Baha Batıkan – Eril, Dişil ve Ötekiler (2024)

  • İnsan bedeni tarih boyunca kimin hizmetinde olmuştur?

İnsanlık tarihi boyunca bedenler, günahkâr ve kutsal olarak farklı muameleler gördü.

Öyle ki bunun izleri mitolojiden sanata, dinlerden tarihe dek her alana sızdı.

Cinsellik adı altında toplanan bu izler, içinde erilin gücünü, yüceltilmesini, dişilin dışlanmasını, baskılanmasını, metalaştırılmasını ve nihayetinde şeytanlaştırılmasını, ötekilerin yok sayılmasını ve lanetlenmesini taşır ve aslında bunlar tümüyle iktidarın tutumunu yansıtır.

  • Tarihin üstü örtülen, konuşulmayan ama bu sessizliğiyle dahi çığlık çığlığa bağıran karanlık kuytusunda neler gizlenmiştir?
  • Bastırılmaya ve yok sayılmaya çalışılan aslında nedir?

Arkeolog ve eskiçağ tarihçisi Baha Batıkan mağaraların karanlığından sarayların has odalarına dek örtülüp saklanan bedenin, cinselliğin, günah ilan edilenin tarihinde derin ve meydan okuyucu bir kazıya götürüyor bizleri. Günah, kutsal ve tabu olanın içinde çıktığı bu “tehlikeli” yolculukta, bugün içine hapsolduğumuz…

  • Künye: Baha Batıkan – Eril, Dişil ve Ötekiler: Arkeolojide Eril İktidarın Toplumsal Cinsiyet Rolleri Üzerine Etkisi, Beyaz Baykuş Yayınları, arkeoloji, 304 sayfa, 2024

Emmy Van Deurzen, Claire Arnold-Baker – Varoluşçu Terapi (2023)

Varoluşçu terapi, boşluk duygusu, anlam arayışı ve varoluşun zorlu şartları karşısında kendine çıkış yolu arayanlar için güçlü ve etkili yöntemlerden biridir.

İnsanın varoluşundan kaynaklanan konulara odaklanan bu felsefi terapi yaklaşımı, hayata anlam katmanın, yaşamı değerli kılmanın belli başlı yolları hakkında okumaya, düşünmeye ve uygulamaya davet eder.

Hayat en katlanılmaz olduğu zamanlarda bile anlamlıdır.

İnsan yaşadığı acıya, korkuya ve suçluluk duygusuna rağmen içindeki iyiyi ortaya çıkarabilme potansiyeline sahiptir.

Her olumsuzluk, yaratıcı bir güce dönüştürülebilir.

Nasıl mı?

Varoluşçu terapi alanında dünya çapında haklı bir üne sahip olan Emmy van Deurzen ile varoluşçu terapist Claire Arnold-Baker’ın kaleme aldığı bu kitap, felsefeyle terapiyi ulaşılabilir kılmakla birlikte tam on beş teorik ve on beş pratik tekniği yalın, anlaşılır haliyle açıklıyor.

  • Künye: Emmy Van Deurzen, Claire Arnold-Baker – Varoluşçu Terapi: Yaşam, Anlam ve Değerler İçin Felsefi Bir Terapi Yaklaşımı, çeviren: Müge Özçelik, Beyaz Baykuş Yayınları, psikoloji, 184 sayfa, 2023

Veysel Batmaz – 13 Derste Otoriteryen Kişilik (2023)

Otoriteryenlik toplumdaki her bir bireyin kılcal damarlarında akarak hem kişiliğin hem toplumun sanayileşme ve modernleşme yapılanmasında rol oynar, politik ve ekonomik işleyişten gündelik hayata dek her yerdedir.

Aile içi şiddetten, tek kişiye tapınmaya kadar, kadın erkek tüm toplumda acı ve şiddetli sonuçlar yaratan bir sürece yol açan metabolizmik bir katkı maddesi gibidir.

Faşizmin ana koynudur.

Veysel Batmaz, ‘13 Derste Otoriteryen Kişilik’ kitabıyla sosyal psikoloji ve psikanalize konu olan otoriteryenlik kavramını ele alıyor; sado-mazoşist ve faşist karakter ile bağını kuruyor.

Le Bon, Freud, Horkheimer, Adorno, Fromm, Reich, Sartre, Bloch, Sanford, Şerif, Kağıtçıbaşı ve daha pek çok düşünür ve bilim insanının gözünden otoriteryen-faşist kişiliğin derinlemesine ve ayrıntılı bir tanımını yapıyor.

  • Künye: Veysel Batmaz – 13 Derste Otoriteryen Kişilik, Beyaz Baykuş Yayınları, felsefe, 240 sayfa, 2023

Andrew Doig – İnsan Nasıl Hayatta Kaldı? (2023)

İnsan mağaradan bugüne olan yolculuğunda nasıl hayatta kaldı?

Onu hangi keşifler hayatta tuttu?

Peki ya insanın sosyal becerileri bu macerada nasıl bir role sahipti?

Manchester Üniversitesi Biyokimya Profesörü Andrew Doig, bulaşıcı hastalıklardan genetik hastalıklara, şiddetten kazalara kadar ölümün belirli nedenlerine, bunların kimleri nasıl etkilediğine ve ölümün üstesinden gelmeyi mümkün kılan insanlara bakarak ölüm kavramının tarihi perspektifte ufuk açıcı bir tasvirini yapıyor.

Ölümün bizi ve bizim de onu nasıl şekillendirdiğimizi anlatan bu titiz vakayinamede tarih, biyolojiyle buluşuyor.

Doig, bitkileri ve salgın hastalıkları takas ettiğimiz, yeni kıtalar ve hayat kurtaran ilaçlar keşfettiğimiz kolektif geçmişimizin bireysel geleceğimizi nasıl belirlediğini açıklayarak en evrensel deneyimimizin ardındaki tarihi ve bilimsel tuhaflıkları büyüleyici bir tatta aydınlatıyor.

Ölüm nedenlerinin gelecekte nasıl değişebileceğini tartışarak, şu anki durumumuza dair muhteşem, uzun soluklu bir bakış açısı sunuyor.

‘İnsan Nasıl Hayatta Kaldı?’, geleceğe bakmanın ve umudun heyecan verici bir hikâyesi olarak muhakkak okunmalı.

  • Künye: Andrew Doig – İnsan Nasıl Hayatta Kaldı?: Mağaradan Geleceğe İnsanın Ölümle İmtihanı, çeviren: Oylum Tanrıöver, Beyaz Baykuş Yayınları, bilim, 448 sayfa, 2023

Melanie Challenger – Tersine Evrim (2023)

Hayvan doğamızı anlamak insan doğamızı anlamaktır.

Biz insanlar gezegenimizdeki en sorgulayıcı, duygusal, hayalperest, saldırgan ve şaşırtıcı hayvanlarız.

Ancak bizler aynı zamanda hayvan olduğunu düşünmeyen hayvanlarız.

Bir yarımız yaşlanan bir hayvan bedeninden, diğer yarımız zekâ ve öz farkındalıktan kaynaklanıyormuş gibi görünen o müstesna parçadan, yani ruhtan oluşur.

Binlerce yıldır süren bir macerada Homo sapiens köklerimizden tarımsal ve endüstriyel devrimlere, internet çağına yolculuk yaptık.

Bugünse yapay zekânın ve yarı insan yarı makineden oluşan arayüzlerin olduğu bir geleceğe doğru ilerliyoruz.

Peki aslında biz neyiz?

Kendimizi yeterince tanıyor muyuz?

Melanie Challenger ‘Tersine Evrim’de, insan olmanın ne anlama geldiğine dair şiirsel ve bilimsel bir hikâye anlatıyor.

Varlığımızın merkezinde hayvan olmakla ilgili ciddi bir mücadelenin olduğunu savunarak insanlık tarihini yeniden yazıyor.

Biyoloji, genetik, zooloji, hukuk, paleontoloji, evrimsel psikoloji ve felsefenin çarpıcı bir karışımı olan bu zengin kitap hem insan olmayı anlamanın büyüleyici bir yeniden değerlendirmesi hem de varlığımızla ilgili derin düşünmeye felsefi bir davet.

  • Künye: Melanie Challenger – Tersine Evrim: İnsan Olmanın Anlamının Yeniden Yazılan Tarihi, çeviren: Müge Özçelik, Beyaz Baykuş Yayınları, bilim, 264 sayfa, 2023

Ward Farnsworth – Sokratik Yöntem (2023)

Nasıl daha iyi felsefe yapabiliriz konusunda, bu işin piri Sokrates’ten öğreneceğimiz çok şey var.

Hukuk Profesörü Ward Farnsworth’ün, esasında zihnin nasıl işlediğini irdelediği bu kitabı, yüzlerce alıntıdan faydalanarak Sokratik yöntemin ne olduğunu ve nasıl kullanılacağını anlatıyor.

Sokratik yöntem dürüstlüğün ve ahlakın kalbinde yer alır.

Bundan 2500 yıl kadar önce Platon, Sokrates’i başkalarıyla sohbet ederken betimleyen bir dizi diyalog kaleme aldı ve bu diyaloglarla Sokrates’in geometri bilmeyen birine nasıl problem çözdürdüğünü anlattı.

Sokrates, insanları nasıl sorgulayacağımızı göstermek için sorgulamadı, bunu bize nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretmek için yaptı.

Sokratik yöntem, korkusuzca soru sormak ve soruları yanıtlamak, kendi düşüncelerimizi dile getirmek ve başkalarının düşüncelerini duyduğumuzda öfkeye kapılmamak, gerçeği sevmek ve onu bilip bilmediğimiz konusunda alçakgönüllü davranmak demektir.

Sokratik yöntem, bir teknikten daha fazlası, bir sabır, sorgulama, tevazu ve şüphe ahlakıdır.

Özellikle günümüzde daha iyi düşünmek için bir araç olan bu yöntem, ister hukukta, politikada, eğitimde, ister mutfak masasında tartışılan önemli konularda olsun zihnin kötü alışkanlıklarının ilacıdır.

Hukuk Profesörü Ward Farnsworth, bu kitapla yüzlerce alıntıdan faydalanarak Sokratik yöntemin ne olduğunu ve nasıl kullanılacağını anlatıyor.

Bu kitap, felsefeye Sokrates gibi yaklaşanlar, hayattan ve onun nasıl yaşanması gerektiğinden anlam çıkarmayı günlük bir aktivite haline getirenler ve Sokrates’in nasıl daha iyi felsefe yapabileceğimize dair söylediklerini bilmek isteyenler için eşsiz bir kaynak.

  • Künye: Ward Farnsworth – Sokratik Yöntem: Düşünmeye Dair Bir Kullanıcı Kılavuzu, çeviren: Müge Kocaman Özçelik, Beyaz Baykuş Yayınları, felsefe, 328 sayfa, 2023

Srećko Horvat – Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor? (2022)

Dünyanın çöküşü binlerce yıldır insanlığın korkulu rüyası oldu.

İklim krizi, çevresel felaketler ve türlerin yok oluşu yoluyla yaşanacağı hayal edilen tüyler ürpertici senaryo bugün artık pandemiler, kapitalizm ve faşizm virüsleri gibi diğer pek çok büyük tehdidin birleşmesiyle meydana gelen çarpışmalar şeklinde ortaya çıkıyor.

Peki ya aslında dünya çoktan çöktüyse ve bizler çöküş sonrası bir çağda yaşıyorsak?

Filozof Srećko Horvat, ‘Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor?’ kitabında çöküş senaryolarına bambaşka bir perspektifle bakıyor.

Gelecekte kapımızı çalacağını düşündüğümüz çöküşün dünyanın farklı yerlerinde halihazırda yaşandığını göstererek çok geç olmadan yok oluşu önlemenin yollarının neler olduğunu anlatıyor.

İhmal edilmiş filozof Günther Anders’in çalışmalarından yola çıkan Horvat, felsefi bir yaklaşımla çizdiği ana hatlarla, alternatiflerimizin artık yalnızca sosyalizm veya barbarlık olmadığını, iş işten geçmeden dünyanın radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini, aksi takdirde kitlesel bir yok oluşa sürüklendiğimizi dile getiriyor.

‘Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor?’, yalnızca bugünden yarının ölülerinin yasını tutmak için değil, aynı zamanda gücümüz yettiğince geleceğimiz için mücadele etmek adına acil bir çağrı niteliği taşıyor.

  • Künye: Srećko Horvat – Dünya Çökerken Bizi Neler Bekliyor?, çeviren: Oylum Tanrıöver, Beyaz Baykuş Yayınları, siyaset, 192 sayfa, 2022

Michael Foley – Sahtekarlık Çağında Eğlence (2022)

Bugün eğlenmek bir ihtiyaçtan ziyade görevdir.

İş eğlenceli olmayı amaçlar, din eğlenceli olmayı amaçlar, hatta savaş bile eğlenceli olmayı amaçlar.

Michael Foley eğlence züppeliğinin peşine düşüyor ve modern çağda mutluluğun neden hepten yanlış anlaşıldığını gözler önüne seriyor.

Sahtekârlık çağı insanı için artık tek bir düşünceden söz edebiliriz: Eğleniyorum o halde varım!

Çünkü bugün artık eğlenmek bir ihtiyaçtan da öte bir görevdir.

Sahtekârlık çağında, iş eğlenceli olmayı amaçlar, din eğlenceli olmayı amaçlar, hatta savaş bile eğlenceli olmayı amaçlar.

Bugün eğlence kültürel gelişmelere yanıt olarak gelişen ve genellikle hedonizm kadar maneviyat tarafından da motive edilen bir dizi yeni grup ritüelidir. Eğlenceye gıpta ile bakılır ve eğlenenler seküler kurtarılmışlardır.

Farklı olmak için verilen sonsuz mücadelede eğlence züppeliği, özellikle statü ve para sahibi olmayanlar için yeni ve önemli bir stratejidir.

Sosyal medyanın temel işlevlerinden biri de insanları sürekli eğleniyormuş gibi göstermek, -mış gibi hayatları beslemektir.

Michael Foley, bu kitapta niçin diğer insanlar kadar “eğlenmediğinin” peşine düşüyor, çağın mutluluk arayışına ve her şeyin nasıl yanlış anlaşıldığına bakıyor.

Kendine özgü mizah anlayışı ile danstan sekse, politikadan dinlere kadar pek çok kavramı mercek altına alarak, eğlencenin –çoğu insanın düşündüğünün aksine– kolay, basit ya da belirli sınırlarının olmadığını, tanımlanması güç, karmaşık ve devamlı değişen bir doğası olduğunu ortaya koyuyor.

  • Künye: Michael Foley – Sahtekarlık Çağında Eğlence, Eğlence Gerçekten Sanıldığı Gibi Eğlenceli midir?, çeviren: Ekin Can Göksoy, Beyaz Baykuş Yayınları, inceleme, 360 sayfa, 2022

Barbara Bleisch – Ebeveynlerimize Neden Borçlu Değiliz? (2022)

  • Ailemize neler borçluyuz?
  • Onları ne sıklıkla aramalı ve ziyaret etmeliyiz?
  • Yoksa bizler ihmalkâr bir oğul veya işe yaramaz bir kız evlat mıyız?
  • Annelerimizin ve babalarımızın hoşuna gitmeyen özgür alanlar oluşturduğumuzda, kendimizi sert bir şekilde yargılamalı mıyız?
  • Peki ya iyi çocuk kimdir?
  • Anne babasının her türlü sorumluluğunu üstlenen mi yoksa kendi özgür macerasına atılıp bir yandan da ailesini sevgiyle gözeten mi?

Barbara Bleisch, bu kitapla varoluşsal ve karmaşık aile ilişkilerini cesurca ele alıyor.

Çocukları ebeveynlerine bağlayan tüm unsurları açıkça ortaya koyarak, herkesi ilgilendiren ama pek az kişinin sormaya cesaret ettiği soruları soruyor ve aile ilişkilerinin özünde olanları görme çağrısında bulunuyor.

Sınırların belirsizleştiği, istismarcı ve güvenin kötüye kullanıldığı bir ailede nasıl özgürleşebileceğinizin felsefi bir araştırması olan bu kitap, önyargıları körü körüne kabul etmemeye, onları sorgulamaya ve suçluluk duygusundan kurtulmaya teşvik ediyor.

“Çocuklar bir ailenin barındırdığı zenginliği, ancak ebeveynlerine karşı borçluluk hissetmediklerinde keşfedebilirler” diyen yazar, dikte edilmiş olanın değil, gönülden gelen sevgi ve ilginin paha biçilmez değerini hatırlatıyor.

  • Künye: Barbara Bleisch – Ebeveynlerimize Neden Borçlu Değiliz?, çeviren: Yonca Kocadağ, Beyaz Baykuş Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2022

Maureen Murdock – Kadın Kahramanın Yolculuğu (2022)

Erkek egemen kültürde kadın ya başarılıdır, ya bağımlıdır, ya da kontrol altındaki bir dişidir.

Terapist Maureen Murdock bu enfes çalışmasında, ataerkil hegemonyaya alternatif olabilecek dişil bir dünyanın imkânları üzerine düşünüyor.

Günümüzün kadın kahramanı sezgi kılıcını kullanarak kendisini geçmişine hapseden ego bağlarını kesmeli ve ruhunun hakiki amacını bulmalıdır.

Kadın yaşamı erkeğinkinden farklı bir mitolojiye sahiptir.

Erkek egemen kültürde bir kadın ya başarılıdır, ya bağımlıdır, ya da kontrol altındaki bir dişidir.

Bir kadın, başarıyı, tatmini ya da mutluluğu erkek kahramanın yolculuğu üzerinden ölçtüğünde kim olduğunu inkâr eder.

Kadınların erkek kahramanın yolculuğunu benimsemelerinin sebebiyse Tanrıça imajlarının üstünün örtülü olmasıdır.

Bugünse toplumu ve dünyayı değiştirmek için yeni mitler ve kadın kahramanlar yaratmalı, kadim anaerkil dünyayı yeniden anımsamalıyız.

Murdock, ‘Kadın Kahramanın Yolculuğu’ kitabıyla dişil iyileşme sürecinin on adımlı haritasını çiziyor.

Murdock, kendi deneyimlerinden ve Tanrıça’nın yolunu izleyen kadın topluluğunun kolektif bilgeliğinden ilham alarak, berrak ve tutkulu bir dille kültürel mitler, masallar, kadim semboller ve kadınların rüyaları üzerinden dişil değerlere duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor.

Onlarca dile çevrilmiş ataerkil hegemonyaya alternatif bir yolculuk modeli sunan bu kitap, yirminci yüzyılda sadece kadının değil, dişil tarafıyla bütünleşmeyi bekleyen erkeklerin de sesidir.

  • Künye: Maureen Murdock – Kadın Kahramanın Yolculuğu: Kadının Bütünlük, İyileşme ve Denge Arayışı, çeviren: Ayşe Deniz Yurdakul, Beyaz Baykuş Yayınları, psikoloji, 272 sayfa, 2022