Zamanında Gaston Bachelard, “Ev ilk evrenimizdir” demişti.
Theodor Adorno da, “Ev geçmişte kalmıştır.”
Tümüyle eve tıkılıp kaldığımız bu günlerde ise, ev, yurt, sınır, aile, mahalle, ülke ve yer üzerine daha çok düşünüyoruz.
Nurdan Gürbilek de ‘İkinci Hayat’ta, eve, evin sırlarına ve sınırlarına yakından bakıyor.
Bunu yaparken edebiyattan sinemaya ve felsefeye geniş bir alanda gezinen Gürbilek, yalnızca fiziksel anlamda vatanı ve evi değil, “dilsel vatan”ın sınırları üzerine de zengin bir bakış geliştiriyor.
Gürbilek’in kitabı, özellikle çok kritik bir eşikte bulunduğumuz bugün, yönümüzü nasıl bulacağımız konusunda kimi sorular sormasıyla da önemli.
Ev, kapısını başkalarına tümüyle kapatmış, özel bir sığınak, bir kişisel hücre olarak mı kalacak, yoksa o koruyucu hücreyi geniş bir ortaklık zemininde yeniden tanımlayabilecek miyiz?
Yaşadığımız yer, etrafı duvarlarla çevrilmiş bir alan olarak mı kalacak, yoksa daha geniş bir yurt tanımına ulaşabilecek miyiz?
Gürbilek, evin hayatımız üzerindeki etkilerini derinlemesine irdeleyerek; onun olumlu ve olumsuz anlamları üzerine bizi yeniden düşünmeye çağırarak bu sorulara yanıt veriyor.
- Künye: Nurdan Gürbilek – İkinci Hayat: Kaçmak, Kovulmak, Dönmek Üzerine Denemeler, Metis Yayınları, deneme, 208 sayfa, 2020