Kolektif – İstanbul Art Nouveau’su (2023)

Art Nouveau üslubunun İstanbul’daki yansımalarına ilişkin günümüze dek yapılan yayınlar, özellikle mimar Raimondo D’Aronco’ya ve eserlerine odaklandı.

Bu üslubun, şehir peyzajına katkıda bulunduğu için en fazla göze çarpan etki alanı da mimari oldu.

Oysa Osmanlı payitahtında Art Nouveau’nun izlerini mimarinin yanı sıra sanatın başka dallarında da teşhis edebiliyoruz.

Mevcut yayınlara, arşiv araştırmalarına ve saha çalışmalarına dayanan makalelerin yer aldığı bu kitap, mimari eserlerle birlikte mezar tasarımı, tezhip, çini sanatı, gündelik hayat objeleri gibi farklı alanlarda da gözlemlenen etkilere dikkat çekiyor.

Çalışma, Art Nouveau’nun ne ölçüde ve ne şekilde İstanbullu olabildiğini daha iyi kavramamıza olanak sağlıyor.

  • Künye: Kolektif – İstanbul Art Nouveau’su, editör: Müjde Dila Gümüş, Albaraka Yayınları, mimari, 372 sayfa, 2023

Kolektif – Galenos Kitabı (2023)

Tıp teorisi ve pratiğini 1500 yıldan fazla süre etkilemiş Galenos üzerine kaçırılmayacak bir derleme.

‘Galenos Kitabı’, Galenos’un bir hekim ve bir filozof olarak sağlam bir portresini sunuyor.

Galenos, tıp teorisini ve pratiğini 1500 yıldan fazla bir süre boyunca etkileyecek olan, geç antik çağın en etkili hekimiydi.

Anatomi, fizyoloji, teşhis ve prognoz, nabız doktrini, farmakoloji, tedaviler ve tıp teorisi konularında üretken bir yazardı; ancak aynı zamanda felsefi konularda da kapsamlı eserler verdi, mantık ve bilim felsefesine özgün katkılarda bulundu ve bilimsel bir epistemolojinin ana hatlarını çizdi.

Diğer taraftan, güçlü bir tartışmacıydı; zamanının tıp okulları arasındaki doktrin tartışmalarına derinden dahil oldu.

Bu kitap, Galenos’un kişiliğiyle birlikte tüm bu alanlardaki başarısına bir giriş ve genel bir bakış sunarken, aynı zamanda bu başarıyı son otuz yılda Galenos araştırmalarında kaydedilen ilerlemeler ışığında değerlendiriyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: G. E. R Lloyd, Teun Tieleman, Ben Morison, Pierluigi Donini, Julius Rocca, Armelle Debru, Philip J. Van Eijk, Sabine Vogt, Rebecca Flemming ve Vivian Nutton.

  • Künye: Kolektif – Galenos Kitabı, editör: Robert J. Hankinson, çeviren: Nur Nirven, Albaraka Yayınları, felsefe, 520 sayfa, 2023

Edmund Husserl – Geometrinin Kökeni (2023)

Fenomenolojinin kurucusu Edmund Husserl, 1936 yılında başlıksız kısa bir metin kaleme alır, bu el yazması Eugen Fink tarafından ‘Geometrinin Kökeni’ başlığıyla 1939 yılında yayınlanır.

Husserl geometrinin kökenini ele alıyor gibi görünse de aslında bir bilimin esas anlamını ve hem ortaya çıkışının hem de geleneğinin transandantal koşullarını inceler.

Çağdaş Fransız felsefesinin sıra dışı isimlerinden Jacques Derrida ise bu kısa metni alır, diğer nüshalarla karşılaştırır ve ayrıntılı bir “Önsöz” yazar, ki bu kitabın ortaya çıkmasına vesile olan da zaten bu “Önsöz”dür.

Derrida’nın amacı, devasa sorunlarla ilgilenen ama gayet kısa olan Husserl’in bu kısa ve yoğun metnini anlaşılır kılmaktır.

Derrida, bir yandan Husserl’in tarihsel araştırma yönteminden yola çıkar, diğer yandan ise fenomenolojinin yapısökümcü eleştirisini aşamalı biçimde ortaya koyar.

Husserl’in metniyle birlikte Derrida’nın bu “Önsöz”ü, sadece filozofları değil, başta antropologlar ve matematikçiler olmak üzere çeşitli temel bilimlerden birçok araştırmacının ilgisini çekmeye devam ediyor.

  • Künye: Edmund Husserl – Geometrinin Kökeni, önsöz: Jacques Derrida, çeviren: Ayşe Meral, Albaraka Yayınları, felsefe, 208 sayfa, 2023

Galenos – Ruhun Duygulanımlarının ve Hatalarının Teşhis ve Tedavisi (2023)

İyi bir tabip filozof olmalı, aynı zamanda erdemli biri de olmalı.

Antik Roma’nın en önemli hekimlerinden olan Bergamalı Galenos bu eşsiz kitabında, bizzat kendi hayatından da yola çıkarak ideal insanın ve ideal hekim/filozofun resmini çiziyor.

Galenos, tıp ilmi ve tabip kimliğiyle felsefeye yeni bir yaklaşım geliştirmeye çalışması yanında, diğer yandan felsefe formasyonuyla tıp ilmi ve hekimliğe de yeni bir vizyon getirmeye çalışmıştı.

“İyi bir tabibin filozof olması gerektiği” şeklinde, hakkında müstakil risale de kaleme aldığı iddiası, fizik ve fizik ötesi araştırmayı birbirinin tamamlayıcısı olarak gördüğünün bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Galenos, bu iki veçheye son olarak ahlakı da ekler.

Ona göre filozof ve tabip, aynı zamanda erdemli de olmalıdır. Duygulanımlarına yenik düşmeyen ve kontrollü bir filozof ve tabip, Galenos’un ideal insanı gibi görünmektedir.

Bu kitapta da aslında bu ideali kendi hayatında nasıl gerçekleştiğinin ipuçlarını veriyor, tabiri caizse kendisinin söz konusu ideal insan olarak görülebileceğinin işaretlerini sunuyor.

  • Künye: Galenos – Ruhun Duygulanımlarının ve Hatalarının Teşhis ve Tedavisi, çeviren: Hümeyra Özturan, Albaraka Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2023

Beatrix Caner – Tanpınar’ın Başyapıtı (2022)

Türkoloji dünyasının büyük çevirmeni olan ve birçok eseri Almancaya çeviren Beatrix Caner’den Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kült romanı ‘Huzur’ üzerine derinlemesine bir inceleme.

‘Huzur’u, Türk modernizminin zirvesi olarak tanımlayan Caner, roman okumanın aynı zamanda toplum, insan ve yaşayan tarih ruhunu okumak demek olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Çalışma, ‘Huzur’da, muhtemelen daha önceki okuyuşlarımızda muhtemelen pek dikkatimizi çekmemiş pek çok ilginç ayrıntıyı, sembol ve simgeyi de gözler önüne seriyor.

  • Künye: Beatrix Caner – Tanpınar’ın Başyapıtı / Türk Modernizminin Zirvesi: Huzur, çeviren: Rıza Alper, Albaraka Yayınları, inceleme, 251 sayfa, 2022

Hartmut Rosa – Dünyanın Kontrol Edilemezliği (2022)

“Modern” dediğimiz yaşam biçiminin temelinde, dünyayı kontrol edilebilir hâle getirme arzusu yatar.

Ancak dünyayı tam manasıyla deneyimlememiz, kontrol edilemeyenle karşılaştığımızda gerçekleşir; o zaman hareket ettiğimizi ve canlı olduğumuzu hissederiz.

Her şeyin kontrol altında olduğu, planlandığı ve tüm yönlerine hâkim olunan bir dünya, heyecansız bir dünya olurdu.

Hayatlarımız, kontrol edebildiklerimizle kontrolümüz dışındakiler arasındaki bir dengedir.

Ancak biz, geç modern insanlar, dünyayı her yönüyle kontrol edilebilir hâle getirmeye çalıştığımız için, dünyayı fethetmemiz, sömürmemiz veya üzerinde hâkimiyet kurmamız gereken nesneler bütünü olarak görürüz.

Tam da bu nedenle “hayat”, canlı hissetme ve dünyayla gerçekten karşılaşma deneyimi, her zaman elimizden kaçıyor gibi görünür.

Bu da hüsrana, öfkeye ve hatta umutsuzluğa yol açar.

Rosa’ya göre “rezonans”içinde olmak kontrolümüzün ötesindeki şeylere açık olmamızı gerektirir.

Rosa’nın toplumsal hızlanma ve yabancılaşma üzerine çığır açan çalışmasının devamı niteliğindeki bu kısa kitap, sosyal bilimlerle ve modern toplumsal yaşamın doğasıyla ilgilenen herkesin ilgisini çekecek nitelikte.

  • Künye: Hartmut Rosa – Dünyanın Kontrol Edilemezliği, çeviren: Mücahid Kaya, Albaraka Yayınları, inceleme, 144 sayfa, 2022

Fay Bound Alberti – Yalnızlığın Biyografisi (2022)

Muhteşem bir yalnızlık biyografisi.

Yalnızlığın modern bir duygu olduğunu savunan Fay Bound Alberti, bugünkü yalnızlık ikilemine yol açan pek çok etkenin izini sürüyor.

‘Yalnızlığın Biyografisi’, duygusal bir dil ve deneyim olarak yalnızlığın yeni bir yorumunu sunuyor.

Alberti, 18. yüzyıldan günümüze; mektuplar, günlükler, siyasi tartışmalar ve tıp literatürünü kullanarak yalnızlığın tarih dışı, evrensel bir olgu olmadığını savunuyor.

Yazara göre yalnızlık modern bir duygudur ve sınıf, cinsiyet, etnik köken ve deneyime göre farklılık gösteren, karmaşık bir duygusal durumu ifade eder. Sylvia Plath, Kraliçe Victoria ve Virginia Woolf gibi vaka hikâyelerini inceleyen ‘Yalnızlığın Biyografisi’, yalnızlığın modern ve somutlaşmış bir duygu olarak ortaya çıkışının haritasını çıkarıyor.

Alberti’nin keskin siyasal analizlerinin yanı sıra, kitabın en güçlü temalarından biri de yalnızlığın nasıl büyük bir çeşitlilik gösterdiği, hayatlarımızın ne kadar içinde olduğu, genellemelere nasıl da sığmadığı.

Yalnızlık bir 21. yüzyıl salgınıdır belki, acilen karşılık verilmesi gereken modern bir hastalıktır ama bundan çok çok daha fazlasıdır da.

  • Künye: Fay Bound Alberti – Yalnızlığın Biyografisi, çeviren: Ebru Kılıç, Albaraka Yayınları, inceleme, 304 sayfa, 2022

David Van Reybrouck – Demokrasi Krizi (2022)

Halk egemenliğinin esas alındığı bir yönetim biçimi olan demokrasi; hukukun üstünlüğü, insan hakları ve eşitlik gibi ilkelerin devamlılığını sağlamakta; 3000 yıllık tarihiyle de en köklü siyasi sistemlerin başında geliyor.

Ne var ki bu asli vasıflarına ve tarihsel hafızasına rağmen demokrasiye duyulan güven, giderek azalıyor.

David Van Reybrouck, seçim sistemine indirgenmiş günümüz demokrasisinin güvenilirliğini artık yitirdiğine ve siyasi nüfuzlarını kaybetmek istemeyen çevrelerin elinde, bir çıkar aracına dönüştüğüne dikkat çekiyor.

Dolayısıyla demokratik bir sistemi gelecek nesillere aktarabilmek adına siyasi ve sosyal alanlarda çeşitli reformlar yapmamız gerektiğini savunuyor.

‘Demokrasi Krizi’, demokrasinin güven bunalımı yaşamasına neden olan başlıca sebepleri sorguluyor ve tarihî bir perspektifi esas alarak, herkes için yeterli bir sistem hâline nasıl dönüştürülebileceği konusunda ilgi çekici fikirler sunuyor.

  • Künye: David Van Reybrouck – Demokrasi Krizi, çeviren: Yusuf Sami Kamadan, Albaraka Yayınları, siyaset, 168 sayfa, 2022

Richard Ovenden – Kitapları Yakmak (2022)

Kütüphaneler ve arşivler, kitapları muhafaza etmelerinin ötesinde insanlık için birer hazinedir; bu kurumların devamlılığı, tecrübe ve bilginin gelecek kuşaklara aktarılmasında hayati bir önem taşır.

Savaşlar, istilalar ve yağmalar tarih boyunca kütüphanelerin yakılıp yıkılmasına neden olurken modern dünyada bilgi, çeşitli çıkarlar uğruna tahrip ediliyor.

Bilgiyi muhafaza etmekle görevli kütüphaneler ise maddi, siyasi ve sosyal zorluklar karşısında âdeta bir varlık savaşı veriyor.

‘Kitapları Yakmak’, İskenderiye’den Saraybosna’ya; Irak’tan Birleşik Krallık’a kütüphane ve arşivlerde saklanan bilgi hazinesinin kasıtlı bir şekilde yok edilmeye çalışılmasının ardında yatan politik, dinî ve kültürel saikleri gözler önüne seriyor.

Kitap ayrıca, bir kavram olarak “bilginin korunması”nın sosyal ve politik açıdan önemine değiniyor ve toplumun bu konudaki rolünü sorguluyor.

  • Künye: Richard Ovenden – Kitapları Yakmak: Bilgi Tarihi Saldırı Altında, çeviren: Füsun Doruker, Albaraka Yayınları, inceleme, 336 sayfa, 2022

Charles Homer Haskins – Üniversitelerin Doğuşu (2022)

Charles Homer Haskins (ö. 1937), elinizdeki kitapta bir öğretim kurumu olarak üniversiteyi tarihsel bir perspektiften ele alıyor.

Yazar, ilk üniversitelerin müfredatını, öğretmenlerini ve öğrencilerini mercek altına alıyor, böylece konuya dair genel bir çerçeve çiziyor.

Öğretmenlerin izledikleri metotların yanı sıra öğrenci şiirlerine ve mektuplarına da yer veren kitap, bu yönüyle kronolojik bir çizelgenin de ötesinde okuruna çok yönlü bir bakış açısı sunuyor.

Haskins, Orta Çağ’ın son dönemlerindeki entelektüel aydınlanmanın üniversitelerin kurulmasına zemin hazırladığını ve üniversite yapısının mekâna ve zamana göre farklılaştığını gösteriyor.

Nitekim üniversiteler tarih boyunca gerek kurumsal yapı gerekse müfredat açısından içerisinde bulundukları sosyal koşullar ile aktif bir etkileşim içinde oldu.

‘Üniversitelerin Doğuşu’, bir parçası oldukları kurumların kökenleri hakkında bilgi edinmek isteyen eğitimcilerin ve öğrencilerin başvuracakları temel bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Charles Homer Haskins – Üniversitelerin Doğuşu, çeviren: Salim Korkmaz, Albaraka Yayınları, tarih, 88 sayfa, 2022