Max Planck – Modern Doğa Anlayışı ve Kuantum Teorisi’ne Giriş (2025)

Max Planck bu eserinde, teorik fiziğin temel ilkelerini sade ve anlaşılır bir dille açıklıyor. ‘Modern Doğa Anlayışı ve Kuantum Teorisi’ne Giriş’ (‘Acht Vorlesungen über theoretische Physik’), fiziğin temel yasalarını anlamak isteyenler için bir giriş niteliğinde. Klasik mekaniğin dayandığı Newton yasalarından başlayarak, enerji korunumu ve termodinamiğin ilkelerine geçiş yapıyor. Isı, iş, entropi ve geri dönüşümsüzlük gibi kavramların fiziksel anlamını tartışıyor. Bu bağlamda doğadaki süreçlerin yönlü ve istisnasız şekilde ilerlediğini, entropi artışıyla evrensel düzenin nasıl şekillendiğini aktarıyor.

Ardından elektromanyetik kuram ve ışığın doğası üzerinde duruyor. Maxwell denklemleriyle ışığın dalga yapısının ortaya konduğunu, ancak bu teorinin bazı deneyleri açıklamakta yetersiz kaldığını belirtiyor. Özellikle kara cisim ışıması problemi, klasik fiziğin sınırlarını zorlayan bir örnektir. Planck, bu sorunu çözmek için enerjinin sürekli değil, belirli “kuantum” birimlerinde yayıldığını öne sürüyor. Bu fikir, daha sonra kuantum mekaniğinin temelini oluşturuyor. Planck sabiti, doğanın en küçük enerji paketlerini belirliyor. Böylece, doğanın süreksiz ve olasılıklı bir yapıya sahip olabileceği fikri ortaya çıkarıyor. Bu devrim niteliğindeki yaklaşım, modern fiziği derinden etkileyerek Einstein, Bohr ve Heisenberg gibi bilim insanlarına ilham kaynağı oldu. Planck’ın bu dersleri, klasik fiziğin açıklamada yetersiz kaldığı olgulara yeni bir bakış sunuyor ve 20. yüzyılın fizik anlayışını temelden değiştirdi.

  • Künye: Max Planck – Modern Doğa Anlayışı ve Kuantum Teorisi’ne Giriş, çeviren: Yılmaz Öner, Liberus Yayınları, fizik, 316 sayfa, 2025

Ernst Werner – Büyük Bir Devletin Doğuşu: Osmanlılar (2014)

 

 

Ernst Werner’in bu kitabı, Osmanlı feodalitesini çok zengin kaynaklara dayanarak anlatan eşsiz bir çalışmadır.

Daha önce Yılmaz Öner’in çevirisiyle yayımlanan, şimdiki çeviriye Orhan Esen’in de katkıda bulunduğu çalışma, Osmanlıları tarihin bütünlüğü içindeki yerine oturtuyor.

Werner, benzer çalışmaların pek çoğunun düştüğü, anlamsız saray entrikaları tuzağına hiç düşmeden, Osmanlı Devleti’nin ve Türk feodalizminin ortaya çıkışını ve gelişimini ayrıntılı bir bakışla ortaya koyuyor.

Werner’in kitabını özgün kılan hususlardan biri de, Osmanlı’nın kuruluş sorununa bir “sınıflaşma süreci” ve bu sürecin yarattığı “üretim biçimi” bağlamında yaklaşması.

Bu bağlamda yazar, Osmanlılarda feodalleşme sürecini ortaya koymakla yetinmeyerek bu sürecin yarattığı sömürüye karşı halk direnişini ve köylü ayaklanmalarını da anlatıyor.

Başka bir deyişle Werner, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu bir feodalleşme süreci şeklinde ele alıyor ve bu gelişimi feodalleşmeye direnen güçlerle birlikte, diyalektik bir evrim içinde inceliyor.

Yazara göre, Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa isyanı, tüm Türkiye tarihinin en önemli olayıdır.

Ernst Werner, Selçukluların devlet geleneğinden Osmanlı’ya nasıl bir miras kaldığını, Selçukluların zayıflamasıyla birlikte ortaya çıkan halk isyanlarını, bunların sonucunda “yeni”nin zaferi olarak yükselen Osmanlı’yı, ilk Türk fetihleri zamanında Osmanlı-Bizans ilişkilerini, I. Murad ve I. Bayezid zamanındaki devleti feodalleştirme mücadelelerini, bir anti-feodal tepki olarak ortaya çıkan halk ayaklanmalarını ve Osmanlı’nın bu bunalımı nasıl aşıp güç kazanmaya başladığını kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

  • Künye: Ernst Werner – Büyük Bir Devletin Doğuşu: Osmanlılar 1300-1481, çeviren: Yılmaz Öner ve Orhan Esen, Yordam Kitap, tarih, 496 sayfa, 2020