David Holmgren – Permakültür (2025)

David Holmgren imzalı bu çalışma, permakültür felsefesini ve pratiklerini derinlemesine inceleyen temel bir eser. ‘Permakültür: Sürdürülebilirliğin Ötesinde İlkeler ve Yollar’ (‘Permaculture: Principles & Pathways Beyond Sustainability’), permakültürü sadece bir bahçe tasarımı yöntemi olarak değil, aynı zamanda daha sürdürülebilir ve etik bir gelecek inşa etmek için kapsamlı bir tasarım bilimi olarak tanımlıyor. Kitap, permakültürün temel ilkelerini, yani “Dünya Bakımı”, “İnsan Bakımı” ve “Adil Paylaşım” prensiplerini detaylandırarak, bu ilkelerin ekolojik, ekonomik ve sosyal sistemlere nasıl uygulanabileceğini gösteriyor.

Eser, modern sanayileşmiş toplumların karşı karşıya olduğu enerji kıtlığı, iklim değişikliği ve ekolojik bozulma gibi zorluklara karşı permakültürün sunduğu çözümleri vurguluyor. Holmgren, mevcut “sürdürülebilirlik” yaklaşımlarının genellikle yetersiz kaldığını ve gerçek bir dönüşüm için sistemlerin yeniden tasarlanması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda permakültür, sadece doğal sistemlerle uyumlu yaşamakla kalmayıp, aynı zamanda üretken, dayanıklı ve kendini idame ettiren yaşam alanları ve topluluklar yaratmayı amaçlıyor.

Kitap, permakültürün on iki temel tasarım ilkesini (örneğin gözlemle ve etkileşime geç, her fonksiyonu birden fazla elemanla sağla, küçük ve yavaş çözümler kullan) pratik örneklerle açıklıyor. Bu ilkelerin, bahçe tasarımından şehir planlamasına, enerji sistemlerinden finansal modellere kadar geniş bir uygulama alanına sahip olduğunu gösteriyor. Holmgren, permakültürün sadece tarımsal bir yöntem değil, aynı zamanda düşünce biçimimizi ve gezegenle olan ilişkimizi dönüştürecek bir yaşam felsefesi olduğunu güçlü bir şekilde ifade ediyor.

  • Künye: David Holmgren – Permakültür: Sürdürülebilirliğin Ötesinde İlkeler ve Yollar, çeviren: Bediz Yılmaz, Evren Yıldırım, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 336 sayfa, 2025

Susan Arndt – Seksizm (2025)

Susan Arndt’ın ‘Seksizm’ kitabı, seksizmin sadece bireysel önyargılar değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve politik sistemlerin derinlemesine yerleşmiş bir yapı olduğunu vurguluyor. Kitap, seksizmin tarihsel kökenlerini, günümüzdeki yansımalarını ve bu durumu değiştirmek için neler yapılabileceğini derinlemesine inceliyor.

Arndt, seksizmin sadece kadınları değil, erkekleri de etkilediğini ve toplumdaki cinsiyet rollerini sınırladığını belirtiyor. Kitapta, seksizmin neden bu kadar güçlü olduğu ve günümüzde ne gibi şekillerde ortaya çıktığı gibi sorulara yanıtlar aranıyor.

Yazar, seksizmin üstesinden gelmek için bireysel ve toplumsal düzeyde atılabilecek adımları ve uygulanabilecek stratejileri sunuyor. Farkındalık yaratmanın, eğitim verme ve politik değişimlerin önemini vurguluyor.

  • Künye: Susan Arndt – Seksizm: Eski Zamanlardan Beri Süregelen Baskı, çeviren: Beyza Akkurt, Yeni İnsan Yayınevi, siyaset, 368 sayfa, 2025

André-Jacques Holbecq – Ekotoplumculuk (2024)

‘Ekotoplumculuk’, toplumsal ekonomik örgütlenmenin dayatılandan başka yolları olduğu ve geleneksel ekonomi mantığının kökten değiştirilerek farklı biçimlerle doğa ve toplum endeksli bir bakış açısıyla yürütülebileceği, daha adil ve eşitlikçi bir toplum yaratabilme örneklerinden birini anlatıyor.

Holbecq mevcut sosyo-ekonomik sistemi eleştirir ve yerine daha adil ve sürdürülebilir bir toplum inşa etmek için ekotoplumculuğu öneriyor.

Yazar, bireysel çıkarların nasıl toplumun genel çıkarlarıyla uyumlu hale getirilebileceğini, özellikle ekotoplumcu ekonomik ve politik mekanizmalar üzerinden inceliyor.

Kitap, ekolojik krizleri ve sosyal eşitsizlikler arasındaki bağlantıyı ele alarak, ekotoplumculuğun bu sorunlara çözüm önerilerini sunuyor.

Ekotoplumculuk, genellikle katılımcı demokrasi ile ilişkilendirildiği için, Holbecq yönetim ve vatandaş katılımı konularını ekotoplumcu bir perspektifle ele alıyor.

Mevcut ekonomik, sosyal ve çevresel durum bir çıkmazdır; kısa vadede tam bir değişime mahkumuz.

André-Jacques Holbecq’in önerisi, gecikmeden alternatifleri hayal etmektir; radikal bir adım atın.

Ekotoplumsalcılık, sosyal ve parasal sonuçlarıyla alternatif bir ekonomik sistemdir.

Para, tüketim, üretim, dağıtım, takas, ücret, barınma kavramlarını derinlemesine revize ederek yeni bir sermaye vizyonu sunuyor.

  • Künye: André-Jacques Holbecq – Ekotoplumculuk, çeviren: Gülser Öztunalı Kayır, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 104 sayfa, 2024

Paul Stamets – Mantarlar (2024)

Bu kitap, mantarlarla iş birliği yaparak dünyayı kurtarmaya nasıl yardımcı olabileceğinizi gösterecek.

‘
Mantarlar’ kitabı, okurlara bahçelerde, avlularda ve ormanlık alanlarda nasıl mantar yetiştirileceğini göstermek için tasarlandı çünkü mantarlar doğayla yeniden bağlantı kurmamıza yardım edebilir.

Gizemli bir tür olmasından dolayı korktuğumuz mantarlar, gezegeni insanlığın sebep olduğu ekolojik hasardan korumak için güçlü bir müttefik olabilir.

Bu kitap, ipliksi hücrelerin fungal ağını yani miselyum olarak da bilinen miselyal zarları kullanarak gezegeni iyileştirme üzerine odaklanan ve ekosistemleri kurtarmaya mikolojik açıdan yaklaşan bir el kitabı niteliğinde.

Habitatları iyileştirmek için miselyumu kullanmak “miko-restorasyon” olarak adlandırılıyor.

Geri dönüşüme, organik yetiştirmeye, habitatı iyileştirmeye veya uygulamalı mikolojiye düşkün olanlara bu kitabın yenilikçi bir bakış açısı kazandıracaktır.

Çevre düzenleyici, biyolojik onarımcı, ekolojik ormancı, sürdürülebilir köy plancısı, doktor, bilim insani, fütürist veya mantarlarla tutkulu bir şekilde ilgilenen biriyseniz bu kitabın yaşamınıza ve gelecek nesillere aktaracağınız mantar sevginize değer katmasını umuyoruz.

El değmemiş bir ormanda gezmemiş, petri kabında kültürlenmiş fungus görmemiş, açık ateşte kızartılan taze toplanmış matsutakenin tadına varmamış veya mantara dayanan bir ilaç almamış bile olsanız bu kitabı ve burada tanımlanan pragmatik çevre felsefesini, aydınlatıcı ve teşvik edici bulacaksınız.

Gerçekten de gezegenin sağlığı, funguslara olan saygımıza ve onlarla yapacağımız iş birliğine büyük oranda bağlı.

  • Künye: Paul Stamets – Mantarlar, çeviren: Hatice Pehlevan Berber, Yeni İnsan Yayınevi, bilim, 416 sayfa, 2024

Nihat Baş – Türlerin Hukuku (2024)

Bu çalışma, insana bahşedilen o ayrıcalıklı ahlâkî üstünlüğün temelsiz, metafizik bir önerme olduğunu akademik bir titizlikle tartışıyor.

İnsanı hayvandan ayıran zihnî sınırı yıkmıyor, aksine bu sınırın zaten hiç var olmadığını gösteriyor.

Bunun için kutsal kitapları yeniden ve çok daha eleştirel bir gözle okuyor.

Düşünce tarihi içinde çok geniş çaplı bir yolculuk rotası çizen Nihat Baş’ın argümanları karşısında hâlâ dededen kalma ezberlerle ayakta durabilmek çok kolay değil.

Neticede insanların ihlâl edilemez haklara sahip olduğu fikrini, hayvanların da benzer hakları olduğu fikrine doğru teşmil ediyor.

İşte meselenin bam teli de burası zaten.

  • Künye: Nihat Baş – Türlerin Hukuku, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 331 sayfa, 2024

Cuma Yıldırım – Tarımda Kapasite Geliştirme ve Verimlilik (2024)

Bugün Türkiye’de tarım yapan üretici sayısı hızla düşüyor ya da yaşlanıyor.

Başta mazot ve gübre olmak üzere girdi maliyetleri yakalanamayan bir hızla artıyor.

Madencilik ve enerji sektörü başta olmak üzere, turizm ve şehirleşmeyle de tarım alanları daralıyor.

Tarımsal ürünlerde fiyatı düşürmek için ithalatı özendiren politikalar hayata geçiriliyor.

Köylü ürününü iyi fiyata satamıyor, neredeyse maliyetine vermeye razı duruma düşürülüyor.

Büyük bir hızla derinleşen iklim krizi, daha önce görülmeyen güçte afetlere ve dolasıyla hasatta altından kalkılamaz azalmaya neden oluyor ve gelecek senenin hasadı için ümitleri kırıyor.

Tarım politikaları köylüye, üreticiye hizmet etmek, onu desteklemek yerine, neoliberal politikalara teslim olmuş durumda.

Geçimini tarımdan sağlayan nüfus, üretimden koparak kentlere yığılıyor, açlık sınırının altındaki asgari ücrete ve kötü çalışma koşullarına mahkûm oluyor.

Azalan köylü nüfusu, azalan üretim, artan fiyatlar ve ithalata dayalı bir gıda politikasına dönüşüyor.

Gıda egemenliğini, gıda güvenliğini hızla kaybediyoruz.

Verimlilik de tarımsal üretim de ayrı bir sorun.

Türkiye verimlilikte Avrupa ortalamasının çok gerisinde.

Yeniliğe kapalı, öğrenmeye meraklı olmayan ve çağın getirdiği teknolojik imkanları kullanmayan ve hesap kitabı iyi yapamayan üretici, verimsiz üretime mahkûm oluyor.

Ama bu verimsiz üretim, görünmez emekle şimdilik sürse de geleceğe dair umut vermiyor.

Bu kitap, gıda arzının sürekliliği ve halk sağlığının korunması bakımından stratejik öneme sahip tarım sektöründe sorunların tespiti ve kalıcı çözümü için veri temelli politika yapımına olan ihtiyacını karşılıyor.

  • Künye: Cuma Yıldırım – Tarımda Kapasite Geliştirme ve Verimlilik, Yeni İnsan Yayınevi, tarım, 188 sayfa,2024

Gary L. Francione, Anna Charlton – Hayvan Haklarını Savunmak (2024)

Şiddetin her türlüsün hüküm sürmeye devam ettiği bir çağda yaşıyoruz.

Bu şiddetin en büyük mağdurları da hayvanlar.

Her yıl milyonlarca hayvan; yiyecek, giyecek, ilaç, eğlence gibi amaçlarla öldürülüyor.

Ancak hayvanların ahlaken bir değeri olduğunu ve onların da hissedebildiğini düşünüyorsak hayvan sömürüsünü sona erdirmek zorundayız.

Abolisyon, insanların köleliğini ve insan sömürüsünü nasıl reddediyorsak hayvanların da sömürülmesini reddetmemiz gerektiğini ifade eder.

Abolistyonistler, hayvan hakları hareketini bir sosyal adalet hareketi olarak görür; hayvan sömürüsünü daha insani hâle getirmeye değil, onu sonlandırmaya çalışır.

Veganlığa da adaletle ilişkili bir mesele olarak yaklaşır.

Onlar için veganlık, ahlaki bir gerekliliktir.

Şiddeti reddederler ve veganlığı şiddetsiz bir yaşamın vazgeçilmez bir parçası sayarlar.

Bu kitap, Abolistyonist yaklaşımı sadece bir kuram olarak incelemek yerine aktivizm pratiklerine odaklanıyor; temel birtakım kavramları ele alarak hayvan hakları meselesine ilişkin kaygılarımızın pratik bir alanda nasıl karşılık bulabileceğini gösteriyor.

  • Künye: Gary L. Francione, Anna Charlton – Hayvan Haklarını Savunmak: Abolisyonist Veganın El Kitabı, çeviren: Eda Çivaş, Yeni İnsan Yayınevi, hayvan, 240 sayfa, 2024

Niko Paech – Aşırılıktan Kurtulmak (2023)

Bütün insanlığın birlikte inşa ettiği insanlık medeniyetinin temelleri sarsılıyor.

Küreselleşme, beraberinde muazzam bir tüketim getirdi.

Sokağımızdaki pazar artık küresel tedarik zincirine ve onun dinamiklerine bağımlı hâle geldi.

Şehirler, ülkeler, kıtalar arasında baş döndürücü bir hareketlilik var.

Bu karmaşık durum artık kontrol edilemez durumda.

Dünya üzerindeki insan varlığı kâğıttan bir ev gibi sallanıyor, devrildi devrilecek.

Büyüme, kalkınma, devletlerin ve bireylerin fütursuzca borçlanması, normal sayılıyor artık, hatta birer dinsel tabu sanki.

Oysa devletlerin ve tabii bireylerin zenginliği insanlık için tehdit boyutuna ulaştı.

Bu hasarı onarmaya yönelik bütün çabaların karşısına büyüme tabusu çıkıyor; ekonomistler ayakları üzerinde tepiniyor tıpkı oyuncakları elinden alınmış çocuklar gibi.

Yerküre ise dört bir yandan çığlık çığlığa haykırıyor: Tükeniyorum!

Alman bilim insanı ve ekonomist Niko Paech ezberimizi sarsıyor.

Bunu o denli etkin yapıyor ki Almanya’da ana akımın hedefine giriyor, üniversitesinden kovuluyor.

Hepsi ondan korkuyor.

Toplumu ve kendi bireysel yaşamımızı yeniden yapılandırmak için elimizde kalan tek ilke, hayatlarımızı karmaşıklaştıran ve varlığımızı tehdit eden aşırılıktan kurtulmak için yapmamız gereken indirgemedir.

  • Künye: Niko Paech – Aşırılıktan Kurtulmak: Büyüme Sonrası Ekonomiye Giden Yol, çeviren: Özlem Pillik, Yeni İnsan Yayınevi, siyaset, 103 sayfa, 2023

Kathleen R. Symthe – Bütüncül Doğal Yaşam (2024)

Bu kitabın yazarı Ohio’da yaşayan bir tarih profesörü.

Ancak kürsüsünden çıkmadan, kampüse gidip gelen ve suya sabuna dokunmayan bir akademisyen değil.

Çalışmalarını Tanzanya, Kenya ve Gana’ya kadar taşımış, çok uzun süreler Afrika’da yaşamıştır.

Kendi memleketinde de başını fakültenin dışına çıkarmış, topluluk destekli tarım projelerine katılmış, Orta Amerika’da uzun yürüyüşlere gitmiş ve bisiklet pedalına basmayı hiçbir zaman bırakmamıştır.

Tarihi iyi bilmek, geleceği de tahmin etmek gibi bir yan etkiye sahip.

Kathleen R. Symthe, bu yeteneğiyle felaket boyutuna ulaşan küresel çevresel sorunların çözümüne odaklanmış.

Üstelik bu sorunlar yumağı üzerimize doğru gelirken, dünya dini, siyasi, kentsel-kırsal farklılıklar ve tarihin hiçbir döneminde görülmemiş düzeydeki eşitsizliklerle boğuşurken gerçekleşti.

Belki de bu kitabı en iyi anlatan cümlecik dünyayla bağlantımızı güçlendirmek şeklinde sloganlaştırılabilir.

Çünkü en derinlerimizde bir yerlerde bütün dünyayla iç içe olduğumuzu hepimiz biliyoruz.

Felaket boyutuna ulaşmış iklim değişikliği hem yerel hem de küresel ölçekte çözülemez görünen dini, siyasi, kentsel-kırsal farklılıklar ve eşi benzeri görülmemiş düzeydeki eşitsizlik karşısında ilerlemenin yolu ne olabilir?

Tanzanya, Kenya ve Gana’da ve ABD’nin güney, doğu ve orta doğu bölgelerinde yaptığı çalışmalarla bu soruyu yanıtlamaya koyulan Symthe, türümüzün varlığını tehdit eden bazı düşünme ve yaşama biçimlerin neler olduğunu ortaya koyuyor.

Yazara göre kültürümüz, iyileşmeye giden yollar olabilecek diğer tüm var olma ve öğrenme yollarını görmezden gelme eğiliminde olduğunu söylüyor.

  • Künye: Kathleen R. Symthe – Bütüncül Doğal Yaşam: Dünyayı, Tarihi, Bedeni ve Zihni Yeniden Hissetmek, çeviren: Can Berk Işık, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 224 sayfa, 2024

Ike Lasater, John Kinyon – Şiddetsiz İletişim ile Barışı Seçmek (2023)

Bu kitabı, çatışmayla genel ilişkimiz için çok ihtiyaç duyulan bir “kullanma kılavuzu” olarak görün.

Eğer hayatınızda uğraştığınız zor, korkutucu ya da tatsız herhangi bir durum varsa -hepimizde var!- o zaman bu kitap daha fazla netlik ve daha az pişmanlık için biletiniz olsun.

Her gün karşılaştığınız sürtüşmelere ve aksiliklere açık kalplilikle ve açık bir görüşle nasıl yanıt verebileceğinizi öğrenin.

Yaptığınız her şeyde daha iyi kararlar almanıza -ve daha sağlam ilişkiler kurmanıza- yardımcı olacak şekilde dinlemeyi ve iletişim kurmayı kolaylaştıracak farkındalık tekniklerini deneyin.

Umuyoruz ki bu çalışmanın ilhamıyla bir gün, kendinizle ve çevrenizdekilerle daha derin bir bağ kurmak için artık ne yapacağınızı veya ne söyleyeceğinizi düşünmeye ihtiyaç duymadığınızı fark edersiniz.

  • Künye: Ike Lasater, John Kinyon – Şiddetsiz İletişim ile Barışı Seçmek, çeviren: Gizem Alav Şapcı, Tuğba Elçin, Yeni İnsan Yayınevi, inceleme, 200 sayfa, 2023