Didier Eribon – Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü (2025)

Didier Eribon’un bu kitabı, yazarın annesinin hayatı üzerinden Fransa’nın işçi sınıfına, yaşlılığa, toplumsal cinsiyete ve sınıfsal eşitsizliklere dair kişisel ve politik bir sorgulama yapıyor. Eribon, annesinin ölümüyle birlikte onu sadece bir anne figürü olarak değil, aynı zamanda toplumun en alt katmanlarında yaşamış bir kadın olarak anlamaya çalışıyor. Bu çaba, kişisel bir yas sürecinden ziyade sosyolojik ve politik bir yüzleşmeye dönüşüyor.

Kitap boyunca Eribon, annesinin hayatını işçilik, yoksulluk, cinsiyetçilik ve sessizlik içinde geçen bir ömür olarak betimliyor. Onun hikâyesi, sadece bireysel bir kader değil, aynı zamanda bir sınıfın kolektif deneyimi olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların toplumda üstlendikleri görünmeyen emek, bakıcılık ve itaat rollerinin nasıl nesilden nesle aktarıldığını sorguluyor. Annesinin yaşlılığında maruz kaldığı yalnızlık ve sağlık sistemiyle olan sorunlar, sosyal devletin gerilemesinin etkilerini açıkça ortaya koyuyor.

Eribon, annesinin yaşamını anlatırken kendi geçmişiyle, sınıf atlamasıyla ve entelektüel kimliğiyle hesaplaşıyor. Annesiyle olan mesafesini, zamanla oluşan duygusal kopuşu ve bunun yarattığı suçluluğu açık yüreklilikle paylaşıyor. Bu kişisel anlatı, aynı zamanda Fransa’daki neoliberal politikaların, sağlık ve bakım sistemindeki dönüşümlerin alt sınıfları nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.

‘Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü’ (‘Vie, vieillesse et mort d’une femme du peuple’), sadece bir hayat hikâyesi anlatmıyor; unutulmuş, görünmeyen ve susturulmuş hayatların bir toplumu nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Eribon, annesinin sessizliğinde, tüm bir sınıfın susturulmuş tarihini duyulabilir kılmaya çalışıyor.

  • Künye: Didier Eribon – Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü, çeviren: İmre Özkoray, İletişim Yayınları, anlatı, 231 sayfa, 2025

Didier Eribon – Reims’e Dönüş (2025)

Didier Eribon’un ‘Reims’e Dönüş’ (‘Retour à Reims’) adlı kitabı, yazarın yıllar sonra doğduğu şehre, Reims’a dönmesiyle başlayan kişisel bir sosyolojik inceleme. Eribon, bu dönüşle birlikte, ailesinin ve özellikle işçi sınıfı kökenli babasının hayatına dair unutulmuş ya da görmezden gelinmiş anıları yeniden ziyaret eder. Kitap, sadece bireysel bir geçmişe dönüş hikayesi değil, aynı zamanda sınıf, cinsiyet, cinsel yönelim ve siyaset gibi sosyolojik kavramlar üzerinden Fransız toplumunun derinlemesine bir analizidir. Eribon, kendi kişisel deneyimleri aracılığıyla, işçi sınıfının yaşadığı sosyal ve ekonomik değişimleri, sol siyasetin dönüşümünü ve homofobinin toplumsal kökenlerini sorgular.

Eribon, Reims’a dönüşüyle birlikte, ailesinin yaşamındaki sessizlikleri ve bastırılmış duyguları fark eder. Özellikle babasıyla olan ilişkisi, sınıf farklılıkları ve siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle mesafeli ve karmaşıktır. Yazar, babasının komünist geçmişini ve zamanla bu ideolojiden uzaklaşmasını, işçi sınıfının yaşadığı hayal kırıklıklarını ve sağ popülizme yönelişini anlamaya çalışır. Bu süreçte, kendi entelektüel kimliği ile ailesinin işçi sınıfı kökenleri arasındaki gerilimi de dürüstçe ele alır. Eribon, üniversite eğitimi alarak ailesinden farklı bir sosyal dünyaya adım atmasının, ailesiyle olan bağlarını nasıl etkilediğini ve bu durumun kendisinde yarattığı yabancılaşma hissini sorgular.

Kitap, sadece ailesinin hikayesi üzerinden değil, aynı zamanda Eribon’un kendi cinsel yönelimini keşfetme ve kabullenme süreci üzerinden de toplumsal normları ve homofobiyi eleştirir. Yazar, eşcinsel kimliğini ailesinden uzun süre saklamak zorunda kalmasının, toplumsal baskının ve aile içi beklentilerin bir sonucu olduğunu ifade eder. Reims’a dönüşü, bu geçmişle yüzleşmesine ve kendi kimliğini daha bütünlüklü bir şekilde anlamasına yardımcı olur. Eribon, kişisel deneyimleri aracılığıyla, homofobinin sadece bireysel bir önyargı olmadığını, aynı zamanda toplumsal yapılar ve söylemler tarafından nasıl üretildiğini ve sürdürüldüğünü gösterir.

‘Reims’e Dönüş’, kişisel olanın politik olduğunu bir kez daha kanıtlayan etkileyici bir eserdir. Eribon, kendi hayat hikayesi üzerinden, Fransız toplumunun sınıf, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi temel meselelerini derinlemesine analiz ederken, okuyucuyu da kendi toplumsal konumunu ve önyargılarını sorgulamaya davet eder. Kitap, sosyolojik düşünce ile kişisel anlatıyı ustaca birleştirerek, hem akademik çevrelerde hem de geniş okuyucu kitlesi tarafından büyük ilgi gördü.

  • Künye: Didier Eribon – Reims’e Dönüş, çeviren: Şule Çiltaş, Tellekt Kitap, sosyoloji, 192 sayfa, 2025

Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar (2023)

Georges Dumézil, 20. yüzyılın en önemli Hint-Avrupa uygarlığı ve mitoloji uzmanlarındandır.

‘Dumézil’le Konuşmalar’, çalışmalarını nasıl ürettiğine ve geliştirdiğine dair okura ışık tutuyor.

Anılarını anlatmaktan mümkün mertebe kaçınan Dumézil, sonunda kendi hikâyesini, kariyerini ve entelektüel yaşamını anlatıyor.

Böylece 20. yüzyıl Fransası’nın düşünce yaşamına dair okura önemli veriler sunuyor.

Türkiye’de geçirdiği yıllardan, buradaki çalışmalarından, Pierre Gaxotte ve Michel Foucault’nun da aralarında bulunduğu dostlarından, kişisel beğenilerinden siyasal eğilimlerine kadar yaşamından kesitleri aktarıyor.

  • Künye: Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar, çeviren: İsmail Yerguz, Alfa Yayınları, söyleşi, 200 sayfa, 2023

Claude Lévi-Strauss – Uzaktan Yakından (2018)

Claude Lévi-Strauss’un hayatını ve sistemini kendi ağzından yazar Didier Eribon’a anlattığı “De près et de loin”, nihayet ‘Uzaktan Yakından’ adıyla Türkçeye kazandırıldı.

“İlkel denen halkların düşüncesiyle bizimki arasında bir uçurum olmadığını göstermek istiyordum.” diyen Lévi-Strauss, ilk olarak hayatının dönüm noktalarını ve tanıklıklarını anlatarak söyleşiye başlıyor.

Kitabın devamında ise,

  • Brezilya’da yerli kabileleri arasında yaptığı saha araştırmaları,
  • İkinci Dünya Savaşı başında askere alınması,
  • Yahudi Soykırımı’ndan kurtulması,
  • Fransız gerçeküstücülerle ilişkileri,
  • Amerika zamanları,
  • New York’taki bohem yaşam,
  • Collège de France günleri,
  • Ve Paris’te Yapısalcılığın kuruluşu gibi, düşünürün hayatından pek çok önemli aşama karşımıza çıkıyor.

Çalışmanın devamında ise, karşımıza düşünürün önemli etkiler bırakmış kitapları ve düşünceleri çıkıyor.

Lévi-Strauss’un ırk ve politika, edebiyat, resim, müzik ve seslerle ilgili fikirlerini izlemek ise, oldukça keyifli ve aydınlatıcı.

  • Künye: Claude Lévi-Strauss – Uzaktan Yakından, söyleşi: Didier Eribon, çeviren: Haldun Bayrı, Metis Yayınları, antropoloji, 256 sayfa, 2018