Michael Hechter – Milliyetçiliği Dizginlemek (2024)

“Milliyetçilik sıklıkla sanatsal, entelektüel ve politik mayalanmaya ilham olsa da, zaman zaman iç savaşlara ve en korkunç şiddet eylemlerine adı karışır. En berbat biçimde, yabancı düşmanlığına, etnik temizliğe ve soykırıma esin kaynağı olur. Milliyetçiliğin bu karanlık yüzü dizginlenebilir mi?”

Kitabın bu soruya köşeli ve kolay bir cevabı yok.

Ona göre her şeyden önce, onun maddi toplumsal temellerini dikkate almadan, “milliyetçi aşırılığı” ahlâki veya “ideolojik” hükümlerle “dizginlemenin” mümkün olmadığı kesindir.

‘Milliyetçiliği Dizginlemek’, milliyetçiliğin oluşumunda ve yeniden üretiminde, toplumsallaşma mekanizmalarının ve kurumsal yapıların önemini vurguluyor.

Michael Hechter, her şeyden önce milliyetçiliğin tarihselliğini (yani ezelî olmadığını) vurguluyor.

Buna bağlı olarak, -başta “devlet kurucu milliyetçilik” olmak üzere- birçok farklı milliyetçilik “tipini” tasnif ediyor ve bunların tarihsel oluşumunu irdeliyor.

Seçim sistemlerinin, federasyonun ve ademimerkeziyetçi yapıların, “eştoplumlaştırmanın” milliyetçiliği dizginleme kapasitelerini tartışıyor.

Çağdaş milliyetçilik teorisinin önemli yazarlarından birinin kaleminden, bu ağır konuya ilişkin panoramik bir analiz kitabı.

  • Künye: Michael Hechter – Milliyetçiliği Dizginlemek, çeviren: Aybars Yanık, İletişim Yayınları, siyaset, 264 sayfa, 2024

Kolektif – Türkiye’nin 1980’li Yılları (2023)

Türkiye’de ‘80’ler, siyasi, iktisadi ve büyük bir toplumsal dönüşümün miladıdır.

Travmaların, yeni bir insan ve toplum tipinin, arayışların olduğu kadar kayboluşların, dahası yeni bir “dünya”nın habercisidir…

  • 24 Ocak Kararları, 12 Eylül Darbesi ve 1982 Anayasası
  • Mamak, Metris, Diyarbakır cezaevleri
  • Kenan Evren, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Turhan Feyzioğlu, Erdal İnönü, Saim Bülend Ulusu, Mesut Yılmaz, Yıldırım Akbulut, Hüsamettin Cindoruk
  • Ordu ve siyaset ilişkisi, bankerler, prensler, 1402’likler, toplu davalar, YÖK
  • Aydınlar Dilekçesi, İnsan Hakları Derneği, 1989 Bahar Eylemleri, Devekuşu Kabare
  • Feminist hareket, LGBTİ+ hareketi, Kürt hareketi, Aleviler
  • Müzik, sinema ve edebiyat âleminde gelişmeler ve tartışmalar…

Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı derlemeye İsmet Akça, Mehmet Ö. Alkan, Murat Arslan, Şükrü Aslan, Gökhan Atılgan, Pınar Aydoğan, Ahmet Bayar, Arzu Bayar, Tanıl Bora, Kemal Can, Aziz Çelik, Zişan Ataman Çelik, Elifcan Çoruk, Kadir Dede, Hande Dönmez, Selçuk Duran, Veysel Ergüç, Çimen Günay-Erkol, Kaan Gaytancıoğlu, Çağdaş Görücü, Demet Gülçiçek, Şenol Gündoğdu, Bora Gürdaş, Nurettin Kalkan, Murat Karayalçın, Erdinç Kaygusuz, Mete Kaan Kaynar, Tuğçe Kelleci, Nuray Ertürk-Keskin, Merve Eken-Küçükaksoy, Bayram Koca, Selçuk Koca, Ertuğrul Zengin, Levent Odabaşı, Göze Orhon, Asım Öz, Gencer Özcan, Celal Oral Özdemir, Cansu Parlak, Selman Saç, Ayşem Sezer-Şanlı, Funda Şenol, Tuncay Şur, Alper Torun, Sibel Utar, Anıl Varel, Aybars Yanık, Kerem Yavaşça, Koray R. Yılmaz, Onur Alp Yılmaz, Mehmet Yüce, Besim Can Zırh, Bengü Öztan-Körün katkıda bulunmuş.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’nin 1980’li Yılları, derleyen: Mete Kaan Kaynar, İletişim Yayınları, inceleme, 1272 sayfa, 2023

Chantal Mouffe – Sol Popülizm (2019)

Günümüzde neoliberal hegemonik yapı krizle boğuşuyor.

Chantal Mouffe de, bu krizin daha demokratik bir düzenin inşa edilme olasılığına kapı araladığını ve belirtiyor.

Mouffe ‘Sol Popülilzm’de, son otuz yıldır maruz kaldığımız dönüşümlerin doğasını irdeliyor ve bu dönüşümlerin demokratik politika açısından sonuçlarıyla yüzleşmemizin şart olduğunu söylüyor.

Mouffe’un buradaki temel argümanı, içinde bulunduğumuz hegemonik krize müdahil olabilmek için bir politik sınır inşa etme gerekliliğidir, “halk” ve “oligarşi” arasında inşa edilecek politik sınırın söylemsel bir stratejisi olarak anlaşılabilecek sol popülizmin mevcut konjonktürde demokrasiyi iyileştirmek ve derinleştirmek için gereken tarzda bir politikayı oluşturmasıdır.

Yazar, sol popülist bir stratejinin, toplumlarımızın politik muhayyilesinde demokratik söylemin oynadığı hayati rolü kabul ederek ve tabiiyet karşısında konumlanan türlü çeşit mücadeleler arasında bir eşdeğerlik zinciri tesis etmesiyle, insanların büyük bölümünün özlemlerinde yankı uyandıracağını söylüyor.

Zira Mouffe, önümüzdeki birkaç yıl içinde, politik çatışmanın temel ekseninin sağ popülizm ve sol popülizm arasında konumlanacağını iddia ediyor.

Yazar ayrıca, politik sınırların yeniden yaratılması durumunda, “popülist moment”in, post-politikanın revaçta olduğu onca yıldan sonra “politik olanın geri dönüşü”ne işaret edeceğini de savunuyor.

Bu geri dönüşün, liberal demokrasinin kurumlarını zayıflatan rejimler vasıtasıyla otoriter çözümlere meydan verebileceğini ama demokratik değerlerin yeniden tasdik edilmesinin ve

genişlemesinin yolunu da açabileceğini belirten Mouffe, her şeyin, politik güçlerin mevcut demokratik talepleri hegemonik hale getirmekte başarılı olup olamamasına ve post-politikaya galebe çalan bir tür popülizmin su yüzüne çıkmasına bağlı olduğunu söylüyor.

Kitabın sonunda, Ahmet İnsel’in Mouffe ile yaptığı aydınlatıcı bir söyleşinin yer aldığını da ayrıca belirtelim.

  • Künye: Chantal Mouffe – Sol Popülizm, çeviren: Aybars Yanık, İletişim Yayınları, siyaset, 136 sayfa, 2019