Sepp Holzer – Permakültür Uygulamaları (2021)

Doğa bereketlidir ve çok cömerttir.

Bu kitap da, kendi bahçesini kurarak bu cömertliğe yakından bakmak isteyenler için altın değerinde bir kaynak.

Avusturya’da muhteşem bir çiftlik kurmuş Sepp Holzer, arazi düzenlemeden su yönetimine, uyguladığı özgün permakültür uygulamalarını bizimle paylaşıyor.

Doğa tüm tasarımlarında mükemmeldir.

İnsan onun efendisi değil, sadece bir parçasıdır.

Ona saygı duyulur, gözlemlenir ve onunla iş birliği yapılırsa her türlü arazide yüz güldüren sonuçlar, çiçekler, lezzetli meyve ve sebzeler olarak karşılık alınır.

Avrupa’nın ortasında, Avusturya’da Sepp Holzer, imrenilecek bir çiftlik kurdu.

Uyguladığı özgün permakültür uygulamaları, hepimize ilham ve ipuçları veriyor.

Arazi düzenleme, taraçalar, su yönetimi, mikro iklim uygulamaları, kümes hayvanları, gıda ormanı, permakültür sistemi, mantar yetiştirme, sıvı gübre yapımı, kent bahçeleri, bitkilerden insanlar için ilaç yapımı, çiftlik hayvanları ve bütüncül mera yönetimi…

Uygulamaların kimisini aynen bahçenizde tekrarlayabilirsiniz.

Salyangozla mücadele ya da bitkilerin güçlenmesi için verdiği bitkisel formüller gibi.

Bazı uygulamaların da mantığını özümseyip kendi bahçenizde yapacağınız gözlemlerle benzeri yapılar kurabilirsiniz.

Permakültür uygulamalarının en güçlü yanı, ezbere dönüşmeden bütün dünyada ve tabii bizim güzel ülkemizde de uygulanabilir olmasıdır.

Çiçekli, meyveli, mis kokulu bahçeler ya da çiftlikler kurmak için elinizdeki kitap, benzersiz bir ilham kaynağı ve bilgi deposu.

  • Künye: Sepp Holzer – Permakültür Uygulamaları, çeviren: N. Ceren Sümer Turanlıgil, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 216 sayfa, 2021

Kolektif – Mekân ve Yer (2021)

Modernleşmenin getirdiği temel kopuş yer ile mekân arasında ortaya çıkar.

Bu nitelikli derleme de, şehir ve mekân arasındaki ilişki biçimini irdelemesi ve daha da önemlisi “mekân ve yer”le ilgili kavramları yeniden tartışmaya açan makaleler barındırıyor.

Kitapta,

  • “Mekân ve yer” kavramlarının mimarlık, müzik, tiyatro resim gibi alanlarla ilişkisi,
  • Yerlerin sınırı olarak deniz ve bu bağlamda sınır kavramının anlamı,
  • Piri Reis’in kartografi ve coğrafyayla ilgili çalışmaları bağlamında köklü İslam geleneği ile 16. yüzyıl Batı bilimi arasındaki ilişki,
  • Kentin metalaşma/bölüştürme sürecini sorgulamak açısından inadına yürümenin özgürleştirici yönü,
  • Mimarinin yaşayanlara neyi hatırlattığı ve deneyimlettiği,
  • Ve Galata’nın 19. yüzyılın ortalarından başlayıp bugüne uzanan değişim süreci gibi pek çok ilgi çekici konu ele alınıyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar ise şöyle: Aykut Köksal, Emre Zeytinoğlu, Önay Sözer, Atilla Yücel, Jean–François Pérouse, Aydan Balamir, İlhan Tekeli, Günkut Akın ve Ayşe Derin Öncel.

  • Künye: Kolektif – Mekân ve Yer, editör: Gülşen Özaydın ve Merve Akı, Yeni İnsan Yayınevi, kent çalışmaları, 180 sayfa, 2021

Mert Ekşi – Çatı Bahçeleri (2021)

Yeşil çatı bahçelerinin tasarımı ve uygulaması hakkında rehber bir çalışma.

Mert Ekşi kitabını, Türkiye’nin kendine özgü iklimini göz önüne alarak hazırlamış.

Çatı bahçelerinin yeterince yaygın olmamasının ana nedeni, esasında çatı bahçeleri hakkında çok az bilgimizin olmasından.

Nüfusun büyük oranda kentlerde yaşamaya başladığı Türkiye’de, çatılar bahçe kurmak için oldukça ideal mekânlar.

Mimarlar ve mühendisler gibi yapıyla ilgili meslek uzmanlarının yanı sıra peyzaj mimarları, hortikültür uzmanları, biyologlar ve şehir plancıları, politika yapıcılar, yerel ya da merkezî hükûmet yetkilileri ve meraklıları için çatı bahçeleri önemli bir vizyon ve farkındalık sunuyor.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki yeşil alan eksikliğinden dolayı kent tarımı büyük talep görüyor.

Ancak her yıl iyiden iyiye artan arsa fiyatları, ne yazık ki yeşil alanların daralmasına neden oluyor.

İşte çatı bahçeleri tam da bu noktada büyük fırsat.

Bu kitabı benzersiz kılan, özellikle Türkiye için yazılmış olması.

Ülkemizin kendine özgü bir iklimi ve değişken yetiştirme koşulları bulunuyor.

Ekşi, Türkiye’de çok sayıda yeşil çatı araştırması gerçekleştirdi.

Bu nedenle, bu kitap bir kaynak olarak paha biçilemez.

Bilgiler Türkiye’ye özgü olsa da, benzer bir iklime sahip dünyanın diğer bölgelerine de bu bilgilerin uyarlanması mümkün.

Çatı bahçeleri ile ilgili pek çok soru kafaları karıştırıyor.

  • Mevcut su yalıtım örtüsü kullanılabilir mi?
  • Hangi bitki türleri başarılı olur?
  • Ne tür bir yetiştirme ortamı kullanılır ve hangi derinlikte olmalıdır?
  • Ne kadar bakım gerektirir?

İşte ‘Çatı Bahçeleri’, bu sorulara aydınlatıcı yanıtlar vermesiyle önemli.

Kitap, yeşil çatı sistemlerinin tasarım ve uygulaması için yönergeler sağlayan araştırma ve teknik bilgilere yer veriyor.

Ekşi; yeşil çatıların tarihi, tanımları, tipleri, yeşil çatılara uygun bitki türleri, onların yetiştirme ortamları ve sağlayabilecekleri faydalar gibi yeşil çatılarla ilgili kapsamlı konuları ele alıyor.

  • Künye: Mert Ekşi – Çatı Bahçeleri, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 208 sayfa, 2021

Carlo Petrini ve Stefano Mancuso – Biyoçeşitlilik (2021)

Yoksullaşıyoruz…

Yirminci yüzyılın başında iki binden fazla armut çeşidi yetiştirilirken bugün satılan armutların % 96’sı yalnızca iki tür armuttan oluşuyor.

“Slow Food” akımının kurucusu Carlo Petrini ile botanikçi ve akademisyen Stefano Mancuso, bitkisinden hayvanına biyoçeşitliliği nasıl yeniden kazanabileceğimizi anlatıyor.

Eskiden binden fazla çeşide sahip patates, bugün yerini dört tanesine bıraktı.

Süt makinası olarak algılanan Hollandalı Friesian ineğini yetiştirmek için kurban edilen diğer tüm inekler de armut ve patateslerle aynı akıbeti paylaşıyor.

“Verimlilik” adı verilen düşünce biçimi, gıda üretiminde odaklanılan biricik kavram olmaya devam ederse domates, mısır, çilek ve daha nicesi aynı kaderi paylaşmaya mahkûm olacak, hatta çoktan oldu bile.

Bitkiler üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarla adını duyuran botanikçi bilim insanı Mancuso ile “Slow Food” ve “Terra Madre” oluşumlarının fikir babası, gazeteci-yazar ve aktivist Petrini, biyoçeşitliliği iki farklı bakış açısından ve olağanüstü bir sezgiyle gündeme taşıyorlar.

Dünya’nın kaderini kendine dert edinmiş insanların zihinlerini harekete geçiren Mancuso ile Petrini artık gelecekte değil gündelik hayatımızda karşı karşıya kaldığımız yoksulluğu tersine çevirmeye çabalıyorlar.

Okuru, bir ilham kaynağı olarak doğaya bakmaya davet ediyorlar.

Bitkilerin kapasitesine açık zihinle ve sevgi dolu bir yürekle bakmayı becerebilirsek, insanlığın önüne yeni bir yaşam biçimi serilebilir.

Biyoçeşitlilik bitkisinden hayvanına, gezegenin yeniden kazanmak zorunda olduğu bir zenginlik…

Yeter ki insanlık, gerçek zenginliğin bu olduğuna ikna olsun.

  • Künye: Carlo Petrini ve Stefano Mancuso – Biyoçeşitlilik, çeviren: Fatmagül Ezici, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 80 sayfa, 2021

Süleyman İnan – Siyaset Okuryazarlığı (2021)

Siyaset okuryazarlığı, bize tümden kayıtsızlığın dayatıldığı bugün, dünya sorunlarına duyarlılık geliştirmemize olanak tanır.

Süleyman İnan bu çalışmasında, siyaset okuryazarlığının ne olduğunu açıkladığı gibi, okullarda siyaset eğitiminin neden gerekli olduğunu da tartışıyor.

Kitap, “Yöneten birey olmak ve okullarda siyaset eğitimi mümkün mü?” sorusuna yanıt arıyor.

İnan, siyasete ilişkin açıklayıcı ve sade bir girişten sonra; literatürün yoklandığı, siyasetin gündelik dildeki kullanımlarının tartışıldığı ve algı ile izlenimlerin ortaya konduğu bir siyaset okuryazarlığını ayrıntılı şekilde açıklıyor.

Yazar bu bağlamda, siyaset okuryazarlığının başlıca becerileri olarak siyasi biliş, yönetime katılım, kamusal tartışmalara girme ve dünya sorunlarına duyarlılık geliştirme konularını açıklıyor.

İnan bununla da yetinmeyerek, siyaset eğitiminin korkmadan okullara taşınarak bunun eğitim basamaklarında nasıl olması gerektiğini, başka bir deyişle siyasetin pedagojisinin nasıl olabileceğini tartışıyor.

  • Künye: Süleyman İnan – Siyaset Okuryazarlığı: Yöneten Birey Olmak ve Okullarda Siyaset Eğitimi Mümkün mü?, Yeni İnsan Yayınevi, siyaset, 184 sayfa, 2021

Alain Deneault – Vasatlığın İktidarı (2021)

Bugün cibilliyetsizler, kabiliyetsizler ve liyakatsizler iktidarda.

Peki, yaşamlarımız ne oldu da böylesine çölleşti?

Alain Deneault, vasatlığın hem toplumsal hem de siyasi bir norm haline gelişinin altındaki dinamikleri derinlemesine irdeliyor.

Bu can yakıcı konuyu bilgi ve uzmanlık, ticaret ve finans, kültür ve uygarlık, devrim ve aşırı merkezci siyaset bağlamında tartışan Deneault, vasatın iktidarı nasıl ele geçirdiğini tartışıyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“Vasat bir insanın başlıca becerisi nedir? Diğer vasatı tanımasıdır. Beraber birilerine yağ çekerler, iyiliklerinin karşılıksız kalmamasına dikkat ederler ve benzerlerini kendilerine çekmenin yollarını çabucak buldukları için, büyüyen bir topluluğun iktidarını kurarlar.”

“Vasatlık iktidarı insanları bir sonuç yanılsaması yaratan çalışma taklidi yapmaya yönlendirir. Mış gibi yapmak başlı başına bir değer haline gelir.”

“Vasatlık iktidarı, bizi düşünmemizi yetkili makamların geliştirdiği keyfi modellere bağlamaya zorlar.”

“Vasatlık iktidarı bizi mümkün olan her şekilde düşünmek yerine uyuklamaya, kabul edilemez olanı kaçınılmaz, iğrenç olanı gerekli olarak görmeye teşvik eder. Bizi aptallara çevirir bu.”

  • Künye: Alain Deneault – Vasatlığın İktidarı, çeviren: İrem Sağlamer, Yeni İnsan Yayınevi, siyaset, 176 sayfa, 2021

Ceren Özcan Tatar – Atıksız Yaşam (2021)

Atık biriktirmeden, dünyaya daha fazla yük olmadan yaşamamız mümkün.

Ceren Özcan Tatar, bizzat kendi deneyimlerinden yola çıkarak yeniden kullanarak, tüketimi azaltarak, ayrıştırarak ve dönüştürerek atıksız yaşamı nasıl mümkün kılacağımızı anlatıyor.

“Yedi milyar insanın içinden bir milyarı bile atıksızlığı benimsese çok büyük değişim olur.” diyen Tatar, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek, kullan-at kültürünü terk ederek atıksız yaşama geçişte ilk adımlarımızı nasıl atabileceğimizi açıklıyor.

Kişisel bakım ürünlerinden mutfak alışverişine, kompost yapımından plastik tüketimine kadar olan meseleler, açıklayıcı ve detaylı bir anlatımla “atıksız yaşama rehberine” dönüşüyor.

Çalışma, “Bir kişi tek başına neyi değiştirebilir ki?” diyenler için gerçek bir yol gösterici.

  • Künye: Ceren Özcan Tatar – Atıksız Yaşam: Değerlerini Yaşamanın Yolu, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 112 sayfa, 2021

Mary Griffith – Okulsuzluğun El Kitabı (2021)

Evde eğitim, okul dışında eğitim konularına ilgi duyanlar için, ders programından eğitim materyallerine pek çok konuyu aydınlatan rehber bir kitap.

Konu üzerine yazılmış pek çok kitabı bulunan, sıkı bir evde eğitim savunucusu Mary Griffith, kızlarını da bu yönteme başvurarak büyütmüş.

Kitabın ilk bölümü, okulsuzluk yaklaşımının ne olduğunu ve ne işe yaradığını ele alıyor.

Çalışmanın devamında ise,

  • Evde eğitim için gerekli kaynakların nasıl temin edileceği,
  • Evde eğitimde teknolojiden nasıl yararlanılabileceği,
  • Eğitim takibi için nasıl kayıt tutulacağı yahut program takibi yapılabileceği,
  • Evde eğitimde okuma yazma sürecinin nasıl yönetilebileceği,
  • Matematik, tarih, yabancı dil ve güzel sanatlar gibi derslerin nasıl işlenebileceği,
  • Ve bunun gibi pek çok aydınlatıcı bilgi yer alıyor.

Okulsuzluk, okulun bir alternatifidir.

Hepimize başka bir eğitimin mümkün olduğunu gösterir.

Çok sağlam argümanlarla donanmıştır.

Dünyanın değişik ülkelerinde hayata geçmiştir ve üzerine kitaplar yazılacak kadar deneyim birikmiştir.

İşte ‘Okulsuzluğun El Kitabı’ da, eğitimlerini okulsuz yani evde gerçekleştiren öğrencilerin ve onların velilerinin deneyimlerinden hareketle yazılmış bir kitap olmasıyla çok değerli.

Buradaki bütün örnekler gerçek ve yaşanmış olanlardan seçilmiş.

  • Künye: Mary Griffith – Okulsuzluğun El Kitabı: Tüm Dünyayı Çocuğunuzun Dersliği Olarak Nasıl Kullanabilirsiniz?, çeviren: Duygu Kurat, Yeni İnsan Yayınevi, eğitim, 248 sayfa, 2021

Kolektif – Çocuklukta Sosyal ve Duygusal Öğrenme (2021)

Okullarda sosyal ve duygusal öğrenmenin yer alabilmesi, çocuğun sağlıklı gelişimi açısından hayati öneme sahiptir.

Bu önemli derleme ise, bunun nasıl olacağı konusunda, eğitimin bütün bileşenlerine seslenen benzersiz rehber.

Kitapta makaleleri bulunan yazarlar,

  • Sosyal ve duygusal öğrenmenin kavramsal çerçevesi,
  • Okullar için rehber nitelikte sosyal ve duygusal öğrenme programları,
  • Sosyal ve duygusal öğrenme sürecine ailelerin katkıları,
  • Sosyal ve duygusal öğrenmede öğretmenler ile okul yöneticilerinin rolü,
  • Ve sosyal ve duygusal becerilerinin ölçülmesi gibi pek çok konuyu ele alıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle:  Beyhan Ataş, Büşra Gündeş, Elif Kevser Dereli Özengen, Elif Zeynep Özbey, Esra Özkara, Fetiye Erbil, Feyza Yeliz Bayındır, Gülen Şahin, Hatice Kılavuz Doğan, Hatice Sapmaz, Kevser Çeliker Cengiz, Leman İşbitiren ve Merve Özgünlü.

  • Künye: Kolektif – Çocuklukta Sosyal ve Duygusal Öğrenme, editör: Mine Göl-Güven, Yeni İnsan Yayınevi, eğitim, 488 sayfa, 2021

Stefano Mancuso – Bitki Devrimi (2021)

İnsanlar, 31 binden fazla bitki türünü kendi ihtiyaçları için kullanıyor.

Bunlar tıbbi amaçlı olduğu kadar besin, tekstil ve yapı malzemeleri, enerji üretimi, hayvan yemi yahut sosyal amaçlarla da kullanılıyor.

Ünlü botanikçi Stefano Mancuso da, bitkilere sadece bize verdikleri bunun gibi faydalardan ziyade, onlardan nasıl ilham alabileceğimizi anlatıyor.

Mancuso, bitkilerin, hayvanlar gibi merkezi bir sisteme sahip olmadıkları halde, etraflarındaki ortamı çok daha yüksek bir hassasiyetle algıladıklarını, koşulları net şekilde değerlendirdiklerini, çok yönlü fayda zarar analizleri yaptıklarını, çevresel uyaranlara karşı uygun eylemler üstlendiklerini gözler önüne seriyor.

Yazar, bu ve bunun gibi bitkilere dair pek çok şaşırtıcı, ilginç bilgi sunarak bizim de bu bilgilerden yola çıkarak bitkilerden neler öğrenebileceğimizi anlatıyor.

Dünyanın büyük bir hızla sona yaklaştığı bir dönemde, doğayla uyumlu bir şekilde hayatta kalmak için bitkilerin bize sunacağı çıkış yoluna ihtiyacımız var.

‘Bitki Devrimi’, tam da bu sorunu merkeze alıp çözümler sunmasıyla da dikkat çekiyor.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitki Devrimi, çeviren: Merve Öke Fidan, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 224 sayfa, 2021