Claude Romano – Zamansal Macera (2021)

Hadise/vak’a, bilhassa Nietzsche’den itibaren çağdaş felsefenin asli bir konusu haline geldi.

Hadiseyi fenomenolojinin içinde hermeneutik bir bakış açısıyla ele alan Claude Romano, hadisenin ışığında dünya, zaman, öznellik ve varoluşu yeni bir yorumla anlamaya girişiyor.

Bu çalışma, 20. yüzyıla kadar felsefe tarihinde çok da önemsenmeyen, kenarda bırakılan hadise meselesine derin bir yaklaşım sunuyor.

Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan, âniden başa gelen, vukuundan sonra farkına vardığımız, öznelliğin tahakküm edemediği, bizi sarsan ve dünyamızı yeni baştan kuran hadiseler; yani vak’a.

Geçmişte genellikle nesne veya olgu kategorilerinde düşünülmüş ve bu şekilde kendilerine özgü fenomenlikleri yok sayıldı.

Son yüzyılda Nietzsche ile başlayarak birçok düşünürün elinde çağdaş felsefenin asli bir konusu haline gelen hadise, ayrıca tarih ve antropoloji gibi beşerî bilimlerin de temel mevzularından birisi oldu.

Romano’nun eserleriyle fenomenolojinin merkezinde de önemli bir yer tutmaya başladı.

Hadiseyi fenomenolojinin içinde hermeneutik bir bakış açısıyla ele alan Romano, hadisenin ışığında dünya, zaman, öznellik ve varoluşu yeni bir biçimde anlamaya girişiyor.

Hadisenin tecrübesinin Husserl ve Heidegger’in çizdiği fenomenoloji içinde anlaşılamayacağından yola çıkarak fenomenolojiyi transendental çerçeveden uzaklaştırıp fenomenolojinin içinde “betimsel realizm” dediği bir yere varıyor.

“Fenomenoloji transendental perspektifi terk ettiği takdirde neye dönüşebilir?” sorusunun peşinden giden kitaptaki üç makalenin ilk ikisi Romano’nun hadise kitaplarının birer özeti niteliğindeyken, son makale daha güncel bir eserindeki düşüncesini yansıtıyor.

Kitabın son kısmında Romano’yla bu çeviri için yapılmış bir söyleşi yer alıyor.

Ayrıca, “Sunuş” yazısıyla Cemal Kafadar hadiseye dair zihin açıcı ve özgün bir yaklaşım ortaya koyuyor.

Çağdaş Fransız düşüncesinin önemli bir sesi olan Romano kaleme aldığı ondan fazla kitabından dolayı 2020 yılında Felsefe Büyük Ödülüne (Académie française Grand prix de philosophie) layık görüldü.

  • Künye: Claude Romano – Zamansal Macera: Hadisevi Hermeneutiği Tanıtan Üç Makale, çeviren: Kadir Filiz, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 144 sayfa, 2021

Cemal Kafadar – İki Dünya Âresinde (2019)

Dünya tarihindeki en uzun ömürlü hanedan devletlerinden biri olan Osmanlı’nın doğuşu ve yükselişi, bugün yeniden tarihçilerin gündemini meşgul eden önemli konulardandır.

Cemal Kafadar’ın bu yetkin eseri de, Osmanlı Devleti’nin doğuşunu anlatıyor ve daha da önemlisi, bu sürecin tarih çalışmalarında ele alınış şeklini enine boyuna tartışıyor.

Çalışmanın asıl özgünlüğünün, Osmanlı’yı bir uç beyliğinden 14. ve 21. yüzyıllar arasında Güneybatı Asya ve Güneydoğu Avrupa’nın kaderini belirleyecek devasa bir imparatorluğa götüren Ortaçağ Anadolusu’ndaki uç muhitini, kendine has sosyal ve kültürel dinamikleriyle birlikte yeniden yorumlamasıdır diyebiliriz.

Kafadar burada,

  • Milletlerin tarihinde kimlik olgusunu,
  • Paul Wittek’in, modern tarihçilikte Osmanlı Devleti’nin doğuşu meselesine yönelik tezini ve buna getirilen eleştirileri,
  • Ortaçağ Anadolusu’ndaki uç anlatılarında gaza ve gazileri,
  • Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu,
  • Beyliğin ilk zamanlarında ittifak ve ihtilafların nasıl sevk ve idare edildiğini,
  • İmparatorluğa ait siyasî teknoloji ve ideolojinin inşa sürecini,
  • Ve bunun gibi ilgi çekici konuları irdeliyor.

Kafadar’ın çalışması, ortaçağ ve modern tarih yazıcılığının kimi önkabullerini yeniden tartışmaya açmasıyla, bu konuda çalışan, okuyan ve düşünenler için kaçırılmaz bir eser.

  • Künye: Cemal Kafadar – İki Dünya Âresinde: Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, çeviren: A. Tunç Şen, Metis Yayınları, tarih, 312 sayfa, 2019

Cemal Kafadar – Kendine Ait Bir Roma (2017)

Cemal Kafadar’ın daha önce yayımlanan ‘Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken’i büyük beğeniyle karşılanmıştı.

Yazar, söz konusu kitabında yeniçeri, derviş, tüccar ve hatun gibi Osmanlı dönemi karakterlerinin izinde Osmanlı’da birey olmayı çarpıcı ayrıntılarla ortaya koymuştu.

Kafadar şimdi de, tarihte Osmanlı himayesine girmiş, bu süreçte dönüştükleri gibi İmparatorluğu dönüştürmüş halkların izlerine odaklanıyor.

‘Kendine Ait Bir Roma’ bunu yaparken de, incelemesinin merkezine ağırlıklı olarak diyar-ı Rum ve Rumîlik olarak tanımlanan olguları alıyor.

  • Diyar-ı Rum neresidir?
  • Rumîlik tam olarak kimleri tanımlar?
  • Tarihte kimlere Rumî denmiştir?
  • Rumîliğin Roma kimliği veya kültürüyle ilişkisi nedir?
  • Bu tanımlar, Bizans İmparatorluğu’nun mirasıyla ne kadar ilişkilidir?

Kafadar, ilgi çekici hikâyeler ve önemli ayrıntılar eşliğinde bu soruların yanıtını ararken, aynı zamanda bu topraklarda geçmişte varlık göstermiş farklı yerelliklere dair bilinmeyenleri de aydınlatıyor.

  • Künye: Cemal Kafadar – Kendine Ait Bir Roma, Metis Yayınları, tarih, 144 sayfa