Kolektif – Agroekoloji (2021)

Dünya çapındaki gıda şirketleri, doğal tarım ürünlerine ulaşmamızın önündeki en büyük engel.

1980’lerde ortaya çıkmış agroekoloji hareketi ise, şirket tipi üretime en iyi alternatif.

İşte bu derleme de, agroekolojinin muazzam imkânlarını net bir şekilde ortaya koymasıyla çok önemli.

Bir bilim, uygulama ve hareket olarak 1980’lerde dünya sahnesine çıkan agroekoloji günümüzde, endüstriyelleşmiş, tek tip ürüne dayanan, doğaya zarar veren, kâr rasyonalitesini temel alan şirket tipi üretim karşısında güçlü bir alternatif haline geldi.

Agroekoloji organik tarım, permakültür, onarıcı tarım, doğal tarım gibi değişik yaklaşımları bir araya toplar ama bunlardan daha fazlasıdır:

Ayırt edici hedefleri arasında çiftçilerin girdi bağımlılığını ortadan kaldırmak, gıda üretimine bir ekonomi-politik meselesi olarak bakarak gelir dağılımının daha adil hale gelmesine çalışmak, zararlıların ve hastalıkların polikültür, doğal şeritler, doğal tarla sınırları vb. uygulamalarla kontrol altına alınması, çiftçiden çiftçiye bilgi aktarımını hayata geçirmek, tarımsal sorunların çözümü için geleneksel kadim bilgiyi günümüzün bilimsel tarım bilgisiyle bütünleştirmek, genel geçerli reçeteler yerine, yerele odaklanan bir bilgi birikimini ve paylaşımını teşvik etmektir.

İyi haber:

Dünya çapındaki gıda şirketlerinin bütün baskılarına rağmen günümüzde gıda üretiminin %70’i hâlâ küçük çiftçilikle yapılıyor.

Bunun anlamı, sağlıklı gıdalar için hâlâ çok geç değil.

Bu kitapta söz alan yazarlar ise, agroekolojinin çeşitli veçhelerini –yaygınlaşmasının önündeki engeller ve imkânlar da dahil– ele alırken bu ümidi korumaya ve geliştirmeye çalışıyorlar:

Başka bir tarım mümkün, başka bir dünya mümkün!

  • Künye: Kolektif – Agroekoloji: Başka Bir Tarım Mümkün, hazırlayan: Tayfun Özkaya, Mesut Yüce Yıldız, Fatih Özden ve Umut Kocagöz, Metis Yayınları, ekoloji, 328 sayfa, 2021

Murray Bookchin – Kıtlık Sonrası Anarşizm (2021)

‘Kıtlık Sonrası Anarşizm’, anarşizmin güncel meseleleri hakkında bugün klasikleşmiş bir yapıttır.

Murray Bookchin kendi adıyla 1971’de yayımladığı ilk kitabı olan bu eserinde, bugünün anti-kapitalist hareketlerindeki en temel meseleleri (Örneğin yakınlık grupları ve doğrudan eylem, ekoloji ve çeşitlilik içinde birlik, hiyerarşinin eleştirisi) daha kırk yıl öncesinden ele almış.

Birbiriyle ilişkili olan makaleler dizisini kapsayan kitabında Bookchin “kıtlık sonrası” dönemin sunduğu imkanlarla kendi ekolojik ve anarşist vizyonunu tartıyor.

Marksist politik ekonominin —maddi kıtlık çağından kaynaklanmış ve geleceğin kökten değişimlerini ön göremeyen— kısıtlarını aşan Bookchin, karmaşık sanayi toplumunun özyönetimi için gerekli olan araçların çoktan gelişmiş olduğunu ve devrimci çehremizi büyük oranda değiştirdiğini öne sürüyor.

Yirminci yüzyılda gerçekleşen teknolojik ilerlemeler, üretimi büyük oranda genişletmiş olmakla birlikte, bunu şirketlerin kârı lehine ve insan ihtiyaçları, işçi denetimi ve ekolojik sürdürülebilirlik pahasına gerçekleştirdi.

Sanayinin doğrudan kontrolü ve topluma yönelik ekolojik ve ütopyacı bir vizyonu bir arada ele alan işçi sınıfı, özgürlük mücadelesi için devletin, hiyerarşik toplumsal ilişkilerin ve (öncü) politik partilerin gerekli olduğuna dair miti bertaraf edebilir.

Güncel toplumun gerçekliklerine dayanan Bookchin’in analizi, pragmatik tazeliğini hala koruyor.

Muhtemelen Bookchin’in en etkili makalelerini (meşhur “Dinle, Marksist!” ve “Ekoloji ve Devrimci Düşünce” dahil) bir araya getiren bu üçüncü baskıya, yazarın yeni bir önsözü de eşlik ediyor.

  • Künye: Murray Bookchin – Kıtlık Sonrası Anarşizm, çeviren: Umut Kocagöz, Sümer Yayıncılık, siyaset, 264 sayfa, 2021