Didier Eribon’un bu kitabı, yazarın annesinin hayatı üzerinden Fransa’nın işçi sınıfına, yaşlılığa, toplumsal cinsiyete ve sınıfsal eşitsizliklere dair kişisel ve politik bir sorgulama yapıyor. Eribon, annesinin ölümüyle birlikte onu sadece bir anne figürü olarak değil, aynı zamanda toplumun en alt katmanlarında yaşamış bir kadın olarak anlamaya çalışıyor. Bu çaba, kişisel bir yas sürecinden ziyade sosyolojik ve politik bir yüzleşmeye dönüşüyor.
Kitap boyunca Eribon, annesinin hayatını işçilik, yoksulluk, cinsiyetçilik ve sessizlik içinde geçen bir ömür olarak betimliyor. Onun hikâyesi, sadece bireysel bir kader değil, aynı zamanda bir sınıfın kolektif deneyimi olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların toplumda üstlendikleri görünmeyen emek, bakıcılık ve itaat rollerinin nasıl nesilden nesle aktarıldığını sorguluyor. Annesinin yaşlılığında maruz kaldığı yalnızlık ve sağlık sistemiyle olan sorunlar, sosyal devletin gerilemesinin etkilerini açıkça ortaya koyuyor.
Eribon, annesinin yaşamını anlatırken kendi geçmişiyle, sınıf atlamasıyla ve entelektüel kimliğiyle hesaplaşıyor. Annesiyle olan mesafesini, zamanla oluşan duygusal kopuşu ve bunun yarattığı suçluluğu açık yüreklilikle paylaşıyor. Bu kişisel anlatı, aynı zamanda Fransa’daki neoliberal politikaların, sağlık ve bakım sistemindeki dönüşümlerin alt sınıfları nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
‘Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü’ (‘Vie, vieillesse et mort d’une femme du peuple’), sadece bir hayat hikâyesi anlatmıyor; unutulmuş, görünmeyen ve susturulmuş hayatların bir toplumu nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Eribon, annesinin sessizliğinde, tüm bir sınıfın susturulmuş tarihini duyulabilir kılmaya çalışıyor.
- Künye: Didier Eribon – Halktan Bir Kadının Yaşamı, Yaşlılığı ve Ölümü, çeviren: İmre Özkoray, İletişim Yayınları, anlatı, 231 sayfa, 2025




