Yael Navaro – Kurmaca Mekân (2016)

Kapsamlı bir alan çalışmasına dayanan, Kıbrıs’ın bölünmesinin ardından kendisini ayrı bir ülke olarak tanımlayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde oluşan mekânı ve zamanı etnografik bir bakışla irdeleyen bir kitap.

Kıbrıslı Türklerle yapılan görüşmelerle ayrıca zenginleşen çalışma, onların Kuzey Kıbrıs içindeki ve dışındaki hayatlarını ve deneyimlerini izliyor ve Kuzey Kıbrıs’ı bir duygu coğrafyası olarak inceliyor.

Şunu da özellikle belirtelim:

Navaro’nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, sınırın hâlâ kapalı olduğu dönemde (1998-2003 arasında) yürüttüğü etnografik bir araştırmaya dayanan ‘Kurmaca Mekân’, Avrupa antropolojisi alanında 2012’nin en iyi kitabı seçilerek 2013’te Society for Europeanist Anthropology’nin William A. Douglass Ödülü’nü kazandı.

  • Künye: Yael Navaro – Kurmaca Mekân: Kuzey Kıbrıs’ın Duygu Coğrafyası, çeviren: Cem Soydemir, Koç Üniversitesi Yayınları, sosyoloji, 270 sayfa, 2016

Claire Colebrook – Gilles Deleuze (2009)

Claire Colebrook, ‘Gilles Deleuze’de, filozofun özgün terminolojisini ve kavramlarını irdeliyor.

Deleuze’ü kronolojik bir biçimde ele almaktan imtina eden Colebrook, filozofun karmaşık ontolojik projesini ve terminolojisini daha anlaşılabilir hale getirmeye çalışıyor.

Yazar, Deleuze’ün felsefeci olarak ne önerdiğini anlamanın, felsefenin sanat ve bilimle ilişkisini anlamaktan geçtiğini savunuyor.

Colebrook, Deleuze’ün felsefi fikirlerini, bilim ve sanattan yararlanarak geliştirdiğini söylüyor.

Yazar buradan hareketle, edebiyat, sanat, psikanaliz, felsefe, genetik bilimi, sinema, toplumsal teori gibi farklı alanlar ekseninde, Deleuze’ün dünyasına iniyor.

  • Künye: Claire Colebrook – Gilles Deleuze, çeviren: Cem Soydemir, Doğu Batı Yayınları, felsefe, 215 sayfa

Julien Benda – Aydınların İhaneti (2017)

Aydın nedir?

Aydının hakikatle ilişkisi nasıl olmalıdır?

Aydın, iktidarın muhalif görünen sözcüsü müdür?

Aydın, ait olduğu grubun ve cemaatin çıkarlarını mı gözetir?

Julien Benda’nın bizde 3. baskısına ulaşan bu kitabı, Batı’da aydınlar hakkında yapılmış ilk kapsamlı eleştirilerden.

Yukarıdaki sorulara yanıt arayan Benda’nın burada tanımladığı şekliyle aydın, maddi kazançla ilgilenmez, kişisel çıkarını gözetmez, siyasi iktidarlara yaranmaz, güçlünün yanında değil zayıfın yanında saf tutar, kralın soytarılığına soyunmaz.

Entelektüelin en başta siyaset karşısında ilkesiz davranmaması gerektiğini belirten Benda, tarihin nasıl büyük aydın ihanetlerine sahne olduğunu örnekler üzerinden gözler önüne seriyor.

Yazar, aydınları zayıflayan hakikat ve vicdan duygularına dönüp bakmaya, çarmıha gerilme riskine girmek pahasına onurlarına sahip çıkmaya davet ediyor.

  • Künye: Julien Benda – Aydınların İhaneti, çeviren: Cem Soydemir, Doğu Batı Yayınları, siyaset, 189 sayfa