Kolektif – Yorgos Lanthimos (2025)

Tolga Theo Yalur’un derlediği ‘Yorgos Lanthimos: Gerçekdışı Sineması’ kitabı, dünya sinemasının son yıllardaki en dikkat çekici isimlerinden Yorgos Lanthimos’u mercek altına alıyor. Kitap, yönetmenin farklı söyleşilerinden yola çıkarak onun sinema dilini, estetik tercihlerinin arkasındaki düşünsel zemini ve anlatılarındaki toplumsal göndermeleri yeniden düşünmeye davet ediyor.

Lanthimos, gerçekliği aktarmak için bilinçli olarak “gerçekdışı” unsurlara yöneliyor. Dogtooth’ta aileyi kapalı ve baskıcı bir düzen olarak kurgulaması, The Lobster’da modern toplumun ilişki anlayışını absürt kurallarla hicvetmesi, The Killing of a Sacred Deer’da suç ve kefaret temasını mitolojik bir zeminde işlemesi bu yaklaşımın en belirgin örneklerini oluşturuyor. Kitap, bu tercihlerinin yalnızca biçimsel bir oyun değil, aynı zamanda modern yaşamın varsayımlarını ve duyarlılıklarını sorgulamanın bir yolu olduğunu gösteriyor.

Derleme, Lanthimos’un söyleşilerinde sık sık dile getirdiği gibi, seyirciyi rahatsız eden, yabancılaştıran ve düşündüren bir sinemanın peşinde olduğunu ortaya koyuyor. Yunan Yeni Dalgası’nın öncü isimlerinden biri olarak çıkış yapan yönetmen, hem ülkesinin ekonomik ve toplumsal krizlerini hem de evrensel insan deneyimlerini farklı bir bakış açısıyla işliyor. Böylece filmleri, günümüz sinemasında kolayca sınıflandırılamayan, hem tedirgin edici hem de büyüleyici bir evren kuruyor.

Bu kitap, Lanthimos’un sanatsal evrenini anlamak için yalnızca bir söyleşi derlemesi değil, aynı zamanda onun sinemasının felsefi ve politik katmanlarını açığa çıkaran bir kaynak olarak öne çıkıyor. Yönetmenin gerçekliği ters yüz eden dili, okuyucuyu ve seyirciyi, alışıldık olandan kopmaya ve yeni sorular sormaya davet ediyor.

  • Künye: Kolektif – Yorgos Lanthimos: Gerçekdışı Sineması, derleyen: Tolga Theo Yalur, Agora Kitaplığı, sinema, 192 sayfa, 2025

H. Utku Güven – Türkiye’de Neoliberalizm ve Sinema (2025)

Utku Güven’in kitabı, Türkiye’de sinema endüstrisinin geçirdiği dönüşümü ve bu dönüşümün arkasındaki ekonomik ve kültürel dinamikleri inceliyor. Sinema yalnızca bir sanat alanı değil, aynı zamanda sermaye akışlarının ve politik tercihlerin şekillendirdiği bir endüstri olarak konumlanıyor. Kitap, bu endüstrinin nasıl neoliberal politikalarla yeniden biçimlendiğini detaylı bir şekilde anlatıyor.

Yazar, neoliberalizmin yalnızca üretim pratiklerini değil, filmlerin içeriklerini de dönüştürdüğünü savunuyor. Bu süreçte sinema, piyasa mantığına daha fazla bağımlı hale geliyor ve ticari kaygılar, sanatsal arayışların önüne geçiyor. Bağımsız sinemanın yaşadığı sıkışmalar, büyük yapım şirketlerinin egemenliği ve dijital platformların sektöre getirdiği yeni dengeler, kitapta çarpıcı örneklerle tartışılıyor. Böylece okuyucu, sinemanın yalnızca perdeye yansıyan hikâyelerden ibaret olmadığını, arka planda işleyen güçlü ekonomik ilişkileri fark ediyor.

Güven, aynı zamanda içerik düzeyinde neoliberal ideolojinin etkilerini sorguluyor. Filmlerdeki temaların, karakter inşalarının ve anlatı biçimlerinin bu ideolojik dönüşümden nasıl etkilendiğini analiz ediyor. Böylece sinema, hem bir kültürel üretim alanı hem de toplumsal ideolojilerin yeniden üretildiği bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Kitap, disiplinlerarası yaklaşımı ve eleştirel perspektifiyle, sinema ve ekonomi arasındaki ilişkiyi anlamak isteyen herkes için kapsamlı ve ufuk açıcı bir başvuru niteliği taşıyor.

  • Künye: H. Utku Güven – Türkiye’de Neoliberalizm ve Sinema, Agora Kitaplığı, sinema, 184 sayfa, 2025

Kolektif – Gaspar Noé (2025)

Geoffrey Lokke’nin derlediği bu kitap, Arjantin asıllı Fransız yönetmen Gaspar Noé’nin kariyeri boyunca farklı zamanlarda verdiği röportajlardan oluşan bir derlemedir. ‘Gaspar Noé’ (‘Gaspar Noé: Interviews’) Noé’nin sansasyonel filmlerinin ardındaki düşünsel zemini, estetik tercihlerini ve sinemaya yaklaşımını anlamaya olanak tanıyor. Kitap boyunca Noé, hem kişisel deneyimlerini hem de sinema dili üzerine fikirlerini samimi ve zaman zaman provokatif bir üslupla dile getiriyor.

Noé, sinemayı izleyicide fiziksel ve duygusal bir etki bırakması gereken bir araç olarak görür. Irreversible, Enter the Void, Love ve Climax gibi filmleri üzerinden yapılan söyleşilerde, zaman, hafıza, bilinç ve ölüm gibi temaları nasıl işlediğini, anlatı yapısının neden konvansiyonel kalıpları yıktığını açıklıyor. Uzun plan sekanslara, ani kamera hareketlerine ve yüksek ses tasarımına olan ilgisi, izleyiciyi pasif bir gözlemciden çok bedenine dokunulan bir deneyimleyiciye dönüştürme arzusuyla ilişkilidir.

Kitapta Noé’nin Stanley Kubrick, Alejandro Jodorowsky ve Pier Paolo Pasolini gibi yönetmenlere duyduğu hayranlık, onun sinema tarihine nasıl baktığını da gösteriyor. Sansürle, eleştiriyle ve izleyici tepkileriyle kurduğu ilişki; provokasyonu estetik bir araç olarak kullanma biçimiyle açıklanıyor. Özellikle Irreversible’ın yarattığı tartışmalar, onun sınırları bilinçli biçimde zorlayan bir sanat anlayışına sahip olduğunu gözler önüne seriyor.

Noé, sinemanın “güzel” olmak zorunda olmadığını, asıl görevinin duyguları sarsmak ve gerçekliğe alternatif hisler üretmek olduğunu savunuyor. Bu söyleşiler, onun kışkırtıcı imgelerinin ardındaki etik, felsefi ve estetik motivasyonları açığa çıkarıyor. Kitap, yalnızca bir yönetmeni tanımak için değil, sinemanın sınırlarını yeniden düşünmek isteyenler için de önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Kolektif – Gaspar Noé, derleyen: Geoffrey Lokke, çeviren: Selim Özgül, Agora Kitaplığı, sinema, 288 sayfa, 2025

Kolektif – Abbas Kiyarüstemi (2025)

Monika Raesch’in editörlüğünü yaptığı ‘Abbas Kiyarüstemi: Bitmemiş Sinema’ (‘Abbas Kiarostami: Interviews’) adlı kitap, İran sinemasının dünyaca ünlü yönetmeni Abbas Kiyarüstemi ile farklı zamanlarda yapılmış çeşitli röportajları bir araya getiriyor. Kitap, Kiyarüstemi’nin sinemaya bakış açısını, film yapım süreçlerini, sanatsal tercihlerini, İran kültürü ve toplumu hakkındaki düşüncelerini ve dünya sineması üzerindeki etkilerini doğrudan kendi sözleriyle aktarma imkânı sunuyor. Röportajlar aracılığıyla, Kiyarüstemi’nin minimalist estetiği, gerçeklik ve kurgu arasındaki sınırları bulanıklaştıran anlatım tarzı, çocuk oyuncularla çalışma metotları ve tekrar eden temaları (yolculuk, doğa, insan ilişkileri) derinlemesine anlaşılıyor.

Kitapta yer alan röportajlar, Kiyarüstemi’nin sadece bir yönetmen olarak değil, aynı zamanda bir düşünür, bir sanatçı ve bir insan olarak da çok yönlü kişiliğini ortaya koyuyor. Yönetmenin filmlerindeki poetik dilin ve felsefi derinliğin kökenleri, röportajlardaki samimi ve içten ifadelerle aydınlanıyor.

Kiyarüstemi’nin İran’daki sansürle başa çıkma yöntemleri, uluslararası alandaki başarısının ardındaki motivasyonlar ve genç sinemacılara verdiği tavsiyeler de kitapta yer alan önemli konular arasında. Röportajlar, Kiyarüstemi’nin filmlerine farklı açılardan bakmayı ve yönetmenin sanatsal vizyonunu daha iyi kavramayı sağlıyor.

Kitap, sinema öğrencileri, akademisyenler ve Kiyarüstemi’nin filmlerine hayran olan herkes için değerli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitap, bir yönetmenin düşünce süreçlerine, yaratıcı yöntemlerine ve dünyaya bakışına birinci elden tanıklık etme fırsatı sunarak, sinema sanatının derinliklerine inmek isteyen okuyuculara ilham veriyor. Röportajlar, Kiyarüstemi’nin filmlerinin ardındaki felsefi ve estetik ilkeleri anlamak için vazgeçilmez bir rehber niteliğinde.

  • Künye: Kolektif – Abbas Kiyarüstemi: Bitmemiş Sinema, derleyen: Monika Raesch, çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, sinema, 208 sayfa, 2025

Gizem Parlayandemir – Onur Ünlü Sineması (2024)

Yönetmen Onur Ünlü’yü, özellikle Leyla ile Mecnun dizisi ile Kırık Kalpler Bankası adlı filmiyle dikkatleri üstüne çekti.

Gizem Parlayandemir’in bu kitabı ise, zamanı, sinemayı ve Onur Ünlü sinemasındaki temaları, Onur Ünlü sineması üstünden açıklarken, sinema kuramına bilimsel ve iyimser bir dille yaklaşıyor.

  • Künye: Gizem Parlayandemir – Onur Ünlü Sineması: Sinemayı ‘Zaman’la Açıklamak, Agora Kitaplığı, sinema, 224 sayfa, 2024

Kolektif – Michael Haneke (2024)

Michael Haneke’yle seçme söyleşileri bir araya getiren bu kitap, soykırımın damgasını vurduğu yüzyılımızda yönetmenin nasıl ‘duygusal buzullaşma’yı yansıtıp, filmlerinde her zaman ihtimallerle oynadığını ve seyirciye bir sıçrama tahtası sunduğunu gösteriyor.

Özenli, usta işi bir çabanın ürünü olan çalışma, bu büyük yönetmenin dünyasına daha yakından bakmak için çok iyi fırsat.

  • Künye: Kolektif – Michael Haneke, derleyen: Roy Grudmmann, Fatima Naqvi, Colin Root, çeviren: Osman Akınhay, Agora Kitaplığı, sinema, 272 sayfa, 2024

Şükrü Argın – Gezi’nin Ufkundan (2014)

 

Şükrü Argın, Türkiye yakın tarihinde büyük yankı uyandırarak tarihteki yerini şimdiden alan Gezi’nin anlamını irdeliyor; Gezi’nin nasıl bir ufuk açtığını ve siyasetteki karşılığını tartışıyor.

“Öfke” ve “neşe” gibi, Gezi’nin cevherini tutuşturan iki temel insani his olduğunu düşünen Argın, bu öfkenin esasen liberal demokrasinin kriziyle yakından ilişkili olduğunu belirtiyor.

Argın, direniş esnasında ortaya çıkan neşenin ise, bu dönemin kamusallığının meyvesi olduğunu düşünüyor.

  • Künye: Şükrü Argın – Gezi’nin Ufkundan, Agora Kitaplığı, siyaset, 135 sayfa

Ulises Estrada – Tanya Che Guevara’yla Bolivya’da Gizli Görevde (2010)

Ulises Estrada ‘Tanya’da, tam adı Haydee Tamara Bunke olan Tanya’nın hayatına odaklanıyor.

Tanya, La Paz’da iki yılın üzerindeki gizli faaliyet ve Ernesto Che Guevara’nın kurduğu Bolivya Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) saflarındaki beş ayının ardından, 31 Ağustos 1967’de Rio Grande nehri kıyısındaki Puerto Mauricio’da Bolivya ordusunun pususunda öldürülmüştü.

Kitabın yazarı Estrada, Tanya’nın casusluk yöntem ve teknikleri eğitiminden sorumlu olmanın yanında, onun sevgilisiydi.

Kitap, Tanya’nın, Ernesto Che Guevara tarafından kendisine verilen Güney Amerika devrimci görevini kabul etmesinden öldürülüşüne uzanan süreci anlatıyor.

  • Künye: Ulises Estrada – Tanya Che Guevara’yla Bolivya’da Gizli Görevde, çeviren: Derya Kömürcü, Agora Kitaplığı, biyografi, 284 sayfa

Müslüm Yücel – Kürtlerde Ölüm ve İntihar (2010)

Müslüm Yücel, ‘Kına ve Ayna’ alt başlığını taşıyan ‘Kürtlerde Ölüm ve İntihar’da, Kürtler ve intihar ilişkisini felsefe, kültür, din ve edebiyat aracılığıyla anlamaya çalışıyor.

Tek tanrılı dinlerin ölüm ve intihara yükledikleri anlam ve işlevler; Kürt edebiyatında ölüm ve intihar konusu; Batman’da kadın intiharları, PKK ve ölüm kültü, Yücel’in ele aldığı konulardan birkaçı.

Kürtlerde ölüm ve intiharın bir üçgenden oluştuğunu belirten Yücel, üçgenin bir ucunda Kürtlerin, diğer ucunda ölümün ve son ucunda da intiharın durduğunu söylüyor.

Yazar bunu yaparken de anlatısını peygamberler, şairler, yazarlar ve filozofların bu konulardaki yaklaşımlarını ortaya koyarak zenginleştiriyor.

  • Künye: Müslüm Yücel – Kürtlerde Ölüm ve İntihar, Agora Kitaplığı, kültür, 381 sayfa

Naomi Klein – Şok Doktrini (2010)

Naomi Klein, alt başlığı ‘Felaket Kapitalizminin Yükselişi’ olan ‘Şok Doktrini’nde, kapitalizmin zaferinin özgürlükten doğduğu, zincirlerinden boşanmış serbest piyasaların demokrasiyle el ele gittiği şeklindeki resmi teze meydan okuyor.

Klein, bu tezin yerine, kapitalizmin fundamentalist biçimine sürekli olarak en vahşi zorlama şekilleriyle ebelik yapıldığını, bu şiddettin sayısız bireysel bedenler üzerinde olduğu gibi kolektif beden politikası üzerinde de uygulandığını gösteriyor.

Çağdaş serbest piyasanın tarihinin şoklarla yazıldığını söyleyen Klein, felaket kapitalizmiyle, toplumların, çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda sil baştan düzenlendiğini belirtiyor.

  • Künye: Naomi Klein – Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi, çeviren: Selim Özgül, Agora Kitaplığı, siyaset, 674 sayfa