Modern çoğulculuk anlamı ve bilgi kavrayışımızı nasıl tehlikeli bir biçimde dönüştürdü?
Peter Berger ve Thomas Luckmann, hem modern dönemde ortaya çıkan anlam krizinin izini sürüyor hem de bu krizden nasıl çıkılabileceğine dair bir yol haritası sunuyor.
Anlam, bir beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen insanın bilincinde inşa edilir.
İnsanlık tarihinin her döneminde görülen yüksek anlam katmanları hem gündelik hayata karşılık gelen hem de gündelik hayatı aşan alanla ilgili krizlerin üstesinden gelinmesinde önemli bir rol oynar.
Fakat modern dönemde anlamın üretilmesi ve iletilmesi derin bir kriz içerisine girdi.
Yazarlara göre, modern çağda bireysel ve toplumsal düzlemde anlam krizini oluşturan en önemli faktör, modern sekülarizm değil; modern çoğulculuktur.
Zira modern çoğulculuk, aklıselim bilgiye zarar verdi.
Dünya, toplum, yaşam ve kimlik başta olmak üzere, hemen her şey çoklu sorgulamalara tabi tutuldu, bunlara dayanak oluşturan anlam ve değer sistemlerinin “sorgulanmaksızın kabul edilme” statüsü ortadan kalktı.
Berger ve Luckmann’a göre bütün sosyal ve psikolojik sonuçları ile birlikte sorgulanmaksızın kabul edilen şeylerin kaybının en belirgin görünümü ise din alanında gerçekleşti.
- Künye: Peter L. Berger ve Thomas Luckmann – Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi: Modern İnsanın Yönelimi, çeviren: Mustafa Derviş Dereli, Albaraka Yayınları, sosyoloji, 108 sayfa, 2022