Kolektif – Yeraltı Kliniği (2023)

Tekil olanı çokluktan koparmamak, hakikati üretmek, özgürleşme pratiklerine odaklanmak ve direniş hatlarını büyütmekle birlikte edebiyattan beklenen bir başka şey de eril tahakkümce kabul edilemezi/görülmek istenmeyi anlatmaktır.

Tutarlı bir stratejiyle edebiyat sosyolojisi bunlardan yola çıkarak toplumsal dünya üzerine çıkarımda bulunur.

Bunu destekleyecek olan malzemeler elbette ki değişiklik gösterir.

Bu noktada yeraltı edebiyatının ana özelliklerini temel alarak çözümlemeler yapmak ve toplumsal cinsiyet kurulumunun arka planındaki sosyolojik ögeleri sergilemek, söz konusu kaynakların yeterli olmasa dahi gerekli bir kısmını oluşturur.

Bunun bir başka yolu da toplumsal iktidardan menfaatleri olmayan öznelliklerin gündelik hâllerine, psiko-sosyal yaşamlarına, kültürel ögelerine tanıklık eden edebi metinlere eğilmekten geçer.

Giderek tartışılabilen, kolayca bilimsel söylemlere dökülebilen ve toplumsal analizden geçirilebilen yeraltı edebiyatı olgusuyla ilgili sosyolojinin dikkat çektiği en belirgin husus, bu edebiyatın hakikati üretirken toplumsal cinsiyetle kurduğu ilişkiyi eril arzular açısından irdeleyebilmektir.

Bu derlemede bir araya gelen yazarlar da, yeraltı edebiyatını çok yönlü sosyolojik incelemeye tabi tutuyor.

  • Künye: Kolektif – Yeraltı Kliniği: Türkiye’ de Yeraltı Edebiyatı ve Toplumsal Cinsiyet, editör: Emre Özcan ve Aziz Şeker, Nika Yayınevi, inceleme, 331 sayfa, 2023

Kolektif – Dert Yükü Mekânlar (2022)

İçinde yaşadığımız kentler büyük birer sorun yumağı olmaya devam ediyor.

Bu zengin derleme ise, kentlerin güncel meselelerini farklı yönleriyle masaya yatırarak kent çalışmalarına önemli katkıda bulunuyor.

Adından da anlaşılacağı üzere, kitap kentlerin yeni ve eskimeyen sorunlarını odağına almış.

Böyle bir ele alışın pragmatik bir mantığı var, gerisinde de gizil bir strateji olduğu söylenebilir.

Kentin yönetiminden sorumlu olanlara, sorunların çözümünde yoğunlaşmalarını söylüyor, salık veriyor denilebilir.

Unutulmamalı ki, bu sorunların taşıyıcıları kentin hemşerileridir.

Yani bizleriz…

Bu sorunlar bireyin öznelliklerine dayandırılarak saptanıyorsa bunlar anlık ve görelidir, bu nedenle bir bilimsel araştırma konusu olamayacaktır.

Ama bu sorun özneller arası ortak saptamalara konu oluyorsa, ya da nesnel gözlemlere dayandırılıyorsa bilimsel araştırmalara konu olabilecektir.

Nitekim eldeki kitaptaki çalışmalar da bu nitelikte.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: İlhan Tekeli, Nurşen Adak, Aksu Akçaoğlu, Taner Artan, Ayşe Gönüllü Atakan, Aslı Çoban, Hasan Hüseyin Aygül, Eylem Beyazıt, Esra Burcu Sağlam, Aykut Çalışkan, Efnan Dervişoğlu, Emine Dündar, Tuğba Elmacı, Çağrı Elmas, Tahire Erman, Ali Ekber Gülersoy, Tule Gültekin, Nevzat Gümüş, Muharrem Güneş, Gazanfer Kaya, Melis Oğuz, Emre Özcan, Salman Özüpekçe, Ayşe Şahin, Nuray Şahin, Aziz Şeker, Levent Taş, Seda Tekeli, Mehmet Devrim Topses, İsmail Tufan, Asuman Türkün, Sinem Burcu Uğur, Nil Uzun, Fikriye Yılmaz ve Sezer Yudulmaz.

  • Künye: Kolektif – Dert Yükü Mekânlar: Kentlerin Yeni ve Eskimeyen Sorunları, editör: Gazanfer Kaya ve Aziz Şeker, Nika Yayınevi, kent çalışmaları, 680 sayfa, 2022

Aziz Şeker – Kadın Roman Kahramanları (2021)

Erkek egemenliği her alanda olduğu gibi edebiyatta da baskındır.

Pek çok roman, daha çok erkek kahramanlarıyla öne çıkar.

Öte yandan, az da olsa sıra dışı kadın roman kahramanlar da vardır.

İşte Aziz Şeker de bu çalışmasında, kadın roman kahramanlarını toplumsal cinsiyet ve edebiyat sosyolojisi bağlamında inceliyor.

Burada karşımıza, Dostoyevski’nin Sonya’sından Tolstoy’un Anna’sına ve Dolli’sine, Stendhal’in Madam de Rênal’inden Vedat Türkali’nin Nermin’ine, Halide Edip’in Rabia’sından Fakir Baykurt’un Irazca’sına ve Flaubert’in Emma’sına pek çok kadın roman kahramanı çıkıyor.

  • Künye: Aziz Şeker – Kadın Roman Kahramanları: Toplumsal Cinsiyet, Edebiyat Sosyolojisi ve Roman Okumaları, Nika Yayınevi, inceleme, 196 sayfa, 2021