Antony Wynn – İzmir Yolunda Üç Deve (2024)

İmparatorluklar ve şirketler yükselir ve düşer.

Halılar hepsinden daha uzun ömürlü olabilir.

Şark Halı Kumpanyası sayesinde, Türkiye ve İran’ın en iyi halılarından bazıları artık Avrupa ve Amerika’da.

Bugün, büyük ölçüde Türkiye ve İran’da artan işçilik maliyetleri nedeniyle, dünya pazarının büyük ölçekli ticari halı üretimi doğuya, Hindistan, Pakistan, Çin ve hatta Vietnam’a kaymış durumda.

Ev tüketimi için çalışan göçebeler ve köylüler ile her iki ülkede de en iyi kalitede parçaların daha kısıtlı üretimi bunun istisnaları arasında yer alıyor.

Bu muhteşem kitap, İzmir’i ‛Levant’ın incisi’ haline getiren ve Cezayir’den Tibet’e, Çin’den dünyanın geri kalanına kendi ürettikleri halıları satarak kumpanyayı küresel bir şirkete dönüştüren tüccarların hareketliliğini hatırlatıyor.

Antony Wynn, halıları bir bağlantı ipi gibi kullanarak, ‛küreselleşme’ sözü icat edilmeden çok önce, Amerika ve Avrupa’daki görünüşte alakasız siyasi ve ekonomik olayların, Asya’nın halı üretim dünyasındakilerin hayatlarını nasıl anında etkilediğini ve en ücra köylerdeki en alt düzey dokumacılardan, onları dolaylı yoldan destekleyen şehirli tüccarlara ve finansörlere kadar aynı etkinin tam tersi yönde de yaşanabildiğini gösteriyor.

Kitap, halı ticaretinin tüm inceliklerini, göçebe halıcılardan Avrupa tüccarlarına kadar geniş bir yelpazede inceliyor.

Farklı halı türlerini, üretim tekniklerini ve kalitelerini etkileyen faktörleri vurguluyor.

Wynn, halı tüccarlarının haydutlar, zorlu hava koşulları ve bürokratik engeller gibi çeşitli zorluklarla karşılaştıkları uzun ve tehlikeli yolculuklarını anlatıyor.

Kitap, Doğu ve Batı arasındaki kültürel alışverişi gözler önüne seriyor.

Avrupa tüccarlarının farklı kültürler, gelenekler ve göreneklerle karşılaşmalarını anlatıyor.

Halı ticareti, Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa’daki daha geniş ekonomik ve siyasi gelişmeler bağlamında analiz ediliyor.

  • Künye: Antony Wynn – İzmir Yolunda Üç Deve: Şark Halı Kumpanyası Tarihi, çeviri: Ayşen Sarı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları, tarih, 368 sayfa, 2024

Manon Garcia – İtaat Etme (2024)

En bağımsız, en feminist kadınlar bile erkeklerin fethedici bakışlarını üzerlerinde görmeyi sevdiklerini, kendilerini partnerlerinin kollarına bırakmayı arzuladıklarını veya günlük ev işlerini güya daha tatmin edici başka faaliyetlere tercih ettiklerini büyük bir şaşkınlıkla fark ederler.

Peki, bu arzular ve tercihler bağımsızlıklarıyla çelişir mi?

Kendilerinden önce gelen, asırların feminist hareketine bir ihanet midir bu durum?

“İlk adımı” erkeklerin atmasını bekleyip yine de cinsiyet eşitliği talep edebilir miyiz?

Manon Garcia, ‘İtaat Etme: Kadınlık Üzerine Bir İnceleme’ kitabında, kadınların erkeklere teslimiyet hâlini inceliyor.

Kadınların deneyimlerini biçimlendiren cinsiyetler hiyerarşisinin yapılanmasını ezber bozan bir tarzla irdeliyor.

Yaşadığımız “kadınsı kafa karışıklıklarını” felsefeyle ve bilhassa Simone de Beauvoir’ın felsefesiyle ele alıyor.

“… Kadın olmak, belirli bir ekonomik, toplumsal ve siyasi durumda bulunmaktır. Bu durum, kadınların ona göre davranması gereken ve ona göre yargılandığı bir dizi kuralı ifade eder. Kadın olmak, ‘gerçek’ bir kadın olmak, bu normlara uymayı gerektirir. Tıpkı bir aletin işlevini yerine getirmediğinde doğasının sorgulanması gibi, kendi davranışı ile toplumsal olarak kendisine dayatılan davranış arasında mesafe varsa kadının da kadınlığı sorgulanır. Peki o hâlde, toplumda kadına dayatılan davranış nedir? Teslimiyet.”

  • Künye: Manon Garcia – İtaat Etme: Kadınlık Üzerine Bir İnceleme, çeviren: Ayşen Sarı, Minotor Kitap, feminizm, 200 sayfa, 2024

Nicolas Vatin, Gilles Veinstein – Sarsılan Saray (2023)

Tek bir hanedanın altı yüzyıl hüküm sürdüğü Osmanlı İmparatorluğu, bu özelliğiyle hem dünya hem de İslam tarihinde önemli bir yere sahip.

Hanedanın tekliği ve sürekliliğinin asırlar boyunca nasıl korunduğu ve böylesine uzun bir zincirin pek çok halkasının birbirine nasıl bağlandığı şüphesiz oldukça ilgi çekici bir konu.

Osmanlı hanedanını araştırmak isteyenlerin üzerinde duracağı başlıca hususlar sultanların tahttan indirilmesi, ölümü ve haleflerinin tahta çıkışı olacaktır.

Osmanlı’nın bu istisnai özelliği, saltanat değişiminde pek çok farklı geleneğin oluşmasına yol açtı.

Fransa’nın önde gelen Osmanlı tarihçileri Nicolas Vatin ve Gilles Veinstein, Osmanlı sultanlarının ölümleri, tahttan indirilmeleri ve tahta çıkışlarına dair oluşan gelenekleri titizlikle inceliyor ve okurlara imparatorluğun pek de bilinmeyen taraflarını gösteriyor.

  • Fatih Sultan Mehmed zehirlendi mi?
  • Fatih’in ölüm haberi Cem Sultan’a neden ulaşmadı?
  • Cem Sultan Napoli’de öldüğünde cenazesi nasıl hazırlandı?
  • Kanuni Sultan Süleyman öleceğini bile bile Zigetvar’a neden gitti?
  • Şehzade Selim en küçük oğul olmasına rağmen babası II. Bayezid’i tahttan çekilmeye nasıl zorladı?
  • Genç Osman’ın öldürülmesi hanedanı nasıl etkiledi?

Bu ve pek çok sorunun ustalıkla yanıtlandığı ‘Sarsılan Saray’, Topkapı Sarayı’nın karanlıkta kalan kısımlarına ışık tutuyor.

Yaşanan siyasi krizlerle pek çok kez iç savaşın eşiğine gelen Osmanlı İmparatorluğu’nda hanedan meşruiyeti ilk kez siyasi ve dini boyutların yanı sıra tarihsel ve antropolojik yönleriyle de ele alınıyor.

‘Sarsılan Saray’, Osmanlı’nın şaşırtıcı ve büyüleyici dünyasına adım atmak isteyenler için biçilmiş kaftan.

  • Künye: Nicolas Vatin, Gilles Veinstein – Sarsılan Saray: Osmanlı Padişahlarının Ölümleri, Tahttan İndirilmeleri ve Cülusları, çeviren: Ayşen Sarı, Kronik Kitap, tarih, 496 sayfa, 2023

Josette Elayi – Asurlular (2023)

Asurlular, Antik Çağ’ın bilinen ilk evrensel imparatorluğunu kurdular.

Asur İmparatorluğu gücünün zirvesindeyken toprakları Batı İran’dan Akdeniz’e, Anadolu’dan Suriye-Arap çöllerine değin uzanıyordu.

Hatta bir dönem Mısır’ı dahi topraklarına katmayı başarmışlardı.

Mezopotamya’nın bu büyük imparatorluğu yalnızca askerî bir devlet olmamış, aynı zamanda büyük kütüphaneleri, botanik ve hayvanat bahçelerini ilk kez kurmuş, sosyal ve dini reformlar gerçekleştirmişlerdi.

Asurluların bu kültürel atılımları, askerî başarılarını taçlandırmış ve hükümdarlarının görkemli bir şekilde yüzlerce yıl hüküm sürmesine olanak sağlamıştı.

Tarihçi Josette Elayi, Antik Çağ’ın unutulan büyük imparatorluğunu tekrar hatırlatıyor ve insanlığa etkilerini geniş çapta inceliyor.

Son arkeolojik keşiflerle zenginleştirdiği çalışmasıyla Asurluları tarihin tozlu raflarından çıkaran Elayi, İsrail Krallığı’nın yıkılışı, Asurluların en büyük rakibi Babillilerle olan mücadeleleri, Anadolu’ya yayılışları ve Mısır’ı boyunduruk altına almaları gibi tarihe damga vuran önemli hadiseleri ustalıkla irdeliyor.

Elayi, kralların ve fatihlerin hüküm sürdüğü, tarihi dokusunun askerî hüner ve kültürel deha öyküleriyle örüldüğü bu büyük imparatorluğu adım adım takip etmenizi sağlıyor.

Akıcı anlatımıyla Asur’un mütevazı başlangıcını, egemenliğini geniş coğrafyalara yayışını, gücünün doruklarına çıkarak adını tarihe silinmez şekilde kazıyışını maharetle anlatıyor.

‘Asurlular: Antik Çağ’ın İlk İmparatorluğu’, klasik bir tarih anlatısından ziyade entrika ve yeniliklerle dolu geçmişe açılan bir kapı.

Elayi, Antik Çağ’ın gizemini keşfetmek isteyen herkesi tarihin koridorlarında sürükleyici bir gezintiye çıkararak Asur İmparatorluğu’nun hayranlık verici hikâyesini gözler önüne seriyor.

  • Künye: Josette Elayi – Asurlular: Antik Çağ’ın İlk İmparatorluğu, çeviren: Ayşen Sarı, Kronik Kitap, tarih, 272 sayfa, 2023

Michael Löwy ve Olivier Besancenot – Devrimci Yakınlıklar (2023)

İşçi hareketinin tarihi, Marksistler ve anarşistler arasındaki anlaşmazlıkları, çatışmaları ve çatışmaları ayrıntılarıyla anlatır, asla bu iki hareket arasındaki gerçek ittifakları ve aktif dayanışmayı anlatmaz.

Michael Löwy ve Olivier, Paris Komünü’nden günümüze, genellikle kanlı çatışmaların merkezinde yer alan mücadelelerin kardeşliğini ortaya çıkaran bu görmezden gelinen tarafa ışık tutuyorlar.

Louise Michel’den Subcomandante Marcos’a, Walter Benjamin’den André Breton ve Daniel Guérin’e uzanan, geleceğin kırmızı ve siyah olacağı umuduyla taşınan militan ve duyarlı bir kitap.

Kitaptan bir alıntı:

“Bugün geçmiş yüzyılın devrimlerinin trajik bilançosu bizleri başka türlü düşünmeye zorluyor, sosyalizme bir gün insanî simasını geri vermeyi umut edebilmek için. Antibürokratik devrimci örgütler inşa etmek devrimleri her türden otoriter sapmaya karşı korumanın güvencelerinden biridir. Ama yegâne güvence bu değildir. Çünkü işçi hareketinin kendini donattığı örgütlerin ötesinde bunların devrim içindeki yerleri ve işlevleri hakkında da tartışmak lazım.

Devrimci güçler yaşamsal bir işlevi yerine getirmeliler: Devrimin, kendini dayatan kararları doğru zamanda almasına yardımcı olmak. Fakat, son tahlilde somut iktidar özyönetim yapılarında bulunur.

Umudumuz geleceğin kara ve kızıl olacağı yönündedir: 21. yüzyılda anti-kapitalizm, sosyalizm ya da komünizm, radikalliğin her iki kaynağından da beslenmek zorunda kalacaktır. Arzumuz, gelişip meyve verecekleri verimli bir zemin bulmaları umuduyla birkaç liberter Marksizm tohumu ekmektir.”

  • Künye: Michael Löwy ve Olivier Besancenot – Devrimci Yakınlıklar: Kızıl ve Kara Yıldızlarımız, çeviren: Ayşen Sarı, Habitus Yayınları, siyaset, 144 sayfa, 2023

Catrine Clay – Kral, İmparator, Çar (2021)

 

Dünyayı büyük bir savaşa sürükleyerek milyonlarca insanın kaderini belirlemiş üç dehşetli kuzenin hikâyesi.

Catrine Clay bu çalışmasında, İngiltere Kralı V. George, Alman İmparatoru II. Wilhelm ve Rus Çarı II. Nikolay’ın hayatından bilinmeyenleri aydınlatıyor.

Aile arasındaki adları Georgie, Willy ve Nicky olan bu isimler, milyonlarca insanın kaderini belirleyen, dünyayı uçurumun kıyısına sürükleyen üç kuzendi.

Çocukluk yıllarında, tatillerde, düğünlerde, doğum günü kutlamalarında, tahta çıkma törenlerinde sık sık bir araya gelirlerdi.

Birinci Dünya Savaşı’na kadar birbirlerine siyasî yorumların aile hayatının olağan dedikodularıyla karıştığı mektuplar yazmışlardı.

Clay, kraliyet mektupları ve günlüklerden geniş ölçüde yararlanarak, kraliyet ailesinin kesişen hayatlarını, aralarındaki çatışmaları, aşklarını, dedikodularını, siyasî farklılaşmalarını ve nihayetinde dünyayı sürükledikleri acımasız savaşın arka planını anlatıyor.

  • Künye: Catrine Clay – Kral, İmparator, Çar: Dünyayı Savaşa Sürükleyen Üç Kuzen, çeviren: Ayşen Sarı, Pan Yayıncılık, tarih, 408 sayfa, 2021