1915’in yarattığı büyük yıkım, Ermenileri doğup büyüdükleri bu topraklardan koparmakla kalmadı, kültürel dünyalarını da muazzam şekilde dönüştürdü.
Ermeni kültürünün en zengin taşıyıcılarından olan müzik de bundan nasibini aldı.
Sylvia Angelique Alajaji’nin bu harika çalışması, Ermeni diasporasında müziğin nasıl dönüştüğünü Amerika’dan Lübnan’a uzanarak izliyor.
Alajaji, soykırımdan sağ kalanlar ve onların torunlarının, fiziksel ve ideolojik sürgünlerinde, soykırımın faili olarak gördükleriyle tüm ortaklıkları reddederken, müziğin de bu reddedişten nasibini aldığını belirtiyor.
Böylece zamanla ortak şarkılar siyasi ve toplumsal baskılarla diaspora cemaatlerinin kamusal alanından silinmeye başlar.
Fakat Alajaji, yeni Ermeni kimliği milliyetçi bir tahayyülle belirlenirken, öte yandan da insanların “Şeker Oğlan”ı, “Ada Sahillerinde Bekliyorum”u, “Telgrafın Telleri”ni dinlemeye gizlice devam ettiklerini de belirtiyor.
Böylece Ermeni müziğinin ve kimliğinin sürekli yeniden çizilen sınırlarında gezinen yazar, Osmanlı coğrafyasındaki Ermeni müzisyenlere ve soykırım sonrasında Amerika ve Lübnan’da gelişen diaspora cemaatlerine bakarak “Ermeni müziği nedir?” sorusunun yanıtını arıyor.
Kitaptan da öğrendiğimiz gibi, New York’un Sekizinci Caddesi’nde icra edilen Anadolu müziği yerini zamanla, Lübnan’dan dünyaya yayılan milliyetçi temalara bırakırken, çeşitli Ermeni gruplarına ev sahipliği yapan Kaliforniya’daki en son müzik ve siyaset tartışmaları Ermeniliğe dair farklı algıları ortaya koyuyor.
Alajaji, müziğin, sürgündeki toplulukların kimliğini oluşturan çokkatmanlı etkilerine dair eleştirel bir yaklaşımla, salt Ermeni müziğinin ne olduğu sorusunu yanıtlamıyor, Ermenilerin “kim” olduğu meselesini de irdeliyor.
- Künye: Sylvia Angelique Alajaji – Sılaya Giden Yol: Ermeni Diasporasında Müzik, çeviren: Ayşe Çavdar, Aras Yayıncılık, müzik, 174 sayfa, 2019