Bu kitap, kim ya da ne olduğumuzu görmezden gelmek adına yaptığımız sözsüz bir anlaşmayı, muazzam bir tabuyu araştırıyor.
Alan Watts, bireylerin bir deriyle sarılı ayrı bir benlik biçiminde var olma hissinin, ne Batı bilimiyle ne de Doğu’nun deneysel felsefi dinleriyle (özellikle Hinduizmin Vedanta felsefesi) uyumlu olan bir halüsinasyon olduğunu belirtiyor.
Watts, bu halüsinasyon, insanlığın doğal çevresini şiddete dayalı bir kontrol altına alma uğraşıyla teknolojiyi yanlış şekilde kullanmasının ve nihayetinde de doğanın kaçınılmaz tahribatının temelini oluşturduğunu söylüyor.
Yazar, buradan hareketle, fiziksel gerçeklerle uyumlu olacak, evrene yabancılaşma hissini ortadan kaldıracak ve varoluşumuzu anlamlı kılacak Vedanta felsefesinin modern bir bakışla yorumluyor.
Evrenin geri kalanıyla bağlantısız, izole edilmiş varlıklar olduğumuz yanılsaması, bizi “dış” dünyaya düşmanlıkla bakmaya yöneltti ve bunun yanı sıra teknolojiyi kötüye kullanmamız da bizi doğaya karşı şiddetli bir mücadeleye iterek ona düşmanca boyun eğdirmeye çalışmamıza neden oldu.
Watts, benliğin aslında evrenin çekirdeği ve parçası olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor.
- Künye: Alan Watts – Kim Olduğumuzu Anlamamızı Engelleyen Tabular, çeviren: Reyhan Miray, Sola Unitas Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2021