Stefano Mancuso – Dünya Bitkileri (2022)

Önemlerini hâlâ yeteri kadar takdir etmediğimiz bitkiler, hayatımızın her alanında etrafımızda olmaya ve bizi kuşatmaya devam ediyor.

En kuytu, gün yüzü görmemiş yerlerde bile yaşam süren bitkiler; Stradivarius’un dehasının ana unsuru oluyor, bir cinayetin çözümünde düğüm noktasını teşkil ediyor ve Ay’a gidip dönen tohumları dünyada kocaman ağaçlara dönüşüp güzel meydanları süslüyor.

Stefano Mancusso, ‘Dünya Bitkileri’nde ısrarla bitkilerin ve bitki ulusunun önemi üzerinde duruyor.

Rekor sıcaklıkların, artan yangınların ve şiddetli atmosferik olayların önüne hâlâ geçilebilir.

Kentsel ormanlar, doğal yaşama dair fikirler ütopik değil!

Tüm bunları hayata geçirmek, durumun aciliyetini bir an önce anlaması gereken biz insanların elinde.

  • Künye: Stefano Mancuso – Dünya Bitkileri, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 192 sayfa, 2022

Stefano Mancuso – Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu (2022)

Bitkiler yolculuk yapabilirler mi?

Bitki nörobiyolojisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerinden Stefano Mancuso bu sorudan yola çıkarak kökleri toprağa bağlı bitkilerin kendi türünü korumak için kıtalar arasında nasıl yolculuk yapabildiklerini gözler önüne seriyor.

‘Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu’nda, hayvanlar tarafından dünyanın dört bir yanına taşınan bitkilere, tecrit edilmiş bölgelerde nasıl büyüyebildiklerine, İkinci Dünya Savaşında atom bombasına maruz kalmış Hibakujumoku ağaçlarına, Çernobil faciasına direnen bitkilere, verimsiz adalara nasıl hayat getirdiklerine ve dünyayı dolaşırken çağlar boyunca nasıl seyahat edebileceklerine şahit oluyoruz.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitkilerin İnanılmaz Yolculuğu, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 168 sayfa, 2022

Stefano Mancuso – Bitki Ulusu (2022)

Bitkiler anne babalarımız gibidir, biz ortalığı kasıp kavursak da yaşamamızı sağlamaya devam eder.

Bitki nörobiyolojisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerinden olan Stefano Mancuso, insan olmayan her şeyi nesnelere indirgeyen insanmerkezciliğe sıkı eleştiriler yöneltiyor.

Ekonomik modelimiz ve teknolojimiz için gereken başlıca kaynaklar tükenmek üzere.

Yeniden üretilemeyecek kaynakların tüketilmesi, küresel ısınmanın yerküre üzerindeki olumsuz sonuçları, biz insanları geri dönüşü olmayan bir noktaya taşıyor.

Kendini evrenin merkezi olarak gören insanın gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyor.

Bitkilerin korunması, alınacak önlemlerin daha ciddi bir şekilde uygulanması ve doğanın sesine, Bitki Ulusuna kulak vermenin zamanı geldi.

Kural çok basit: Sürdürülebilir bir dünya için etrafımızı göz alabildiğine yeşillendirmeliyiz.

Bitki Ulusunu yok etmek insanlığı yok etmektir.

İşte Mancuso da bu enfes çalışmasında, sadece insanın değil, esasında bitkilerin ve dolayısıyla da insanların yaşamının esas dayanağını oluşturduğu güçlü bir manifesto sunuyor.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitki Ulusu, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, bilim, 120 sayfa, 2022

Carlo Petrini ve Stefano Mancuso – Biyoçeşitlilik (2021)

Yoksullaşıyoruz…

Yirminci yüzyılın başında iki binden fazla armut çeşidi yetiştirilirken bugün satılan armutların % 96’sı yalnızca iki tür armuttan oluşuyor.

“Slow Food” akımının kurucusu Carlo Petrini ile botanikçi ve akademisyen Stefano Mancuso, bitkisinden hayvanına biyoçeşitliliği nasıl yeniden kazanabileceğimizi anlatıyor.

Eskiden binden fazla çeşide sahip patates, bugün yerini dört tanesine bıraktı.

Süt makinası olarak algılanan Hollandalı Friesian ineğini yetiştirmek için kurban edilen diğer tüm inekler de armut ve patateslerle aynı akıbeti paylaşıyor.

“Verimlilik” adı verilen düşünce biçimi, gıda üretiminde odaklanılan biricik kavram olmaya devam ederse domates, mısır, çilek ve daha nicesi aynı kaderi paylaşmaya mahkûm olacak, hatta çoktan oldu bile.

Bitkiler üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarla adını duyuran botanikçi bilim insanı Mancuso ile “Slow Food” ve “Terra Madre” oluşumlarının fikir babası, gazeteci-yazar ve aktivist Petrini, biyoçeşitliliği iki farklı bakış açısından ve olağanüstü bir sezgiyle gündeme taşıyorlar.

Dünya’nın kaderini kendine dert edinmiş insanların zihinlerini harekete geçiren Mancuso ile Petrini artık gelecekte değil gündelik hayatımızda karşı karşıya kaldığımız yoksulluğu tersine çevirmeye çabalıyorlar.

Okuru, bir ilham kaynağı olarak doğaya bakmaya davet ediyorlar.

Bitkilerin kapasitesine açık zihinle ve sevgi dolu bir yürekle bakmayı becerebilirsek, insanlığın önüne yeni bir yaşam biçimi serilebilir.

Biyoçeşitlilik bitkisinden hayvanına, gezegenin yeniden kazanmak zorunda olduğu bir zenginlik…

Yeter ki insanlık, gerçek zenginliğin bu olduğuna ikna olsun.

  • Künye: Carlo Petrini ve Stefano Mancuso – Biyoçeşitlilik, çeviren: Fatmagül Ezici, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 80 sayfa, 2021

Stefano Mancuso – Bitki Devrimi (2021)

İnsanlar, 31 binden fazla bitki türünü kendi ihtiyaçları için kullanıyor.

Bunlar tıbbi amaçlı olduğu kadar besin, tekstil ve yapı malzemeleri, enerji üretimi, hayvan yemi yahut sosyal amaçlarla da kullanılıyor.

Ünlü botanikçi Stefano Mancuso da, bitkilere sadece bize verdikleri bunun gibi faydalardan ziyade, onlardan nasıl ilham alabileceğimizi anlatıyor.

Mancuso, bitkilerin, hayvanlar gibi merkezi bir sisteme sahip olmadıkları halde, etraflarındaki ortamı çok daha yüksek bir hassasiyetle algıladıklarını, koşulları net şekilde değerlendirdiklerini, çok yönlü fayda zarar analizleri yaptıklarını, çevresel uyaranlara karşı uygun eylemler üstlendiklerini gözler önüne seriyor.

Yazar, bu ve bunun gibi bitkilere dair pek çok şaşırtıcı, ilginç bilgi sunarak bizim de bu bilgilerden yola çıkarak bitkilerden neler öğrenebileceğimizi anlatıyor.

Dünyanın büyük bir hızla sona yaklaştığı bir dönemde, doğayla uyumlu bir şekilde hayatta kalmak için bitkilerin bize sunacağı çıkış yoluna ihtiyacımız var.

‘Bitki Devrimi’, tam da bu sorunu merkeze alıp çözümler sunmasıyla da dikkat çekiyor.

  • Künye: Stefano Mancuso – Bitki Devrimi, çeviren: Merve Öke Fidan, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 224 sayfa, 2021

Stefano Mancuso ve Alessandra Viola – Bitki Zekası (2017)

Yaşadığımız Dünya öylesine insan merkezli ki, kendimiz dışında başka hiçbir türe saygımız yok.

İnsanın bu konudaki cahilliği ve pervasızlığı öylesine büyük ve tarihsel ki, sayemizde dünyada birçok hayvan ve bitkinin soyu, bugün tamamıyla tükenmiş durumda.

İşte Bitki nörobiyolojisi ve bitki davranışları profesörü Stefano Mancuso ile gazeteci ve belgeselci Alessandra Viola’nın bu şahane çalışması, bitkilerin kendi dünyaları, davranışları ve zekâlarıyla ne denli olağanüstü birer organizma olduğunu gözler önüne seriyor.

Bizim bitkiler hakkındaki bilgilerimizin ne denli kısıtlı olduğu düşünüldüğünde, bu kitabın önümüze yepyeni ve heyecanlı bir dünya açtığını söylememiz gerek.

Bitkilerin semavi dinlerdeki yerini irdeleyerek açılan kitap,

  • Botaniğin babaları olan Linnaeus ve Darwin’in katkılarını,
  • Bitkiler olmasaydı hayatın neden olamayacağını,
  • Görme, koku alma, tat alma, dokunma, işitme ve on beş başka duyu gibi bitki duyularını,
  • Bitkiler arası iletişimi,
  • Charles Darwin’in ve ardından yapılan bitki zekasına dair çalışmaların ne aşamada olduğunu,
  • Dünya dışı zekayı anlamak için bir model olarak bitkilerin zekasının bize neler söylediğini,
  • Ve bunun gibi pek çok heyecan verici bilgiyi barındırıyor.

Bitkiler, dünya üzerindeki biyokitlenin yüzde doksan dokuzunu oluştururlar.

Bu kitap da, insana ve başka canlılara göre çok daha yavaş bir zaman boyutunda hayatlarını sürdüren bitkilerin eşi benzeri olmayan başarılarının, bizim başarımızı gölgede bıraktığını göstermesiyle önemli.

Doğa tutkunları her şekilde hitap edecek çalışmayı, beton sevdalılarının da muhakkak okuması gerek.

  • Künye: Stefano Mancuso ve Alessandra Viola – Bitki Zekası, çeviren: Almıla Çiftçi, Yeni İnsan Yayınevi, ekoloji, 144 sayfa