künye: Serap Gökalp – Kulak Misafiri, Pupa Yayınları, öykü, 174 sayfa

İbrahim Nasrallah – Karanlığın İçinde (2009)

Filistinli gazeteci ve yazar İbrahim Nasrallah, alt başlığı ‘Filistin’in Siyah Güneşi’ olan ‘Karanlığın İçinde’ isimli bu romanında, içinden çıkılmaz hale gelen ve sürekli kanayan bir yaraya dönüşen Filistin’de yaşananları hikâye ediyor.

Nasrallah, hayatta kalma savaşı veren sivil halkın trajik hayatı, şiddetin insanların dünyasında yarattığı telafi edilemez tahribatı, kendi topraklarında yıllarca mülteci olmanın verdiği muazzam ezikliği, her biri savaşın içinde büyümüş karakterlerinin gözünden anlatıyor.

Kendisi de Ürdün’de bir mülteci kampında doğan Nasrallah’ın, şu ana kadar on şiir kitabı, yedi romanı ve iki çocuk kitabı yayımlandı.

  • Künye: İbrahim Nasrallah – Karanlığın İçinde, çeviren: Arzu Nalbantoğlu, Pupa Yayınları, roman, 195 sayfa

Meliha Akay – Ateşin Külü Suyun Mili (2009)

‘Yağmura Tutulanlar’, ‘Gülüşün Gelincik Tarlası’ ve ‘Ya Kaybolursan’, Meliha Akay’ın daha önce yayımlanmış öykü kitapları.

Akay, ilk romanı ‘Ateşin Külü Suyun Mili’nde, iki karakterinin iç içe geçmiş hikâyelerini geri dönüşlerle anlatıyor.

Geride kalmış, dünyanın düzenini alt üst etmiş bir dönemi kurgunun zeminine koyan Akay, bu dönemin iki karakterinin hayatında yarattığı büyük tahribatı ve karakterlerin bu durumdan kurtulma yollarını hikâye ediyor.

Geriye dönmenin mümkün olmadığını gören karakterler, her şeye rağmen en zor yolu seçerek, kendi dünyalarını yeniden kurmaya çalışacaktır.

  • Künye: Meliha Akay – Ateşin Külü Suyun Mili, Pupa Yayınları, roman, 309 sayfa

Mutlu Yeşiltepe – Çıplak Tene Tüylü Kazak (2015)

Türkiye’nin köklü radyolarından birinde uzun yıllardır program yapmakta olan Mutlu Yeşiltepe’den mizahla örülü metinler.

Yazar, gündelik hayatın içinde karşımıza çıkan gülünç veya trajikomik durumları, Türkiye insanının kendine has duygu dünyasını eğlenceli bir üslupla ele aldığı gibi, muhtelif konulardaki özlü sözlerini de okurlarıyla paylaşıyor.

  • Künye: Mutlu Yeşiltepe – Çıplak Tene Tüylü Kazak, Pupa Yayınları

Adnan Binyazar – Ayna (2009)

‘Ayna’, denemeci ve romancı Adnan Binyazar’ın kimi yayımlanmış, kimi de ilk kez okurun karşısına çıkacak yazılarını bir araya getiriyor.

“Başta roman, öykü, eleştiri vb. bütün yazınsal türlerin özünde deneme estetiğinin yattığına inandığımdan, bu alanda okuyup yazmanın, kişiyi düşünsel yönden geliştireceği kanısındayım,” diyen Binyazar’ın kültür, şiir, okuma, eleştiri, yaratıcılık, eğitim gibi konulara eğilen denemeleri, bir sözcük veya bir kavramdan yola çıkarak, benzetmeler yoluyla bir okuma zenginliği sunuyor.

Örneğin Binyazar, elinde bir kırık ayna parçasıyla yaralı yüzüne bakmaya çalışan Abdullah üzerinden, toplumsal yaralarımızı gizleyen perdeleri ve önyargılarımızı irdeliyor.

  • Künye: Adnan Binyazar – Ayna, Pupa Yayınları, deneme, 317 sayfa

Tess Franke – Henüz Her Şey Bitmedi (2008)

Hollandalı yazar Tess Franke ‘Henüz Her Şey Bitmedi’de, müşterisi cinayete kurban giden avukat Femke Wolzak’ın hikâyesini anlatıyor.

Bir gün evinin önünde bir müşterisinin cesediyle karşılayan Wolzak, cinayeti aydınlatmaya karar verir.

Fakat Wolzak, cinayet şüphelilerini araştırdıkça, kendini artan bir tehlike dünyasının içinde bulacaktır.

Zira bir vakit, mafya, polis ve adalet makamı arasında kirli ilişkilere tanık olacak ve böylece, yozlaşan adalet üzerine düşünmeye başlayacaktır.

Roman, yazarının kişisel öyküsüyle de benzerlik gösteriyor.

Zira, ses getiren davalar üstlenen avukat kocasının tehdit edilmesiyle Franke, ABD’ye kaçmak zorunda kalmış.

  • Künye: Tess Franke – Henüz Her Şey Bitmedi, çeviren: Tülin Alemdar ve Metin Alemdar, Pupa Yayınları, roman, 325 sayfa