Erez Manela – Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Sömürge Karşıtı Milliyetçiliğin Kökenleri (2020)

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Woodrow Wilson’ın ortaya attığı kendi kaderini tayin hakkı, sömürge halkları için büyük umutlara vesile oldu.

Fakat bu ülkelerin bağımsızlık yolunda verdikleri mücadele çok zorlu aşamalardan geçerek ancak gerçekleşti.

İşte Erez Manela, sömürgeciliğin hükmünü yitirmeye başladığı ve ulus-devletlerin ortaya çıktığı bu dönemde ortaya çıkan bu hakkın ve bu hakkı elde etmeye çalışan halkların yaşadığı dönüşümü ve hayal kırıklığını kayda alıyor.

Manela, bu “yeni dünyanın” uzun mücadelelerden sonra bağımsızlığının tanınmasını adım adım izlediği gibi, o dönemde Woodrow Wilson’un sömürge halkları için nasıl bir kurtuluş figürü haline geldiğini, fakat kendi kaderini tayin hakkına kavuşacaklarına inanmış halkların “medeniyet kriteri”ne çarparak nasıl hayal kırıklığına uğradıklarını ve mücadelelerini sokağa nasıl taşıdıklarını da anlatıyor.

Kitap, bu halkların, yüzlerini zaman içinde Wilson’dan, kendi kaderini tayin hakkını ilk kez 1914’te zikreden Lenin’e çevirmelerini aktarıyor ve böylece Büyük Güçler’in çıkarlarının, ilkelerin önüne nasıl geçtiğinin gözler önüne seriyor.

  • Künye: Erez Manela – Kendi Kaderini Tayin Hakkı ve Sömürge Karşıtı Milliyetçiliğin Kökenleri: Wilsoncu Moment, çeviren: Ergin Özler, İletişim Yayınları, tarih, 431 sayfa, 2020

Rex A. Wade – Rus Devrimi, 1917 (2018)

Bolşevik Devrimi, modern tarihin en önemli olaylarından biri olmaya devam ediyor.

Hem 20. yüzyıl dünya tarihinin şekillenmesinde oynadığı merkezî rolüyle hem de tarihî mirasıyla etkisini bugün de sürdürüyor.

Rus tarihi alanında yaptığı çok sayıda çalışma ile bildiğimiz Rex Wade de, bu sürecin nitelikli bir fotoğrafını çekiyor.

Wade’in çalışmasının alana en büyük katkısı, hem Ekim Devrimi’ne dair mitlerle hesaplaşması hem de kadınlar, köylüler, askerler ve azınlıklar gibi, devrimde yer almış kesimlerin rollerini daha iyi aydınlatması.

Çalışma ilk olarak, devrimin siyasi tarihini yeniden kalıba döküyor; devrime eşlik eden siyasal saflaşmaların önemini ve devrim sırasında birçok açıdan geleneksel parti etiketlerinden çok daha önemli olan yeni siyasi blokların anlamını vurguluyor.

Kitap, benzer şekilde Ekim Devrimi sırasında, sadece Bolşeviklerin değil, radikal sol blokun da öneminin iyice ayırt edilmesine olanak sağlıyor ve ayrıca “Bütün İktidar Sovyetlere” sloganı ve “Sovyet iktidarı” düşüncesinin, Ekim Devrimi’ne giden yolun taşlarını döşediğini belirtiyor.

Wade ayrıca, Ekim Devrimi’nin karmaşıklığının ve hakiki bir halk mücadelesi olan “Bütün İktidar Sovyetlere” talebiyle ne denli bütünleşmiş olduğunun altını çiziyor ve yalnızca bundan sonra bir “Bolşevik Devrimi”ne dönüştüğüne mim koyuyor.

Wade’in bu yaklaşımının, elimizdeki kitabın bu önemli ayaklanmayı uzun zamandır bulanıklaştıran pek çok mit ve yanlış kanının ortadan kaldırılmasına olanak sağladığını belirtelim.

  • Künye: Rex A. Wade – Rus Devrimi, 1917, çeviren: Ergin Özler, İletişim Yayınları, tarih, 359 sayfa, 2018