Joseph Nigg – Zümrüdüanka (2024)

Küllerinden doğan bir efsane: Feniks.

Bizdeki adıyla Zümrüdüanka.

Anka Kuşu.

Bu kitap, mitolojinin en ilgi çekici figürlerinden biri olan Anka Kuşunu derinlemesine inceliyor.

Yazar, Anka Kuşunun farklı kültürlerdeki mitolojilerdeki yerini, sembolik anlamlarını ve zaman içindeki dönüşümünü detaylı bir şekilde ele alıyor.

Nigg, anka efsanesinin kökenlerini Antik Mısır, Yunan ve Çin mitolojilerine kadar takip ediyor.

Farklı kültürlerde Anka Kuşunun nasıl farklı özelliklere ve anlamlara sahip olduğunu gösteriyor.

Kitap, Anka Kuşunun ölümsüzlük, yeniden doğuş, güneş, ateş ve dönüşüm gibi kavramlarla nasıl ilişkilendirildiğini açıklıyor.

Anka Kuşunun, insanın yaşam döngüsü ve ruhun ölümsüzlüğü hakkında verdiği mesajları deşifre ediyor.

Anka Kuşunun sanat eserlerinde, edebiyatta ve diğer kültürel ürünlerdeki yansımalarını inceliyor.

Anka Kuşunun görsel ve edebi temsillerinin nasıl zaman içinde değiştiğini ve farklı anlamlar kazandığını gösteriyor.

Nigg, Anka Kuşu efsanesinin modern dönemdeki yankılarını ve psikoloji, felsefe gibi alanlardaki etkilerini değerlendiriyor.

Anka Kuşunun, insanın içsel dönüşümü ve kişisel gelişimle olan ilişkisini araştırıyor.

Anka Kuşunun yeniden doğuş ve dönüşüm temaları, kişisel gelişim yolculuğunda size ilham verebilir.

Mitolojiye ve sembolizme ilgi duyan herkes için keyifli ve bilgilendirici bir okuma deneyimi sunuyor.

Kitap, Anka Kuşu efsanesinin sadece bir mitolojik figürün ötesinde, insanlık tarihi boyunca tekrarlanan evrensel temaları yansıttığını gösteriyor.

  • Künye: Joseph Nigg – Zümrüdüanka: Feniks Efsanevî Yaratığın Sıradışı Yaşam Öyküsü, çeviren: Kenan Çelik, Kabalcı Yayınları, mitoloji, 480 sayfa, 2024

Charles Leonard Woolley – Sümerler (2024)

Profesör Charles Leonard Woolley, Sümerler üzerine çalışmış öncü ve en önemli arkeologlardan biri ve çalışmaları, Sümer uygarlığının, Mısır uygarlığı ortaya çıkmadan 2000 yıl önce gelişmeye başladığını gösterdi.

Böylece Mısır uygarlığının en eski uygarlık olduğu fikrinden vazgeçildi.

Sümerler yüksek bir kültür seviyesine daha M.Ö. 3500’lerde ulaşmışlardı.

Bu nedenle Mısır, Asur, Küçük Asya, Girit ve Yunanistan gibi eski dünya uygarlıklarının öncüleri oldukları söylenebilir.

Woolley, uzun zaman Mezopotamya’nın çöl kumları altında kalmış ünlü şehir Ur’da yapılan kazılarını yönetmesiyle arkeoloji tarihinde önemli bir yere sahip.

Bu kitap insanlığın erken tarihine ilgi duyan herkes için çekici bir içerik sunuyor.

  • Künye: Charles Leonard Woolley – Sümerler, çeviren: Kenan Çelik, Kabalcı Yayınları, tarih, 184 sayfa, 2024

Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi (2022)

İlk “modern” arkeologlardan biri olarak kabul edilen ve özellikle Mezopotamya’da Ur’daki kazılarıyla tanınan Charles Leonard Woolley, Sümer sanatının gelişimini, Sümer tarihinin inişli çıkışlı dönemleriyle ilişkilendiriyor ve belirleyici siyasi olayları okuyucuya aktarıyor.

Konuya ait kaynakların neler olduğunu göstererek ilgili tarihsel gelişmenin izini sürüyor.

Büyük olasılıkla yaşayan herkesten daha fazla Sümer eserini gün yüzüne çıkaran Sir Leonard Woolley’in çoğunluğunun keşfinden sorumlu olduğu bu harika koleksiyonu tanımamızda bize rehberlik etmesi yerinde olur.

Güzel basılmış bu kitapta belirleyici örneklerin görselleriyle Sümer sanatının kataloglaştırması hiç kolay olmayan koleksiyonunun anlaşılması için bir ölçü oluşturuyor.

Her parçanın detaylı anlatımı, teknik durumlara verdiği özel ilgiyle yöntemi binlerce ve daha fazla yılda gelenek ve eğilimlerin sıkıca şekillendirdiği bir sanatı ve bu sanatın akımlarını ve gelişimini anlamamızı sağlıyor.

  • Künye: Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi, çeviren: Kenan Çelik, Kabalcı Yayınları, sanat tarihi, 168 sayfa, 2022

Ulf Schmidt – Gizli Bilim (2023)

Yirminci yüzyıl boyunca yüksek gizlilikteki tesislerde zehirli kimyasalları denemek için askerlerin kullanıldığı iddiaları, 1990’lı yılların başından beri medyada daha sıklıkla yer buluyor.

Britanya’da 1939 ve 1989 yılları arasında 21 binden fazla ordu mensubu bu gizli deneylere katıldı.

Bazıları kendi deneyimlerini zararsız olarak hatırlarken bazıları için nahoş, bazıları için zararlı bir deneyimdi ve bazı vakalar da ölümle sonuçlandı.

’Gizli Bilim’, geçmişte ittifak kuvvetlerini oluşturan ülkelerin özellikle Britanya’nın, Birleşik Devletler’in ve Kanada’nın kimyasal ve biyolojik silahlarının tarihinin izini süren ilk çalışma olarak önem kazanıyor.

Etik konulardan askeri bilim kültürüne, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’nda ilk kez kimyasal silah kullanmasıyla gelişen durumlardan uluslararası toplumun -halen süren- bu silahları yasaklama çabalarına kadar geniş bir kapsam okuyucuya sunuluyor.

Yazar, ittifak güçlerinin özellikle de Britanya’nın o günlerdeki durumlara ve değerlere göre bu alandaki yargılamalarını etik ve güvenilirlik açısından sorguluyor.

Bunu yaparak yüksek gizlilikteki araştırma kuruluşlarındaki karmaşık dinamikleri anlatıyor.

Kimyasal ve biyolojik savaş birlikleri oluşturmak amacında ve kapasitesinde olan bu kuruluşların kadrolarının büyük kısmı ordu yetkilileri, bilim insanları ve uzman sivil görevlilerden oluşuyordu.

Bu kadrolar, sürekli gelişen, sonu olmayan ulusal tehditler tanımlamak ve inşa etmek, bunlara karşı stratejiler geliştirmek için devasa bütçeler ve insana en zararlı malzemeleri kullanarak deneysel çalışmalar yaptılar.

‘Gizli Bilim’, belgeler ışığında bu deneyleri ve ortaya çıkan sonuçları, kapsamlı bir biçimde, bilim etiği çerçevesinde tartışmaya açıyor.

  • Künye: Ulf Schmidt – Gizli Bilim: Zehir Savaşları ve İnsan Deneyleri Yüzyılı, çeviren: Kenan Çelik, Doruk Yayınları, inceleme, 680 sayfa, 2023